TOKİ müjdesi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Varşova’da düzenlenen NATO liderler zirvesinin ardından gündemi değerlendirdi. “Vatandaşlık” verilmesi düşünülen Suriyeli mültecilere TOKİ’den konut mesajı yolladı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 11 Temmuz 2016 Güncelleme 11 Temmuz 2016, 02:46
TOKİ müjdesi

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Varşova'daki NATO zirvesinin ardından uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, gündeme dair şu açıklamaları yaptı:

İSTANBUL TALEBİ:
NATO Varşova Zirvesi'ne iştirakimin ve bu kapsamdaki temasların gündemde bulunan önemli meselelere ilişkin tutumumuzun ve önceliklerimizin izah edilmesi bakımından gayet zamanlı ve yararlı olduğu kanaatindeyim. Biliyorsunuz, Kasım ayında, İstanbul'da NATO Parlamenterler Asamblesi toplanacak. NATO'nun bundan sonraki liderler zirvesine ev sahipliği yapmaya talip olduğumuzu ifade ettik. Kabul ederlerse bundan sonraki liderler zirvesi İstanbul'da yapılacak.

BOSNA HERSEK KONUSU:
Gürcistan'ın NATO başta olmak üzere Avrupa-Atlantik yapılarıyla bütünleşme hedefini kuvvetle desteklemeye devam ettiğimizi teyid ettik. Bu konuda, gerek Gürcistan'ın NATO'ya alınması konusu gerek Bosna-Hersek'in NATO'ya alınması konusu, gerek Makedonya'nın NATO'ya alınması konusunu NATO üyesi ülkelere özellikle vurguladım. Bu NATO'nun güçlenmesi anlamına gelecektir dedik. Hemen hemen tüm görüştüğümüz ülkeler bu konuda aynı kanaati paylaşıyorlar.

DAİŞ-PKK-YPG-DHKP-C:
Zirvede Suriye konusunu gündeme çok getirdim. DAİŞ, üzerinde ısrarla durulan bir konu. Ama ben, DAİŞ'in yanında, PKK'yı, PYD'yi, YPG'yi, DHKP-C'yi bunları özellikle gündeme getirdim. İkili görüşmelerimde dedim ki, ABD'nin Irak'a girişinde DAİŞ diye bir örgüt var mıydı? O zaman sadece El-Kaide vardı. Ama DAİŞ, El- Kaide'nin çocuğudur. Oradan çıktı. Nitekim şimdi ne oldu? El-Kaide eridi, ortalıkta artık DAİŞ var. Bazı küçük terör örgütleri de DAİŞ'te bütünleşmeye başladılar. DAİŞ böylece güç devşiriyor.

BAHOZ ERDAL'IN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİASI:
Suriye tarafında, 14 kişilik bir ekiple birlikteyken öldürüldüğü biçiminde bilgiler söz konusu. Bu yöndeki haberlerin teyidine yönelik çalışmalar devam ediyor. Bunu, terörle mücadelede başarımızın etkisi olarak da yorumlamak mümkün.

ABD'DEKİ POLİS ŞİDDETİ:
Hayra alamet bir gelişme değil. 7 ay içerisinde sivil ölümleri, 560'ı aşmış durumda. Bu sancıların kaynağında ne yatıyor, ne oluyor, ne bitiyor, onu bilemem. Bunun analizinin iyi yapılması lazım. Siz bir insanı yere yatırıyorsuz, ondan ehliyetini göstermesini istiyorsunuz, o da silahının cebinde olduğunu söylüyor, buna rağmen siz kalkıyorsunuz onu hemen yerde yatarken elleri kelepçeli olduğu halde öldürüyorsunuz. Bunun izahı olmaz. Aynı şekilde daha sonra yine yaşanan olaylar, bunların izahı olmaz. Bana göre savunmasız insanların öldürülmesi kategorisine girer. Bu tür eylemlerin izahı olmaz.

GAZZE'YE YARDIMLAR:
Hedefimiz ilk etapta Gazze'ye her ay en az bir gemi gönderelim istiyoruz. Bu hususda İsrail tarafının da olumsuz bir yaklaşımı yok. Dolayısıyla gemileri göndermeye devam edeceğiz; gıdaydı giyimdi ne gerekiyorsa gönderilecek. Aradaki görüşme zinciri güçlendikçe bir taraftan inşaat olaylarına girmeyi planlıyoruz. Zaten şu anda, bitmiş bir 200 yataklı hastane var, onun iç donanımı için şu anda siparişler yapılmıştır. İnşallah daha sonra onun açılışını da yapacağız.

MÜLTECİLERE EV:
Bazı siyasilerin Suriyeliler'e vatandaşlık konusunda ileri geri konuşmaları beni ciddi manada üzüyor. Yani bir insanoğlu, herhangi bir ülkeye vatandaşlık müracaatında bulunsa, o başvuruya, "Hayır ben seni almam" şeklinde bir yaklaşımla peşinen karşı çıkılması doğru olur mu? Bugün bir Türk, Almanya'ya gidiyor Alman vatandaşı oluyor da, Amerika'ya gidip Amerikan vatandaşı oluyor da, benzer durumlar bizim ülkemizde yaşayanlar için neden mümkün olmasın? Biz bu mültecileri yıllarca kamplarda barınmaya mı mahkum edeceğiz? Yıllarca, boş buldukları apartmanların bodrum katlarına mı mahkum edeceğiz? Hatta gerekirse, TOKİ'nin elinde boş konutlar var. Biz nasıl Ahıska Türklerine Erzincan'da konutlar verdiysek, ki onlar bunu taksitlendirdiler ve ödeyecekler, biz bunlara da belirli bir iskan ve istihdam politikası uygulamak suretiyle aynı şeyi yapabiliriz. Mesela bu insanların çoğu şu an kaçak çalıştırılıyor. Biz diyoruz ki tüm bunlara bir çözüm üretilmeli. Bu insanların içinde doktoru var, mühendisi var, avukatı var, sağlık elemanları, öğretmenleri var, bütün bunlardan ülkemiz istifade edebilir; bunlara vatandaşlık verilebilir.

ÜSTESİNDEN GELEBİLECEK BİR ÜLKEYİZ:
Çifte vatandaş olanların, vatandaşlık alanların, dönmesi şart mı? Amerika'da vatandaşlık alanlardan kendi ülkelerine dönen de oluyor, dönmeyen de oluyor. Almanya'dan vatandaşlık alan Türkler'in tümü ülkelerine dönüyor mu? 1963'te gittikleri zaman kimse onlara 'dönecek misin dönmeyecek misin' demedi ki. Hiç çekinmeye gerek yok, bu millet şu anda 79 milyonuyla 780 bin kilometrekarede yaşıyor. Bizim yarı yüz ölçümüzdeki Almanya şu an 85 milyon. Biz tüm bu meselelere çözüm üretebilecek, bunların rahatlıkla üstesinden gelebilecek bir ülkeyiz.