Tarihi koru!

Yangınla gündeme gelen Fethi Paşa Korusu, adını Fethi Ahmet Paşa'dan aldı. Tarihi şahsiyetin yalısı ise mason torunu Şevket Mocan'a kaldı. Koru ise önemli isimlere ev sahiliği yaptı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 01 Temmuz 2014 Güncelleme 01 Temmuz 2014, 00:00
Tarihi koru!

İÇİNDEKİLER

Üsküdar Fethi Paşa Korusu içindeki tarihi Hüseyin Avni Paşa Köşkü, yangın sonucu küle döndü. Gözler ise Fethi Paşa Korusu'na çevrildi. Fethipaşa Korusu, İstanbul'un Üsküdar ilçesi, Paşalimanı bölgesinde bulunan, denize bakan bir korudur. Koru adını, Osmanlı vezirlerinden Fethi Ahmet Paşa'dan alır. Kemal Derviş, Eylül 2001'de Londra'da "çocukluk arkadaşım" dediği İlhan Nebioğlu'nun evinde kaldı. Kemal Nebioğlu'nun eşi Rüya Mocan, Nazım Hikmet'in küçük teyzesi Sare Hanım'ın üvey kızıdır. Sare Hanım, ilk evliliğini Şevket Mocan'la yapar. Ünlü Mocan Yalısı'nın, bir başka ismiyle Fethi Ahmet Paşa Yalısı'nın sahibi Şevket Mocan, radikal bir sağcı, üst düzey bir mason ve Demokrat Parti milletvekiliydi. Şevket Mocan'ın babası Deli Remzi Paşa, annesi ise Ayşegül Mediha Hanım'dır. Ayşegül Mediha Hanım'ın babası da İngiliz Sait Paşa'dır. Mehmet Sait Paşa İngiltere'de okuduğu için İngiliz lakabıyla anılır. Müşir, vali ve rasathane müdürü olarak görev yapmıştır. Şevket Mocan'ın dedesi Fethi Ahmet Paşa, Pembe Yalı'yı yani Mocan Yalısı'nı da yaptırandır. İlk Viyana Sefiri'dir. Fethi Paşa Korusu diye bilinen yerin adı bu zattan geliyor. Fethi Ahmet Paşa'nın ailesine esas olarak Rodosizadeler deniyor, anlaşılacağı üzere Rodos kökenli bir ailedir.

KÖŞKTE OTURDULAR
Ünlü Deli Fuat Paşa'nın kızı Mediha Hanım, İngiliz Sait Paşa'nın oğlu Hünkar Yaveri Memduh Bey'le evlenir. Bir başka deyişle Mediha Hanım ve Şevket Mocan kardeştir. Fuad Paşa, Tuga Çerkes Kabilesi mensubu Müşir Hasan Paşa'nın oğludur. Hasan Paşa, Boğaziçi'ndeki İncirköy'de oturduğu için İncirköylü Hasan Paşa deniyor. 108 yaşında öldüğünde yedi padişah görmüş. Müşir yapılması da devlet protokolünde sorun yarattığından, oğlun babasının üstü olmasından dolayıdır.

KOMPLO SÜRGÜNÜ
Fuad Paşa'ya cesaretinden dolayı "Deli" denmiş. Ruslar'a karşı kazandığı Elena zaferinden sonra müşir (mareşal) yapılıyor. Sultan II. Abdülhamit'e karşı bir komploya karıştığı gerekçesiyle sürgün ediliyor ve rütbeleri geri alınıyor. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra geri dönüyor, Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin kurucularından olup, Damat Ferit Paşa'dan sonra partinin başına geçiyor. Partiden ayrıldıktan sonra Damat Ferit Paşa kabinesinin düşmesi için çaba gösteriyor. Fuat Paşa'nın kızının Memduh Bey'le olan evliliğinden doğan torunu Nazan Hanım, İsmail Hami Danişmend'in eşidir. İsmail Hami Danişmend, Mutasarrıf Kâmil Paşa'nın oğlu, Mülkiye'de ve Paris'te okumuş. Bağdat Mekteb-i Hukuk'un müdürlüğünü yapmış. Sivas Kongresi'ne Amerikan mandasını savunan delege olarak katılmış, İstanbul Hükümeti tarafından Barselona'ya konsolos (şehbender) olarak atanmış. Danişmend ve eşi Nazan Hanım, Sait Paşa'nın yaptırdığı Fethi Paşa Korusu içinde yer alan köşkte oturmuşlar. İsmail Hâmi Danişmend (1899- 1967) çok sayıda kitap ve makale yazmış önemli ve saygın bir tarihçiydi, en ünlü eseri de "Îzâhlı Osmanlı Târîhi Kronolojisi"dir. Rahmetli Danişmend, 1947'de "Rabia Hatun" isminde 16. ve 17. Yüzyıllar'da yaşamış bir Türk şaireye yani kadın şaire ait olduğunu söylediği şiirler yayınlamaya başladı. Şiirler çok beğenildi, Danişmend ciddi bir araştırmacı olduğu için bu bilinmeyen şaireyi ortaya çıkardığı için büyük takdir toplamıştı. Şiirler dilden dile dolaşıyor, aşıklar birbirine yolluyordu. Milli Eğitim Bakanlığı da hemen lise son sınıf kitabına Rabia Hatun'u ve şiirlerini eklemişti. Büyük edebiyat üstadı Nihat Sami Banarlı bu şiirlerden kuşkulanmıştı. "Bu şiirler eski değil, eskitilmiş" dedi ve esrarengiz şairenin gerçek olamayacağı ve bu şiirlerinin de söylendiği yüzyıllarda yazılamayacağı söyledi. Nasıl mı? Şu mısraları okuyarak: Olsandı sen sema, olsandı sen hava Alsamdı ben seni dem dem nefes nefes Olsandı sen zaman, olsamdı men mekân Eflâkı dolduran bir aşk olurdu bes! Nihat Sami Hoca, bizim şiire zaman ve mekan kavramlarının Tanzimat'tan sonra girdiğini çok iyi biliyordu. Oysa bu şiirlerlerin Tanzimat'tan en az 300 yıl önce yazılması mümkün değildi. Bedii Faik de gazetede Danişmend için ağır ifadelerle bu durumu yazınca iş mahkemeye intikal etti.

DAVAYI KAYBETTİ
Danişmend'in avukatları önce müvekkillerinin nasıl büyük bir alim olduğuna dair bir strateji çiziyorlardı ki bu yolun geçerli bir ispat yolu olmadığını görünce bu kez "Evet, bu şiirleri İsmail Hâmi Danişmend yazmıştır ama ortada bir sahtekarlık yoktur. Çünkü tarihte Rabia Hatun diye bir kadın şair yaşamamıştır. Rabia Hatun'u müvekkilimiz takma ad olarak kullanmıştır" dediler. Savunma bu kez Sultan Mahmut Türbesi'nde yatan, 16. Yüzyıl'da yaşamış Rabia Hatun isimli bir kadın şairin mezarı olduğunu söyledi. Sonuç olarak Danişmend mahkemeyi kaybetti, sadece mahkemeyi de değil elbette; saygınlığına da büyük bir gölge düşmüştü. Mahkeme MEB'e yazı göndererek, Rabia Hatun'un ders kitabından çıkarılmasını istedi.

Tayfun Er