Yargıtay'dan Can Atalay kararı: AYM'nin ikinci ihlal kararının hukuki değeri yok

Anayasa Mahkemesi, Gezi davasından tutuklandıktan sonra vekil seçilen Can Atalay için ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararını bir kez daha reddederek ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığına, karara uyulmamasına karar verdi. İşte detaylar...

Giriş Tarihi 03 Ocak 2024, 15:58 Güncelleme 04 Ocak 2024, 10:34
Yargıtay’dan Can Atalay kararı: AYM’nin ikinci ihlal kararının hukuki değeri yok

İÇİNDEKİLER

Yargıtay 3. Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay hakkındaki ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığına karar verdi.

Türkiye'nin yangın yerine çevrildiği Gezi parkı olayları kapsamında yargılanan ve tutuklandıktan sonra Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince ikinci kez ihlal kararı verildi.

Kararı değerlendiren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bunun yerel mahkemece alınan karara ilişkin olmadığı gerekçesiyle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi.

YARGITAY'DAN CAN ATALAY KARARI: HUKUKİ DEĞERİ YOK UYULMAYACAK
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına karar verdi.

AYM'YE HUKUKİ AYAR: JÜRİSTOKRATİK BİR DAVRANIŞ
Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararınının jüristokratik bir davranış olduğunu bildirdi.

Kararda, "Anayasa Mahkemesinin Can Atalay'ın bireysel başvuruları hakkındaki hak ihlali kararlarına hukuki değer ve geçerlilik izafi edilemeyeceği" belirtilerek, "Anayasa'nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığı" ifade edildi.

Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının daire tarafından daha önce onandığı ve bu kararın kesin olduğu kaydedilen kararda, Anayasa Mahkemesinin ihlal yönündeki kararlarına uyulmasına yer olmadığı kaydedildi.

Atalay hakkındaki hükmün kesinleşmesinin Anayasa'nın 84/2. maddesinde belirtilen milletvekilliğinin düşme sebeplerinden biri olduğu aktarılan kararda, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan ve milletvekilliğiyle bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceği belirtildi.

Anayasa'nın 84/2. maddesi yönünden Anayasa Mahkemesine müracaat imkanı tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda inceleme yetkisi de bulunmadığı kaydedilen kararda, anayasal zorunluluk gereği Atalay hakkındaki kararın örneğinin, gereğinin takdir ve ifası için TBMM Başkanlığına tekrar gönderilmesi kararlaştırıldı.

Kararın gerekçesinde, Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün Daire tarafından daha önce onanarak kesinleştiği, AYM'nin hak ihlali kararı sonrası bu karara uyulmaması yönde karar verildiği anımsatıldı.

Bireysel başvurular sonucunda verilen kararların, Resmi Gazete'de yayımlanma zorunluluğu bulunmadığı, buna rağmen AYM'nin yasal yetkilerini aşarak, hukuki değerden yoksun şekilde bireysel başvurular sonucunda verdiği bazı kararların Resmi Gazete'de yayımlandığı öne sürüldü.

Bu durumun da AYM'nin Anayasa'dan almadığı bir yetkiyle yargı kurumlarının üzerinde bir süper temyiz merci olarak vesayet makamı haline gelmesini sağladığı savunulan kararda, şöyle devam edildi:

"Dairemiz de 8 Kasım 2023'te verdiği hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkındaki değişik iş kararı ile bu denetimsizlik nedeniyle adeta juristokrasiyi (yargıçlar iktidarını) andırır şekilde yorumla Anayasa hükümlerini uygulanamaz hale getiren keyfi kararlar verilmesi ve bu keyfiliği denetleme konusundaki yasal boşluk haline dikkat çekmiştir. Bu bakımdan AYM'nin, anayasa hükümlerini işlevsiz hale getiren kararlarının denetlenemeyeceğinin ileri sürülmesi ve sınırsız yetkilerle donatılması, bazı büyük tehlikeleri de bünyesinde barındırmaktadır."

Kararda, AYM'nin Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararlarındaki hukuki kabul ve mantığın kabul edilmesinin "vahim sonuçların ortaya çıkmasına" sebep olabileceği aktarıldı.

AYM'nin bu ihlal kararlarında, Anayasa'yı yorumlama yetkisinin sadece kendisinde olduğunu ve bu yetkinin mutlak olup, herkesin bu karara sadakatle uyması gerektiğini ifade ettiği belirtilen kararda, böyle bir kabulün son derece sakıncalı görüldüğü kaydedildi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararında, AYM'nin verdiği ihlal kararıyla, "bireysel başvuru yolu ile Anayasa'nın 14. maddesinin işlevsiz hale getirildiği" ifade edildi.

Kararda, Anayasa'nın koruma altına alınan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen hükümlerinin de bu şekilde yorum yoluyla defacto olarak uygulanamaz hale getirilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalınabileceği belirtildi.

YARGITAY SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMUŞTU
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2023 Kasım ayında AYM'nin yetkisini aştığını vurgulayarak hak ihlali kararına uymamış Atalay'ı tahliye etmemişti.

Öte yandan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı veren üyeleri hakkında suç duyurusunda da bulunarak Türk yargı tarihinde bir ilke imza atmıştı.

HAK İHLALİ KARARI FETÖ VE PKK'YA KAPI ARALIYORDU
Yargıtay'ın itiraz yolunun açık olmadığını ifade etmesine rağmen Anayasa Mahkemesi'nin direttiği Can Atalay kararı terör örgütü FETÖ ve PKK'lılara özgürlük yolunu açıyordu.

AYM'nin uygulamak istediği kararın ulaşacağı boyutları daha net anlamak için şu örneklere dikkat çekmekte fayda var; FETÖ elebaşı Fetullah Gülen milletvekilliğine aday olsa ve kazansa Anayasa Mahkemesi isterse Fetullah Gülen'i milletvekili olarak FETÖ'nün bombaladığı Gazi Meclis'e sokup üstüne dokunulmazlık verebilirdi. Yine PKK elebaşlarından Murat Karayılan milletvekili adayı olsa ve kazansa Anayasa Mahkemesi isterse PKK elebaşı teröristi Gazi Meclis'e sokar üstüne de dokunulmazlık verebilirdi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN