Cemaatin açmazı
Giriş Tarihi:
Son günlerin gözde tartışma konularından biri: "Cemaat'in oyu kaç?"
Bunu daha çok hükümet taraftarları ve çekişmeyi dışarıdan izleyenler soruyor.
Cemaat taraftarları ise oy meselesini bu tarzda konuşmak istemiyor. Onlar niceliği değil, niteliği öne çıkarıyor.
Mesela, "2010 referandumunda, Cemaat var gücüyle çalışmasaydı, Evetler yüzde 58, Hayırlar yüzde 42 olmazdı" diyorlar.
Fark 16 puan...
Ancak bunun toplamı sıfır bir 'oyun' olduğunu düşünürsek, aslında kritik sayı 8... Sekiz puanın kayması, bütün hesapları altüst ediyor.
Peki seçimlerde... Mesela büyükşehir yarışlarında durum ne olur? Herkes gibi ben de, Başbakan Erdoğan'ın, "Cemaati köşeye sıkıştırma hamlesini" niye seçimler yaklaşırken yaptığını merak ediyorum. Niye mesela 6 ay önce değil? Birçok kişiyle konuştum; hiçbir yorum beni tatmin etmedi.
Zamanlama ayrı bir tartışma... Sonuca baktığımızda Gülencilerin zor kararların arifesinde olduğunu görüyoruz.
Mesela İstanbul... Önümüzde, referandum benzeri bir konu olsa... Cemaatin seferberliği dengeleri değiştirebilir. Peki ama Cemaat yönetiminin, kendi tabanını, CHP için çalışmaya ve Sarıgül'e oy vermeye ikna etmek mümkün mü? Sokaktaki Gülenci, uzun yıllar Vesayet Rejimi'nin siyasi temsilcisi olmuş bir CHP için çalışır mı? Sandığa gitmez veya geçersiz oy kullanabilir de... Kendisiyle arasında pek az ortak nokta bulduğu Sarıgül'e oy verir mi?
Cemaatin çokça politikleşmiş bir kesiminin bunu yapabileceğini ama yüzde 90'ının elinin gitmeyeceğini düşünüyorum.
Başbakan Erdoğan, Cemaatin üstüne yürürken bu sıkışıklığı hesap etmiş olmalı.
Bakalım bu açmaza karşı Hocaefendi bir çözüm üretebilecek mi?
Ayıp ediyorsunuz
Son zamanlarda birçok gazeteci çalıştıkları kuruluştan çıkarıldı. Bu konudaki haberlere bakıyorum da... Bazı başlıklarda çok ayıp ediliyor.
Mesela yerli yersiz "kovuldu" dendiğini görüyorum: "Ahmet, X gazetesinden kovuldu..."
Halbuki "kovmak" fiilinin kullanılabilmesi için, Ahmet'in etik dışı bir şeyler yapması...
Mesela kadın çalışanlara taciz etmesi veya gazetenin imkanlarını kendi çıkarına kullanması filan gerekir. Gazete yönetimi de, bu sebeple Ahmet'in işine son verdiğinde, Ahmet "kovulmuş" olur.
Var mı böyle bir durum? Hayır. Ahmet'in gönderilme nedeni gazetenin yayın politikasına ciddi biçimde ters düşmesi...
Böyle bir durumda "kovuldu" denemez ki... Bunun yerine, ilişiği kesildi, işten çıkarıldı, işine son verildi, sözleşmesi feshedildi gibi tabirler kullanılır.
Sanırım "kovmak" fiilini tercih edenler, Ahmet'in işten çıkarılmasından memnun olanlar. Yani başlık üzerinden göbek atma durumuyla karşı karşıyayız. Arkadaşları uyarıyorum: Sırf ideolojisi bizimkine ters diye... Ahlaksızca bir şey yapmamış, meslek ilkelerinin dışına çıkmamış bir kişinin işinden olması karşısında zil takıp oynamayın. Her çıkışın bir inişi vardır:
Gün gelir, siz de aynı durumda kalırsınız.
Tek yapmanız gereken, "Onun yerinde ben olsaydım" diye düşünmekten ibaret.
Bunu daha çok hükümet taraftarları ve çekişmeyi dışarıdan izleyenler soruyor.
Cemaat taraftarları ise oy meselesini bu tarzda konuşmak istemiyor. Onlar niceliği değil, niteliği öne çıkarıyor.
Mesela, "2010 referandumunda, Cemaat var gücüyle çalışmasaydı, Evetler yüzde 58, Hayırlar yüzde 42 olmazdı" diyorlar.
Fark 16 puan...
Ancak bunun toplamı sıfır bir 'oyun' olduğunu düşünürsek, aslında kritik sayı 8... Sekiz puanın kayması, bütün hesapları altüst ediyor.
Peki seçimlerde... Mesela büyükşehir yarışlarında durum ne olur? Herkes gibi ben de, Başbakan Erdoğan'ın, "Cemaati köşeye sıkıştırma hamlesini" niye seçimler yaklaşırken yaptığını merak ediyorum. Niye mesela 6 ay önce değil? Birçok kişiyle konuştum; hiçbir yorum beni tatmin etmedi.
Zamanlama ayrı bir tartışma... Sonuca baktığımızda Gülencilerin zor kararların arifesinde olduğunu görüyoruz.
Mesela İstanbul... Önümüzde, referandum benzeri bir konu olsa... Cemaatin seferberliği dengeleri değiştirebilir. Peki ama Cemaat yönetiminin, kendi tabanını, CHP için çalışmaya ve Sarıgül'e oy vermeye ikna etmek mümkün mü? Sokaktaki Gülenci, uzun yıllar Vesayet Rejimi'nin siyasi temsilcisi olmuş bir CHP için çalışır mı? Sandığa gitmez veya geçersiz oy kullanabilir de... Kendisiyle arasında pek az ortak nokta bulduğu Sarıgül'e oy verir mi?
Cemaatin çokça politikleşmiş bir kesiminin bunu yapabileceğini ama yüzde 90'ının elinin gitmeyeceğini düşünüyorum.
Başbakan Erdoğan, Cemaatin üstüne yürürken bu sıkışıklığı hesap etmiş olmalı.
Bakalım bu açmaza karşı Hocaefendi bir çözüm üretebilecek mi?
Ayıp ediyorsunuz
Son zamanlarda birçok gazeteci çalıştıkları kuruluştan çıkarıldı. Bu konudaki haberlere bakıyorum da... Bazı başlıklarda çok ayıp ediliyor.
Mesela yerli yersiz "kovuldu" dendiğini görüyorum: "Ahmet, X gazetesinden kovuldu..."
Halbuki "kovmak" fiilinin kullanılabilmesi için, Ahmet'in etik dışı bir şeyler yapması...
Mesela kadın çalışanlara taciz etmesi veya gazetenin imkanlarını kendi çıkarına kullanması filan gerekir. Gazete yönetimi de, bu sebeple Ahmet'in işine son verdiğinde, Ahmet "kovulmuş" olur.
Var mı böyle bir durum? Hayır. Ahmet'in gönderilme nedeni gazetenin yayın politikasına ciddi biçimde ters düşmesi...
Böyle bir durumda "kovuldu" denemez ki... Bunun yerine, ilişiği kesildi, işten çıkarıldı, işine son verildi, sözleşmesi feshedildi gibi tabirler kullanılır.
Sanırım "kovmak" fiilini tercih edenler, Ahmet'in işten çıkarılmasından memnun olanlar. Yani başlık üzerinden göbek atma durumuyla karşı karşıyayız. Arkadaşları uyarıyorum: Sırf ideolojisi bizimkine ters diye... Ahlaksızca bir şey yapmamış, meslek ilkelerinin dışına çıkmamış bir kişinin işinden olması karşısında zil takıp oynamayın. Her çıkışın bir inişi vardır:
Gün gelir, siz de aynı durumda kalırsınız.
Tek yapmanız gereken, "Onun yerinde ben olsaydım" diye düşünmekten ibaret.