15 Temmuz itirafı sonrası CHP'li Özgür Özel'e çağrı: Kılıçdaroğlu halktan özür dilemeli

Meclis'in 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde olağanüstü toplantısına da katılan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, o gece yaşananları anlatırken, genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun aksine, yaşananların bir tiyatro olmadığını söyledi. Özel "Tiyatro-miyatro değil, bal gibi kanlı bir darbe girişimiydi" ifadelerini kullandı. Konuyu bugünkü köşe yazısına taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Peki, Kılıçdaroğlu bunları söylerken Özel neredeydi, hiç mi vicdanı sızlamadı? Neden o günlerde itiraz edip genel başkanını uyarmadı?" sorularını yöneltti. Ayrıca Övür, "Eğer, Özel, bu tespitlerinin etkili olmasını istiyorsa önce kendi genel başkanını halktan özür dilemeye davet etmeli..." dedi.

Giriş Tarihi 13 Temmuz 2019, 10:23 Güncelleme 13 Temmuz 2019, 10:39
15 Temmuz itirafı sonrası CHP’li Özgür Özel’e çağrı: Kılıçdaroğlu halktan özür dilemeli

İÇİNDEKİLER

Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün bugünkü köşesinde "Kılıçdaroğlu 15 Temmuz için özür dileyecek mi?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

İşte Mahmut Övür'ün yazısı:

Bu toplum, tarihinde çok ihanet gördü ama hiçbiri 15 Temmuz'da yaşadıkları kadar sarsıcı değildi. Ne açık savaşlar, ne klasik darbeler bu ihanetle kıyaslanamaz.

İhanete, halkın tepkisi de bir o kadar sarsıcı oldu.

Halk ilk kez kadın erkek, genç yaşlı, işçi esnaf, öğrenci, asker, cumhurbaşkanı veya milletvekilleri demeden sokağa döküldü ve ihaneti yendi.

İhanetin arkasındaki güç odaklarını da...

Bugünden o geceye dönüp baktığımda içimde ukde kalan bir şey var; bu direnişi neden toplumumuzun önemli bir kesimi sahiplenemedi?

Bunda o gece bankamatiklere, marketlere koşanların, kadeh kaldırıp kutlama yapanların elbette etkisi var ama çok daha etkili olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başından itibaren o gece yaşanan darbeye "kontrollü darbe" demesi ve bunu ısrarla sürdürmesiydi.

Başka birçok gerekçe bunun yanında hiç kalır.

İlginç olan şu, CHP içinde birçok siyasi aktör zaman zaman bu darbeye "darbe" dedi ve karşı çıktı. Hatta "kontrollü ya da tiyatro" değil diyenler bile oldu. Ancak hiçbiri partinin yetkili ve etkili ismi değildi. Şimdi ilk kez CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel bu konuda çok açık ve net bir açıklama yaptı.


"15 Temmuz bazı yerlerde 'tiyatroydu' deniliyor, tiyatro miyatro değil, bal gibi kanlı bir darbe girişimiydi; rejime, Meclis'e, ülkeyi yönetenlere, demokrasiye kast ediyordu." Gerçeği olduğu gibi aktaran çok çarpıcı bir tespit bu... Ancak bu tespitiyle "darbenin öngörüldüğünü" ve "Önlenebilirdi, sonuçlarından yararlanıldı" sözleri arasında derin bir çelişki var.
Çünkü "kontrollü darbe" tespiti yapan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da aynı argümanları kullanıyor.

Özel'in tek farkı sözlerinin arkasını şu tespitle bitirmesi; "Ama bu, darbeyi darbe olmaktan çıkarmaz." Çok doğru... Ayrıca Özel'in, "istihbarat eksikliği"ne dikkat çekmesi veya FETÖ yargılama süreçlerine yönelik eleştirileri de yabana atılacak gibi değil. Ancak yine de, kendi genel başkanını tekzip eden "Tiyatro miyatro değil bal gibi darbeydi" sözlerine şüpheyle bakıyorum.

Çünkü bunu söyleyen tek siyasi aktör bizzat Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu'ydu ve ona karşı tek bir eleştiri yok. (Bunu bir de dışarıda FETÖ elebaşı Gülen söyledi) Bu önemli çünkü Kılıçdaroğlu; "15 Temmuz kontrollü bir darbe girişimidir" diyerek içeride FETÖ'ye karşı mücadeleyi itibarsızlaştırdığı gibi dışarıda da Türkiye'nin küresel ölçekteki mücadelesine büyük zarar verdi. Birçok ülke ana muhalefet partisi başkanının bu sözleri üzerinden 15 Temmuz'u değerlendirdi.

Peki, Kılıçdaroğlu bunları söylerken Özel neredeydi, hiç mi vicdanı sızlamadı?

Neden o günlerde itiraz edip genel başkanını uyarmadı?

Eğer, Özel, bu tespitlerinin etkili olmasını istiyorsa önce kendi genel başkanını halktan özür dilemeye davet etmeli. Artık, o da "Allah affetsin mi, yoksa aldatıldık mı?" der onu bilemem ama önce CHP parti olarak bu konuda bir öz eleştiri yapmalı. Aksi halde, bu açıklamalar inandırıcı olmaz. Tam da bu yüzden şu sorunun cevabı merak ediliyor:

Acaba, Özel'in 15 Temmuz çıkışıyla, muhafazakâr sosyolojinin 15 Temmuz hassasiyeti arasında bir ilişki var mı?