Kendi rahat yatağınızda uyku tutmazken, işyerindeki deri kanepeye kafayı koyduğunuz gibi uyunabiliyor.
Özellikle öğlen vakti pek faydalı bir olay.
Çünkü günü ikiye böler ve sabah mahmurluğundan kurtulup biraz da olsa uykusunu almış çalışan olarak verimli bir öğleden sonra geçirmenizi sağlayabilir.
Uyku sırasında şakacı iş arkadaşlarınızın ya da yöneticinizin elle ve başka uzuvlarla tacizine maruz kalabilirsiniz. Aslında "Şimdi Japonya'da olmak vardı anasını satayım" şarkısını söylettiren işlem. Neden mi? Japonya'da çalışanların yapması için özellikle para verilen bir eylemdir. Bunların şekilleri vardır.
MASA ÜSTÜ KAFA ŞEKLİ: Önce etraf kesilir, eller ve kollar kenetlenir, yavaştan yastık kıvamına gelen kolların üstüne doğru kafa yatırılır. Telefon hemen yan tarafa konur. Dikkat etmeniz gerekir, çünkü telefon çaldığında uyanıp anormal hareketler sergilenebilir.
SANDALYE YATAK KIVAMI: Önce kuytu bir yer bulunur. Sandalye dibe kadar indirilir. Koltuğun ayarları iyice yatma şekline getirilir. Böylece yere yakın sandalyeniz yatak olmuştur. Bir bilgisayar siper olarak kullanılıp arkasına kamuflaj olabilirsiniz. Benim en çok sevdiğim durumdur. Hayır, uyuma konusunda değil.
Uyuyanların sandalyesini indirme konusunda.
ÇAKTIRMADAN UYUMA: Kafa dik ekrana bakar bir şekilde gözler kapanır.
Nokta uykusu dediğimiz uykuda dikkat etmeniz gereken, kafanızın düşmesi anında refleksinizin iyi olmasıdır.
MASA ALTI: Çok mu uykunuz var? Eee yapacak başka bir şey yok. Gidip direk masanın altına geçin ve cenin pozisyonunda uyuyun. Çok da güzel oluyor.
Olası yakalanmada, "Tansiyonum düştü benim" sözü durumu kurtarır...
Aslında bunun için büyük ekran bir monitör lazım. Arkasına sığınıp mışıl mışıl uyumanızı kolaylaştırır veya stajyeriniz varsa, "Bak bakayım biri gelirse söyle" diye tembihlersiniz.
* * *
TREN
İstanbul-Ankara arasını 3 saatte alan hızlı tren sonunda sefere başlamış.
İşadamının biri de bir toplantı için Ankara'ya gidecek. Yetişebilmek için atlamış hızlı trene.
Fakat yolda Ankara'daki toplantı için hazırladığı evrakları İstanbul'da unuttuğunu fark ediyor.
Kondüktöre gidiyor ve derdini anlatıp mutlaka inmesi gerektiğini söylüyor.
Binbir yalvarmadan sonra kondüktör adama trenin hızlı tren olduğunu, hiçbir yerde durmadığını ama Arifiye'de biraz yavaşladığını söylüyor.
Ve diyor ki:
- Yalnız trenden atlar atlamaz hızla trenin gidiş yönünde koşman lazım. Yoksa parçalanırsın. Adamcağız çaresiz, 'Tamam' diyor. Arifiye'ye geldiklerinde de atlayıp başlıyor koşmaya.
Bizim Temel'le Dursun da en arka vagonda seyahat ediyor.
Camdan bir bakıyor, adamcağızın biri son hız koşuyor.
"Vah adamcağıza. Yazık, herhalde treni kaçırdı yetişmeye çalışıyor" diyor ve adamı tuttuğu gibi tekrar vagona çekiyor.
* * *
NAMUS
Adamın teki anlatıyor:
- Geçen gün, yolda önümü kestiler ve 'Ya paran ya namusun?' diye sordular.
Dinleyenler,
- Eee peki sen ne yaptın?
Cevap:
- Beş para verdiysem namussuzum.
* * *
ALKIŞLI YORUM
(2 aydır kullandığı diş fırçasını banyoda ıslak halde bulan hayırsız evlat):
- Baba diş fırçam neden ıslak? Fırçamı sen mi kullandın?
- Oğlum o zaten benim diş fırçam..
- Böööğğhh!!