KCK'nın duruşması ertelendi

Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK ile ilgili davada 103'ü tutuklu 151 sanığın yargılanmasına yarın devam edilecek

Giriş Tarihi 18 Ekim 2010, 00:00 Güncelleme 18 Ekim 2010, 17:12
KCK’nın duruşması ertelendi

İÇİNDEKİLER

Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması KCK ile ilgili dava, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Gün sonunda sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi. tahliye

Diyarbakır Adliyesi'nde özel salonda yapılacak duruşma öncesi Yenişehir semtindeki adliye binası çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, adliye binası çevresindeki bazı kavşak ve caddeler trafiğe kapatıldı.

Sanıklar Diyarbakır E ve D Tipi Cezaevi'nden yoğun güvenlik önlemi altında Diyarbakır Adliyesine getirildi. Dava nedeniyle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünün yaklaşık 2 bin polis görevlendirdiği belirtildi.

Özel salonda yapılacak duruşmaya sanıklar ve avukatlar dışında aralarında gazeteci, sanık yakınlarının da bulunduğu toplam 90 kişi alınacak. Bu 90 kişinin 10'unu gazeteciler oluşturacak.

Duruşmayı izlemek üzere Diyarbakır'a gelen ve aralarında Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Başkanı Souhayr Belhassen'in de bulunduğu yabancı heyetler adliye binasına geliyor.

Öte yandan, duruşma nedeniyle bazı BDP'liler adiliye binası çevresinde toplanmaya başladı.

103'Ü TUTUKLU 151 SANIK YARGILANIYOR

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 7 bin 578 sayfalık iddianamede, 103'ü tutuklu 151 sanık hakkında TCK'nın ''devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma', ''terör örgütü üyesi ve yöneticisi olma'', ''terör örgütüne yardım ve yataklık etme'' suçlarından 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor.

Hakkında yakalama kararı bulunan terör örgütü PKK'nın sözde Avrupa sorumlusu Sabri Ok'un ilk şüpheli olarak yer aldığı iddianamede, kapatılan Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) 28 yöneticisi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de aralarında bulunduğu 12 belediye başkanı, 2 il genel meclisi başkanı ile 2 belediye meclis üyesi de şüpheliler arasında bulunuyor.

26'sı kadın olan 103 tutuklu arasında Batman Belediye Başkanı Nejdet Atalay, Diyarbakır'ın Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin, Şırnak'ın Cizre Belediye Başkanı Aydın Budak, Şanlıurfa'nın Suruç Belediye Başkanı Ethem Şahin ve Viranşehir Belediye Başkanı Leyla Güven, Mardin'in Kızıltepe Belediye Başkanı Ferhan Türk'ün yanı sıra kapatılan DTP'nin eski genel başkan yardımcıları Kamuran Yüksek, Bayram Altun ile Selma Irmak, eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkan vekili Ali Şimşek, İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Muharrem Erbey, kapatılan DEP'in eski milletvekili Hatip Dicle, eski Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin, eski Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, eski Viranşehir Belediye Başkanı Emrullah Cin, eski Ergani Belediye Başkanı Nadir Bingöl, DİSKİ Genel Müdürü Yaşar Sarı, Ramazan Dede ve Abbas Çelik de yer alıyor.

ÖZEL SALON İNŞA EDİLDİ
Sanık sayısının fazlalığı nedeniyle, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ettikten hemen sonra, duruşmanın uygun ortamda yapılması için Adalet Bakanlığı'ndan salon talep etti. Uygun salon arayışına giren Adalet Bakanlığı ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır adliye binalarının arasındaki boş alana, yeni bir salon yapma kararı aldı. Çelik ve betondan 600 metrekare alan üzerine inşa edilen 500 kişilik salona ses sisteminin yanı sıra hareketli kameralar da konuldu.

KÜRTÇE SAVUNMA YAPMAK İSTEDİLER

KCK/TM davasında Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, duruşmaya tek tek kimlik tespiti yerine firarilerin dışındaki sanıkların isimlerini okudu. İsimleri okunan sanıklar Kürtçe olarak 'buradayım' veya 'Evet' diye karşılık verdi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, ismi okunduğu sırada hiç bir söz söylemeden ayağa kalkarak elini kaldırdı.

Duruşmaya tutuklu sanıkların tümü katılırken, tutuksuz yargılanan sanıklardan 6'sı gelmedi. Duruşma salonunda 160 avukat sandalyesi bulunurken, salonda yaklaşık 300 avukat hazır bulundu. Avukatlar, hangi sanığın avukatı olduğunu tek tek bildirdi.

8 KAMERA KAYDETTİ
Duruşma salonuna 3'ü hareketli 8 kamera konulurken, tutanak tutulmadı. Tutunakların daha sonra görüntü kayıtlarının çözümünden sonra tutulacağı belirtildi. Duruşmada iddianameye hazırlayan savcı İsmail Aksoy'un yanı sıra savcı Adem Özcan da görev aldı.

"İDDİANAMENİN OKUNMASINI İSTEMİYORUZ"
Mahkeme başkanın iddianamenin kabulunu okuması ardından avukatlar adına Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, söz aldı. Aktar, Türkiye, hatta dünyanın gözünün bu davada olduğunu savunurken şunları söyledi:

"Kürt siyasetçiler, insan hakları aktivistileri, avukatlar yargılanıyor. Savunma hakkını sonuna kadar kullanacağımıza inancımız tam. Sanıklar politik kimlikleri dolayısıyla yargılanıyor. İddia makamı akla hayale zor gelen 7 bin 500 sayfalık iddianame hazırlamış. Bu iddianamenin okunması çok zaman alacak. Savunmaya daha çok yer verilmeli. 'Burada kim mağdur?' sorusuna bakarsak, burada yargılanan sanıklara oy veren insanlar madurdur. Bu nedenle iddianamenin okunmasının zaman alacak. İddianamenin okunmamasını taep ediyoruz."

DİCLE: TÜM SANIKLARIN SÖZCÜSÜYÜM

Daha sonra söz alan tutuklu sanıklardan Hatip Dicle, salondaki tutuklu tüm sanıklar adına söz aldığını ve tüm sanıkların sözcüsü olduğunu söyledi. Dicle, mahkeme heyeti, avukat ve sanıklar olarak üçlü yargılamanın sağlıklı yapılabilmesi için sözcü olduğunu ve zaman zaman söz alarak sanıklar adına konuşacağını söyledi. Dicle, halk arasında 'Keşke olmasıydı' diye bir sözün olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Keşke bu yargılama olmasaydı. Demokratik bir ülkede, Kürt halkının siyasi temsilcileri faaliyet yürüttükler için sanık sandalyesinde sizin karşınızda oturtulmasaydı. Bu sorunun merkezinde Kürt sorunu var. Devlet katında Cumhurbaşkanı, Başbakanlık makamında bu sorunun tartışıldığı bir süreçte, yargıyı meşgul etmek anlamsızdır. Halk arasında 'bir musebetten bin hayır çıkar' sözü var. Umarım bu yargılamadan da hayır çıkar. Bu yargılamla Kürt sorunun çözümüne katkı sunar."

Hatip Dicle, bundan sonra ana dilde savunma yapmak istediklerini bildirirken, "Adil yargılama ve savunma hakkının bir parçası Lozan Antlaşması'nın 37, 42 ve 39'uncu maddelerinde dil hakkı belirlenmiştir. 86 yıldır bu maddeler çok çiğnendi.

Bir araştırma yaptım. Bizler bu salonda bulunan 103 tutuklu sanıktan 47'si 10 yıl ve üzeri, 7'si ise 20 yıl ve üzeri cezaevinde kalmışlar. Biz siyasi hareket olarak Türkçe'yi resmi dil olarak benimsedik. Ancak, bizim ana dilimiz Kürtçe yasaklandı. Bugün burada savunmada kendi dilimizi özgürce kullanmak istiyoruz. Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Silahlı şiddet modundan, demokratik siyasetin hakim olmasını istiyoruz. Bu yargılamada bize yaklaşımınız, şiddet alanını daraltır" diye konuştu.

Savunma avukatları söz alarak, sanıkların savunmalarını Kürtçe yapması ve tercüman tayin edilmesi isteğinde bulundu.

Bugünkü duruşmanın sonunda sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti yarına erteledi.