Çağın belası: Dijital bağımlılık! Çocuklardan gençlere... Herkes tehlikede!

Yeşilay, 13-14 Mayıs'ta kritik bir zirve düzenliyor. Zirve kapsamında uyuşturucu ve alkolün yanı sıra çağımızın en büyük tehlikelerinden dijital bağımlılıkla mücadele de ele alınacak. Özellikle gençleri esir alan sosyal medya, oyun ve kumar bağımlılığına karşı aileler, eğitimciler için acil çözüm önerileri sunulacak. Yeşilay’ın bu programda dijital bağımlılığa özel bir vurgu yapacak olması konunun ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösteriyor. Peki, nedir bu dijital bağımlılık, gençleri ve çocukları nasıl etkiliyor bu "bela" ile nasıl mücadele edilmeli?

Giriş Tarihi:
Çağın belası: Dijital bağımlılık! Çocuklardan gençlere... Herkes tehlikede!

Yeşilay, 13-14 Mayıs'ta büyük bir uyarı niteliği taşıyan zirveye ev sahipliği yapacak.

Uyuşturucu ve alkolle mücadelede ön safta yer alan kurum bu kez, sessizce yayılıp nesilleri tehdit eden bir başka tehlike olan Dijital bağımlılığı gündeme getirecek.

Küresel Davranışsal Bağımlılıklar Kongresi (Ekran görüntüsü)Küresel Davranışsal Bağımlılıklar Kongresi (Ekran görüntüsü)



Yeşilay'ın önceki yıllarda gerçekleştirdiği Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi'nin devamı niteliğinde olan 6. Küresel Davranışsal Bağımlılıklar Kongresi'ne dünyanın dört bir yanından araştırmacıların, uzmanların, ve sivil toplum kuruluşlarının katılım sağlayacak.

Kongrede, özellikle çocuk ve gençler arasında hızla yayılan problemli dijital oyun oynama, kumar bağımlılığı, problemli pornografi kullanımı, aşırı sosyal medya kullanımı gibi davranışsal bağımlılık türleri bilimsel veriler ışığında ele alınacak. Kongrede davranışsal bağımlılıklar ilgili yeni riskler ve tehlikeler ile yeni bakış açıları ve deneyimler de masaya yatırılacak.

NEDİR BU DİJİTAL BAĞIMLILIK
Peki nedir bu dijital bağımlılık, gençleri ve çocukları nasıl etkiliyor bu "bela" ile nasıl mücadele edilmeli?

Sosyal medya, dijital oyunlar ve internet kumarı artık sadece birer eğlence değil; milyonlarca çocuğun ve gencin psikolojisini altüst eden birer bağımlılık sebebi...

Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)

Uzmanlar, dijital ekranlara gömülen bir neslin hem ruhsal hem sosyal açıdan alarm verdiği uyarısını yapıyor.

"BAĞIMLILIĞIN YENİ ADI: EKRAN"
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, Lacivert Dergisi'ne verdiği kapsamlı değerlendirmede ekran bağımlılığını "yaygın hastalık" olarak tanımlıyor.

İşte Öztürk'ün yazısı:

Dijital bağımlılığın çocuklarda nasıl bir etki bıraktığını anlayabilmek için öncelikle bağımlılık kavramı üzerinde durmak gerekiyor. Bağımlılık her şeyden önce yerli yerinde kullanılması gereken bilimsel bir kavram. Bağımlılık, kişinin bir madde ya da eyleme aşırı derecede tutkun olup onsuz yapamaması anlamına geliyor. İnternet ve dijital oyun bağımlılığı ise son dönemlerde çokça konuşulan bir davranışsal bağımlılık türü. Günümüzde çocuklarda, ergenlerde ve hatta erişkinlerde oyun bağımlılığı çok ciddi bir problem haline gelmiş durumda. Bağımlılık yapan unsurun oyun mu yoksa ekranın kendisi mi olduğu ise başka bir tartışma konusu. "Bunun içerisine sosyal medyayı katacak mıyız, kısa video seyredimlerini katacak mıyız?" gibi sorular da bu çerçevede sorulabilir. Muhtemelen uzun vadede ya da kısa vadede bunlar da bir bağımlılık türü olarak literatüre girecekler. Ama belli ki adı bağımlılık olmasa da çocukların günlük rutinlerinde çok fazla süre işgal ettikleri de aşikâr.

Ekran karşısında uzun süre kalma, ekrandan bir şekilde vazgeçememe, karşısından kalktığında kendini aşırı huzursuz hissetme, ekransız kaldığı
zaman ağır öfke nöbetleri hatta zaman zaman bazı davranış problemleri gösterme, fiziksel şiddet kullanma, eşyaya zarar verme gibi yoğun davranış
bozukluklarının ortaya çıktığı bir süreçten bahsediyoruz. Yani bağımlılık kavramını ekrana indirgeyecek olursak ekranda uzun süre geçirme, bir türlü
ekranı bırakamama, ekransız kaldığı zaman çok ciddi bir tepki gösterme ve onu tekrar arama yani en kısa süre içerisinde tekrar ona ulaşmaya çalışma... Bunlar söz konusu olduğunda yani ekran olmadığı zaman aşırı huzursuz olmaya "yoksunluk" diyoruz.

Dijital bağımlılık (Lacivert Dergi)Dijital bağımlılık (Lacivert Dergi)

Ekran bağımlılığıyla ilgili bahsedilmesi gereken bir başka kavram da "tolerans." Toleransı basitçe "ekranda vakit geçirme isteğinin ivmelenerek artması durumu" olarak tanımlayabiliriz. Günde bir saat vakit geçiren bir çocuk bir süre sonra bu süreyi iki saate çıkartmak istiyor. Çünkü ekrana maruz kaldıkça haz oranı da katlanarak artıyor. Daha fazla haz alabilmek için de süreyi uzatıyor. Bu süre bazen aşırı noktalara vardığında ciddi bir sosyal problem yaşamaya başlıyor. Çocuklar kendi çevrelerine göre sosyal hayatlarında ve yaşam kalitelerinde bazı problemler yaşamaya başlıyorlar. Erken çocukluk döneminde, özellikle 2-3 yaşlarında ekran maruziyeti olan çocuklarda birtakım psikiyatri problemler de oluşabiliyor.

Bunlardan en önemlisi çocuklardaki konuşma gecikmesi ve iletişim bozuklukları. Özellikle ailelerin tamamen çocuğu ekrana bıraktıkları durumlarda ya da ekranı bir çocuk bakıcısı gibi kullandıkları durumlarda çocuk ekrana karşı olan yoğun ilgisi nedeniyle orada var olanları anlasa da anlamasa da ekranın cazibesine kapılıp uzun süre ekranda kalmaya alışıyor. Bu da çocuklarda bizim "bağlanma bozukluğu" dediğimiz ya da bazen literatürde kullanılabilen "yalancı otizm" dediğimiz bir tablo oluşturuyor. Bu tablonun en bariz göstergeleri çocukların komutları algılamada güçlük çekmeleri, göz kontağı kurmamaları, konuşmalarının gecikmesi… Bu tür belirtileri gözlemleyen ebeveynlerin acilen harekete geçmeleri gerekiyor.

DİJİTAL DÜNYADAKİ RİSKLER
Aşırı derecede ekran maruziyeti sosyal ilişkileri de engelleyen bir durum. Çünkü çocuk ekranın büyülü dünyası varken onu tercih ediyor ve dışarı çıkmak, arkadaşları ile iletişim kurmak ve onlarla oyun oynamak istemiyor. Pasif olarak evde, sanal bir ortamda kendine bir dünya kuruyor ki bu çok tehlikeli bir süreç. Eğer çocuğunuzda böyle bir durum varsa gelecek yıllar içerisinde daha büyük krizlerin karşınıza çıkma ihtimali mevcut. Özellikle ergenlik dönemlerinde okulu reddetme şeklinde tezahür ediyor bu durum.

En önemli sorunlardan biri de bu kadar içe kapanan, kendi dünyasında yaşayan, aileyle de iletişim kurmak istemeyen, odasından çıkmak istemeyen bir çocuğun duygusal olarak giderek negatife doğru yani çökkünlüğe doğru gitmesidir ki bu çocuklarda depresif belirtileri su yüzüne çıkarır ve çocuk oyun dışında hiçbir şeyden keyif almamaya başlar. Diğer taraftan ekrandaki içerikler de yavaş yavaş değişmeye başlar. Videolarda ve oyunlarda şiddet içerikli görüntüler, hatta vahşete varan şeyler çocuklara normal gelmeye başlar. Çocukların bunun oyun olduğunu bilse dahi sürekli bunlarla meşgul olmaları zihinlerini bulandırır ve zihin dünyalarında ciddi sıkıntılar yaratır. Bu tür oyunlarda vahşet normalleştirilmeye çalışılır ve hayatın sanki bir parçasıymış gibi anlatılır.

Çocukların bu oyunları, karşı tarafta gerçek kişilerle online olarak oynadığını düşünürsek, karşı taraftaki kişilerin vereceği zararlar da olası bir risktir. Eğer çocuk online ilişkiyi nasıl sürdüreceğini bilmiyorsa gerek ahlaki gerek hukuki birtakım süreçler de yaşanabilir. Kandırılma, ahlaki olmayan birtakım istekler, ekonomik olarak çocukları sömürme, cinsel istismar gibi çok ciddi riskler taşıyan bir süreçle karşı karşıya kalıyoruz. Diğer taraftan çocukların birbirini özellikle duygusal anlamda kötüye yönlendirmesi şeklinde kendini gösteren süper zorbalık da gözlemlenebiliyor.

Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)

Süre ve içerik sınırına dikkat Dijital bağımlılık bence dünyanın önünde duran en önemli tehlikelerden biri. Bilgi kirliliğinin oluşturduğu bir dünyada o
bilgileri doğru kabul etme gibi olumsuz bir süreçle karşı karşıyayız. Çocuklarımızı yaygın hastalık diyebileceğim bu durumdan uzak tutabilmek aslında temel amacımız olmalı. "Bu çok kolay mıdır" derseniz maalesef çok kolay olmadığını söylemem gerekiyor. Çünkü dijital alanları çocuklara tamamen yasaklamak bugün yaşadığımız çağda mümkün değil. Birtakım zararlı maddelerden çocukları uzak tutabilirsiniz; ona ulaşmasını sağlayacak imkânları
ortadan kaldırmak mümkün. Ya da ona ulaşmasıyla ilgili net bilgiler verebilirsiniz. Fakat dijital hayata açılan aletlerin hepsi elimizin altında, hatta evimizde çok sayıda mevcut. Bunların nasıl kullanacağını daha erken dönemden itibaren öğretmek bugünün ebeveyninin asıl görevi.

Ekranla ilgili sınırları öğretirken, daha bebeklik döneminden itibaren dikkat edilecek iki kriter var: Birincisi süre. Bir çocuk en fazla ne kadar süre ekrana maruz kalabilir? Bu sorunun cevabı değişken olabilir ama genel anlamda biz çocuğun iki yaşına hatta bazı bilim insanlarına göre üç yaşına kadar hiçbir şekilde ekranla karşılaşmaması gerektiğini düşünüyoruz. Üç yaşından sonra yavaş yavaş kendi yaşına uygun içeriklerle günde 15 dakikadan başlayan sürelerle ve kontrollü bir şekilde ekran maruziyeti olabilir. Bu durum en başından sıkı bir şekilde kontrol altına alınmazsa aileler, günde 6-7 saat ekranın karşısında duran çocukları artık nasıl engelleyeceklerini bilemez hale geliyorlar.

Çocukların ekranla ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtmak için ihtiyacımız olan tek kriter süre sınırı değil tabii ki. Çocuğun ekranda muhatap olduğu içerik de süre kadar önemli. Çocuğun davranışlarını ve duygularını olumsuz etkileyecek içerikler bir sınır konmadan çocukla karşı karşıya kalabiliyor.
Bu konuda ailelerin çok bilinçli olması ve kontrolü elden bırakmaması gerekiyor. Özellikle şiddet içerikli videolar ve oyunlar bu anlamda çok tehlikeli.

Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)

ALTERNATİFLER ÜRETMELİYİZ
Danışanlarım son dönemlerde şöyle bir argüman sunmaya başladılar: "Çocuğumun dışarıda hiç arkadaşı yok, en azından internette sosyalleşebiliyor." Bunun bir mazeret olmadığını en baştan söylemem gerekiyor. Çünkü sosyalleşme sanal ortamda gelişebilecek bir olgu değildir ve bu tür bir sosyalleşmenin çocuğa hiçbir faydası yoktur. Dijital sosyalleşme çocuğa en fazla eğlence ve haz verebilir. Bu kısır döngüden çıkmak için süre ve içerik sınırına gelindiğinde ailelerin geç kalmadan müdahale etmesi gerekiyor.

Bunu başarabilmek için çocuğa çeşitli alternatifler üretebilmeliyiz. Ailece eğlenceli programlar yaparak, çocukları spora yönlendirerek, kabiliyetlerine göre birtakım kurslara göndererek bunu başarabiliriz. Hiçbir şey yapamıyorsak, iletişiminin iyi olduğunu düşündüğümüz çocuklarla çocuğumuzu
bir araya getirerek oyun oynamalarını sağlamaya çalışmalıyız. Özetle ekran dünyasına mümkün olduğu kadar eğlenceli alternatifler üzerine odaklanmamız gerekiyor.

Dijital bağımlılık (Lacivert Dergi)Dijital bağımlılık (Lacivert Dergi)

AYDA 1,5 GÜNÜ INSTAGRAM'DA GEÇİRİYORUZ
Uluslararası Sosyal Medya Derneği Kurucu Başkanı Said Ercan ise, "Hikikomori ve FOMO bağlamında Türkiye'de sosyal medya ve dijital bağımlılık" başlığıyla Lacivert Dergi için kaleme aldığı yazısında, "Sadece Instagram'ın Türkiye'de aylık vakit geçirme süresi 33 saat yani ülke olarak bir buçuk günümüzü Instagram'a veriyoruz bu anlamda dünya birincisi durumundayız." diyerek kritik uyarılarda bulundu.

İşte Ercan'ın yazısı:

Dijitalleşen dünyada, teknolojinin hayatımızın her alanına nüfuz etmesiyle birlikte, yeni nesil psikolojik ve sosyal sorunlar da ortaya çıktı. Dünyada en meşhur modern bağımlılıklardan Hikikomori ve FOMO (Fear of Missing Out - Gelişmeleri Kaçırma Korkusu) sayılabilir. Milyonlarca insanı etkileyen bu bağımlılık türleri özellikle sosyal medya ve oyun bağımlılığıyla yakından ilişkili.

Hikikomori, Japonca'da "içeri çekilmek" anlamına gelir ve insanların uzun süreli olarak evlerine kapanıp toplumsal ilişkilerden kaçınmalarını ifade eder. İlk olarak Japonya'da tanımlanan bu fenomen, günümüzde diğer ülkelerde de görülüyor. Hikikomori sendromu, özellikle gençlerin toplumsal hayattan uzaklaşmalarını ve yalnızlık hissi (sosyal izolasyon) yaşamalarını tetikleyen bir dizi psikolojik ve çevresel etkenle ilişkili.

FOMO ise, ingilizce "Fear of Missing Out" ifadesinin kısaltmasıdır ve Türkçeye "Gündemi Kaçırma Korkusu" olarak çevrilebilir. Bu kavram, sosyal medyada başkalarının yaşadığı deneyimlerden, sosyal etkinliklerden veya fırsatlardan geri kalma korkusunu ifade ediyor. Özellikle sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, FOMO duygusu daha yaygın hale geldi. Sosyal medya platformları, kullanıcıların arkadaşlarının ve tanıdıklarının hayatlarındaki güncellemeleri sürekli olarak takip etmelerine olanak tanırken, aynı zamanda "ben neden bu gündemin, sosyal medyada gördüğüm güzel içeriğin bir parçası değilim?" duygusunu derinden yaşamaya neden oluyor.

Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)Dijital bağımlılık (Takvim.com.tr)

SOSYAL MEDYA PATLAMASI
Türkiye, dijitalleşme sürecinde ve sosyal medya kullanıcı sayısı istatistiklerinde dünyada ilk sıralarda yer alıyor. 2025 yılı başı itibarıyla, Türkiye'de 60 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı bulunuyor, dünyada ise bu rakam 5.2 milyar. İnternet kullanıcılarının büyük bir kısmı sosyal medya platformlarında günlük ortalama üç saat vakit geçiriyor. Buna tv, radyo, oyun, internet kullanımı dahil edildiğinde ortalama 18 saati geçiyor. Ayrıca, kullanıcılar aylık ortalama sekiz farklı sosyal medya platformunu aktif olarak kullanıyor. Pandemi ile birlikte dünyada ve Türkiye'de sosyal medya kullanıcı sayısında ve buna bağlı bağımlılık sayısında resmen bir patlama yaşandı. Türkiye pandemi senesinde iki yılda 15 milyon yeni kullanıcı ile en çok artış yapan ülke oldu.

Platform bazında bakıldığında, en popüler sosyal medya mecraları ve kullanıcı sayıları şu şekilde:

YouTube: 60 milyon kullanıcı
Instagram: 60 milyon kullanıcı
Facebook: 34 milyon kullanıcı
TikTok: 40 milyon kullanıcı
X (eski adıyla Twitter): 20 milyon kullanıcı
LinkedIn: 16 milyon kullanıcı
Snapchat: 16 milyon kullanıcı

Bu veriler, Türkiye'de sosyal medya platformlarının geniş bir kullanıcı kitlesine sahip olduğunu ve dijital etkileşimin ne denli yoğun olduğunu gösteriyor. Sadece Instagram'ın Türkiye'de aylık vakit geçirme süresi 33 saat yani ülke olarak bir buçuk günümüzü Instagram'a veriyoruz bu anlamda dünya birincisi durumundayız. En yakın ülke Arjantin ise 24 saat süre geçirme ile ikinci sırada.

Instagram (AA)Instagram (AA)

MİLYONLARCA DİJİTAL BAĞIMLI
Bu bağımlıkların nedenine baktığımızda ise Hikikomori ve FOMO gibi kavramların ortaya çıkışında ve dijital bağımlılığın gelişiminde çeşitli faktörlerin rol oynadığını görüyoruz: Depresyon, anksiyete, düşük özgüven ve sosyal fobi gibi durumlar, insanların toplumsal ilişkilerden kaçınmasına veya
sürekli olarak başkalarıyla kendilerini kıyaslamalarına neden olabiliyor. Toplumun yüksek başarı beklentileri, rekabetçi ortamlar ve sosyal medya platformlarının yaygınlaşması, insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine yol açabiliyor. Özellikle Asya kültürlerinde görülen aile ve toplum baskısı, insanların içe kapanmasına veya sosyal medyada sürekli olarak başkalarının onayını aramalarına sebep olabiliyor. Akıllı telefonların ve internetin her an erişilebilir olması, insanların sürekli çevrimiçi kalma isteğini artırıyor.

Türkiye'de dijital bağımlılık, özellikle genç nüfus arasında önemli bir sorun haline geldi. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan araştırmalara göre, 2024 yılında çocukların internet kullanım oranı yüzde 91,3 olarak tespit edildi. Bu oran, 2021 yılında yüzde 82,7 idi, bu da dijitalleşmenin hızla arttığını gösteriyor. Ayrıca, yapılan bir meta-analiz çalışmasına göre, Türkiye'de internet bağımlılık oranı yüzde 13 olarak saptandı. Bu oran, dijital bağımlılığın toplumun geniş bir kesimini etkilediğini gösteriyor ve bu da milyonlarca insan anlamına geliyor.

BİLİNÇLİ KULLANIM VE ÖNLEMLER
Dijital bağımlılığın insan ve toplum üzerinde çeşitli olumsuz etkileri bulunuyor: Depresyon, anksiyete, yalnızlık hissi ve düşük özgüven gibi sorunlara yol açabiliyor. Sürekli ekran karşısında vakit geçirmek, göz yorgunluğu, duruş bozukluğu, baş ağrısı ve obezite gibi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Aşırı sosyal medya ve oyun kullanımı, yüz yüze iletişim becerilerinin zayıflamasına neden olabiliyor.

İnsanlar sanal dünyaya bağımlı hale geldikçe, gerçek hayattaki sosyal etkileşimlerden uzaklaşabiliyorlar. Gençler arasında sosyal medya ve oyun bağımlılığı, derslere odaklanmayı zorlaştırabiliyor ve akademik başarısızlığa yol açabiliyor. İş hayatında ise zaman yönetimi sorunları ve verimlilik
kaybına neden olabiliyor.

Dijital bağımlılık (AA)Dijital bağımlılık (AA)

Dijital bağımlılıkla mücadele edebilmek için bireysel ve toplumsal düzeyde bazı adımlar atılabilir: Dijital bağımlılığın zararları konusunda eğitimler ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli. Günlük ekran süresi belirlenerek sosyal medya ve oyunlara ayrılan zaman kontrol altına alınmalı. Haftanın belirli günlerinde veya saatlerinde dijital cihazlardan uzak kalmak, bağımlılığı azaltmada etkili olabilir. Spor, kitap okuma, doğa yürüyüşleri gibi
fiziksel ve zihinsel aktiviteler teşvik edilmeli. Özellikle çocuk ve gençlerin dijital bağımlılıkla başa çıkabilmesi için aileler bilinçli olmalı ve onlara rehberlik etmeli. Dijital bağımlılık vakalarında psikolojik danışmanlık ve terapi desteği almak da faydalı olabilir.

Modern zamanlarda nesnelerin interneti ile birlikte sosyal medya ve oyun bağımlılığı, insanların günlük yaşamını ve toplumsal ilişkilerini olumsuz etkileyebilen ciddi bir sorun. Dijital çağda bu tür bağımlılıklar kaçınılmaz olsa da, bilinçli kullanım ve çeşitli önlemler sayesinde etkileri minimize edilebilir. Teknolojiyi dengeli bir şekilde kullanarak hem dijital dünyadan faydalanmak hem de gerçek dünyadaki ilişkileri ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını korumak mümkün.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN