Önceki gün krizi bahane eden bazı işverenlerin 'Ali Cengiz' oyunları ile çalışanların hakkını nasıl gaspettiklerini ve devletten nasıl vergi kaçırdıklarını örnekleriyle anlatmıştık. Dün telefonlarım hiç susmadı. Meğerse daha ne uyanıklıklar varmış haberimiz yok. Krizi bahane ederek işçi çıkartanların olduğunu sık sık yazıyordum. Ama bu uyanıklar hem işlerini yürütüyorlar hem de ceplerini dolduruyorlar.Kimin parasıyla? Tabii ki çalışanların... Bu fırsatçılara bir tokat da Yargıtay'dan geldi. Yargıtay'ın kararına göre artık kimse krizi bahane ederek işçisini çıkartamayacak.
YENİ YENİ HİLELER
Çalışanlar telefonda çaresiz biçimde başlarına gelenleri iki gündür anlatıyorlar. Hiçbirşey yapamadıklarını, işlerini kaybetme korkusu yaşadıklarını belirttiler. Kimse ismini vermeye bile cesaret edemiyor. Çünkü, kendilerine patronları tarafından aynı tehdit yapılıyor; "Ya bu şartlara uyarsın ya da kapı dışarı ederim."
Önceki gün yazdığımız iki yöntemden başka anlatılan yeni yöntemlerden bazıları şöyle:
İşçiler bir ayda 15 gün çalışıp 15 gün izinli gösteriliyor. Sigorta pirimleri eksik yatırılıyor.
Çalışanlara çeşitli baskılar yapılarak tazminatları ödenmeden çıkartılıyor.
Maaşlar da indirime gidiliyor. Kayıtdışı çalışıldığı için asgari ücretin altında paralar ödeniyor.
İşçilere giriş çıkış yaptırılıyor, ibralar alınarak tazminatları sıfırlanıyor.
İşçilere verilen gerçek maaşlar bordrolarda gösterilmiyor, asgari ücretten kayıt yapılıyor. Bu da emeklilik, tazminat gibi hakları küçültüyor. MAHKEMEDEN DÖNDÜ
Bütün bunlar yaşanırken Yargıtay 9. Hukuk Dairesi çok önemli bir karara imza attı.
Daire, 'iş daralması ve ekonomik gerekçelerle' çıkartılan bir işçinin işe iadesine karar verdi.
Ajanslara yansıyan hukuk mücadelesinin hikayesi ise şöyle: İş sözleşmesinin işveren tarafından geçerli neden olmadan feshedildiğini belirten bir işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesi talebiyle iş mahkemesine dava açtı. İşveren vekili, mahkemeye sunduğu savunmada, işçinin iş sözleşmesinin, iş yerinde 'iş daralması ve ekonomik nedenlerle feshedildiğini, feshin işletme ve iş yeri gereklerinden kaynaklandığını, davanın reddi gerektiğini' ifade etti.
Yerel mahkeme, 'işverenin imal ettiği zincir imalatında sipariş azalması yaşandığı, üretim faaliyeti nedeniyle işverenin zarar ettiği ve yeni işçi alımı yapmadığı, fazla mesaileri kaldırdığı, işçi çıkarmada sendikal nedenin kanıtlanamadığı, iş daralması ve ekonomik nedenlerle oluşan iş gücü fazlalığının işten çıkarmayı geçerli nedene dayandırdığı' görüşüyle davanın reddine karar verdi.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'ne geldi. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işverenin mali kayıtlarını inceleyen ve mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişinin, '2006 yılına göre 2007'de satışlarda yüzde 12, maliyetlerde yüzde 16 azalma olmasına rağmen şirketin yüzde 17 kâr artışı gösterdiği, kâr ettiği, fesih dışında diğer bir önlem alınmadığı, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı' tespitinde bulunduğuna dikkati çekti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında şöyle denildi:
"Davalı işveren, istihdamı engelleyen nedeni kanıtlamış değildir. Kaldı ki davalı işveren istihdam fazlalığı ile feshin kaçınılmaz olduğunu da ispat edememiştir. Feshin geçerli nedene dayanmadığı sabittir. Davalı işyerinde halen çalışan sendika üyesi işçiler bulunması ve somut olarak sendikal nedenin davacı tarafından kanıtlanamaması karşısında, davacının sendikal neden iddiası yerinde görülmemiştir."
Bu değerlendirmeler sonunda, yerel mahkemenin kararını bozan daire, işçinin iş akdinin feshinin geçersizliğini ve işe iadesini kararlaştırdı.
EMSAL OLACAK...
Biliyorsunuz Yargıtay'ın verdiği kararlar içtihat sayıldığı için diğer benzer davalara da emsal oluşturuyor.
Bu yüzden başınıza bu tür bir olay geldiğinde bu kararı emsal göstererek mahkemeye sunabilir ve hakkınızı arayabilirsiniz. Bu tür davalar iş mahkemelerine açılıyor.