İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı BM Raportörü Callamard’ın 'Cemal Kaşıkçı' eleştirilerini tek tek çürüttü

Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim günü katledilen Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin Birleşmiş Milletler Raportörü Agnes Callamard’ın hazırladığı raporda Türk soruşturma birimlerine yaptığı eleştiriler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca tek tek çürütüldü.

Giriş Tarihi 25 Eylül 2020, 08:46 Güncelleme 25 Eylül 2020, 08:54
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı BM Raportörü Callamard’ın ’Cemal Kaşıkçı’ eleştirilerini tek tek çürüttü

İÇİNDEKİLER

Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ek klasörlerinde, Birleşmiş Milletler Raportörü Agnes Callamard'ın raporu, Türk soruşturma birimlerine herhangi bir hukuki hata olup olmadığının kontrol edilmesi için sunuldu. Raporda yer alan eleştiriler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı verdiği cevabi yazıyla tek tek çürütüldü. Cevabi yazı Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü vasıtasıyla BM'ye gönderildi.


BM RAPORUNDA İSİMLER YOK
Dava dosyasına giren belgeye göre, Callamard hazırladığı raporda 19 ismin Kaşıkçı'nın öldürülmesine dahil olduğu belirtiliyor. Savcılık, BM raporunda bu 19 kişiye dair isim listesi olmadığından savcılığın dosyasında bulunan 19 şüpheliyle karşılaştırma yapılamadığına dikkat çekti. Raporda Callamard, soruşturmada özel Başbakan Yardımcısı Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman ve Kraliyet Mahkemesi'nde eski kıdemli danışman olan Saud Al Kahtani dahil en az iki üst düzey Suudi Yetkilisinin daha ileri soruşturulmasını gerektiren güvenilir deliller olduğunu aktardı. Savcılık söz konusu eleştiriye hâlihazırda Muhammed El Asiri ve Saud Al Kahtani isimli iki Suudi üst düzey yetkilinin zaten dosyanın şüphelileri olduğu yönünde cevap verdi.


ARAMADA YETERSİZ KALDINIZ ELEŞTİRİSİ
Raportörün eleştirilerinden bir tanesi de Türk soruşturma birimlerinin Konsolosluğu aramada yetersiz kalmaları oldu. Viyana Sözleşmesi kapsamında yetkiye sahip olmasına rağmen Konsolosluk Konutunu aramamaları ve Konsolosun kendisi ve sonrasında diğer Konsolosluk çalışanlarıyla görüşme yapmadığını da ekledi. Savcılık bu eleştiriye ise Suudi heyetin ortak çalışma ve inceleme yapmak üzere davet edildiğini, Konsolosluk yerleşkesinde inceleme yapılmasına dair Suudi yetkililerle görüşüldüğü ancak Suudilerin sadece 'gözle arama' yapılması yönünde inceleme yapılmasına müsaade ettiklerine vurgu yapıldı.



SUUDİLER DİRENDİ
Yapılan aramalarda Konsolosluk konutunda bir kuyu olduğu tespit edilince Suudi yetkililerin tekrar engellemelerine maruz kalındığı, kuyuda inceleme yapma talebine olumsuz cevap verildiği kaydedildi. Savcılık, Callamard'ın eleştirilerine, "Suudi yetkililer yapılan görüşmelerde ciddi direniş ve engellemeler çıkarılmasına rağmen savcılığımızın ısrarlı talepleri neticesinde gecikmeli olarak izin verildiği, sonrasında ilk arama ve el koyma işleminin yapılmıştır" denildi.


İLK İHBAR KAYIP VAKASIYDI
BM Raporu'nda savcılığa yapılan eleştirilerden bir tanesi de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosu Al Otaibi'nin tutuklanmasına konsolosluk hukuku kapsamında engel olacak hiçbir şey olmadığı, bir tanık olarak kendisinin sorgulanması, ülkeyi terk etmesinin neden yasaklanmadığı oldu. Raporda ayrıca Al Otaibi'nin bir diplomat olmadığı ve hak ettiği dokunulmazlıkların daha az olduğu yönünde görüş bildirildi. Savcılık bu eleştiriye de Suudi yetkililerin engellemelerine maruz kalındığını ve Kaşıkçı olayının ilk aşamada savcılığa 'Kayıp şahıs' olayı olarak intikal ettiğine vurgu yapıldı.

ALEYHTE DELİLE BAKILIR
Savcılık, hukuk devletlerinde sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları değil, diplomatik dokunulmazlığı olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir yabancı ülke vatandaşı da meydana gelen bir olaydan dolayı aleyhte delil olmadan gözaltına alınıp soruşturma işlemine tabi tutulamayacağı ifade edildi.