Tekrar ve yeniden bir şeyler yapılmalıydı. Mustafa Kemal Paşa, Mütareke döneminde İstanbul'da kaldığı süre içinde s dört kez Padişah Vahdettin'i ziyaret etmişti. İzmir'in işgalinin ertesi günü Mustafa Kemal'i kabul eden Sultan Vahdettin, Boğaziçi'nde bulunan düşman zırhlılarının saraya çevrilmiş toplarını göstererek; "Görüyorsun, ben artık memleket ve milleti nasıl kurtarmak lazım düşünüyorum, geleceğini hayal etmek istiyorum. İnşallah millet uyanır ve dikkatli olur. Bu kötü durumdan gerek bizi, gerekse kendisini kurtarır" dedi. Mustafa Kemal Paşa'da "Başarılı olunması için kendisine itimat edilmesini" istedi. Daha sonra da Fethi Okyar, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Rauf Orbay, Albay İsmet İnönü ile durum değerlendirmesinde bulundu.
FİKİR AYRILIKLARI BAŞLADI
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Samsun'a ayak bastı.
Temmuz başlarında geldiği Erzurum'da, yakın arkadaşı Kazım Karabekir tarafından karşılandı. Erzurum Kongresi sonra, Sivas Kongresi yapıldı. 23 Nisan 1920'de Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisi milletvekillerinin geliş kaynakları; Osmanlı Meclis-i Mebusanı, yeni seçilen milletvekilleri ile Malta'dan sürgünden kurtularak gelen milletvekilleriydi.
Kuşkusuz Millî Mücadele'ye katılan Kuvâ-yi Milliyeciler arasında daha önce İttihat ve Terakki Fırkası'na girmiş; Osmanlı Meclisi'nde bu fırkanın mebusluğunu, hatta bakanlığını yapmış; Cemiyet'in ve Parti'nin çeşitli kademelerinde hizmet vermiş siyasîler, askerler ve idareciler bulunuyordu. 1922'de Meclis, Birinci Grup ve İkinci Grup adıyla iki gruba ayrılmıştı. Ülkenin "diktatörlüğe" yöneldiğini iddia eden ikinci (İkinci Müdafaa-i Hukuk Grubu) grup lideri Erzurum vekili Hüseyin Avni Beydir. vekili Selahattin Bey, Sivas vekili Vasıf Bey, Erzurum vekili Süleyman Necati gibi vekilleri yanındadır. Cumhuriyet ilan edilip, Mustafa Kemal Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da, bu iki grubun birbirleri arasındaki fikir ayrılıkları sürüyordu. Mustafa Kemal önderliğindeki Birinci Grup, 8 Nisan 1923'te yapılan seçimlere tek liste ile girerek biri dışında bütün milletvekilliklerini elde ediyordu.
Atatürk Milli Mücadele'ye vurulan İttihatçı damgasını silmek için sık sık İttihat ve Terakki Partisi'ni ihyaya çalışmayacağına dair resmi yeminler etmek ve ettirmek ihtiyacını hissetmiş, bazı İttihatçı ileri gelenlerini de işe karıştırmamaya çalışmıştı. Atatürk hem İttihatçı hem İttihatçılara karşıydı. Ama onlarla bağı hiçbir zaman koparmıyordu. Mustafa Kemal, 9 Eylül 1923'te Halk Fırkası'nı kurarken de bu gözlendi. İttihatçılar, CHP'nin hem Meclis hem de teşkilatlarında yer aldı. CHP, İttihat Terakki'nin bir devamıdır. Bu bir tarihsel gerçekliktir.
İZMİR SUİKASTI
Mustafa Kemal'in silah arkadaşlarından Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Adnan Adıvar, Ali Fuat Cebesoy, Hüseyin Avni, Cafer Tayyar Eğilmez, Refet Bele, gibi bazı vekillerinin 1924 yılında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı (TCF) kurması ile ittihatçıların ikiye ayrıldıkları gözlendi. Ağırlıklı olarak CHP'de bulunurken, İzmir suikastı nedeniyle, Kazım Karabekir'in yanında yer alan bazı ittihatçılar'ın idam edilerek tasfiyeye uğraması bu nedenle kafa karışıklığı yaratmıştı. Atatürk'ün, darbeci İttihatçıları pek sevmediği bir gerçektir. İzmir suikastı, 1926 yılında İzmir'de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tasarlanmış bir suikast girişimidir.
İhbara göre suikastçıların arasında eski Lazistan mebusu olan Ziya Hurşit, İttihat ve Terakki'nin fedaisi Çopur Hilmi, Gürcü Yusuf ve Samsun da kahve işleten Laz İsmail vardı. Yakalanıp tutuklandılar. Suikastın arkasında, kapatılmış Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın içindeki bir grup olduğu sonucuna varıldı. Mustafa Kemal, Başbakan İsmet İnönü'den suikasta adlarının karıştığına inandığı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyelerinin paşa olanlar dâhil tutuklamasını istedi. Yargılananlar arasında Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Bekir Sami Kunduh, Cafer Tayyar Eğilmez, Vasıf Karakol gibi Kurtuluş Savaşı'nın önde gelen isimleri de vardı. Rauf Orbay, gıyabında on yıl hapis cezası aldı. İttihatçıların üst seviyesinde sayılabilecek, Dr. Nazım, Cavit Bey ve Kara Kemal gibi dişli İttihatçılar dâhil 19 kişi de 1926 İzmir Suikastı Davası'nı takip eden günlerde idam edildi.