Akkuyu "nükleer tesis" statüsüne kavuştu! Başkan Erdoğan'dan önemli açıklamalar: "Türkiye, nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir"

Son dakika haberi! Türkiye'de cari açık problemini kökünden çözecek enerjide bağımsızlık hamlesinin önemli bir yapı taşı AKKUYU NGS ile atıldı. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde ilk Nükleer Yakıt Getirme Töreni düzenlendi. Törene Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin telekonferans yöntemi ile katıldı. Türk-Rus tarihçesinde en büyük ortak projelerden birinin Akkuyu NGS olduğunu belirten Putin, "Türkiye'de gaz merkezi kurulacak, talebi olanlara bu merkezden gazı satacağız." dedi. Putin, Akkuyu NGS'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yetiştirilmesinin, Erdoğan'ın kişisel başarısı sayesinde gerçekleştiğini söyledi. Türkiye'nin nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükseldiğini belirten Erdoğan, "Akkuyu NGS'nin üretime geçmesinden bir önceki aşaması olan nükleer yakıtların santral sahasına getirilmesine şahitlik ediyoruz. Artık Akkuyu nükleer tesis hüviyeti kazanmıştır. 60 senelik gecikmenin ardından nükleer güç sahibi ülkeler arasına girmiştir." dedi.

Giriş Tarihi 27 Nisan 2023, 02:39 Güncelleme 28 Nisan 2023, 13:10
Akkuyu nükleer tesis statüsüne kavuştu! Başkan Erdoğan’dan önemli açıklamalar: Türkiye, nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir

İÇİNDEKİLER

Türkiye'de cari açık problemini kökünden çözecek enerjide bağımsızlık hamlesinin önemli bir yapı taşı AKKUYU NGS ile atıldı. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde ilk Nükleer Yakıt Getirme Töreni düzenlendi.

BAŞKAN ERDOĞAN: "TÜRKİYE NÜKLEER GÜÇ SAHİBİ ÜLKELER LİGİNE YÜKSELMİŞTİR" | VİDEO İZLE

Törene Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin telekonferans yöntemi ile katıldı.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Hava ve deniz yoluyla gelen nükleer yakıtların santralimize teslimiyle birlikte artık Akkuyu bir nükleer tesis hüviyetini kazanmıştır." dedi.

Başkan Erdoğan, Akkuyu Nükleer Güç Santrali İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni'ne Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden canlı bağlantıyla katıldı.

Bugün Türkiye'yi, dünyanın nükleer güç sahibi ülkeleri arasına sokacak büyük bir hamlenin sevincini paylaşmak üzere bir arada olduklarını belirten Erdoğan, bu gurur gününe iştirak eden, başta Cumhur İttifakı ortakları olmak üzere tüm misafirler ve ekranları başındaki tüm vatandaşlara teşekkür etti.

Erdoğan, "Bu törenle aynı zamanda milletimize olan bir sözümüzü, bir ahdimizi daha gerçekleştirmiş oluyoruz." ifadesini kullandı.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin üretime geçmesinden bir önceki aşaması olan nükleer yakıtların santral sahasına getirilmesine şahitlik ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Hava ve deniz yoluyla gelen nükleer yakıtların santralimize teslimiyle birlikte artık Akkuyu bir nükleer tesis hüviyetini kazanmıştır. Böylece ülkemiz, 60 senelik bir gecikmenin ardından da olsa dünyada nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükselmiştir." diye konuştu.

Bugün dünyada 422 nükleer reaktörün faal halde olduğunu, 57'sinin de yapımının devam ettiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa Birliği elektriğinin yüzde 25'ini nükleerden elde ediyor. Geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu, nükleer enerjiyi 'yeşil enerji' kabul ederek, bu konudaki tereddütleri gidermiştir. Biz de Akkuyu ile ülkemizi bu gelişmelerin bir parçası haline getirdik. Projemize en başından beri destek veren, Sayın Putin başta olmak üzere tüm Rusya Federasyonu makamlarına şükranlarımı sunuyorum. Santralimizin inşasında ve üretime geçme sürecinde görev alan Türk ve Rus tüm personeli tebrik ediyorum."

"RUSYA İLE ARAMIZDAKİ EN BÜYÜK ORTAK YATIRIM"
Akkuyu'da her biri 1200 megavat güce sahip 4 reaktörlü bir nükleer güç santrali inşa edildiğini kaydeden Erdoğan, şu değerlendirmelerini paylaştı:

"Türkiye'nin pek çok önemli projesi gibi Akkuyu da milli bütçemize yük getirmeyen bir finansman modeliyle hayata geçirilmiştir. Akkuyu, Rusya ile aramızdaki en büyük ortak yatırımdır. Yatırım bedeli 20 milyar dolar olan bu proje, Rusya'nın ilgili kuruluşu ROSATOM tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Projenin inşaatıyla birlikte bakım, işletme ve nükleer santraller için büyük önem taşıyan işletmeden çıkarma süreçlerinin sorumluluğu da yükleniciye aittir. Santralin tüm üniteleri peyderpey 2028'e kadar hizmete girecektir. Ülkemizin elektrik tüketiminin yüzde 10'u tek başına bu santral tarafından sağlanacaktır. Tam kapasite devreye girdiğinde burada yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretilecek. Hiç şüphesiz sadece bu özelliğiyle bile santralimiz, ülkemizin enerji arz güvenliğine yaptığı eşsiz katkıyla stratejik yatırım unvanını hak ediyor. Doğal gaz ithalatımızın düşmesine yıllık 1,5 milyar dolar katkısı olacak bu proje, milli gelirimizin artışına da olumlu yönde etki yapacaktır."

Buradaki birikim ve tecrübenin Türkiye'yi ileride nükleer alanında daha farklı yerlere de taşıyacağını dile getiren Erdoğan, proje kapsamında Rusya'da eğitim görerek santralde görev yapacak mühendis ve teknisyenlerin, Türkiye'nin nükleer güç alanındaki insan gücünü zenginleştireceğini söyledi. Erdoğan, 300'ü aşkın Türk mühendisin bu alanda Rusya'da eğitim gördüğünü bildirdi.

"ÖNCELİKLERİMİZİN BAŞINDA GÜVENLİK GELMİŞTİR"
Akkuyu'da inşa edilen santral planlanırken ve hayata geçirilirken, önceliklerinin başında güvenliğin geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Santralimizin 6 Şubat depremlerinden etkilenmemesi, mühendislerimizin ve işçilerimizin işlerini ne kadar titizlikle icra ettiklerini gösteriyor. Santralimiz, ülkemizin bu alandaki mevzuatıyla beraber, Uluslararası Atom Ajansının, Uluslararası Nükleer Güvenlik Danışma Grubu'nun ve Avrupa Birliği'nin şartlarını da karşılıyor. Bu projedeki tecrübemiz ışığında, farklı bölgelerimizde inşa etmeyi planladığımız 2. ve 3. nükleer santrallerimiz için de inşallah en kısa sürede harekete geçeceğiz. Akkuyu projesini yürüten ve burada yüklenici olarak görev yapan firmalarımızın, 6 Şubat felaketinin ardından depremzedelerimize sahip çıkarak gösterdikleri dayanışmayı da daima şükranla hatırlayacağız. Ve şunu özellikle ifade etmek isterim ki Rusya'nın Hatay'da kurduğu sahra hastanesi için özellikle milletim adına teşekkür ediyorum. Akkuyu projemizin üretim öncesi hazırlıklarının son safhası olan nükleer yakıt çubuklarının, nükleer santral sahasına tesliminin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Santralimizin üretime başlaması sevincinde, bu sefer yüz yüze buluşmak üzere, sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum."

Daha sonra Akkuyu'nun nükleer tesis statüsüne kavuşmasının sembolü olan barış için atom bayrağı göndere çekildi.

CUMHUR BİR ARAYA GELDİ
Başkan Erdoğan'a konuşması sırasında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve DSP Genel Başkanı Önder Aksakal da eşlik etti.

AKKUYU'DA TARİHİ TÖREN VİDEO İZLE

TÜRKİYE VE RUSYA ARASINDAKİ EN BÜYÜK ORTAYA PROJE
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu'nun tam kapasite çalışmaya başladığında muhtemelen Türkiye'ye daha az doğal gaz tedarik edeceklerini belirterek, "Bildiğiniz gibi bu (doğal gaz) günümüzde pahalı bir ürün ve daha da pahalı olacak. Türkiye ise kendi nükleer sanayisine sahip olmanın avantajıyla, artık dünyanın en düşük maliyetli kaynaklarından nükleer enerjiye sahip bir ülke olacak." dedi.

Putin, canlı bağlantı yöntemiyle katıldığı Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni'nde konuştu.

Akkuyu NGS'nin, Türkiye ekonomisine önemli katkı sağlayacağını vurgulayan Putin, "Türk-Rus tarihinin en büyük ortak projelerinden birisi olan Akkuyu NGS, ülkelerimiz arasındaki komşuluk ilişkilerine katkı sağlayacak." dedi.

Başkan Erdoğan'la bugün kapsamlı bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini dile getiren Putin, "Doğal olarak, barışçıl nükleer enerji sektöründeki işbirliğinin yanı sıra, Rus-Türk ilişkilerinin geliştirilmesiyle ilgili diğer konuları da istişare ettik. Bu konuda temel olarak önemli bazı anlaşmalara da vardık." diye konuştu.

Putin, anlaşmaya varılan başlıca konuların arasında karşılıklı ticaretin bulunduğunu belirterek, Türkiye ile Rusya arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 62 milyar doları aştığına dikkati çekti.

Rusya'nın, Türkiye için güvenilir bir doğal gaz tedarikçisi olmaya devam edeceğini vurgulayan Putin, "Akkuyu NGS tam kapasite çalışmaya başladığında muhtemelen Türkiye'ye daha az doğal gaz tedarik edeceğiz. Bildiğiniz gibi bu (doğal gaz) günümüzde pahalı bir ürün ve daha da pahalı olacak. Türkiye ise kendi nükleer sanayisine sahip olmanın avantajıyla, artık dünyanın en düşük maliyetli kaynaklarından nükleer enerjiye sahip bir ülke olacak." şeklinde konuştu.

Doğal gazın üçüncü ülkelere aktarılması konusunda da işbirliğini geliştirmeye kararlı olduklarını anlatan Putin, "İlgili yabancı alıcılara piyasa fiyatlarından doğal gaz tedarik etmek için Türkiye'de bölgesel bir doğal gaz merkezi oluşturma önerisi de bu amaca yöneliktir. Tarımda işbirliğinin genişletilmesi, tarımsal sanayi ürünlerinin karşılıklı tedarikinin sağlanması ve uluslararası gıda güvenliği konularında, işbirliği konularında Cumhurbaşkanı Erdoğan'la mutabakata vardık." ifadelerini kullandı.

KARŞILIKLI TİCARET VE TURİZM DAHA DA GELİŞTİRİLECEK
Putin, Başkan Erdoğan'ın, ihtiyacı olan ülkelere ücretsiz un tedarik edilmesine yönelik girişimi üzerinde çalışmaların sürdüğüne işaret ederek, turizm konusunda da Rusya ile Türkiye arasındaki işbirliğinin geliştirileceğini söyledi.

Türkiye'yi geçen yıl 5 milyondan fazla Rus turistin ziyaret ettiğini vurgulayan Putin, "Her iki ülkeyi de birbirinin pazarlarında ve turizmde daha aktif olmaya teşvik edeceğiz ve bunun için uçuş sayısını artırma kararı aldık." şeklinde konuştu.

Putin, Türkiye'de yaşanan depremler nedeniyle Türk halkına tekrar başsağlığı dileklerini ileterek, hasar gören bölgelerin yeniden inşasında Rusya'nın gereken her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirtti.

Türk inşaat sektörünün son derece gelişmiş bir durumda olduğunu kaydeden Putin, "Ancak bu özel bir durum. Yakın gelecekte Türkiye'ye büyük miktarda Rus inşaat malzemesi sevkiyatı yapılmasına karar verildi." dedi.

Rusya'nın deprem konusunda Türkiye'ye arama kurtarma ve yardım malzemeleri gönderen ilk ülkelerden biri olduğuna işaret eden Putin, "Sizi temin ederim ki yardımımız kesinlikle samimi ve çıkar gözetmiyoruz. Türk ortaklarımıza her zaman dostça destek eli uzatmaya hazırız." ifadelerini kullandı.

Putin, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında, nükleer sanayiye sahip sanayi ve teknoloji alanında gelişmiş ülkeler kulübüne katılmasının oldukça sembolik olduğuna dikkati çekti.

Akkuyu NGS'nin son derece büyük bir proje olduğunu ve bu tür projelerde özellikle bürokratik karmaşıklıkların çıkabileceğini aktaran Putin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın desteği olmadan bunu başarmamızın imkansız olduğunu düşünüyorum. Rus ve Türk nükleer uzmanlarının, mühendislerin ve işçilerin, eş güdümlü ve dostane bir şekilde çalıştıklarını, bu sayede projenin onaylanan programa tamamen uygun olarak inşa edildiğini vurgulamak isterim." değerlendirmesinde bulundu.

"DÜNYANIN EN BÜYÜK NÜKLEER İNŞAATI"
Putin, Akkuyu NGS'nin 4 ünitesinin tümünün toplam kapasitesinin 4 bin 800 megavat olduğunu belirterek, "Bunun dünyanın en büyük nükleer inşaatı olduğunu vurgulamak istiyorum. Günlük istihdam edilen çalışan sayısı 20 bini aşıyor, aslında 30 bine yaklaşıyor. Üçte ikisi Türk vatandaşı. Bu Akkuyu ile bağlantılı olarak yaratılan istihdamın sadece bir kısmı." diye konuştu.

Santralin yapımında inşaat işleri, malzeme temini, ulaşım ve diğer hizmetlerde çok sayıda Türk müteahhidin yer aldığını anlatan Putin, Türk sanayi kuruluşlarının Akkuyu'nun ihtiyaçları için ürettiği siparişlerin toplam maliyetinin 4,2 milyar dolar, siparişlerin yerelleştirilmesi potansiyelinin ise 6,5 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Barışçıl nükleer enerji alanında lider olan Rosatom'un nükleer enerji santrallerinin inşasında en gelişmiş mühendislik çözümlerini ve teknolojilerini kullandığının altını çizen Putin, aynı zamanda santralin inşası ve işletmeye hazır hale getirilmesinin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın kural ve tavsiyelerine sıkı sıkıya bağlı olarak gerçekleştirildiğini bildirdi.

Putin, "Akkuyu NGS'deki sistem, dünyanın en modern ve güvenilir güvenlik sistemlerinden bir tanesidir." dedi.

"BÜYÜYEN TÜRKİYE EKONOMİSİNİN ENERJİ İHTİYACINI TEMİN EDECEK"
Akkuyu NGS'nin tam tasarım kapasitesine ulaştıktan sonra Türkiye'nin enerji tüketiminin yüzde 10'unu karşılayabileceğini ve büyüyen Türkiye ekonomisinin enerji ihtiyacını temin edeceğini vurgulayan Putin, bu santralin hidrokarbon yakıta dayalı geleneksel enerji santrallerinin aksine, atmosfere karbondioksit salmayacağını ve çevre üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacağını ifade etti.

Türk nükleer sektörü için Rusya'da üniversitelerde 300'e yakın Türk öğrencinin nükleer uzmanlık eğitimi aldığını hatırlatan Putin, ayrıca Türkiye'de Rosatom'un Akkuyu NGS'nin teknik elemanlarını yetiştirdiği özel bir merkezin bulunduğunu da dile getirdi.

Putin, "Bu inşa edilen sadece bir santral değil. Türkiye'de ekonomide yeni bir yüksek teknoloji, nükleer sektör, ekonomide yeni bir sektör yaratılıyor. Önemli olan bu." ifadesini kullandı.

"AKKUYU NGS, ERDOĞAN'IN ÇOK ŞEY YAPTIĞININ ÖRNEĞİ"
Türkiye'deki ilk nükleer güç santralinin inşasının ve aslında sıfırdan yeni bir ileri yüksek teknoloji sektör yaratılmasının vurgulanmasının önemli olduğunu söyleyen Putin, şöyle devam etti:

"Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan! Bu, ülkeniz için, ekonomisinin büyümesi için, tüm Türk vatandaşları için ne kadar çok şey yaptığınızın bir başka inandırıcı örneğidir. Açıkça söylemek istiyorum, nasıl iddialı hedefler koyacağınızı biliyorsunuz ve emin olarak bunların gerçekleşmesine doğru gidiyorsunuz.

Bu tören, Sayın Erdoğan'ın şahsen ve Türkiye hükümetinin Rus-Türk ilişkilerinin her alanda gelişimine ne kadar büyük önem verdiğini bizlere gösteriyor. Kendi açımızdan, bu tutumu kesinlikle destekliyoruz. Rusya ile Türkiye arasındaki yakın işbirliği ve ortaklığın karşılıklı olarak fayda sağladığına, ülkelerimizin ve devletlerimizin halklarının temel çıkarlarını karşıladığına ve bir bütün olarak bölgesel ve uluslararası istikrara fayda sağladığına inanıyoruz."

Ayrıca, nükleer yakıt sertifikasının teslimi esnasında Putin, Akkuyu NGS'nin Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yetiştirilmesinin, Erdoğan'ın kişisel başarısı sayesinde gerçekleştiğini söyledi.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

BAŞKAN ERDOĞAN PUTİN İLE GÖRÜŞTÜ
Kritik açılış öncesi Başkan Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüştü. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Türkiye-Rusya ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı.

Başkan Erdoğan, görüşmede, bugün İlk Nükleer Yakıt Getirme Töreni yapılacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ne katkıları için Rusya Devlet Başkanı Putin'e teşekkür etti.

Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve tahıl mutabakatı bağlamındaki çalışmaların da değerlendirildiği görüşmede, Başkan Erdoğan, kurulması teklif edilen çalışma grubu vasıtasıyla yeni açılımlar üzerinde çalışılabileceğini ifade etti.

Görüşmede Suriye'deki gelişmeler de ele alındı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Başkan Erdoğan'a geçmiş olsun dileklerini de iletti. Görüşmede, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve MİT Başkanı Hakan Fidan da hazır bulundu.

Proje, Türkiye'nin enerji bağımsızlığına büyük katkı sağlayacak. Yakıtın tesliminden sonra yapılacak ön testlerin ve hazırlıkların ardından ilk ünitenin devreye alınması planlanıyor. Diğer 3 ünitenin de birer yıl arayla faaliyete geçmesi hedefleniyor.

YAKIT ÇUBUKLARI 1,5 YIL BOYUNCA ELEKTRİK ÜRETİMİNDE KULLANILACAK
Türkiye'ye getirilecek yakıt çubukları, Akkuyu NGS'nin faaliyete geçmesiyle 1,5 yıl boyunca elektrik üretiminde kullanılacak. Kullanım ömrünü tamamlayan nükleer yakıt çubukları önce reaktör bölgesinde hazırlanan bir havuzda soğutma işlemine alınacak. Ardından da hazırlanan özel bir yerde muhafaza edilecek. Yakıt çubuklarıyla kullanım süresince 124 bin 500 vagon kömürden elde edilen enerjiye eş değerde ısıdan, karbondioksit salımı olmaksızın elektrik üretilecek.



Gelin 2018'de başlayan bugün itibariyle de açılacak olan Akkuyu NGS'nin yapım aşamasına göz atalım;

2018 YILINDA BAŞLADI
Türkiye ile Rusya arasında 12 Mayıs 2010'da imzalanan hükümetler arası anlaşma kapsamında Mersin'in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli bölgesinde yapımı devam eden Akkuyu NGS'nin birinci ünitesinin temeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in video konferans yöntemiyle katıldığı törenle 3 Nisan 2018'de atıldı. Böylece, ilk ünitenin inşasına ilişkin tam kapsamlı inşaat çalışmaları resmen başladı.

Bundan 2 yıl sonra, 8 Nisan 2020'de ikinci ünitenin inşasına başlanmasıyla çalışmaların ivme kazandığı projede, üçüncü güç ünitesine ilk beton 10 Mart 2021'de törenle dökülürken, dördüncü ve son ünitenin temeli ise 21 Temmuz 2022'de atıldı.

Dört ünitede de inşaat ve montaj çalışmalarının aynı anda yürütüldüğü projede böylelikle en yoğun inşaat aşamasına geçildi. Akkuyu NGS, aynı zamanda dünyanın en büyük nükleer enerji santrali inşaat sahası haline geldi.



BERAT ALBAYRAK İMZASI...
2018'de o dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını yürüten ve projenin her aşamasında imzası bulunan Berat Albayrak, Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Akkuyu NGS'nin temel atma törenindeki konuşmasında Akkuyu NGS temel atma töreninin Türkiye için bir gurur töreni olduğunu belirmişti.

"ENERJİ VE TEKNOLOJİ ALANINDA ÖNEMLİ BİR MİLAT"
Bakan Albayrak, 65 yıllık rüyanın gerçeğe dönüştüğünü dile getirerek, "Bu nükleer teknoloji kapasitesini düşününce bugün Türkiye için enerji ve teknoloji alanında önemli bir miladı yaşadığımız açıktır. Akkuyu NGS ile en yüksek güvenlik standartlarına sahip son teknoloji enerji üreteceğiz." ifadelerine yer vermişti.

Berat Albayrak, "Burası Çok Önemli" kitabında "65 Yıllık Rüya: Nükleer Enerji" bölümünde şu ifadeleri kullanıyor:

Nükleer Enerji Bakanlığa başlamadan çok önce, enerji ile ilgili çalışmalar, araştırmalar yaparken şunu net bir şekilde benimsemiştim: 'Enerji meselesi asla sadece enerji meselesi değildir.' Ekonomiden uluslararası ilişkilere, teknolojiden kalkınmaya, enerjinin doğrudan ya da dolaylı olarak belirlediği o kadar çok alan vardı ki, hangi konuyu ele alırsak alalım, çok boyutlu düşünmemiz gerektiğini her zaman ifade etmiştim. Nükleer enerji konusu da aynı bakış açısı ile ele aldığımız bir mesele oldu. Uzay alanındaki çalışmalardan tarıma ve tıp teknolojilerine kadar çok geniş bir yelpazede nükleer enerji kullanılıyor. Bu enerjinin teknolojisine sahip olduğunuz zaman, sürekli gelişen bir alanda yüksek katma değer üreten bir kapasiteyi de elde etmiş oluyorsunuz. Nükleer enerji bunun yanında esas olarak size en yüksek verimlilikte ve kapasitede elektrik üretme imkânı sağlıyor.

Yenilenebilir enerjiden üretebileceğiniz enerji miktarı düşüktür ve üstelik birim kapasiteden elde ettiğiniz elektrik üretimi yani verimlilik sınırlıdır. Rüzgâr devamlı esmiyor, güneşten de yalnızca günün belirli saatlerinde yararlanabiliyorsunuz. Bize, 'Nükleer santral yapacağınıza güneş enerjisinden yararlanın' deniyor ancak kimse bu kadar yekûnlu bir elektrik üretimi için Türkiye'nin tarım arazilerinin ne kadarından vazgeçmesi gerektiğini konuşmuyor.

'Nükleerden elde edeceğiniz enerjiyi güneşten elde etmelisiniz' gibi bir önerme, 'Nükleer yerine yenilenebilir enerjiye yönelin' gibi bir tavsiye pek çok açıdan tutarlı ve rasyonel değil. İmkân ve ihtiyaçlar zaviyesinden baktığımızda bugünün dünyasında bu zaten mümkün de değil. Güneşte verimlilik oranları yüzde 20'lerde kalırken ve dalgalı iken, nükleer enerjide bu oran ortalama yüzde 92 seviyesindedir ve kullanıma hazırlık oranı çok yüksektir. Yenilenebilir enerjide kaynak sürekliliğini sağlamak sizin uhdenizde değildir yani dalgalanmalar olur. Örneğin günün beklenmedik bir saatinde rüzgâr esmezse ya da hava kapalı olursa üretim miktarı dalgalanır. Bu yüzden yenilenebilir kaynaklar baz, yani sistemin ikamesini sağlayan tesisler değildir. Sistemin ihtiyacı olan baz enerjiyi yani düzenli ve belirli miktarda sabit enerjiyi yenilenebilir enerji santrallerinden almak mümkün olmuyor. Öte yandan, nükleer enerji santralleri 7 gün 24 saat elektrik üretiyor. Elektriğe her zaman ihtiyacımız var. Vatandaşa 'Akşam güneş battı, elektrikleri kesiyoruz' diyemezsiniz. Ülke olarak her kuruşumuz kıymetli. Verimliliği yükselten bir sisteme geçmeliyiz. Bu yüzden elektrik üretiminde en iyi, en dengeli; maliyet ve verimlilik açısından da en doğru portföye sahip olmayı hedefledik.

Baz yük konusu, yani enerji sağlayan bir santralin 24 saatin tamamında mı yoksa belirli saatlerde mi elektrik sağladığı konusu, şebeke arz güvenliği açısından da çok önemlidir. Geçmiş tecrübemiz de buna işaret eder. Sistemdeki bazı sıkıntılar domino etkisi ile tüm ülkeyi karanlığa boğma riskine sahip olabiliyor. Bir nükleer santral bir takvim yılı içinde 8 bin 500 saat istikrarlı elektrik üretebilir. Nükleerdeki yüzde 92'lik verimlilik, gaz santralleri ve kömür santrallerinde yüzde 60-70'lerde, rüzgâr santrallerinde ise yüzde 35-40'larda seyrediyor. Güneşte bu oran daha da düşük.

Nükleer enerjiyi yalnızca elektrik enerjisi alanında değil, sanayiden tarıma, uydu-haberleşmeden bilimsel çalışmalara kadar birçok alanda kullanabiliriz. Barışçıl amaçlarla nükleer enerjinin kullanılabileceği her alanda kapasitemizi artırmayı ve ülkemize katma değer sağlamayı amaçladık. Son beş yıla kadar nükleer projeleri hep bir yerlere takıldı; bu engel bazen ekonomi, bazen siyaset, bazen bürokrasi, bazen de hepsi birden oldu. Türkiye'nin rahmetli Adnan Menderes ile 1956 yılında başlayan nükleer yolculuğu hep engellendi, ertelendi. Ciddi bir direnç ile karşılaştı. 70 yıldır tüm dünya bu projeleri yapıyor. Yıllardır herkese 'helal' olan bir teknoloji Türkiye'ye 'haram' deniliyorsa, orada bir yanlışlık var demektir ve bu konuda durup düşünmek gerekir.

Bir düşünelim... Güvenlik endişesini öne sürerek eylemler organize eden ve ortalığı ayağa kaldıranlar, 1977 yılında yapılan eski nesil teknolojisiyle teknik ömrünü 2005 yılında tamamlamasına rağmen hâlâ faal olan, sınırımızdan sadece 16 kilometre uzaklıktaki Ermenistan Metzamor santralinin bölgemiz ve dünya için oluşturduğu büyük tehdide karşı neden eylem yapmazlar? Farklı lobiler ne söylerse söylesin, Türkiye'nin nükleere sahip olması şarttır. Bakanlığım döneminde bu konuda hiç taviz vermeden projelerin önünü açtık ve çok şükür bugün Akkuyu'da yükselen inşaatı gururla izliyoruz. İnşallah 2023 yılında da elektrik üretimi başlayacak.

Bu meselenin yapıcı bir iklim ve ortamda konuşulması lazım. Çok basit bir konu. Fransa bugün elektriğinin yüzde 80'ine yakınını nükleerden elde ediyor. Bunları göz ardı ederek, ülkemizi popülist söylemlerle, böylesine önemli bir teknolojide sadece izleyici konumuna düşüremeyiz.

Önce Akkuyu sonra diğerleri Türkiye'nin nükleer yolculuğu, 'Bizim de olsun' gibi basit bir bakış açısı ile de değerlendirilemez. Bu alanda geç kaldığımızın farkına varıp, gerek bu teknolojilere sahip olmamız, gerekse elektrik arz güvenliğini garanti altına almamız için kapasitemize katmamız gereken nükleer kurulu gücü analiz etmemiz, doğru bir planlama ile bir takvim çerçevesinde yatırımları projelendirmemiz gerekiyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi 70'lerde gündeme gelmiş bir proje fakat birçok engel dolayısıyla askıda kalmış ve yapılamamıştı. 1974 yılında Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu arazisinin nükleer santral için uygunluğu kabul edilmiş. Uzun yıllar sonra santralin inşası için 2010 yılında Türkiye ve Rusya arasında imzalar atıldı.

Biz mevzuat ve organizasyonel altyapıyı oluşturup süreci hızlandırdık. Hukuki hazırlıkları, gerekli onayları ve bürokratik süreçleri ivedilikle bitirdik.

Haziran 2017'de elektrik üretim lisansının verilmesi ve Ekim 2017'de inşaat izninin çıkarılması ile bakanlığım döneminde çok önemli aşamalar kaydedilmiş oldu. Bu adımlar ile projenin önü açıldı ve inşaatın başlamasının önünde onlarca yıldır duran engeller kaldırıldı. Nisan 2018'de iki ülke devlet başkanlarının katılımıyla Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin birinci güç ünitesinin temel atma töreni yapıldı. 65 yıllık rüya gerçeğe dönüştü.

Santral 4.800 MW kurulu güç kapasitesinde olacak. Yılda 35 milyar kWh elektrik üretimi ile ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde onunu tek başına karşılayacak. Proje, 20 milyar dolarlık yatırım bedeli ile Cumhuriyet tarihimiz boyunca bugüne kadar gerçekleştirilmiş en büyük proje olacak. Yani, ekonomisi ve sanayisi her yıl hızla büyüyen ülkemiz için çok büyük ve çok önemli bir yatırım… Yalnız bizlerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi değil gelecek nesillerimizin de enerji ihtiyacını karşılayacak.

Akkuyu NGS'nin ilk ünitesinin devreye alınmasından itibaren genç Türk mühendislerimiz işletme mühendisi olarak çalışmaya başlayacaklar. Böylece bu alanda çalışacak mühendislerimizi ve insan kaynağımızı artıracak ve geliştireceğiz. Süreç içinde Akkuyu NGS'nin işletmesi tümüyle Türk mühendislere geçecek. Santralde inşaat devam etmekte olup ilk ünitesinin 2023 yılında, tamamının ise 2030 yılından önce faaliyete geçmesi planlanıyor.

Sinop'ta yapılacak ikinci nükleer santral için Japon Mitsubishi ve Fransız Areva ortaklığıyla anlaşma yapılmıştı. Proje fizibilitesinin teknik bölümünü tamamladık, ticari bölümün ise çalışmalarını yürüttük. Bizden sonraki dönemde taraflar projeden çekildiklerini açıkladılar.

Bakanlığım döneminde, Türkiye'nin Çin ile imzaladığı mutabakat zaptındaki maddelerin üçü enerjiyle ilgiliydi ve bunlardan bir tanesi de nükleer konusundaydı. Bu noktada Çin taraflarıyla yoğun bir çalışma başlattık. Üçüncü nükleer santralin saha seçimi ve fizibilitesi ile ilgili çalışmaları önemli bir noktaya getirmiş hem seçim metotlarını ve kriterlerini hem de alternatif yerleri belirlemiştik. 19 kritere göre objektif bir değerlendirme seti ortaya koyduk. Bunların içinde deprem riski, su yollarına yakınlık, hava yollarının kesişimi, askeri bölgelere mesafe ve diğer kriterler de vardı. Bu noktada üst düzey istişareyle stratejik bir karar verilmesi gerekiyor. Trakya'da yapımı planlanan santraller ile ilgili müzakerelerde son aşamaya gelindi. Hızla tamamlanarak anlaşmanın imzalanacağına ve inşaatına başlanacağına inanıyorum.

Planlanan üç nükleer santrali de dikkate aldığımızda, Trakya'da yapılacak olan santralin ülkemizin arz güvenliği açısından en kritik öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Bölgenin, Türkiye'nin nüfus ve üretim yoğunluğu açısından ilk sırasında olması, elektrik iletim yatırımlarına ciddi bir talep ve ihtiyaç bulunması Trakya'nın böylesine önemli bir elektrik üretim tesisi kurulumunda öncelikli olmasını zaruri kılmaktadır.

Yenilenebilir enerjide olduğu gibi nükleerde de yerlileştirmeye önem verdik. Sinop ve 3. NGS'de yerlileşme şartını en temel şartlardan biri haline getirdik. Bunun ötesinde nükleer enerji üretim endüstrisinin oluşturulması üzerine de müzakereler gerçekleştirdik.

Türkiye'nin elektrik arz güvenliğini teminat altına almak için 10 yıl içinde 2. ve 3. santralleri özellikle yerlileştirme ile birlikte devreye almak oldukça önemli olacak.




"TÜM İSTANBUL'UN ELEKTRİĞİNİ ÜRETECEĞİZ"
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilgili açıklamalarda bulundu.

"Tesis büyük oranda tamamladı" diyen Bakan Dönmez, "Bir tesiste 4 nükleer santral olacak aslında. 4 nükleer santral devreye girdiğinde Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak. Yani tüm İstanbul'un elektriğini burada üreteceğiz" dedi.

İşte Bakan Dönmez'in açıklamalarından öne çıkan satır başları:

Türkiye'de nükleer güç santralleriyle ilgili hayallerimiz 60 yıl öncesine kadar gidiyor. Çeşitli nedenlerle bu teknolojiye sahip olamamıştık. 2010 yılında Rusya ile yapılan anlaşma gereği Rus şirketi Azatom tarafından 4 reaktör yapılacaktı. 2018 Nisan ayında ilk reaktörün temeli atıldı. Bugün üzerinden 5 yıl geçti. Projede çok önemeli bir aşamaya geride bırakacağız. Burası Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Kurumu'na göre nükleer tesis statüsü kazanmış olacak. İnşaat son aşamasına geldi. Yakıtla birlikte bazı testler ve belgelendirme çalışmaları yapılacak. 1 yıl içerisinde de işletmeye geçilmiş olacak.



AKKUYU 'NÜKLEER TESİS' OLUYOR
Yakıt gelmesi, işletmeye almadan önceki en kritik aşama. Nükleer tesislerle ilgili olarak Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın bazı kuralları var. Biz de bunun üyesiyiz. Onların denetimi altında bazı işlerimi gerçekleştiriyoruz. Bu ajansa göre, bir tesise yakıt gelirse 'nükleer tesis' olmuş oluyor. Bu hukuken ilan edilmiş olacak. Ajans yarın bunu resmi sitesinden de ilan edecek. Yarın uranyum çubukları gelecek. Aslında bir kısmı geldi. Şuan güvenli alanlarda muhafaza ediliyor. Bu çubuklar reaktörlere yerleştirilecek, belli testlerden sonra nötron ile aktif hale getirilecek. Böylece nükleer reaksiyon devreye girmiş olacak.

"DÜNYADA AYNI ANDA 4 REAKTÖR İNŞAATI DEVAM EDEN BİR PROJE YOK"
İşletmeden sonra çok daha yüksek güvenlik tedbirleri uygulanacak. Tesis büyük oranda tamamladı. Birinci reaktör için tabi. 2,3 ve 4. reaktörler için henüz yakıt gelmedi. Anlaşmamıza göre de işletmeye geçtikten sonra birer yıl arayla diğer 3 reaktörü alarak tesisi tam yükte çalıştırılacak. İlk reaktör devreye alındıktan sonra üretmemiz gereken enerjinin 4'te 1'i üretilecek. Dünyada aynı anda 4 reaktör inşaatı devam eden bir proje yok. Her birisinin ilerleme safhaları farklı. Böylelikle iş gücünü optimum seviyede yönetiyoruz. Sahada şuan 25-30 bin insanımız çalışıyor. Her bir reaktör bittikçe işletmeye geçecek. Her biri bittikçe faaliyete geçecek. 1 tesiste 4 nükleer santral olacak aslında. 4 nükleer santral devreye girdiğinde Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak. Yani tüm İstanbul'un elektriğini burada üreteceğiz.



"TESİSİN ETRAFINDA HELİKOPTERLE TUR ATMAK BİLE 10 DAKİKA SÜRÜYOR"
Kubbenin büyüklüğü yerden 50 metre civarında. Kubbe büyük oranda kapandı. Nükleer yakıtla ilgili bazı testlerimiz sertifikasyon işlerimiz olacak. Bağımsız denetçi firmalar var. Nükleer Düzenleme Kurumumuz var. Onun uzmanları bu denetimi yapıyor. Yatırımcı firma olan Rozotom da denetleyecek. 10 milyon metrekare alanındayız. 25 milyar dolarlık bir projeden bahsediyoruz. Tek kalemde devam eden en büyük proje bu. Bu bölgenin depremselliği dikkate alınarak projelendirildi ve tesis yapıldı. 9 şiddetindeki depreme dayanabilecek düzeyde. Fukuşima'da yaşananlara dikkate alınarak, güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı. Uçak düşmesi dahil tüm senaryolar hepsi dikkate alındı. Tesisin etrafında helikopterle tur atmak bile 10 dakika sürüyor. Uluslararası Atom Ajansı'nın Başkanı da gelecek. Bayrağı da o çekecek ve burası bir nükleer ada olacak. Denetim işleri de bu çerçevede ilerler.

19 milyon metreküp hafriyat çıktı burada. Türkiye'nin kara sınırları, 1 metre genişlikte ve 7 metre yükseklikte bir set yapabiliyor. 3.2 milyon metreküp beton kullanılacak. 1 metre yükseklikte ve genişlikte Türkiye'yi doğudan, batıya gidiş-geliş yapabiliyoruz. Kullanılacak çelikle dünyadan çevresini 5 kere dolanmak mümkün. 2 bin futbol sahası büyüklüğünde bir tesis. Erdoğan ve Putin online katılacak. Razatom'un başkanı ve ben burada olacağım. Ajansın başkanı da burada olacak. Nükleer tesiste bir problem yaşandığında tüm bölge de etkileneceği için ajans tüm süreci denetler. Bu tesisleri uluslararası gözetim altında yapmak zorundasınız. Dünyada 440 tane reaktör çalışıyor. İnşaatı devam eden 60 tesis var. Nükleer santrallerin yıllarca elektrik üretme yeteneği var. Kubbede koruma zarfı var. Onun altında başka güvenlik önlemleri de var. Herhangi bir sızıntı olmaması için olağanüstü tedbirler alındı. Bu tedbirler alındıkça nükleer enerji santrallerinin de alanları artacak.