Cumhuriyet Halk Partisi son yılların en büyük krizlerinden birini yaşıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturmada Ekrem İmamoğlu'nun çekirdek ekibinden kritik isimlerin itirafçı olması, dengeleri altüst etti.
Dosyaya giren belgeler ve ifadeler, yalnızca bireysel çıkar ilişkilerini değil, kurumsal düzeyde çürümeyi de ortaya koydu.
İfade tutanaklarında, para trafiğinin bizzat "Ekrem İmamoğlu'nun başkanlık konutuna" kadar uzandığı, bazı isimlerin elden milyonlarca lira devrettiği, hatta rüşvetin "belgeli" şekilde yapıldığı görülüyor.
Yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu
Bir dönem "başarı hikayesi" olarak sunulan sistemin, içeriden çöken bir çıkar ağı olduğu artık netleşti. Soruşturma derinleştikçe, Ertan Yıldız'dan Adem Soytekin'e kadar Ekrem İmamoğlu'na en yakın isimlerin dahi birbirini suçladığı bir tablo ortaya çıktı.
İDDİANAMELER GELİYOR
Gözler bugün-yarın gelecek olan Aziz İhsan Aktaş ve Ekrem İmamoğlu merkezli yolsuzluk soruşturmalarına yönelik iddianamelere çevrildi.
EKREM İMAMOĞLU MAHKEMEDE SUSACAK İDDİASI
Siyasi kulislerde, Ekrem İmamoğlu'nun yargılama sürecinde savunma yapmayacağı, "susma hakkını" kullanacağı iddia ediliyor. Parti içinde ise bu sessizliğin, dosyalardaki bilgilerin ağırlığından kaynaklandığı konuşuluyor.
KULİSLERİ SARSAN ZİRVE DETAYI
Kulisleri sallayan bir diğer iddia ise, geçtiğimiz Şubat ayında Ankara'da yapılan Ekrem İmamoğlu Mansur Yavaş ve Özgür Özel zirvesiyle ilgili.
İddiaya göre o toplantıda Mansur Yavaş, İmamoğlu'na "Seni alacaklar Ekrem" uyarısında bulundu.
Bu durum CHP'deki bazı belediye başkanlarının da süreci önceden bildiği ancak kamuoyu önünde "Bu iş siyasi" diyerek top çevirdiği öne sürülüyor.
İddiaları köşelerine taşıyan Sabah Yazarı Mahmut Övür ve Milliyet Yazarı Zafer Şahin çarpıcı tespitler yaparak CHP'deki paniği ve kavgayı ortaya koydu.

"CHP'DE İHANETİN ANATOMİSİ"
Sabah yazarı Mahmut Övür'ün "CHP'de İhanetin Anatomisi" başlıklı yazısında ortada çürümüş bir sistem olduğunu anlattı.
Övür şu ifadeleri kullandı:
"Bugün Beşiktaş Belediyesi'ndeki "yolsuzluk" iddianamesi açıklanıyor. İBB iddianamesi de yakında geliyor. Bu iki iddianame CHP'nin nereye sürüklendiğinin fotoğrafını ortaya koyacak.
Ancak CHP yönetimi hâlâ nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığının farkında değil. Bu nedenle sona yaklaşılırken olup bitenleri daha önceki bir yazımı yenileyerek hatırlamakta yarar var.
CHP'nin son yıllarda yaşadığı kadar derin, katmanlı ve çok aktörlü bir ihanet hikâyesi daha önce hiç yaşanmadı. İhanet edenin ettiğiyle kaldığı değil, aksine birbirini gammazlayarak kendi koltuklarını kurtarmaya çalıştığı bir sürece tanıklık ediyoruz.
Bu tablonun ilk fragmanını "Hançerlendim" diyerek bizzat bir önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu duyurmuştu. O hançer hiç unutulmadı. Sonra roller değişti ve benzer bir feryat Silivri'den Ekrem İmamoğlu'ndan geldi: "Beni betona gömmek istiyorlar..."
Ne var ki asıl mesele, bu iddialı cümlenin arkasına saklanan "gerçek"ten ibaret: İmamoğlu'nun kurduğu özel çıkar ağı artık çöktü ve o çöküşün molozları altında, bir zamanlar en güvendiği isimler birbirini ezerek hayatta kalma çabasında. Suç dosyaları kalınlaştıkça, sırdaşlar ihbarcıya, danışmanlar itirafçıya dönüştü. Bu yaşananlar bir siyasi mağduriyet hikâyesi değil; bu bir sistem çöküşü. Ve bu sistemin kurucusu bizzat kendisi: Rüşvet, usulsüzlük, ihale oyunları... Başkan Erdoğan'ın deyimiyle "yağma düzeni"nin içyüzü artık ortada.






