The Economist kıyamet senaryosu çizdi! Kaos hep bunların kapağıyla geldi: Yaklaşan gıda felaketi

Her sene gelecek yıla ilişkin öngörülerini bir kapak resmiyle paylaşan ve milyonlarca insanın o meseleye kafa yormasına sebep olan Londra merkezli The Economist dergisi yine felaket senaryoları çizdiği bir kapak tasarladı. The Economist dergisi, bu haftaki kapağında gıda felaketine değindi. Görselde, buğday başakları kuru kafa simgesi üzerinden temsil edilirken dünyanın Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle bir gıda krizine sürükleneceğine değindi. Dergi, daha önce de koronavirüs salgını henüz ortada yokken salgın hastalıkları kapağına taşımıştı.

Giriş Tarihi 20 Mayıs 2022, 14:00 Güncelleme 20 Mayıs 2022, 14:28
The Economist kıyamet senaryosu çizdi! Kaos hep bunların kapağıyla geldi: Yaklaşan gıda felaketi

İÇİNDEKİLER

Londra merkezli The Economist dergisi yine felaket senaryoları çizdiği bir kapakla dünyanın gündemine oturdu.

"YAKLAŞAN GIDA FELAKETİ"
Derginin bu haftaki sayısı 'Yaklaşan gıda felaketi' manşetiyle çıkarken manşet görselinde, buğday başakları kuru kafa simgesi üzerinden temsil edildi.

"DÜNYA KİTLESEL AÇLIĞA DOĞRU İLERLİYOR"
Economist kapağı Twitter üzerinden, "Savaş, kırılgan bir dünyayı kitlesel açlığa doğru itiyor. Bunu düzeltmek herkesin işi..." ifadeleriyle paylaştı.

The Economist, Ukrayna- Rusya arasında yaşanan savaşla beraber dünyayı bekleyen gıda krizine dikkat çekti.

Manşet haberinde "Vladimir Putin, Ukrayna'yı işgal ederek savaş alanından çok daha uzakta yaşayan insanların da hayatını mahvedecek; hatta bunu pişman olabileceği seviyede yapacak." ifadeleri yer aldı.


Ukrayna'nın Avrupa'nın tahıl ambarı olarak belirtildiği haberde savaşın buğday fiyatlarını son yılların en yüksek düzeyine çıkardığına ve yaklaşık 40 milyon ton tahılın Ukrayna'daki depolardan çıkarılamadığına dikkat çekildi.

BUĞDAY FİYATLARINA DİKKAT ÇEKTİLER
Economist haberinde yıl başından bu yana yüzde 53 artan buğday fiyatlarının, Çin ve Hindistan'ın endişe verici sıcak hava dalgası nedeniyle ihracatı askıya alacağını açıklamasının ardından 16 Mayıs'ta yüzde 6 daha arttığı belirtildi.

"İNSANLAR AÇLIKTAN ÖLECEK"
1,6 milyar insanın açlık korkusu çektiği belirtilen haberde "Yaklaşık 250 milyon kişi kıtlığın eşiğinde. Muhtemel olduğu gibi, savaş uzarsa ve Rusya ve Ukrayna'dan gelen tedarik sınırlı olursa, yüz milyonlarca insan daha yoksulluğa düşebilir. İnsanlar açlıktan ölecek." ifadeleri yer aldı.

PUTİN'E ÇAĞRIDA BULUNDULAR: GIDAYI SİLAH OLARAK KULLANMAMALI
Dergi Rusya Devlet Başkanı Putin'e de çağrı da bulundu. Putin'in gıdayı silah olarak kullanmaması çağrısı yapılırken, "Kıtlıklar, savaşın kaçınılmaz sonucu değil. Dünya liderleri açlığı, acilen küresel çözüm gerektiren bir sorun olarak görmeli." ifadelerine yer verildi.

TÜRKİYE'YE DE YER VERİLDİ
Savaş sebebiyle kırılan tedarik zinciri sebebiyle 25 milyon ton mısır ve buğdayın Ukrayna'da mahsur kaldığı belirtilirken Karadeniz'de uygulanan ablukanın kırılmasının bir rahatlama getirileceği ifade edildi.

Dergi şu ifadelere yer verdi:

"Rusya'nın Ukrayna nakliyesine izin vermesi gerekiyor; Ukrayna, Odessa'ya yaklaşımın mayınlarını temizlemeli; ve Türkiye'nin deniz kuvvetlerinin Boğaz'dan geçmesine izin vermesi gerekiyor. Bu kolay olmayacak. Savaş alanında boğuşan Rusya, Ukrayna ekonomisini boğmaya çalışıyor. Ukrayna mayınlarını temizlemek konusunda isteksiz. Onları pes etmeye ikna etmek, aralarında Hindistan ve Çin'in de bulunduğu, savaşa katılmayan ülkelerin görevi olacak. Kırılgan bir dünyayı beslemek herkesin işi." denildi.

DAHA ÖNCE DE AMERİKA'DAKİ GIDA KRİZİNE DİKKAT ÇEKİLMİŞTİ
Dergi 18 Mayıs tarihinde de ABD'de yaşanan gıda krizine ilişkin çarpıcı bir analiz yayınlamıştı. The Economist dergisinin 18 Mayıs'ta paylaştığı "Amerika'da gıda fiyatları fırladı" başlıklı analizde Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan gıda enflasyonunu değerlendiridi.

Yayınlanan grafikte Ocak 2020'den bu yana tüm gıda ürünlerindeki beklenti ve gerçekleşen fiyat artış oranları değerlendirilmiş; açık maviyle gösterilen eğride pandemi öncesi eğilim, koyu mavi ile gösterilen eğride ise şu anda gerçekleşen oranlar ele alınmıştır.

Grafiğin yanındaki tabloda ise Mart 2022 itibarıyla bir önceki yıla göre belirli gıda ürünlerindeki yüzdelik artış oranlarına değinilmiştir.

Analizin devamında ise şu bilgilere yer verildi:

"11 Mayıs'ta ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu (BLS) Amerikan perakende fiyatlarının tahminini içeren en son raporunu yayınladı. Tüketici Fiyat Endeksi, hane halkı payları ile ağırlıklandırılmış tüm mal ve hizmetlerin maliyeti harcamalar, Mart ayındaki %1,2'lik artışın ardından Nisan ayında da %0,3 arttı. Bu yavaşlama hoş karşılansa da fiyatların bir yıl öncesine göre %8.3 daha yüksek olduğu anlamına geliyor.

Petrol fiyatları yıllık bazda %43,6, enerji fiyatları ise %13,7 arttı. Gıda dahil restoran yemekleri%9,4, bakkaliye %10,8 daha pahalı hale geldi.
Tarım Bakanlığı'nın Ekonomik Araştırma Servisi, gıda fiyatlarındaki artışları sebze veya sığır eti gibi ürünlere göre ayırıyor. Çiftçilerden, toptancılardan ve perakendecilerden alınan rakamların yanı sıra malların taşınması için yakıt maliyetini hesaba katıyor.
Mart ayı için yapılan son modelleme, etin fiyatının diğer gıdalardan daha hızlı arttığını gösteriyor. Örneğin sığır eti ve dana eti fiyatları yıllık bazda %16 arttı. Taze sebzelerin fiyatı daha az acı verici bir şekilde %5,9 arttı. Kişisel harcamalarını kısmayı uman Amerikalılar, günde beş öğünden daha fazlasını yemeyi düşünebilir.

Yiyecekler neden bu kadar pahalılaşıyor? Ulaşım büyük etken. ABD Enerji Bilgi İdaresi tarafından izlenen verilere göre, bir galon yakıtın fiyatı 16 Mart'ta 30 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Sıkı bir işgücü piyasası da suçlanacak. Hasat, nakliye ve satış dahil olmak üzere gıda üretiminin her aşamasında işçiler yetersiz durumda.

BLS verileri, Mart ayında ticaret, ulaşım ve kamu hizmetlerinde 2 milyonun biraz üzerinde iş ilanı olduğunu gösteriyor. Bu, mevcut işçilerin, maliyeti tüketicilere yansıtılan daha yüksek ücret için pazarlık yapabilecekleri anlamına geliyor. Nakliye ve depolama personeli için ücretler yıllık bazda %8 arttı.

Tarım Bakanlığı, 25 Mayıs'ta Nisan ayındaki fiyat değişikliklerini hesaba katarak rakamlarını yeniden güncelleyecek. Nisan BLS raporunda bildirilen fiyatlardaki genel artış göz önüne alındığında, eğilimin iyileşmesi olası değil. Amerikalılar, hükümet istatistikçilerinin, kullanılmış arabalar ve benzin gibi en hızlı şekilde daha pahalı hale geldiğini söylediği bazı mallardan kaçınabilirler ancak herkesin yemek yemesi gerekir."

THE ECONOMİST'İN KEHANET KAPAKLARI
The Economist daha önce de defalarca kez yaptıkları kapaklarla gündeme geldi.

2022 yılı için daha önce yayımladığı kapakta The Economist, ABD ve Çin arasında yaşanacak gerilime dikkat çekti. 'World Ahead 2022' (2022'ye Doğru Dünya) başlığını kullandı.

Geçtiğimiz yıl Kriter dergisinde de The Economist'e ilişkin çarpıcı bir analiz yer aldı. Kriter'de The Economist'in kapaklarıyla gelen felaket senaryolarına dikkat çekildi. İşte dergiden dikkat çeken o bölümler...

İlk sayısı 1843'te yayımlanan The Economist dergisi, her sene çıkardığı yeni yıl sayısının kapakları ile gündem oluyor. Dünya üzerindeki birçok takipçisi tarafından derginin yeni yılda neler olacağına dair kehanetlerde bulunduğuna ve bu kehanetlerin en azından bir bölümünün gerçekleştiğine inanılıyor. Genel olarak bakıldığında bu inancın birkaç farklı sebebi var.

DÜNYAYI YÖNETEN AİLE
Bu sebeplerden ilki şüphesiz derginin sahiplerinden olan Rothschild ailesi. Dünyayı yöneten birkaç aileden biri olduğu düşünülen Rothschildler ile ilgili ortaya atılan çok fazla komplo teorisine rastlamak mümkün. Rothschild hanedanı veya kısaca Rothschildler, 18. yüzyılın sonlarına doğru, Yahudi bankacı Mayer Amschel Rothschild (1744-1812) tarafından kurulmuş ve Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde bankalar açmış Frankfurt merkezli Yahudi bir ailedir.

Devletleri savaşa teşvik ederek savaş zamanlarında onları yüksek faizlerle kendisine borçlandırarak ekonomik gücünün sınırlarını kısa sürede genişlettiği iddia edilmektedir. Aileye dair bir komplo teorisi de İlluminati üyesi oldukları ve şu anda bütün dünyanın servetini ve finansal kurumlarını kontrol ettiğidir. Ailenin dünya nüfusunu azaltmak istediği ve bunun için çeşitli virüslerin yayılmasına neden olduğu da ilginç iddialardan biri. Norveç'te bulunan Svalbard Küresel Tohum Deposu'nun yapılış amacı dahi bu aileyle ilişkilendiriliyor. Dünyanın sayılı zenginlerinin finanse ettiği ve "Kıyamet Ambarı" olarak anılan depoda, olası bir küresel felaket sonrasında geriye kalacak insanların hayatını sürdürmesi için dünyadaki bütün bitkilerin tohumları bulunuyor.

THE ECONOMİST KAPAKLARI
Komplo teorilerinin merkezinde olan bir diğer konu da ailenin sahip olduğu The Economist dergisinin yeni yıl kapakları. Dünyayı yönettiğine dair hakkında güçlü teoriler ortaya atılan bir aileyle açık bağları olan The Economist dergisinin yılbaşı kapaklarının yeni yıl kehanetleri olarak okunması şaşırtıcı değil elbette. Daha önceki yılbaşı kapaklarından okunan kehanetlerin önemli bir kısmının gerçekleşmiş olduğu düşünüldüğünde bu iddia giderek inandırıcı olmaya başlıyor.

Aslında liberal bir bakış açısına sahip olduğunu vurgulayan The Economist'in kapaklarıyla ilgili farklı yaklaşımlar da var. Bir grup dergi kapağının geçmişi yorumladığını öne sürerken daha büyük bir kesim ise kapakta geleceğe dair şifrelerin yer aldığına inanıyor.

2015'te derginin kapağında Charlie Hebdo saldırısına ilişkin detaylar olduğu ya da 2016'nın kapağından Orlando'da eşcinsel bara yapılan saldırılara dair işaretlere yer verildiği iddiaları bu kehanetlere örnek gösteriliyor.

2017 kapağında elinde bir taç ve asa ile gösterilen Trump figürü üzerine yapılan çeşitli teorilere de rastlamak mümkün. Bu figür, birçok yorumcu tarafından İngiltere kraliçesinin elindeki gücü kaybederek Trump'a teslim edeceği şeklinde okunmuş. Yeni yıl kapaklarında sık sık Amerika ve dolar üzerine simgeler yer alıyor.

Dergiyi uzun yıllar takip eden kimi yorumcular son kapaklardaki şifrelerin, doların ömrünün bittiği ve artık yerine bitcoinin geçtiği mesajını ilettiğini söylüyor.

Öyle ki 1988 kapağında dahi buna dair bir işaret olduğunu düşünenler var. Sadece yeni yıl sayıları değil aylık sayılarında da gerçekleşecek olaylara dair şifrelerin yer aldığı ileri sürülüyor. Örneğin Temmuz 2020 sayısında yer alan gaz maskeli insan figürleri gerçekleşen Beyrut bombalı saldırısı ile ilişkilendirildi ve derginin patlamayı önceden bildirdiği iddia edildi.

Bir ailenin üyelerini gösteren kapakta, anne-baba gaz maskesi takarken çocuk asker kasketi giyiyor ve arkalarındaki duvarda bulunan tablolar salgın, volkan patlaması, küresel ısınma, meteor taşı gibi diğer felaketleri temsil ediyor. Derginin 2020 kapağının da yine sene içerisinde gerçekleşen birçok kehanette bulunduğuna inanılıyor. Snellen şeması olarak bilinen 2020 kapağı, sıralı harflerden ve görme yetisini ölçmeye yarayan gittikçe küçülen harflerden oluşuyor. Bu harf ve rakamlardan bazılarının renk körlüğü testi için kullanılan yeşil ve kırmızı renkler ile boyanmış. Renk körü olanların yeşil ve kırmızı renkleri sarı olarak gördüğü ve sarının salgın hastalığını temsil ettiği bilgisi üzerinden The Economist'in 2020 kapağında Covid-19'a dair bir mesaj iletildiği ileri sürülüyor.

Gerçekliği tartışma konusu olsa da The Economist'in yeni yıl sayısının kapakları her sene büyük tartışmaları beraberinde getiriyor ve büyük bir merakla bekleniyor. Sürprizlerle dolu bir sene olan 2020'nin ardından The Economist'in 2021 için hazırladığı kapak ve bu kapağın ilettiği mesajlar yine dikkat çekiyor.

Kapakta bir slot makinesi ve bu makinenin ekranında 4 bölüme ayrılmış çeşitli semboller yer alıyor. İlk bölümde virüs, aşı, maske ve soru işareti var. Covid-19 sürecine işaret eden semboller birçok kişi tarafından aşının virüsün sonunu getirmeyeceği ve 2021'de de pandemi sürecinin belirsizliğini koruyacağı şeklinde yorumlanmış.

İkinci bölümde nükleer silah başlığı, Joe Biden, bölünmüş Amerika bayrağı ve son olarak TikTok uygulaması yer alıyor. Bu semboller Amerika'nın bir nükleer tehditle karşılaşacağı ve Biden döneminde bir iç karışıklık yaşayacağı ve Çin merkezli TikTok uygulaması üzerinden Çin ilişkilerinin gerileceği şeklinde yorumlanıyor. Biden'ın Amerikan başkanı seçilmesi sonrasında Amerika'da yaşanacaklar tüm dünya için bir soru işareti. Trump'ın son ana kadar kazandığını iddia etmesi ve seçim sonucunun belirsizleştiği günlerde Amerikan sokaklarının hareketlenmeye başlaması aslında Amerika'da bir iç savaş fitilinin ne kadar kolay ateşlenebileceğini gösterdi. Ayrıca yine 2020 içerisinde beyaz bir polis memurunun George Floyd isimli siyahi bir vatandaşı diziyle boğazına basıp boğarak öldürmesinin ardından da Amerika'da çatışmalar yaşanmıştı. Bu olaylar, yırtık Amerikan bayrağının 2021'de Amerika'nın geleceği konusunda nelere işaret ediyor olabileceği hakkında fikir veriyor.

Gerçekliği tartışma konusu olsa da The Economist'in yeni yıl sayısının kapakları her sene büyük tartışmaları beraberinde getiriyor ve büyük bir merakla bekleniyor. Sürprizlerle dolu bir sene olan 2020'nin ardından The Economist'in 2021 için hazırladığı kapak ve bu kapağın ilettiği mesajlar yine dikkat çekiyor.

Kapakta bir slot makinesi ve bu makinenin ekranında 4 bölüme ayrılmış çeşitli semboller yer alıyor. İlk bölümde virüs, aşı, maske ve soru işareti var. Covid-19 sürecine işaret eden semboller birçok kişi tarafından aşının virüsün sonunu getirmeyeceği ve 2021'de de pandemi sürecinin belirsizliğini koruyacağı şeklinde yorumlanmış.

İkinci bölümde nükleer silah başlığı, Joe Biden, bölünmüş Amerika bayrağı ve son olarak TikTok uygulaması yer alıyor. Bu semboller Amerika'nın bir nükleer tehditle karşılaşacağı ve Biden döneminde bir iç karışıklık yaşayacağı ve Çin merkezli TikTok uygulaması üzerinden Çin ilişkilerinin gerileceği şeklinde yorumlanıyor. Biden'ın Amerikan başkanı seçilmesi sonrasında Amerika'da yaşanacaklar tüm dünya için bir soru işareti. Trump'ın son ana kadar kazandığını iddia etmesi ve seçim sonucunun belirsizleştiği günlerde Amerikan sokaklarının hareketlenmeye başlaması aslında Amerika'da bir iç savaş fitilinin ne kadar kolay ateşlenebileceğini gösterdi. Ayrıca yine 2020 içerisinde beyaz bir polis memurunun George Floyd isimli siyahi bir vatandaşı diziyle boğazına basıp boğarak öldürmesinin ardından da Amerika'da çatışmalar yaşanmıştı. Bu olaylar, yırtık Amerikan bayrağının 2021'de Amerika'nın geleceği konusunda nelere işaret ediyor olabileceği hakkında fikir veriyor.

Üçüncü bölüm soru işareti ile başlıyor ve dolar, rüzgar gülü ve Çin bayrağı ile devam ediyor. Bu kısım üzerinden Çin ve Amerika arasında enerji kaynakları hakkında sorunlar yaşanacağı, petrol ile bağlantılı olan doların değerinin rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının ön plana çıkması ile düşeceği söyleniyor. Enerji kaynakları her zaman devletlerin ekonomilerine yön veren en önemli etkenlerden oldu. Amerika için petrol ve dolar arasındaki ilişki ülkenin ekonomisine yön veren temel mesele. Türkiye'nin Akdeniz'de enerji arayışında olması da bu bağlamda ekonomisine güç kazandıracak yeni bir atılım olarak yorumlanabilir. Özellikle Çin'in içinde yer aldığı farklı bloklar ise yenilenebilir enerji kaynakları elde etmeye yöneldi. Bu durum Çin ve Amerika arasında enerji kaynakları üzerinden sürtüşmelerin yaşanacağı fikrinin doğmasına neden oluyor.

Son sütun yükselen bir enflasyon grafiği, orman yangını levhası, Zoom programının logosu ve birinci bölümün başında bulunan virüs sembolünü barındırıyor. Bu bölüm salgının da etkisi ile global ölçekte yaşanan ekonomik sorunların büyüyeceği, doğayı korumak için çevreci politikaların ön plana çıkacağı, yine Covid-19 ile başlayan sosyal izolasyonun devam ederek yüz yüze görüşmelerin yerini Zoom gibi uygulamalar üzerinden yapılan online görüşmelere bırakacağı olarak okunuyor. Virüs sembolünün Covid-19'a mı yoksa yeni yılda ortaya çıkacak olan yeni bir virüse mi işaret ettiği ise tartışma konusu.

The Economist, genel olarak 2021 için Amerika ve Çin arasında yaşanacak olası krizlere, global ölçekteki ekonomik sıkıntılara, salgın hastalıklara ve çevre sorunlarına dair kehanetler sunuyor.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN