İslâm penceresinden spor
İnsanın maddî ve manevî yapısı daimî bir vecd/zevk hali üzere olmaya, ruhî olgunluğun, bedîiî/estetik haz ve heyecanların doruğunda bulunmaya müsait değildir. Bunun içindir ki, insan hayatının tabîî seyri ile tam bir örtüşme içinde olan İslâm Dîni'nde haram rengi ve zarar gölgesi taşımayan eğlenceler ve eğlencelerin en faydalısı olan spor meşrûdur ve üstelik sevap kazandırıcı bir uğraşıdır.
İslâm Dîni, maddî gücü korumak ve artırmak, manevî gelişmeye zemin hazırlamak gibi gerekli bir işi ruhî bir haz ile gerçekleştirmek anlamında sporu Peygamberimiz'in takrirî (onaylayıcı) sünneti ile tasvip, sözlü ve fiilî sünneti ile teşvik etmiştir.
Yüce Peygamberimiz, kendi devrinin içtimaî (sosyal) şartları içerisinde revaçta olan faydalı sporları onaylayıp kabul buyurmuş, böylece bu hususta ümmetine izlenecek örnekler sunmuştur.
Mevzuumuzu müşahhas misallerle açıklayabilmek için Aziz Peygamberimiz'in döneminde yapılan ve onun tasvibini kazanan spor dallarını kısaca incelemeye çalışalım:
1) Binicilik: Binicilik, Peygamberimiz'in devrinde çok ilgi gören bir spor dalıydı.
Muhterem arkadaşları Peygamberimiz'in huzurunda at yarışları yaparlardı. Biricik önderimiz bu yarışmaları teşvik etmek için, bazen birincilik ödülü de koyarlardı. Kaynaklarımız "Hz.
Peygamber (binicilere) at yarışı yaptırdı ve birinciye ödül verdi" bilgisini aktarıyorlar. (1) Peygamberimiz bu yarışları tasvip ve teşvik etmekle de kalmaz bazen bizzat iştirak buyururlardı.
Ashab-ı Kirâm'dan Hz. Enes'e (r.a.): "Peygamber devrinde at yarışı yapar mıydınız?
Hz. Peygamber de yarışır mıydı?" diye sorulduğunda şu cevabı vermiştir:
- Evet, biz at yarışları yapardık. Allah'a yemin ederim ki, Hz. Peygamber de "Sebha" adlı atı ile yarıştı ve birinci geldi. Birinciliği O'nu hoşnut etmişti. (2) Peygamberimiz'in yarışmalarda daima birinci gelen "Gadba" isimli bir devesi de vardı. Bu yarış devesinin bir yarışmacı tarafından geçilmesi Ashab-ı Kiram'ı üzmüştü. Arkadaşlarının üzüldüklerini sezince Peygamberimiz sporda centilmenliğin de örneğini teşkil edecek bir ifade ile şöyle buyurmuştur: "Dünyada yükselttiği her şeyi alçaltmak Allah'ın kanunudur." (3) 2) Atletizm: Ayak koşuları da Peygamberimiz devrinde revaç bulan sporlardandı. Peygamberimizin arkadaşları bu tür koşu yarışları tertip ederlerdi. Ashab-ı Kiram arasında Hz. Ali gibi şöhretli koşucular da vardı.
Hz. Âişe validemiz, Peygamberimiz'le yaptığı iki yarışı şöyle naklediyor: "Bir yolculukta, Hz. Peygamber'le yarıştım ve O'nu geçtim. Şişmanladığımda yaptığım diğer bir yarışı ise Hz. Peygamber kazandı." (4) 3) Güreş: Güreş de Peygamber devri sporlarındandı. Rağbet görürdü. Sevgili Peygamberimiz'in hayatını konu alan kaynaklarımız Hz. Peygamber'in ünlü güreşçi Rükâne ile onun arzusu üzerine üç defa güreştiğini ve her defasında Rükâne'yi mağlûp ettiğini onun mucizesi olarak rivayet etmektedir.
Bu şöhretli güreşçinin Peygamberimiz'e ard arda yenilmesi kalp gözünü açmış ve Müslüman olmasına vesile olmuştur. (5) 4) Atıcılık: Asr-ı Saadet'teki meşrû eğlencelerden ve sporlardan bir tanesi de ok ve mızraklarla atıcılık oyunu idi.
Peygamberimiz bu spora teşvik buyurmuşlardır.
Ünlü kaynağımız Buharî'nin rivayetine göre Hz.
Peygamber bazen atıcılık meydanlarında sahabilerine uğrar, onları teşvik ederdi. "Atınız, ben de sizinle beraberim" buyururdu. (6) Peygamberimiz, bu harp sporu ile ilgili bir başka hadislerinde ise şöyle buyurmuşlardır: "...Atıcı ve binici olunuz. Atıcılığınız biniciliğinizden daha çok hoşuma gider..." (7) 5) Kılıç ve mızrak oyunları: Atıcılık gibi kılıç-mızrak oyunları da, Peygamberimiz devrinde bilinen ve Yüce önderimiz tarafından tasvip edilen sporlardandı. Bir bayram günü Habeşli sporcular Peygamberimiz'in mescidinde gösteri yaparlar. Bu gösteriyi tasvip etmediği için durduran Hz. Ömer'e Peygamberimiz mani olur ve bu gösteriyi hanımı Hz. Âişe ile birlikte seyreder ve hattâ: "Ey Habeşliler! Göreyim sizi" diyerek onları teşvik buyurur. (8) Kılıç-mızrak oyununun Peygamberimiz'in mescidinde oynanması ve Hz. Peygamber'in bu gösteriyi Hz. Âişe'ye kendi örtüsü altında seyrettirmesi, haram hudutlarını aşmayan seviyeli eğlencelerin İslâm'da müsamaha (hoşgörü ile) karşılandığına sıhhatli bir delildir.
6) Deniz sporları: Aziz Peygamberimiz, Mekke ve Medine'de yaşamış olmaları sebebiyle denizden uzak kalmış olmalarına rağmen, faydasından ötürü deniz sporunu mü'minlere tavsiye buyurmuştur. Bir hadislerinde yüzme öğrenilmesini şöylece öğütlemişlerdir: "Allah'ın anılmadığı (her söz, iş ve davranış önemsiz) bir oyun, (değersiz) bir eğlencedir. Ancak oyun ve eğlence olmakla beraber şu dört meşguliyet yararlıdır: a) Nikâhlı eşlerin sevişmesi b) Atın terbiye edilmesi c) İki hedef arasında eğitim atışları yapılması d) Yüzme (öğrenilmesi ve) öğretilmesi." (9) Az fakat öz olarak sunduğumuz ve Peygamberimiz'in, devrinin sporlarını tasvip ve teşvik buyurduğunu gösterir güvenilir belgeler, İslâm Dînin'de sporun faydalı eğlencelerden kabul edildiğini açıklamaktadır. Harama yol vermeyen bedenî hazların meşrûluğunu da göstermektedir.
Peygamberimiz'in "Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha hayırlı ve Allah'a daha sevgilidir" (10) buyurması da vücudun kuvvetlendirilebilmesi için lüzumlu olanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Kaldı ki, İslâm'da ruhî terbiye yanında bedenî terbiyeye de önem verildiği, namaz ve oruç gibi ibadetlerimizde de görülmektedir.
İslâm'da en câmialı ibâdet olan namazın aklın ve kalbin yanı sıra bedenin de iştirak ettiği bir farîza olması anlamlıdır.
a) Namaz gibi ibâdetlerimize engel olmadıkça,
b) İlmî ve meslekî çalışmalarımızı aksatmadıkça,
c) Kadın erkek karışımına ve İslâm'a göre örtülmesi gereken organların teşhirine sebep teşkil etmedikçe, (*)
d) Ferdî ve sosyal bir zarara neden olmadıkça bütün spor dalları meşrûdur.
Sunulan bilgiler, cemiyetimizde rağbet gören ve uygulanan şekliyle bütün spor dallarının dînimizce onaylandığını göstermez.
Böyle anlaşılmamalıdır.
İslâm'da spor, rûh sağlığı yanı sıra vücut sağlığını ifade eder bir anlam taşır ve sporun seyircisi olmaktan çok yapıcısı olmayı amaçlar. Bu sebeble:
a) İslâm, sporun ve sportif faaliyetlerin ahlâkı zedeleyici, ilmî ve meslekî çalışmaları engelleyici, seviyeli olması gereken içtimaî/sosyal heyecanları basite düşürücü, cinsellik sergileyici ve zamanın ölçüsüz bir şekilde israfına sebep teşkil edici bir şekilde yapılmasını dolaylı olarak yasaklar.
b) İslâm boks ve pankreas gibi sporları, deve, boğa ve horoz güreşleri türü sportif faaliyetleri, ayrıca facia ile bitebilecek otomobil-motosiklet yarışları ve benzerlerini ise doğrudan yasaklar.
Çünkü İslâm Peygamberimiz'in diliyle kişinin kendisine ve çevresine zarar vermesini ve zarara zararla mukabele etmesini haram kılan dindir.
Spor yapılabilir. Ancak spor yaparken açıkladığımız haramlara ve değindiğimiz hatalara düşmemeliyiz.
Ayrıca Peygamberimiz'in şu buyruklarını da ölçü almalıyız! ["Dünyasına ve âhiretine faydalı olmayan işlerle meşgul olmaması, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir." "Zarara uğrayabileceği endişesiyle, zarar doğuracak şeyleri de terk etmedikçe kişi olgun mü'minler seviyesine çıkamaz."] (11) Yüce Rabbimden bizleri bedenî ve rûhî neşeler içerisinde mutlu bir hayata erdirmesini diler, hutbemizi Hac Sûresi'nin 77. âyetiyle bitiririm: "Ey iman edenler! Rukûa gidiniz, secdeye varınız.
Emirlerine ve yasaklarına uyarak da Rabbinize ibâdet ediniz.
Kendinize ve insanlara yönelik hayırlar yapınız. Umulur ki mutluluğa erersiniz." (1) Şevkânî, Neylül-Evtar, B. Ma Yecûzül-Müsabeketü... 8/89. (2) Aynı eser ve aynı bölüm. (3) Nesâî, B. İzmaril-Haylı,... B.
Sebek, 6/226-7. (4) S. Ebû Davut, K. Cihâd B. Fis-
Sebki aler-Ricli. (5) Neylül-Evtar, B. Ma Câe Fil-
Müsabeketi alel-Ekdam, 8/104. (6) Adı geçen eser, Babül-Hassi aler-
Remyi, cüz 8/95. (7) Riyazüz-Salihin, K. Cihad. (8) Et-Tac, 5/288. (9) El-Camius-Sağîr, (Küllü şeyin) maddesi., (10) Mişkâtül-Mesâbih, Hadis No:
5298. (11) Et-Tac, 5/186, 185 * Değinildiği üzere insan hayatına zarar verici bazı türleri dışında; atletizm, güreş, tenis, futbol, voleybol ve basketbol gibi hemen hemen bütün sporlar helâldir. Onları sakıncalı kılabilen unsurlardan biri de, örtünme kuralları çiğnenerek yapılmış olmalarıdır. Daha açık bir ifadeyle örtülmesi gereken organlar kısmen veya tamamen açığa vurularak yapılmış olmaları ve izlettirilmeleridir. Çıplak konumdaki bayan sporcuların kamuoyu önünde spor yapmaları ise, İslâm Ahlâkı bakımından tam bir trajedi oluşturmaktadır. Burada bilvesîle ifade edilmesi gereken husus, sivil ve askerî okul yönetmelikleri ve uluslararası spor kurallarının İslâmî anlamda yasaklı çıplaklık için mazeret teşkil edemeyeceği gerçeğidir. İslâm Toplumu'nda bu tür yönetmelikler ve kurallar İslâmî inançlar ve yasalara göre oluşturulmalı, bedenî eğitimler ve sporlar, İslâmî örtünme ölçüleri gözetilerek yapılmalıdır.
* * *
Bir Hadis
"Çocuğun babası üzerindeki hakkı, ona yazı yazmayı, yüzmeyi ve atıcılığı öğretmesidir."