Rus pilotlar gönüllü cephane taşıdı

Dost ülke' devreye girdi, bol miktarda silah temin edildi. Mühimmat, Rus pilotlar tarafından Bosna'ya nakledildi. 3 yıl boyunca kimseyle haberleşmemeyi taahhüt eden pilotlara, aylık 5 bin dolar maaş ödendi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 21 Ekim 2010 Güncelleme 09 Aralık 2010, 15:08
Rus pilotlar gönüllü cephane taşıdı

İÇİNDEKİLER

Balkanlar'daki katliam bütün hızı ile devam ediyordu. Boşnaklar, tam bir var oluş-yok oluş mücadelesinin içindeydiler. Başta Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç olmak üzere Boşnak bakanlar, generaller ve din adamları yardım toplayabilmek için dünyanın dört bir yanına dağıldılar.
İslam dünyası, Avrupa'ya karşı büyük bir dayanışma gösterdi. Milyar dolarlarla ifade edilecek miktarda paralar toplandı. Tabii, bu arada kendileri hesabına para toplayıp, cebe indirenler de oldu. Onların bir kısmı yakalanıp cezalandırıldı.
Para tamamdı, ama bunlarla silah alınması gerekiyordu. İzetbegoviç silah alıyor, BM görevlileri yakalayıp el koyuyordu. Boşnaklar için cip, sağlık malzemesi ve savaşta kullanılacak teknik malzeme taşıyan bir gemiye Akdeniz'de el konuldu.
Boşnaklar'ın bir başka gemisi, Avrupalılar tarafından durdurulmak istenince, Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü'ne sığındı. Orada uzun süre tutulduktan sonra, içindeki malzeme farklı yollardan Bosna'ya gönderildi.
Sıkıntı büyüktü. Toplanan para, ambargo yüzünden hiçbir işe yaramıyordu.
İşte bu aşamada "Dost ülkedeki" görevliler devreye girdiler. Rusya ile yapılan pazarlıklar sonucu 10 adet Mi-17 tipi helikopter satın alındı. Ardından üç adet de Rus nakliye uçağı alınıp, Bosna Ordusu'nun envanterine kaydedildi. Bol miktarda da silah temin edildi. İlginç olan Bosna'da Sırplar'a yardım eden Ruslar, bu silahların Bosnalı Müslümanlar'a gittiğini bilmesine rağmen, büyük kolaylıklar gösteriyorlardı. Devletin resmi silah fabrikası Osvorujenye yetkilileri, Bosna'ya silah satmak için adeta çırpınıyorlardı. Sıkıntı büyük ölçüde aşılmıştı. Rus kargo uçakları, başta Rusya ve Güney Afrika olmak üzere, dünyanın dört bir yanından "Dost ülkeye" askeri malzeme taşıyorlardı. Askerin ihtiyaç duyduğu bu malzemeler, oradan da Bosna'ya ulaştırılıyordu.

PARANIN GÜCÜ
Bosna'ya silah sokmanın iki yolu vardı: İlginçtir, Sırplar Boşnaklar'ı yok etmek için her türlü yolu denerken, Sırp silah kaçakçıları büyük bedeller karşılığında tank ve top hariç, her türlü askeri malzemenin Bosna'ya girmesine aracılık ediyorlardı.
Bir başka yol da Hırvatistan'dan geçiyordu. BM ambargosunu delme faaliyetini, Franyo Tucuman Hükümeti'nin Savunma Bakanı Şuşak bizzat koordine ediyordu. "Dost ülkeden" kalkan silah dolu kargo uçakları Zagrep'e iniyor, burada yüzde 50'sine Hırvat Hükümeti tarafından el konuluyor, kalan yarısının Bosna'ya geçişine izin veriliyordu. Ayrıca, her uçak başına 300 bin dolar da haraç alınıyordu.
Para bütün kapıları açıyordu! "Dost ülke" adına dünyanın çeşitli ülkelerindeki silah satıcıları ile irtibata geçiliyor, pazarlıklar yapılıyordu. Silahlar "Dost ülke" adına alınıyor, ancak satanlar da nereye gittiğini iyi biliyordu. Temin edilen askeri malzemeler iki havaalanı değiştirip, Zagrep üzerinden Bosna'ya ulaştırılıyordu. Savaş da bütün şiddeti ile devam ediyordu...

RUS PİLOTLARIN SADAKATİ
Bosna'ya silah taşıyan Rus kargo uçaklarını, yine Rus pilotlar kullanıyordu. Bu iş için her biri ile özel anlaşma yapıldı. Rus pilotlar, 3 yıl boyunca kimse ile haberleşmemeyi özel kontratla taahhüt ettiler. Bunun karşılığında kendilerine aylık 5 bin dolar ödendi. Kendi ülkelerinde 50 dolar alırken, aylık 5 bin dolara anlaşma yapan Ruslar da son derece sadakatle Bosnalı Müslümanlar'a silah taşıdılar. Ayrıca, sadık olmasalar da sonuç değişmeyecekti.
Her birinin başına Bosnalı özel muhafızlar dikildi. 24 saat koruma ve gözetim altında tutuldular. Aileleri ile sadece mektup yolu ile haberleşebiliyorlardı. Yazdıkları mektuplar, okunduktan sonra postaya veriliyor, aileleri de önceden tespit edilen bir posta kutusuna cevap gönderebiliyordu. O mektuplar da okunduktan sonra kendilerine veriliyordu. Rus pilotlar, önceden yapılan anlaşmaya harfiyen riayet ettiler. Hiçbir sıkıntı çıkarmadıkları gibi, acil durumlarda gönüllü olarak uçaklardaki cephanelerin taşınmasına yardım ettiler.
Bilerek ve samimi olarak Bosnalı Müslümanlar'a hizmet ettiler.

BOSNA'DA ÖZEL HAVAALANI
Artık Bosna'ya silah sevkiyatı rutine binmişti. Pazarlık işini "Dost ülkenin" görevlileri yapıyor, silahların bedellerinin ödemesini de İzzetbegoviç'in özel görevlendirdiği isimler gerçekleştiriyordu. Rus yapımı uçak ve helikopterler, "Dost ülke" havaalanlarında adeta cirit atıyorlardı. Diledikleri havaalanlarına inip-kalkıyorlar, ücretsiz konaklıyorlardı.
Bu amaçla özel bir emir çıkarılmıştı.
Bütün bu faaliyetler gerçekleştirilirken, çoğunlukla hükümetin bile haberi olmuyordu. "Dost ülkeye" getirilen askeri malzemeler, Zagrep'e gütürülüyor, oradan da Bosna'daki Visoko Şehri'ne taşınıyordu.
Boşnaklar, bu iş için Visoko'da özel bir havaalanı inşa etmişlerdi.
Bu toprak havaalanının inşaatını ve projesini de yine "Dost ülkenin" görevlendirdiği uzmanlar gerçekleştirdi.
Ayrıca, Visoko'da yer altı silah depoları ve silah fabrikaları vardı. Yer yer katliamlar devam ediyordu, ama Boşnaklar artık eskisinden çok daha güçlü durumdalardı.

YUGOSLAVYA BÖLÜNÜYOR
1990'da Sovyetler Birliği'nin çökmesi ve komünizmin yıkılması ile birlikte Yugoslav komünistler desteksiz kaldı. Eski komünistler kısa sürede gömlek değiştirip, "demokrat" oldular. 1990 Eylül-Ekim aylarında Yugoslavya çapında seçimler yapıldı.
Sırbistan'da eski Komünist Slobodan Miloseviç, Hırvatistan'da da eski partizan Franyo Tucman Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Eski Makedon Komünist Partisi Başkanı Kiro Gligorov ise, Makedonya Cumhurbaşkanı seçildi. Seçimleri kazanan tek demokrat lider, Bosna Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç oldu.

PLANI PEÇETEYE YAZDILAR
Komünizmin çökmesiyle kilise çevresinde yılardır şekillenen Büyük Sırbistan, Büyük Hırvatistan ve Büyük Karadağ hayalleri de uygulamaya konuldu.
Bosna'da İzetbegoviç Cumhurbaşkanı olmasına rağmen, Boşnaklar tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemediler. Boşnak SDA, Sırp SDS ve Hırvat HDZ partilerinin katılımı ile bir hükümet kuruldu. Ancak, daha ilk günden itibaren Sırplar ve Hırvatlar, Bosna'yı kendi ülkelerine katmak için entrikalar çevirmeye başladılar. Miloseviç ve Tucman, bir yemek sırasında, kafaları çekip Bosna'yı nasıl bölüp paylaşacaklarını tartıştılar:
Sonunda bir anlaşmaya varıp, bunu peçete üzerine çizdiler. Peçete, gazetecilerin eline geçince skandal ortaya çıktı.

YUNAN DESTEĞİ
Seçimden 6 ay sonra 6 Nisan 1991'de Bosna bağımsızlığını ilan etti. Sırp ve Hırvatlar, bağımsızlığa "evet" demelerine rağmen, kendi askeri güçlerini oluşturmaya başladılar. Yugoslav Hak Ordusu'nun Sırp komutanları ellerindeki cephaneyi Sırplar'a, Hırvat komutanları da Hırvatlar'a teslim etti. Bosna'daki Bölge Savunma Teşkilatı'nın içinde Sırplar çoğunlukta olduğu için, onlar da Sırplar'dan yana tavır aldı. Bosna'da 1 yıl içinde üç ayrı ordu kuruldu. Bunun üzerine, Bosna Bölge Savunma Teşkilatı'ndan Albay Hasan Efendiç ile daha sonra Savunma Bakanı olan Hasan Çengiç'in çabaları ile Bosna Ordusu'nun kuruluşu gerçekleştirildi. Henüz savaş başlamadan Sırp Bölge Savunma Teşkilatı ve Yugoslav Halk Ordusu, Saray Bosna'nın çevresinde bir kuşatma halkası oluşturdu.
Beklenen savaş, 1992'nin Mart ayında patladı. Savaşın başlaması ile birlikte, Bosna'ya giriş çıkışlar engellendi. 1992-1995 yılları arasında şehirde tam 16 bin kişi öldürüldü. Bunun 4 bini de çocuktu.
Çatışmalar şiddetlenince, BM tarafından eski Yugoslavya topraklarına silah ambargosu uygulanmasına karar verdi. Bu ambargo, sadece Boşnaklar'ı vurdu.

Sırplar Sırbistan, Hırvatlar da Hırvatistan üzerinden her türlü silahı temin ettiler. BM ambargosu, Boşnaklar'ın Sırplar tarafından boğazlanması sonucunu doğurdu. Bu kadarla da kalmadı...
Batı, adeta Boşnak soykırımını teşvik eden bir tavır sergiledi. Sırplar alabildiğine desteklendi. Yunanistan'dan gelen tabur Sırplar'ın yanında yer aldı. Rusya'dan Sırbistan'a gönüllüler aktı. Kıbrıslı Rumlar da bankaları vasıtası ile Miloşeviç'in kirli paralarını aklama görevine soyundu.

HAFTA SONU KATİLLERİ
Bosna'da Boşnaklar'a yönelik olarak tam bir sürek avı başladı. Öyle ki, Almanya'da işçi olarak çalışan Sırp ve Hırvatlar, hafta sonu tatillerini bu sürek avında değerlendirir oldular. Almanya'daki Sırp ve Hırvatlar, cumartesi ve pazar günleri dürbünlü tüfeklerle yaşlı, kadın ve çocuk demeden Boşnak avlıyorlar ve daha sonra işlerine geri dönüyorlardı.
Boşnaklar, bunlara Türkçe'de "Hafta Sonu Katilleri" anlamına gelen "Katili Vikendaşi" adını takmışlardı. Alman Hükümeti de bu olan biteni biliyor, ama Bosna'daki sürek avına göz yumuyordu. Çatışmaları önlemekle görevli BM askerleri ise, "bostan korkuluğundan" farksızdı. Bütün bu olan biteni, sadece film gibi izlediler. Arnavutluk hariç, bütün Balkan devletleri katliama yardımcı oldu. Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkeler Sırbistan'ı, Macaristan ise Hırvatistan'ı destekledi. Hırvatistan'ın arkasında ayrıca Almanya ve Avusturya da vardı. Almanlar, daha 1990 seçimlerinden önce Yugoslavya'yı bölmek için çalışmalara başlamışlardı. "Yardım gönderme" bahanesi altında, içi silâh dolu pek çok çöp kamyonunu Slovenya ve Hırvatistan'a sevk etmişlerdi. Bu silahların bir kısmı da Bosna ve Sancak'taki Hırvatlar adına çalışan Boşnaklar'a gönderildi. Eski Yugoslavya'nın bölünmesinde Almanlar çok etkili rol oynadılar. Almanya'nın Balkanlar'da başlattığı bu operasyon, yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesi ile sonuçlandı.