Diz çökertemeyecekler

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Türkiye üzerine oynanan oyunları Takvim’e anlattı: Türkiye dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olacaktır. İşte birileri bunu istemiyor. İstiyorlar ki, Türkiye İHA araçlarını, F-16’ları almak için başka bir ülkenin kapısında üç sene beklesin. Bunun için kur üzerinde oluşturulan baskılar ile halkın cebindeki para çalınmaktadır. Bu bir diz çöktürme operasyonudur. Ama Tayyip Erdoğan, AK Parti diz çökmeyecektir

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 11 Haziran 2018 Güncelleme 11 Haziran 2018, 03:47
Diz çökertemeyecekler

İÇİNDEKİLER

Türkiye tarihinin en önemli seçimine gidiyor. Seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığı Seçim Sistemi'ne geçişin ilk seçimi olacak. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile seçimleri ve siyasal gündemi konuştuk.

24 Haziran seçimleri neden kritik olarak nitelendiriliyor?
Bu seçimle birlikte 16 Nisan'da milletin verdiği karar ile Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi uygulamaya konulacak. Yeni dönem, içerisinde güçlü bir liderlik ve güçlü bir parlamento ile beraber ayakta durabilecektir. Hemen seçim akşamı ya da ertesi gün Cumhurbaşkanı hükümetini kurarak kamuoyu ile paylaşacak ve icraata başlayacak. Eski sistemde hükümetin vesayeti altında olan parlamento, bu sefer çok güçlü bir konumda olacak.
Yasaları artık hükümet değil parlamento çıkaracaktır. Güçlü Türkiye, güçlü liderlik ve güçlü parlamento üzerinden yükselecektir. Bu açıdan Cumhuriyet tarihinin en önemli en kritik seçimidir.

Yeni sistem ile nasıl bir ülke olacağız?
Türkiye şu anda play-off'da oynuyor. Dünyanın süper liginde değiliz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girersek süper lige gireceğiz. Bölgesindeki sorunları çözebilen, dünya sorunlarına yaptığı tespitlerle dünyanın gidişatına yön verebilen bir ülke olabilmek için bir sınıf atlamamız gerekiyor. İçeride devlet- millet kaynaşması ile demokratik reformlarımızla, ekonomide 3 bin dolardan 11 bin dolara geldik. Yetmez 25 bin dolar seviyesine gelmemiz gerekiyor. Bütün bunların Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile sağlanacağını düşünüyoruz.


Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş arkadaşımız Ali Değermenci'ye konuştu.

Muhalefet blok halinde sistemi değiştirme üzerine seçime gidiyor olması sizce risk midir?
Böyle bir risk yok. Meşrutiyetten beri Türkiye demokratik olarak hep ileriye gitmiştir. 1960'larda Ali Fuat Başgil'in Cumhurbaşkanı adayı dahi olmasına müsaade etmeyen bir sistem vardı. Bugün Cumhurbaşkanı doğrudan halkın oyları ile seçildi. Daha önce kapalı odalarda bir takım seçkinler Cumhurbaşkanının kim olacağına karar veriyordu. Bugün ise 100 bin imzayı toplayan herkes aday olabilecek hale geldi. Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemine fantezi olsun diye geçmedi. 2007 yılında 367 garabeti ile Cumhurbaşkanı seçtirilmedi. 1950-2018 yılları arasında 68 yılın ortalaması 19 aylık hükümettir. Uzun aylar kurulamayan hükümetler, Güneş Motel faciasını, 28 Şubat'ta tankların paletleri ile şemsiye partisine milletvekilleri transferini, tıkanan parlamento, kurulamayan hükümetler, seçilemeyen Cumhurbaşkanları, Ali Cengiz oyunları ile kirli pazarlıklar... Bütün bunlar ile İMF'nin kapısında el avuç açan hükümetler. Bütün bu geçmiş yokmuş gibi, milletin iradesi yokmuş gibi muhalefet partilerin davranması anlaşılır gibi değil. Halkın iradesi yokmuş gibi siyasetçi adım atamaz.

Neden eski sisteme dönmek istiyorlar?
Zannedersem kendilerini bir arada tutabilecek bir nokta. Hangi sisteme geçecekleri konusunda anlaşamamışlar. Biri sistemi eskisine dönüştüreceğiz derken öteki güçlendirilmiş parlamento istediğini söylüyor. Ne olduğu hangi konularda anlaştıkları belli değil. Eski sisteme geçmek istiyorsunuz, bu sistemin verdiği imkanları kullanıyor ve Cumhurbaşkanlığına aday oluyor, meydanlara çıkıyorsunuz. Yeni sistemin verdiği imkanla çalışacaksınız, 100 bin imza ile de aday olacaksınız sonra bunu geri götüreceğiz diyeceksiniz. Nereye hangi sisteme götüreceğinizi de bilmiyorsunuz.

Seçime karar verildikten sonra dövizdeki dalgalanmayı neye bağlıyorsunuz?
Ben bir ekonomi hocası olarak söylüyorum; Türkiye ekonomisinin makro dengeleri çok sağlamdır. Geçtiğimiz yıl Türkiye yüzde 7.4 büyüdü. Eğer küçülen daralan bir ekonomi olsa kriz çıkardı. Son bir yılda 2 milyona yakın yeni istihdam oluşturuldu. İhracatında ciddi artışlar yaşanmaktadır. Geçen yıl 32 milyon olan turist sayısı bu yıl 40 milyon civarında olacak. Maastirich Kriterleri'nin müspet manada çok çok altındadır. Bütün bu rakamlara göre Türkiye ekonomisi çok çok iyi durumdadır.

OPERASYON YAPILIYOR

Döviz neden hareketlendi?
Çok açık söylüyorum dövizin yükselişi olumsuz algı oluşturmak, Türkiye'de hükümete diz çöktürmek isteyen bazı çevrelerin yapmış olduğu açık bir manipülasyon, açık bir operasyondur. Döviz yukarıya doğru hareketlendiğinde dış basının, sanki bir elden çıkmışçasına kur krizi tabirini kullanması bir algı operasyonunun aparatı olarak kullanılmaktadır. Bu kriz değil bir operasyondur. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti güçlüdür ve gereken müdahaleler yapılmaktadır. Türkiye kur operasyonlarına teslim olmayacak kadar güçlü bir siyasi iradeye ve sağlam bir ekonomik yapıya sahiptir.

Dıştan yapılan operasyonun amacı da hükümeti değiştirmek mi?
Bazı çevrelerin rahatsız olduğu konular var. Türkiye, dünya ile ekonomik olarak rekabet edebilecek altyapısını her alanda kurmaya çalışıyor. 1940'lı yılların sonunda rahmetli Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasını kapattılar. Türkiye yerli uçağını yapamadı. O gün uçak yapılmış olsaydı bugün sivil havacılıkta önemli bir konuma gelirdi. Türkiye o gün otomobilini yapsaydı bugün Volvo, Mercedes ayarında otomobillere sahip olabilirdi. 1978'de Türk Uçak Sanayi (sonradan TAİ) Ankara'da İtalyanlar'la savaş uçağı için masaya oturdu maalesef Türkiye'nin karanlık odasından gelen bir telefon ile anlaşmadan çekilen taraf biz olduk. O gün uçaklar yapılsaydı bugün F-35'ler için tartışma olmazdı.

DİZ ÇÖKTÜRMEK İSTİYORLAR
Türkiye son zamanlarda yüksek sanayi ve savunma sanayinde çok ciddi atılım içinde. Savunma sanayinde yüzde 65 seviyesinde yerlilik oranına geldik. Türkiye dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olacaktır. İşte birileri bunu istemiyorlar. İstiyorlar ki, Türkiye İHA araçlarını, F-16'ları almak için başka bir ülkenin kapısında üç sene beklesin. İşte bunun için kur üzerinde oluşturulan baskılar ile Türkiye'de halkın cebindeki para çalınmaktadır. Ekonominin daha güçsüz hala getirilmesi için bu operasyonların yapılmasının ana sebebi budur. Bu bir diz çöktürme operasyonudur. Tayyip Erdoğan, AK Parti diz çökmeyecektir. Bu, Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetini kenara almak, kendi dedikleri ile uyumlu şekilde hareket edecek bir hükümeti iş başına getirmek için telaşla atılmış adımdır. Bu girişim ta Gezi Parkı sürecinde, 17/25 Yargı Operasyonu'nda ve aynı şekilde 15 Temmuz Darbe Girişimi'nde bir taraftan demokrasiyi sonlandırmak diğer taraftan da kur ve faiz üzerinde algı oluşturmaya yönelik operasyondu. Güçlü liderlik iradesi gösteren siyasi iradenin tasfiyesidir. Tayyip Erdoğan ve onun öncülüğündeki bu kadronun tasfiyesidir. Millet de bunu iyi görüyor. 24 Haziran'da da bu kadroya sahip çıkacaktır.

Türkiye'nin Orta Doğu politikaları cezalandırıcı bir neden midir?
Özellikle dış politikada fevkalade önemli adımlar atıyoruz. Türkiye Astana süreci gibi zor bir sürecin içinde yer alırken Menbiç'te ABD ile müzakereler yapıyor. Türkiye'nin görüşme masasına gelmesine ne Rusya ne de ABD kolay kolay razı olmadı. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonu ile Türkiye'nin bu işleri sadece diplomasisi masasında konuşmadığını sahada da kendisine zarar verecek terör örgütlerini temizleyen bir ülke oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız dünya 5'ten büyüktür diyor ve bunun dünyada bir karşılığı var.

Kandil'e büyük bir operasyon gündemde ne zaman olabilir?
Bugün en önemli konularımızdan biri ülke güvenliği ve terörle mücadeledir. Türkiye gerektiğinde sınır ötesinde operasyon yapma kararlığını göstermiş olan bir ülkedir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonları bu bakımdan önemlidir. Irak'ın kuzeyinde de zaten operasyonlarımız devam etmektedir. Kandil Operasyonu da gerekirse zamanlaması içerisinde yapılır. Bunun seçimle güncel siyasetle hiçbir ilgisi de yoktur. Bu tamamıyla güvenlikle ilgili ortaya konulacak stratejik bir karardır.

40 MİLYON TURİST REKORU
2015-2016 yılı çeşitli siyasi nedenlerle dip noktada idi. 2017'de muhteşem bir geri dönüş oldu. 32 milyon yabancı turist ve 26.5 milyar dolar gelir elde ettik. 2018 yılında yabancı turist sayısını 38 milyon gibi tahmin ediyorduk ama yıl sonunda 40 milyon turist hedefine ulaşacağız. Ümit ediyorum ki 32 milyar dolar da turizm geliri elde edeceğiz. İlk 4 ayda 7.8 milyon turist ile tüm yılların rekoru kırılmıştır. 2023'te de hedefimiz olan 50 milyar dolar seviyesine gelecektir.

ERDOĞAN KARŞITLIĞI SİYASET DEĞİLDİR
Bunu tamamen AK Parti karşıtlığının bir aracı olarak kullandıklarını görüyoruz. Tayyip gitsin de ne gelirse gelsin diyorlar. Böyle bir muhalefet olmaz. Bu bir siyaset dili değildir. Siyaset karşıtlık üzerinden kurulmaz. Bu seçimde muhalefetin en büyük hatalarından birisidir bu. Siyasette ne olduğunuzu anlatarak oy istersiniz. Bunların hiçbirini söylemeden Tayyip gitsin de ne gelirse gelsin diyorsunuz. Hatta hızınızı alamayarak AK Parti'nin yaptıklarının neredeyse tamamını yıkacağız diyorsunuz. Milletimiz bu anlamsız stratejileri görüyor ve 24 Haziran'da değerlendirecektir.

AB İLE EŞİT ORTAKLIK
Türkıye'nın AB ile ve de ABD ile ilişkilerde işin kötüye gitmesine biz neden olmadık. Bazen kırılma noktasına, bazen de fevkalade iyi zamanlar olmuştur. Biz ne yaptığımızı ne yapacağımızı biliyoruz. Hiç kimsenin Türkiye'yi ayrımcılığa tabi tutmasına müsaade etmeyeceğimizi bilmesi gerekir. Geçen yıllarda söylendiği gibi ayrıcalıklı ortaklık tezlerini asla kabul etmeyeceğiz. AB ile eşit ortaklık için her türlü müzakereye hazırız. Demokratikleşmeyi de milletimizin ihtiyacı olduğu için yapıyoruz.

VİZE SERBESTİSİ
Bu konuda 72 kriterden 63 tanesini çok kısa sürede tamamladık. Ama bazı siyasi çevrelerden beklediğimiz ilgiyi hiç göremedik. Seçimlerden sonra Sayın Erdoğan'ın ve AK Parti'nin üstün başarıları ortaya çıktıktan sonra AB'deki bazı olumsuz tavırlar da kendiliğinden düzelme yoluna gidecektir. AB ile eşit ortaklık müzakerelerinin de yapılacağını düşünüyorum.

RÖPORTAJ: ALİ DEĞERMENCİ