Bazı dişiler oje kolleksiyonu yapar, onlarca oje alır, sonra daha bitmeden çoğu bozulduğu için çöpe atarlar. Her türlü seyreltici, çözeltici, ot, çok yetersiz kalır.
Ojenin kokusu ise bir harikadır. İnsan ne kadar koklasa da kokusuna doyamaz. Bu madde çoğu dişide bağımlılık yapar. Oje sürmeye alışık dişi, dışarıya ojesiz çıkarsa, kendine güveni azalır.
Aslında biliyor musunuz, Fransızlar tarafından tırnak aralarındaki pislikleri örtmek için üretilmiş bir kozmetik ürünüymüş oje... Bunları alırken türlü türlü çeşidi var. Nazar boncuklu, gülen yüz, simli mimli... Birçok erkek, kızların neden oje sürdüğünü bilmez ve anlam veremez.
Açıkcası benim için de önemli bir şey değil ama sizin için araştırdım. Erkeklerle ilgisi yoktur. Kadınlar ne yaparsa önce hemcinslerini kıskandırmak için yaparlar. Biz ikinci plandayız her zaman. Tırnaklarına sürecek başka bir şey bulamadıkları için... Oje kiri kamufle eder. Benden erkeklere tavsiye, oje süren kızın tırnak altına bakın. Tırnaklar çok uzunsa ve kesmeye de fırsat yoksa sürülür. Kafa dağıtmak için... Kozmetik firmalarının bu acımasız hayata tutunabilmeleri için kullanılır. Kızların gece girdikleri ruhsal bunalımlardan kurtulma yöntemidir.
Gündüz olan veya boyutu büyük olan bunalımlarda saç boyatılır. Bir tırnak boyasından öte, çok güçlü bir yapıştırıcıdır aynı zamanda. Her türlü maddeyi çok rahatlıkla yapıştırır. Çorap kaçığının büyümesini önlemek için kullanılır. Kaçan ince çorapların daha da kaçmasını önlemekte birebirdir. Güzel bir silah olabilir oje, nasıl mı? Gıcık olduğunuz kişinin kirpiklerine sürerseniz... Kokusunu bağımlılık yaptığı için...
İşin şakası yukarıdakiler tamamen benim uydurduğum şeyler. Tabii ki o güzel göccük ellere yakışan şeydir. Yakışıyor da...
Aslan
Dursun, hayvanat bahçesine gezmeye gitmiş. Burada dolaşırken bakmış bir kafesin kapısı açık. Merak etmiş, kafese girmiş. Bunu gören hayvanat bahçesi görevlileri hemen müdahale etmiş:
- Dur, sen ne ne yapıyorsun?
Orası aslan kafesi… Dursun kızgın bir şekilde geri dönmüş ve:
- Tamam, tamam aslaninizu yemeduk...
Yürümek
Küçük çocukla babası belediye otobüsüne bindiler.
Biletçi durmadan bağırıyordu:
- Beyler yürüyelim!
Her durakta yeni yolcular biniyor, biletçi bağırıyordu:
- Yürüyelim beyler! Siz şapkalı bey, ilerleyin lütfen!
Birkaç duraktan sonra, artık otobüste değil yürümek, adım atacak yer kalmamıştı.
Ama biletçinin sesi hiç kesilmiyordu:
- Yürüyelim beyler!
Çocuk iyice sıkışmıştı.
Babasına sordu:
- Babacığım madem ki yürüyecektik, neden otobüse bindik?
Penguen
İki arkadaş bir gün sokakta bir penguen bulmuşlar ve onu karakola götürmüşler. Komiser onlara bu hayvanı hayvanat bahçesine götürmeleri gerektiğini söylemiş. Akşama doğru komiser pencereden dışarı baktığında iki kafadarı penguenle gezerken görünce:
- Ben size o hayvanı, hayvanat bahçesine götürün demedim mi?
İki arkadaş da cevap vermiş:
- Götürdük komiserim. Şimdi de sinemaya götürüyoruz.
Alkışlı Yorum
Cismin düşerken esas ağırlığının 3 katına çıkması kesinlikle doğru. 4 kat çıkmaya üşendiğim için ev arkadaşımdan cüzdanı camdan atmasını istedim. 1- Kafam çok acıyor. 2- Cüzdandaki hiçbir kart aynı yere düşmüyor.
3- Fazla İstanbul kartı olan?