Nietzsche: Senden o çayı alacağımı nasıl düşünürsün? Bu güçsüzlüktür. Bana yapacağın en büyük kötülüktür bu. Üzerimde hak iddia etmendir. Kusura bakma, bir bardak çay için ruhumu satamam ben.
Hanım: Bey, perdeler çeyizimden kalma. cuma pazarında çok güzel perdeler gördüm. para versen de alsam.
Schopenhauer: Kadınlar zayıftır. Bir kadına para verirseniz, o bu parayı kesinlikle çar çur edecektir. kadınların parayı idare etme yetenekleri yoktur ve olamaz. -Descartes yatağa gelsene -Düşünüyorum -Ama yoksun -Nasıl lan?
-İki aydır faaliyet yok diyorum, şüpheleniyorum senden -Şüphe araç mı amaç mı burda?
-Annemin evine gidiyorum ya Eflatun diye isim mi olur, tüm mahalleye rezil ettin bizi!
- Bütün güzel isimleri kapmışlar kızım, n'apıyım?
- Bak Nursel'in kocasının ismine; sokrat.
Ne kadar güzel bir isim.
-Ne olsaydı?
-Pembiş nasıl peki?
- Allah belanı versin Eflatun! Ben kaçar...
- Yavrâzı?
Jean Paul: Canım, "varlık ve hiçlik"'i bitirmek üzereyim, bana bi neskafe yapar mısın, süt koyma yalnız.
Simone: Sevgülüm, şimdi baktım, süt kalmamış, kremasız olsa olaar mı?
Jean Paul: Canım, böyle şeyler söylediğinde bazen içimden "kes sesini be kadın" diye bağırasım geliyor, ama inan bağırmamayı seçiyorum, yani bi kaç yüzyıl geride olsak bu uzatıp büzüştürdüğün kelimelerle her an elimde kalabilirdin.
Simone: Ay, senin o ataerkilliğini bastıran dilini yerim ben, getir ayaklarını yıkiym, ama ortalıkta söyleme, bi okurum duyar falan. Hanım: Ay ben gelmem eyleme falan, evde altın zincirim var hırsız girse çalar.
Karl Marx: Gelsene kadın, bak işçiler olarak grev yapıp hakkımızı alacağız.
Hanım: Ya altın zincirim çalınırsa.
Karl Marx: Hımm, "dünyanın bütün işçileri birleşin, zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok." ooo süper giriş oldu, ben bunu kullanayım yazılarımda.
* * *
EVSİZ KADIN
Soğuk bir kış akşamı, bir fast foodcunun kapısından içeri yaşlı bir amcayla teyze girmişler, bir masaya oturmuşlar.
Derken amca,kasaya gidip 1 hamburger, 1 büyük boy patates ve bir büyük Cola almış. Elinde tepsiyle masaya dönmüş, hamburgeri ikiye bölerek yarısını teyzenin önüne koymuş, sonra bütün patatesleri tek tek sayarak onların da yarısını teyzeye vermiş, sonra Cola kutusunu da ortaya koymuş, önce bir yudum kendisi içiyor sonra da teyze bir yudum alıyormuş.
Herkes ne tatlılar, iki tonton buraya gelmişler, bir kişilik yemeği ikisi yiyorlar zavallıcıklar diye onları izliyormuş. Derken bir de bakmışlar ki teyzenin önünde hamburgerle, patatesler olduğu gibi duruyor,kocasının afiyetle yemek yiyişini seyrediyor,arada bir de Cola'dan bir yudum alıyormuş.
Sonunda orda çalışanlardan biri dayanamamış, yanlarına gitmiş; - Affedersiniz, ben sizi izlemekten kendimi alamadım lütfen izin verin size bir menü kendim ısmarlayayım.
Yaşlı amca; - Teşekkür ederiz ama biz halimizden memnunuz. 60 yıldır evliyiz ve her şeyimizi işte böyle paylaşırız, demiş.
Bunun üzerine genç adam teyzeye dönmüş; - Peki ama teyzeciğim, siz neden hamburgerinizi, patateslerinizi yemiyorsunuz, neyi bekliyorsunuz?
Yaşlı teyze yanıt vermiş; - Dişleri!
* * *
ALKIŞLI YORUM
Bir arkadaşımla balık almaya gittiğimizde arkadaşım kovanın içinde yüzüp çırpınan balıklara bakıp; Bunlar tazemi?diye sormuştu. Balıkçı da cevabı hemen yapıştırdı: Yok abla pil takıp oynatıyoruz.
LÜTFİ ALBAYRAK