Türkiye'de devlet, sosyal güvence sistemlerini genişleterek, çeşitli sağlık sorunları ve iş kazaları sonucu çalışma gücünü kaybeden vatandaşları koruma altına alıyor. Bu kapsamda, vazife malulü er, erbaş ve güvenlik korucularından terör mağdurlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet sunulurken, malulen emeklilik hakkı tanınan kişiler için belirli koşullar ve haklar sağlanıyor.
Malulen emeklilik için 1800 prim günü ve en az 10 yıl sigortalı çalışma koşulu bulunuyor. Bu, çalışanların uzun yıllar boyunca prim ödemesinin ve sigortalı olarak çalışmanın bir sonucu olarak elde edilen bir haktır. Bu hak, iş kazaları, tedavisi zor hastalıklar veya meslek hastalıkları nedeniyle çalışma gücünün yüzde 60'ını kaybeden kişilere tanınır.
Ayrıca, organ veya ilik nakli gerektiren durumlarda ve görme kaybı yaşayanlara da aylık bağlanır. Kanser hastaları içinse, tanının konulmasından itibaren 1 yıl içinde başvuranlar 18 ay süresince maluliyet aylığı alabilirler. Bu, ciddi sağlık sorunlarına sahip bireylerin maddi sıkıntılarını hafifletmeyi amaçlar.
Devletin insana odaklı yaklaşımı, sadece fiziksel sağlık sorunlarına değil, Parkinson, MS gibi nörolojik hastalıkların yanı sıra bazı psikiyatrik hastalıklar ve uyku bozuklukları gibi durumları da kapsar.
Bu sayede, toplumun her kesiminden vatandaşlar, yaşadıkları zorlukları aşmak için destek alabilirler.
Türkiye'deki sosyal güvence sistemlerinin bu çeşitliliği, devletin vatandaşlarının sağlık ve refahını korumak için attığı önemli bir adımdır. Malulen emeklilik hakkı, sağlık sorunları nedeniyle çalışma gücünü kaybeden bireylerin yaşam standartlarını yükseltmeyi hedefler ve toplumsal dayanışmanın güzel bir örneğini sunar.
