Başbakan'dan çarpıcı açıklamalar
Başbakan Erdoğan, AK Parti Kızılcahamam kapanış kampında konuşmasını yaptı.
Giriş Tarihi:
Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'nin Kızılcahamam'da düzenlenen 21. İstişare ve Değerlendirme kampının kapanış toplantısında konuştu.
İşte Başbakan'ın konuşmasından satır başları...
Öğleden önce ben ve bakan arkadaşlarım 4,5 saat milletvekilleriyle birlikte genel görüşme gerçekleştirdik.
Her fırsatta her zeminde istişare kültürünü yaşıyor, yaşatıyoruz.
Cumhuriyet tarihimizde farklı kesimlere bu kadar kulak veren bir başka hükümet olmamıştır.
Herkesin aynı şeyi düşündüğü bir dünya son derece sıkıcı, renksiz ve tekdüze bir dünya olurdu.
Burada bile getirilen görüşlerin dikkate alınacağının bilinmesini istiyorum.
Bize oy verenlerin olduğu kadar oy vermeyenlerin hakkını da savunacağız.
Yarın Hicri yılbaşını kutlayacağız. Bu yeni yılın ülkemiz, İslam coğrafyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Aynı zamanda Hazreti Hüseyin ve ailesi Muharrem ayının 10'unda Kerbela'da şehit edilmişti. Hz. Hüseyin örnek bir şahsiyetti. Yaşamı kadar şehadeti de bizlere çok önemli unutulmayacak dersler verdi. Hz. Hüseyin bize haksızlık karşısında eğilmenin zillet esaret onursuzluk olduğunu öğretti.
Masum müslümanlara kasteden herkes Hz. Hüseyin'in değil hiç tartışmasız şekilde Yezid'in yanında yer almıştır. Bugün kardeşine kasteden herkes Hz. Hüseyin'in aziz hatırasını çiğnemiştir. Biz Hz. Hüseyin'in safında yer almaya devam ediyoruz. Suriye'de adeta mini Kerbelalar yaşanıyor. Şam'daki Yezid havadan ve yerden kardeşlerine ölüm gönderiyor. Mısır'da da kardeşin kardeşi acımasızca katlettiğini görüyor, üzülerek şahitlik ediyoruz.
Rabia işareti dünyanın her yerinde artık haksızlığa dur işaretidir, katliamlara yeter, darbelere dur işaretidir.
Mısır'da oyları hiçe sayılan Tahrir'dekiler olsaydı Türkiye onları da savunacaktı. Her yerde sandık namustur. Dünyanın her yerinde sandık namustur. Millet arkamızda durduğu müddetçe dünya mazlumları için sesimizi yükseltmeye hakkı söylemeye devam edeceğiz.
3 Kasım seçimlerinin üzerinden bugün 11 yıl geçti. En az 3 Kasım seçimleri kadar önemli 30 Mart seçimlerine hazırlanıyoruz.
Kasım 2002'de milletin emanetini omuzladık, zirveye doğru yola çıktık. Biz öyle bir yokuş çıkıyoruz ki durmanın, duraklamanın hiç bir mazereti olamaz. Menzile varmakla mükellef değiliz ama menzile giden yolda emaneti çok iyi kavramak zorundayız. IMF'ye borcumuz yok. Alan el değil veren el konumuna yükseldik.
Ankara çalışıyor genel merkez çalışıyor diyerek ihmal bataklığına saplanan, 3 Kasım 2002'deki emanete kast etmişlerdir. Eğer sen yoksan bir eksiğiz. Her kademedeki arkadaşım genel başkandan sandık müşahidine kadar bu teşkilat içinde en kritik noktadadır.
Onların görevi yakıp yıkmak, bizim görevimiz ise daha fazlasını yapmak. Onlar kışkırtmada o kadar yürekliyse, biz birleştirmede o kadar yürekli olmak zorundayız.
Alçakların şerefsizlerin cesareti kadar namusluların cesaretleri olmazsa o zaman kaybederiz. Onların omuzlarında milletin emaneti yok. Milletin sancağı yok. Biz hem sorumlu olmak, hem de elimizdeki sancağı muhafaza etmek hem de onlardan daha cüretkar olup saldırılarına göğüs görmek zorundayız.
Onlar teröre taşa molotofa yağmacılığa başvursa bile biz hukuk içinde kalmak, ağır başlı olmak ama aynı zamanda da cesur olmak zorundayız. Vurarak olmaz. Hatta defansta kalarak olmaz, biz ofansif olacağız.