Bizzat Allah Teâlâ'nın Zikri: Salât-ü Selam
Bizzat Rabbimiz Allah (c.c.) Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) Salât-ü Selam ediyor, meleklerine ettiriyor ve inananlara da etmelerini emrediyor.
Giriş Tarihi:
Değerli Dostlar, Ramazan Ayı'na girerken bu mübarek ayın ilk on gününün rahmet, ikinci on gününün mağfiret (bağışlanma), son on gününün ise cehennem azabından kurtuluş olduğunu sizlerle paylaşmıştık. İlk on günde, Ramazan'a kavuşmanın sevinciyle, aşkla, şevkle, kul olduğumuzun idrakiyle ibadetlere sarılıp, nefsimize bir dur bakalım dedik, Cenâb-ı Allah'ın rahmetine garkolduk.
İnşaallah önümüzdeki on günde de, mağfiretine nail oluruz.
Cenâbı Hak, Kur'ânı'ı Kerim'de; "Ben ve meleklerim; O Nebiye, Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) Salât ediyoruz. Ey iman edenler siz de edin." diye emir buyuruyor.
Yani, yarattığı her mahlukatına kendini tespih ettiren, zikrettiren Allah Teâlâ; "Benim zikrim de, O Habibime Salât-ü Selamdır." buyuruyor.
Salât-ü Selam'ın fazileti ve önemi hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birçok hadis buyurmuş, bizzat kendisi de salat-ü selam ettiğini ifade etmiştir.
Salât-ü Selam, Allah (c.c.) katında o kadar makbul ve sevimlidir ki, riya ile, yani gösteriş için bile olsa kabul olunacağı müjdelenmiştir.
Salât-ü Selam hakkında bilmemiz gereken çok mühim iki şey daha var.
Birincisi; Efendimiz'in (s.a.v.) ismi anlıdığında Salât-ü Selam getiren kişiye iki meleğin gelip Allah seni affetsin, mağfiret etsin diye dua etmesi ve cümle meleklerin bu duaya Âmin demesi.
İkincisi ise; bu esnada, yani Efendimiz'in (s.a.v.) ism-i şerifi anıldığında Salât-ü Selam getirmeyene de iki meleğin gelmesi ancak bu sefer Allah seni affetmesin, mağfiret etmesin diye beddua etmesi ve bu duaya meleklerin Âmin diye karşılık vermesidir.
Dostlar, Salât-ü Selam yapsak da olur yapmasak da olur cinsten bir nafile değil, yapmakla emrolunduğumuz bir ibadettir.
Kıymetli Dostlar, duasının başında, ortasında ve sonunda Salât-ü Selam etmeyenin duası bile kabul olmaz, Cenâb-ı Allah'ın katına yükselemez ki kabul edilsin. Bunu daha önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Ama bu ne demek onu anlatmamıştık.
Dua, Allahımızla dertleşmek, ona halimizi arzetmektir. Duamız Allah (c.c.) katına yükselmiyorsa, Hazreti Allah katında adımız da, selamımız da anılmıyor demektir. Yani Salât-u Selam okumayanı Cenâb-ı Hak, muhatap bile kabul etmiyordur.
Duamızın tamamını Salât-ü Selama ayırsak gene de az!
Kıymetli Dostlar, meşhur hadistir, mealen özetini aktaralım. Ashab'dan Ubey bin Kâb (ra), Efendimiz'e (s.a.v.) sorar; "Ya Resulallah, duamın ne kadarını size, Salât-u Selama ayırsam iyidir; dörtte bir nasıl olur?" Efendimiz (s.a.v.); "Artırsan daha hayırlı olur." buyurur. Hz. Kâb artırır taa ki en sonunda, "Duamın tamamını Salât-u Selama ayırsam, nasıl olur?" diye sorana dek. Efendimiz (s.a.v.) o zaman; "İşte bu senin için kâfidir." buyururlar.
Dostlar, Efendimiz (s.a.v.) Salât-u Selam ile ilgili o kadar büyük müjdeler veriyor ki; bunları duyduktan sonra insanın duasının tamamını buna ayırası geliyor. Dilerseniz, bu müjdeli hadislerden bazılarını, sizler için özetlenmiş mealleriyle hep beraber hatırlayalım ve Salât-u Selamlarla şu satırları okuyalım...
Efendimiz (s.a.v.), bir sabah sahabilerinin yanına neşeli bir şekilde geldiler.
Sahabiler; "Ey Allah'ın Rasulü!
Sizi bu sabah çok neşeli görüyoruz. Sebebi nedir?" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle cevap verdi: "Rabbimden bir elçi bana gelerek "Ümmetinden sana bir Salâvat getirene Allah Teâlâ on hasene (sevab) yazar ve onun günahlarından on tanesini silerek on derece yükseltir. Ayrıca Allah Teâlâ ona, getirdiği Salâvatın bir aynını getirir." buyurdu. (İmam Ahmed, Nesâi)
"Bir kul bana Salâvat getirdiği sürece melekler de onun için istiğfar ederler. Artık kul bunu ister az yapsın, ister çok." (İmam Ahmed)
"Gece rüyamda hayret verici bir şey gördüm. Ümmetimden bir adam, sırat köprüsünde sürünerek ve emekleyerek ilerlemeye çalışıyordu.
Bana getirdiği Salât-u Selamlar geldi, elinden tutarak ayağa kaldırdı.
Böylece sıratı geçti." (Taberâni)
"Kim bana sabahladığı zaman on ve akşamladığı zaman on kez Salât-u Selam ederse, kıyamet gününde şefaatim ona ulaşır." (Taberâni)
Salât-u Selamla ilgili olarak Hz. Ebu Bekir (r.a.) Efendimiz şöyle buyurmuştur; "Hz. Peygamber'e getirilen Salâvat; günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha iyi ve daha fazla imha eder. Hz. Peygamber'e verilen Selam ise köle azad etmekten daha üstündür. Aynı şekilde Hz.
Peygamber'i sevmek de can bağışlamaktan ya da Allah yolunda çalınan kılıç darbelerinden daha efdâldir." (Hayatü-s Sahabe) Kıymetli dostlar, burada aktardıklarımız denizde damla miktarıncadır. Salât-u Selamla ilgili olarak daha bir çok hadis-i şerif ve menkıbe aktarılabilir. Biz yerimiz elverdiğince anlattık.
Fazlasını bulmak elbette lazımdır ancak bu konudaki tüm hadisleri bilmek bir Salât-u Selam etmez.
Dillerimizi Salât-u Selamla tatlandırmak da lüzumludur, vesselam.
Efendimiz'e Kendini Tanıtmak İsteyen Salât-u Selam'ı Çok Çeksin
Kıymetli Dostlar, Salât-u Selam'la ilgili, ne kadar şey bilsek de, ne kadar şey yazsak da bir kez etmiş olmanın ne sevabını ne de tadını vermez. Düşünün, Efendimiz (s.a.v.) 'Bir kimse bana Salât ve Selam ederse, Hazreti Allah, ruhumu bedenime iade eder ve Ben o selamı alırım.' buyuruyor. Yani...
Yanisi, Efendimiz'le (s.a.v.) bizzat konuşmuş oluyoruz, selamlaşmış oluyoruz her Salât-ü Selam edişimizde.
Buraya kadar edenin halini anlatmaya çalıştık, peki etmeyenin hali ne olur ondan da biraz bahsedelim. Öncelikle, Allah'ın (c.c.) emridir, tutmayanı dilerse cezalandırır, ismi anıldığında etmeyene melekler beddua eder, duada etmeyenin hâceti Allah katına yükselmez. Hatta bununla ilgili bir menkıbe varki onu duyunca, bu bile adam olana ceza olarak yeter diyeceksiniz. Âlim bir zât, hani namazında, ibadetinde, ilimle meşgul. Bir gece rüyasında Efendimiz'in meclisinde buluyor kendini. Peygamber Efendimiz herkese ismiyle hitap edip hal hatır soruyor fakat bu zatın yüzüne bile bakmıyor. En sonunda o kişi, 'Ya Resulallah bana niye selam vermediniz ben de sizin ümmetinizdenim deyince, Efendimiz (s.a.v.), 'Ben ümmetimi bana ettikleri Salât-u Selam'dan tanırım. Seni tanımadığıma göre, bu hususta bir eksikliğin olmalı' buyuruyor. O kişi, ölene kadar Salât-u Selam'ı dilinden de gönlünden de düşürmüyor.
Dostlar, şimdi o zât ömrünü Kur'ân'a, ilime, halka hizmete vakfetmiş birisiymiş ki, Salât-u Selam'daki eksikliği böyle nazik bir şekilde kendisine bildirilmiş.
Bizlerin de bu eksikliğimizi farketmemiz için Efendimiz'den (s.a.v.) böyle bir ikaz beklememiz pek akıllıca olmayacaktır.
Bizlerin yapması gereken, birbirimizi teşvik ederek ikaz etmek olmalıdır. Bu husustaki bilgilerimizi artırmak ve din kardeşlerimizle vakti, fırsatı geldiğinde paylaşmak olmalıdır.
Fakat en önemlisi, dilimizi günlük en azından sabah on, akşam on Salât-u Selam etmeye alıştırmak olmalıdır.
Cümlemizin Salât-u Selam'ın bereketiyle, Efendimiz'in (s.a.v.) ismen tanıdığı ve sevdiği kullardan olmaklığımız duası ile, Allah'a (c.c.) emanet olunuz.
Gönül sahifesi
Efendimiz'in (s.a.v.) imdadına yetiştiği ÜMMETi
Evliyaullahdan Süfyan-ı Sevri (K.S.) Hazretleri der ki :
Ben hac'da idim. Kâbe-i Muazzamayı tavaf ederken bir delikanlı gördüm ki; Kâbede, Arafat'da ve Müzdelife'de, Mina'da ve Kâbetullahı tavafda salavatdan başka hiç bir dua okumadı. Sadece Salâtü Selam etti. Kendisine münasip bir lisan ile :
- Her yerin bir duası vardır.
Eğer bilmiyorsan sana talim edeyim, dedim.
- Hepsini bilirim. Başımdan geçen bir hadiseyi size anlatayım da, niçin dua okumadığımı ve yalnız Âlemlerin Efendisine Salâtü Selam getirdiğimin sebebini görün! Dedi ve anlatmağa başladı:
- Biz Horasan ehliyiz. Hac vazifesini eda için babamla birlikte hac kafilesi ile yola çıktık.
Kufe'ye vardığımızda, babam rahatsızlanıp gece yarısı ahirete göçtü, üzerini örttüm. Kimseyi rahatsız etmemek için Allah'a tevekkül edip ağlayarak oturdum.
Bir aralık, babamı tekrar görmek istedim. Yüzünden örtüyü kaldırdım ki, babamın başı eşek başına dönmüştü.
- Ben, bu hali görünce ne yapacağımı şaşırdım. Ne yüzle bunu ahaliye söyleyebilirdim.
Böyle düşünürken bana uyku gibi, bir hal geldi. O aralık çadırın kapısı açılıp içeriye yüzü örtülü bir zat girdi ve yüzünden örtüsünü kaldırdı, bana dedi ki :
- Ne kadar üzüntülüsün. Bu ne büyük gam böyle? Ben cevaben :
- Efendim, ben gamlı olmayayım da kimler gamlansın? dedim. Hemen yürüdü, babamın yattığı yere varıp; üzerinden örtüyü çekip, yüzünü mesh eyledi.
Ben de kalktım baktım ki; babamın yüzü eskisinden de güzel; ayın ondördü gibi nurlanmış parlıyor. Bu mucizeyi görünce o zâta yaklaşıp :
- Siz kimsiniz? Ey iyilik seven insan! Diye sorduğumda :
- Ben; Muhammed Mustafayım (s.a.v.). dedi - Nedir bu hal, Allah aşkına bana söyleyin!.. Diye mübarek ayaklarına kapandım, ve ağlayarak niyaz ettim. Bana lutf ile dedi ki:
- Senin baban tefeci idi, faiz yerdi. Tefecilik yapanlara hükmüllah budur. Ya dünyada, yada ahiretde eşek suretine girse gerektir. Amma, Allah Teâlâ senin babanı bu surete dünyada iken koydu. Buna mukâbil babanın dünyada iken iyi bir hasleti vardı.
Yatağına yatmadan evvel her gece, bana 100 salâvat okurdu. Vakta ki; bana babanın bu hale geldiğini; ümmetimin verdiği salâtı bana ulaştıran Melek tarafından haber verilince, hemen Allah'tan bana salât okuyan baban için şefi'i olmayı istedim; müsaade olundu. Ben de geldim, şefaat ile babanı bu halden kurtardım, dedi.
- Ben de bundan böyle hiç bir dua etmem, ancak Resule Salâtü Selam ederim, diye ahdettim.
Zira, Resule Salatü-Selamı dünya ve ahirette insana kafi geleceğini anladım, dedi.
AYET-İ KERİME
Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere Salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle Salât ve Selâm edin.
Ahzab 56
Hz. İnsan'dan insana sesleniş
HADiS-İ ŞERİF
"Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir Müslümanın yanında anıldığım da bana Salâvat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona 'Allah seni bağışlasın' Âmin' derler. Bir Müslümanın yanında adım zikrolunduğunda da bana Salâvat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: 'Allah seni bağışlamasın' 'Âmin' "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok Salâvat okuyandır." (Tirmizî)
SORDUM ÖĞRENDİM
SORDUM
Salât-u Selam ne demektir? Salât kelimesi sözlükte "dua, tebrik, yüceltme" manasındadır. Dini manada, dua ve namaz demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için kullandığımız Salât ise "dünyada ve ahirette Allah'tan yüceltme talebinde bulunmaktır." "Selâm" kelimesi ise "dünyada da ahirette de kişinin sıkıntılardan kurtulmasıdır." ÖĞRENDİM
DUA
Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz Aişe validemize; "Ey Aişe, bütün peygamberleri kendinden razı etmeden uyuma!" buyurdu. Ve bu Salât- u Selamı talim ettirdi. Allahümme salli ala Muhammedin ve Âdeme ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve ma beynehüm minen nebiyyine vel mürseliyn Salavatüllahi ve selamühü aleyhim ecmaiyn
İnşaallah önümüzdeki on günde de, mağfiretine nail oluruz.
Cenâbı Hak, Kur'ânı'ı Kerim'de; "Ben ve meleklerim; O Nebiye, Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) Salât ediyoruz. Ey iman edenler siz de edin." diye emir buyuruyor.
Yani, yarattığı her mahlukatına kendini tespih ettiren, zikrettiren Allah Teâlâ; "Benim zikrim de, O Habibime Salât-ü Selamdır." buyuruyor.
Salât-ü Selam'ın fazileti ve önemi hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) birçok hadis buyurmuş, bizzat kendisi de salat-ü selam ettiğini ifade etmiştir.
Salât-ü Selam, Allah (c.c.) katında o kadar makbul ve sevimlidir ki, riya ile, yani gösteriş için bile olsa kabul olunacağı müjdelenmiştir.
Salât-ü Selam hakkında bilmemiz gereken çok mühim iki şey daha var.Birincisi; Efendimiz'in (s.a.v.) ismi anlıdığında Salât-ü Selam getiren kişiye iki meleğin gelip Allah seni affetsin, mağfiret etsin diye dua etmesi ve cümle meleklerin bu duaya Âmin demesi.
İkincisi ise; bu esnada, yani Efendimiz'in (s.a.v.) ism-i şerifi anıldığında Salât-ü Selam getirmeyene de iki meleğin gelmesi ancak bu sefer Allah seni affetmesin, mağfiret etmesin diye beddua etmesi ve bu duaya meleklerin Âmin diye karşılık vermesidir.
Dostlar, Salât-ü Selam yapsak da olur yapmasak da olur cinsten bir nafile değil, yapmakla emrolunduğumuz bir ibadettir.
Kıymetli Dostlar, duasının başında, ortasında ve sonunda Salât-ü Selam etmeyenin duası bile kabul olmaz, Cenâb-ı Allah'ın katına yükselemez ki kabul edilsin. Bunu daha önceki yazılarımızda da belirtmiştik. Ama bu ne demek onu anlatmamıştık.
Dua, Allahımızla dertleşmek, ona halimizi arzetmektir. Duamız Allah (c.c.) katına yükselmiyorsa, Hazreti Allah katında adımız da, selamımız da anılmıyor demektir. Yani Salât-u Selam okumayanı Cenâb-ı Hak, muhatap bile kabul etmiyordur. Duamızın tamamını Salât-ü Selama ayırsak gene de az!
Kıymetli Dostlar, meşhur hadistir, mealen özetini aktaralım. Ashab'dan Ubey bin Kâb (ra), Efendimiz'e (s.a.v.) sorar; "Ya Resulallah, duamın ne kadarını size, Salât-u Selama ayırsam iyidir; dörtte bir nasıl olur?" Efendimiz (s.a.v.); "Artırsan daha hayırlı olur." buyurur. Hz. Kâb artırır taa ki en sonunda, "Duamın tamamını Salât-u Selama ayırsam, nasıl olur?" diye sorana dek. Efendimiz (s.a.v.) o zaman; "İşte bu senin için kâfidir." buyururlar.
Dostlar, Efendimiz (s.a.v.) Salât-u Selam ile ilgili o kadar büyük müjdeler veriyor ki; bunları duyduktan sonra insanın duasının tamamını buna ayırası geliyor. Dilerseniz, bu müjdeli hadislerden bazılarını, sizler için özetlenmiş mealleriyle hep beraber hatırlayalım ve Salât-u Selamlarla şu satırları okuyalım...
Efendimiz (s.a.v.), bir sabah sahabilerinin yanına neşeli bir şekilde geldiler.Sahabiler; "Ey Allah'ın Rasulü!
Sizi bu sabah çok neşeli görüyoruz. Sebebi nedir?" diye sordular. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle cevap verdi: "Rabbimden bir elçi bana gelerek "Ümmetinden sana bir Salâvat getirene Allah Teâlâ on hasene (sevab) yazar ve onun günahlarından on tanesini silerek on derece yükseltir. Ayrıca Allah Teâlâ ona, getirdiği Salâvatın bir aynını getirir." buyurdu. (İmam Ahmed, Nesâi)
"Bir kul bana Salâvat getirdiği sürece melekler de onun için istiğfar ederler. Artık kul bunu ister az yapsın, ister çok." (İmam Ahmed)
"Gece rüyamda hayret verici bir şey gördüm. Ümmetimden bir adam, sırat köprüsünde sürünerek ve emekleyerek ilerlemeye çalışıyordu.Bana getirdiği Salât-u Selamlar geldi, elinden tutarak ayağa kaldırdı.
Böylece sıratı geçti." (Taberâni)
"Kim bana sabahladığı zaman on ve akşamladığı zaman on kez Salât-u Selam ederse, kıyamet gününde şefaatim ona ulaşır." (Taberâni)
Salât-u Selamla ilgili olarak Hz. Ebu Bekir (r.a.) Efendimiz şöyle buyurmuştur; "Hz. Peygamber'e getirilen Salâvat; günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha iyi ve daha fazla imha eder. Hz. Peygamber'e verilen Selam ise köle azad etmekten daha üstündür. Aynı şekilde Hz.Peygamber'i sevmek de can bağışlamaktan ya da Allah yolunda çalınan kılıç darbelerinden daha efdâldir." (Hayatü-s Sahabe) Kıymetli dostlar, burada aktardıklarımız denizde damla miktarıncadır. Salât-u Selamla ilgili olarak daha bir çok hadis-i şerif ve menkıbe aktarılabilir. Biz yerimiz elverdiğince anlattık.
Fazlasını bulmak elbette lazımdır ancak bu konudaki tüm hadisleri bilmek bir Salât-u Selam etmez.
Dillerimizi Salât-u Selamla tatlandırmak da lüzumludur, vesselam.
Efendimiz'e Kendini Tanıtmak İsteyen Salât-u Selam'ı Çok Çeksin
Kıymetli Dostlar, Salât-u Selam'la ilgili, ne kadar şey bilsek de, ne kadar şey yazsak da bir kez etmiş olmanın ne sevabını ne de tadını vermez. Düşünün, Efendimiz (s.a.v.) 'Bir kimse bana Salât ve Selam ederse, Hazreti Allah, ruhumu bedenime iade eder ve Ben o selamı alırım.' buyuruyor. Yani...
Yanisi, Efendimiz'le (s.a.v.) bizzat konuşmuş oluyoruz, selamlaşmış oluyoruz her Salât-ü Selam edişimizde.
Buraya kadar edenin halini anlatmaya çalıştık, peki etmeyenin hali ne olur ondan da biraz bahsedelim. Öncelikle, Allah'ın (c.c.) emridir, tutmayanı dilerse cezalandırır, ismi anıldığında etmeyene melekler beddua eder, duada etmeyenin hâceti Allah katına yükselmez. Hatta bununla ilgili bir menkıbe varki onu duyunca, bu bile adam olana ceza olarak yeter diyeceksiniz. Âlim bir zât, hani namazında, ibadetinde, ilimle meşgul. Bir gece rüyasında Efendimiz'in meclisinde buluyor kendini. Peygamber Efendimiz herkese ismiyle hitap edip hal hatır soruyor fakat bu zatın yüzüne bile bakmıyor. En sonunda o kişi, 'Ya Resulallah bana niye selam vermediniz ben de sizin ümmetinizdenim deyince, Efendimiz (s.a.v.), 'Ben ümmetimi bana ettikleri Salât-u Selam'dan tanırım. Seni tanımadığıma göre, bu hususta bir eksikliğin olmalı' buyuruyor. O kişi, ölene kadar Salât-u Selam'ı dilinden de gönlünden de düşürmüyor.
Dostlar, şimdi o zât ömrünü Kur'ân'a, ilime, halka hizmete vakfetmiş birisiymiş ki, Salât-u Selam'daki eksikliği böyle nazik bir şekilde kendisine bildirilmiş.
Bizlerin de bu eksikliğimizi farketmemiz için Efendimiz'den (s.a.v.) böyle bir ikaz beklememiz pek akıllıca olmayacaktır.
Bizlerin yapması gereken, birbirimizi teşvik ederek ikaz etmek olmalıdır. Bu husustaki bilgilerimizi artırmak ve din kardeşlerimizle vakti, fırsatı geldiğinde paylaşmak olmalıdır.
Fakat en önemlisi, dilimizi günlük en azından sabah on, akşam on Salât-u Selam etmeye alıştırmak olmalıdır.
Cümlemizin Salât-u Selam'ın bereketiyle, Efendimiz'in (s.a.v.) ismen tanıdığı ve sevdiği kullardan olmaklığımız duası ile, Allah'a (c.c.) emanet olunuz.
Gönül sahifesi
Efendimiz'in (s.a.v.) imdadına yetiştiği ÜMMETi
Evliyaullahdan Süfyan-ı Sevri (K.S.) Hazretleri der ki :
Ben hac'da idim. Kâbe-i Muazzamayı tavaf ederken bir delikanlı gördüm ki; Kâbede, Arafat'da ve Müzdelife'de, Mina'da ve Kâbetullahı tavafda salavatdan başka hiç bir dua okumadı. Sadece Salâtü Selam etti. Kendisine münasip bir lisan ile :
- Her yerin bir duası vardır.
Eğer bilmiyorsan sana talim edeyim, dedim.
- Hepsini bilirim. Başımdan geçen bir hadiseyi size anlatayım da, niçin dua okumadığımı ve yalnız Âlemlerin Efendisine Salâtü Selam getirdiğimin sebebini görün! Dedi ve anlatmağa başladı:
- Biz Horasan ehliyiz. Hac vazifesini eda için babamla birlikte hac kafilesi ile yola çıktık.
Kufe'ye vardığımızda, babam rahatsızlanıp gece yarısı ahirete göçtü, üzerini örttüm. Kimseyi rahatsız etmemek için Allah'a tevekkül edip ağlayarak oturdum.
Bir aralık, babamı tekrar görmek istedim. Yüzünden örtüyü kaldırdım ki, babamın başı eşek başına dönmüştü.
- Ben, bu hali görünce ne yapacağımı şaşırdım. Ne yüzle bunu ahaliye söyleyebilirdim.
Böyle düşünürken bana uyku gibi, bir hal geldi. O aralık çadırın kapısı açılıp içeriye yüzü örtülü bir zat girdi ve yüzünden örtüsünü kaldırdı, bana dedi ki :
- Ne kadar üzüntülüsün. Bu ne büyük gam böyle? Ben cevaben :
- Efendim, ben gamlı olmayayım da kimler gamlansın? dedim. Hemen yürüdü, babamın yattığı yere varıp; üzerinden örtüyü çekip, yüzünü mesh eyledi.
Ben de kalktım baktım ki; babamın yüzü eskisinden de güzel; ayın ondördü gibi nurlanmış parlıyor. Bu mucizeyi görünce o zâta yaklaşıp :
- Siz kimsiniz? Ey iyilik seven insan! Diye sorduğumda :
- Ben; Muhammed Mustafayım (s.a.v.). dedi - Nedir bu hal, Allah aşkına bana söyleyin!.. Diye mübarek ayaklarına kapandım, ve ağlayarak niyaz ettim. Bana lutf ile dedi ki:
- Senin baban tefeci idi, faiz yerdi. Tefecilik yapanlara hükmüllah budur. Ya dünyada, yada ahiretde eşek suretine girse gerektir. Amma, Allah Teâlâ senin babanı bu surete dünyada iken koydu. Buna mukâbil babanın dünyada iken iyi bir hasleti vardı.
Yatağına yatmadan evvel her gece, bana 100 salâvat okurdu. Vakta ki; bana babanın bu hale geldiğini; ümmetimin verdiği salâtı bana ulaştıran Melek tarafından haber verilince, hemen Allah'tan bana salât okuyan baban için şefi'i olmayı istedim; müsaade olundu. Ben de geldim, şefaat ile babanı bu halden kurtardım, dedi.
- Ben de bundan böyle hiç bir dua etmem, ancak Resule Salâtü Selam ederim, diye ahdettim.
Zira, Resule Salatü-Selamı dünya ve ahirette insana kafi geleceğini anladım, dedi.
AYET-İ KERİME
Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere Salât ederler. Ey iman edenler! Siz de ona teslimiyetle Salât ve Selâm edin.
Ahzab 56
Hz. İnsan'dan insana sesleniş
HADiS-İ ŞERİF
"Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir Müslümanın yanında anıldığım da bana Salâvat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona 'Allah seni bağışlasın' Âmin' derler. Bir Müslümanın yanında adım zikrolunduğunda da bana Salâvat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: 'Allah seni bağışlamasın' 'Âmin' "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok Salâvat okuyandır." (Tirmizî)
SORDUM ÖĞRENDİM
SORDUM
Salât-u Selam ne demektir? Salât kelimesi sözlükte "dua, tebrik, yüceltme" manasındadır. Dini manada, dua ve namaz demektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için kullandığımız Salât ise "dünyada ve ahirette Allah'tan yüceltme talebinde bulunmaktır." "Selâm" kelimesi ise "dünyada da ahirette de kişinin sıkıntılardan kurtulmasıdır." ÖĞRENDİM
DUA
Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, Hz Aişe validemize; "Ey Aişe, bütün peygamberleri kendinden razı etmeden uyuma!" buyurdu. Ve bu Salât- u Selamı talim ettirdi. Allahümme salli ala Muhammedin ve Âdeme ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve ma beynehüm minen nebiyyine vel mürseliyn Salavatüllahi ve selamühü aleyhim ecmaiyn