Ağzından çıkan 'Go lan' sözü var. Bunu bazı oyuncular duyuyor. Kerem, 'Hocam neden böyle konuşuyorsunuz' diyor ve anında sarı kart yiyor. Birkaç dakika sonra orta sahada Kerem bir kez daha nedenini sorduğunda hakem tarafından azarlanıyor. Enteresan olan o hakem kendinde bu haddi bulabiliyor. Devre arasında Kerem içeri giriyor ve hocalarına bu konuyu anlatıyor. İkinci yarıya çıkarken Necati Hoca hakeme, 'Benim oyuncuma nasıl bu şekilde konuşursunuz' diyor. Hakem 'Ben öyle bir şey demedim' diyor. Hoca da benim oyuncumun beyanı esastır diyor. Daha sonra hakem 'Senin oyuncun yalancı' diyor. Herkese soruyorum, ben veya Galatasaray'ı temsil eden herhangi biri, TFF'nin herhangi bir temsilcisine desek ki 'Sen yalancısın' ya da 'Senin hakemin yalancı' desem kaç maç ceza alırız? Hak mahrumiyeti nereden başlar ve maddi cezası ne olur? TFF, Kerem'e yalancı diyen hakemi futbol disiplin talimatına göre disiplin kuruluna sevk edecek mi etmeyecek mi? Bunun peşinde olacağız. Geç geldim ama her şeyi dinlediğim için olaya vakıfım. Biz bu hakemden şikayetçiyiz. Kulüp avukatlarımız buraya gelecek ve olaya tanıklık edenlerden görüş alacaklar."
"HER ŞEYİ ÖNEMSİYORUM AMA BU CÜMLEYİ HER ŞEYDEN ÜSTE KOYUYORUM"
"Ben sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum diyor. Her şeyi önemsiyorum ama bu cümleyi her şeyden üste koyuyorum. Ardından tepki görünce kaptanımız Arda ile göğüs göğüse gelerek tahrik ediyor. Bakın bunların hepsi mevcut. En az 10-15 kişiyle konuştum. Şimdi soruyorum, bu cümleyi kullanan, yüzünde alaycı bir gülüşle koridorda bulunan ve herkesi tahrik etmeye çalışan bir tavır içinde bulunan bu kişiden ikinci yarıda nasıl bir yönetim beklersiniz? İmkan var mı bu ruh haliyle, kafasındaki 'Ne yaptığınızı biliyorum' düşüncesiyle doğru hakemlik yapmasına? Biz diyor muyuz, 'Tüm Galatasaraylılar sizin ne yaptığınızı biliyor' diye? Maalesef bu atmosferde hangi algı hakemi bu sözleri söyleme noktasına getirmiştir acaba? Kazandık, kaybettik... Buradaki bu cümleye en üstte yer veriyorum"
"BAK ZORBAY KARDEŞİM DAHA GENÇSİN"
"Çok kalabalık vardı, herkesi tek tek odama çektim ve sorguladım. Maçın ardından keskin bir sessizlikle hakemler de dahil herkes odasına gidiyor. Tünelde ne bir ses var, ne bir sataşma var, hiçbir tahrik edecek herhangi bir söz yok. Yolda sessizlik var. Bizim soyunma odamızın önünde hakemin ilk olarak 24. dakikada uyardığı rakip kaleciye 90+9'da sarı kart göstermesini kast ederek 'Hocam 99'da vereceğinize yarın verseydiniz' söylemine karşılık verdiği cevabı söylüyorum: "Onu da yaparız, bir dahaki maça onu da yaparız" diyor. Kendisinin bu kadar güçlü ve rahat olduğunu düşünüyor. Hakemler kurallarla konuşur, madem bu kadar konuşmaya meraklısınız maç sonu çıkıp basın toplantısı yapsanıza. VAR kararlarını çıkıp konuşun o zaman. En azından söyleyebileceklerinizi söyleyin. Daha sonra Arda, 'Hocam erken gösterdin kartı' diyor. Cevabı sırtı dönük ve ellerini oynatarak, 'Ne oldu, bana da mı krampon fırlatacaksın?' diyor. Birçok kişi unutmuştur bu krampon hadisesini. Ama bu arkadaş böyle bir cevap veriyor Arda'ya. Bak Zorbay kardeşim, çok genç bir hakemsin. Sen değil Arda Turan'a veya Galatasaray oyuncusuna, hiçbir sporcuya böyle davranamazsın. Böyle bir haddin de hakkın da yok. Arda Turan bu ülke futboluna çok hizmetler bulunan bir isimdir. En üst seviyede hizmet vermiştir. Senin hayalini kurarken uykundan uyanacağın işler yaptı Arda... Arda'nın o eylemi yaptığı hakemler, nasip o ya bu seneki UEFA başlangıcında Danimarka'daki maçımızı yönettiler. O hakemler bu olayı raporlamadı. Danimarka'da Arda ile sarmaş dolaş oldular, bu olayı gülerek birbirlerine anlattılar. Kin gütmediler, bir gün yakalarsam demediler. Temsilciler sana geldi hemen maçtan sonra. Hocam sen bu sözü tahrik, ya da sataşma üzerine mi söyledin dediğinde sen 'Hayır, hiçbir şey olmadı' diye cevapladın. Sen böyle bir cevap verirsen ben seni uyarıyorum. Bundan sonra Galatasaray hakkında kimse böyle şeyler söylemesin. Kimse de Galatasaray'ın gücünü sınamasın. Kimse Galatasaray'ın oyuncusuna böyle konuşamaz. "
"GALATASARAY MAÇINDA ALEYHİMİZE KARAR VERENLERİN HEPSİ ERTESİ HAFTA MAÇ ALIYORLAR"
"Bakın bir örnek vereyim. Fenerbahçe maçında Diagne'nin penaltı pozisyonundan önce Halil Umut düdük çaldım dedi. Fenerbahçeli oyuncuya ikinci sarı gösterip kırmızı kart gösterdi. Hiç alakası yok pozisyonun ikinci sarı kartla. O penaltıyı vermemek için bunu uyguladı. Şimdi Halil Umut oyunu kesiyor ve penaltı oluyor. Diyor ki pozisyonda sarı kart var, kırmızı gösteriyor. Yoksa şöyle mi düşünüyor? 'Ben üçüncü dakikada Başakşehir'den bir oyuncu atarsam son iki sezonda TFF'nin normal şartlarda en fazla maç alan, en fazla görev verdiği biri olan FIFA hakemi Ali Palabıyık ve Abdülkadir Bitigen gibi mi olur sonum'... Bu arada Ali Palabıyık yüzünden geçen sene şampiyonluğu kaybetmiş olabiliriz. Berkan'a faul var. Vermedi gol verdi. Alex'e yapılan net faule rağmen attığımız golden dolayı maç içinde kendine bir standart oluşturmuş. Ama maalesef Galatasaray lehine hata yaptı algısı oluşturuldu bu iki hakeme. 9 haftadır ne VAR'dalar, ne yoktalar. Ne VAR'da ne de sahada görev veriliyor. Benim dediğim mesaj mı gönderiliyor hakemlere? Her Galatasaray maçında aleyhimize karar verenlerin hepsi ertesi hafta maç alıyorlar.
Bir futbol paydaşı, Galatasaray teknik direktörü olarak soruyorum. Abdülkadir Bitigen ve Ali Palabıyık'a neden görev vermiyorsunuz? Bir bilgilendirme ihtiyacı da hissetmiyorlar. Ben bunu bir türlü anlayamadım. Kavga eden olmak istemediğim için de hepsini bir arada söylüyorum. Derbinin hakemi en az 15-20 gün önceden belli olması gerekir. Öyledir de zaten. UEFA, Şampiyonlar Ligi hakemlerini bir gün önce atamayacağına göre komite Galatasaray - Fenerbahçe maçına Halil Umut Meler'i neden verir? Çünkü maçtan sonra Moskova'ya gitmesi lazım. Derbi pazar günü, Şampiyonlar Ligi maçı Salı günü. 48 saat sonra Şampiyonlar Ligi yönetecek. Böyle bir saçma şey olabilir mi? Bu saçmalığı UEFA yapmaz. Hiçbir bilgi, hiçbir savunma yok. Bir futbol adamı olarak yola çıkacak, seyahat edecek, maçın ağır yorgunluğu... Gibi gibi bir sürü sayabileceğimiz olmaması gereken faktörler varken nasıl verirsiniz bunu, neden? Örnek çok. Bir benzeri de Ümit Öztürk. Dört senede iki Galatasaray maçı verildi buna. Üzerine yapıştırılan etiketle önce Malatya'da VAR'da sonra Sivas'ta sahada hak ettiğimiz tartışmaya açık olmayan iki pozisyonda penaltımız verilmedi. Lütfen bize açıklasınlar"