Diğer yandan yine dost ülkeler başta olmak üzere, uluslararası kurumların Suriye'nin yeniden yapılanması için finansal destek sunmaları yine çok kıymetli. Önümüzdeki süreçte inşallah daha fazla ülkenin Suriye'nin bu yeniden yapılanmasına destek verdiğini de hep birlikte görürüz. Türkiye olarak bu çağrımızı, çeşitli gayretlerimizi sürdürüyoruz. Farklı ülkelerin buradaki yeniden yapılanmaya veya farklı uluslararası kuruluşların destek vermesi yönünde de yine diplomasimiz çaba sarf etmeye devam ediyor."
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Terörsüz Türkiye adımlarını da değerlendiren Yılmaz şunları söyledi:
"Öncelikle terörün maliyetiyle ilgili bir analiz yapayım. Terörün bir insani maliyeti var tabii hiçbir can kaybının maliyeti ölçülemez. Ölçüye gelmeyecek bu yanını bir tarafta tutarak söylüyorum. Söyleyeceklerim onun dışındaki maliyetler ekonomik maliyetler.
Ekonomik maliyetleri ikiye ayırmak gerekiyor. Birincisi, terörün doğrudan maliyetleri. Diyelim ki, bir şantiyeye saldırdılar veya bir binaya zarar verdiler, bir yolu tahrip ettiler fiziki olarak o doğrudan bir maliyet oluşturuyor.
İkincisi ise ekonomik tabirle alternatif maliyet, yani terör var diye yapılamayan işlerin maliyeti. Bu ikinci maliyet birincisinden çok daha yüksek. Terör var diye yaylalara gitmeyip işte hayvancılık yapamamak. Terör var diye turizmin gelişmemesi. Terör var diye yatırımcının gidip yatırım yapmaması. Terör var diye insanların çıkıp işte birtakım faaliyetler yürütmemesi. Dolayısıyla, bütün bunlar terörün dolaylı alternatif maliyeti, esas büyük ekonomik maliyet de burada. Bunu da bütün Türkiye yaşadı belki, ama en fazla bence Doğu-Güneydoğu insanı yaşadı bu alternatif maliyeti. Bırakın orada yatırım yapmayı Doğu-Güneydoğulu birçok iş adamımız oradan başka bölgelere gidip yatırım yaptılar. Halbuki bir bölge için en güzel şey nedir? Kendi sermayesini tutmak, kendi bölgesinde yatırım yaptırmak, mümkünse başka bölgelerden insanların da gelip yatırım yapmasını sağlamak o bölgeyi kalkındırır.

Maalesef Doğu, Güneydoğu'da sermaye kaçışı oldu, nitelikli insan gücü kaçışı oldu. Dolayısıyla, bütün bunlar terörün maliyetleri, terörün bertaraf edilmesinin faydaları da tam tersine işte en büyük faydası bu dolaylı faydalar. Şimdi büyük bir başarı var terörle mücadelenin sonucunda Doğu-Güneydoğu'da hakikaten çok güzel bir huzur ortamı var. Ben de Bingöllü bir kardeşiniz olarak söylüyorum, çok çok huzurlu bir ortam oluşmuş durumda. Terörün azalmasının da faydalarını en fazla Doğu Güneydoğu görüyor, görmeye devam edecek. Zararlarını nasıl en fazla o bölge gördüyse, terörün tasfiyesi ile faydayı da tüm Türkiye görüyor elbette, ama en fazla Doğu'da, Güneydoğu'da yaşayan insanımız görüyor. Altını sürekli çizdiğim bir konu, terörün zararları daha kısa vadede gerçekleşiyor, çünkü yıkmak kolay, bunu bertaraf edip fayda sağlamak ise biraz daha zaman alıyor, çünkü kolay değil. Bir anda bir terör saldırısı bir turizmi bitirebiliyor mesela, ama onun toparlanması belli bir zaman alıyor, yeniden bir farklı algı oluşması.
TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI BÜYÜK BAŞARI ELDE ETTİK
Şimdi Doğu, Güneydoğu bu süreç içinde ve ben inanıyorum ki, Türkiye ortalamalarının üzerinde bir büyüme kaydedecek. Doğu, Güneydoğu'da Gabar petrolünü görüyoruz. Terörsüz Doğu, Güneydoğu'da, Mardin'de, Diyarbakır'da boş odası kalmayan oteller ciddi bir canlanan turizm görüyoruz, yine Doğu'da hayvancılık görüyoruz. Bingöl'de devasa bir SÜTAŞ yatırımı görüyoruz. Günde bin ton süt işleyen tesislerin kurulduğunu görüyoruz. Bütün bunlar aslında orada yeniden ekonominin canlandığını gösteriyor. Dolayısıyla, biz teröre karşı aslında büyük bir başarı elde etmiş durumdayız. FETÖ'ye karşı, DEAŞ'a karşı ve PKK'ya karşı.
DEVLET BAHÇELİNİN MESAJLARI
Şimdi işte geldiğimiz süreçte ben şunu anlıyorum: Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi.
Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz.
Cevdet Yılmaz (Takvim.com.tr Arşiv)
Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz.
Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz. Aslında terör olduğu sürece demokratik siyaset de olmaz. Elbette demokrasilerde çok partiler olacaktır, çok partili sistem zaten demokrasi. Farklı görüşler, farklı fikirler olacaktır, ama terörün gölgesinde siyaset olmamalı. Hiçbir parti, hiçbir grup hem ben demokratik siyaset yapıyorum deyip hem de terörle iç içe veya dirsek teması içinde olamaz. Dolayısıyla, terörün ortadan kalktığı, demokratik siyasetin güçlendiği bir ortamda Türkiye kardeşliğini, huzurunu daha da pekiştirecektir. Burada gördüğümüz kadarıyla Meclis çerçevesinde bir diyalog başlamış durumda bu da çok doğru bir yaklaşım. Çünkü şu an ki Meclis'imiz Cumhuriyet tarihimizin temsil gücü en yüksek Meclislerinden bir tanesi, belki de en yükseği. Çünkü çok sayıda parti seçimle geldi ve her birinin belli sayıda milletvekili var. Seçmenin yüzde 95'inden fazlası yanlış hatırlamıyorsam temsil ediliyor şu an ki Meclis'imizde, yani çok geniş bir temsil tabanına sahip bir Meclis'imiz var. Meclis dışı kalmış bazı küçük partiler de var, ama yüzde 95'i seçmenin yansımış durumda. Dolayısıyla, Meclis çerçevesinde yapılacak istişareler, değerlendirmeler çok kıymetli hem Cumhur İttifakı hem de diğer muhalefet partileri tarafından yapılacak değerlendirmeler bunları bu süreci hep birlikte takip edeceğiz.
PKK'NIN SİLAH BIRAKMASIYLA BÖLGEYE GELECEK YATIRIMLARIN PERİYODU
Şimdi terörün olmadığı bir ortam hem Türkiye için hem çevre ülkelerimiz için, Ortadoğu için çok çok önemli ve yatırım ortamını iyileştirecektir. Bunu bir yılla kısıtlamak doğru değil bence, genel anlamda yatırım ortamı, ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir. Zaten terörün bu bölgeye başımıza bela edilmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu bence. Enerjimizi başka alanlarda harcayıp gerçek anlamda kalkınmamıza, gelişmemize de engel oluyor bu yapılar. Bunların ortadan kalktığı bir ortamda kaynaklarımızı da dikkatimizi de işte çok daha esaslı konulara, teknolojimizi nasıl geliştireceğiz, ülkemizi nasıl büyüteceğiz, insanımızı nasıl daha nitelikli yetiştiririz? Beşeri sermayeye nasıl daha fazla yatırım yaparız bunlarla uğraşacağız ve bu uzun vadeli kalkınmamıza büyük destek olacak diye düşünüyorum."