"AK PARTİ İLE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ ARASINDA BİR ÇELİŞKİ YOK"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Şam ile siyasi diyalog ele alınmalıdır." açıklamasının hatırlatılması ve "AK Parti'nin görüşü nedir, siyasi diyalog ele alınabilir mi önümüzdeki dönemde." sorusu üzerine Çelik, şöyle konuştu:
"Hiçbir şekilde şimdiye kadar olduğu gibi herhangi bir devletle, herhangi bir şekilde onun toprak bütünlüğüne dönük, onun güvenliğine dönük negatif bir yaklaşımımız olup da bir sorun yaşamadık. Biz başta etrafımızdaki devletler olmak üzere hepsinin toprak bütünlüğünün, egemenliğinin korunması gerektiğini düşünüyoruz. Herhangi bir yerde bir bölünme, bir iç savaş, bir çatışma tabii ki istemiyoruz. Şimdiye kadar da Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğumuzu, bunu defalarca ifade ettik. Burada çözümün bir savaş yoluyla değil, siyasi bir çözüm olması gerektiğini de ifade ettik. Ama tabii bu karşılıklı olarak orada şartların olgunlaşması, muhaliflerin bugün karşı karşıya kaldığı zulüm mekanizmalarının ortadan kalkması, bir büyük uzlaşmanın ortaya çıkması."
"SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Bununla ilgili olarak "Anayasa süreci güçlü bir şekilde işlesin" dediklerini, anayasanın yapım sürecinin, yavaş gitmesinden ya da aksamasından duydukları rahatsızlığı da dile getirdiklerini belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla bu bağlamda bunlar yerine geldikten sonra zaten bu siyasi ilişkinin kesilmesine yol açan şartlar ortadan kalkmış olur. Ama tabii ki o şartlar ortadan kalkmadan herhangi bir şekilde bir siyasi diyalog olması, bir siyasi iletişim olması söz konusu değil. Burada AK Parti ile Milliyetçi Hareket Partisi arasında bir çelişki yok. Burada söylenen, sonuç olarak ortaya çıkan şu, orada kendi halkını katletmeye başladığı andan itibaren bu ilişkiler zaten kesildi. Etrafımızdaki güçlü devlet yapılarının olması önemli ama bir yerde bir rejim sistematik olarak halkını katlederken, hadi tamam buyurun, bunları konuşmadan, bir uzlaşma tablosu ortaya çıkmadan 'zalimle mazlum uzlaşsın' demek gibi bir tablonun içinde zaten değiliz. Baştan beri söylediğimiz, burada herkesin kabul edeceği uygulanabilir bir anayasal sürecin işlemesi. Herkesin kabul edeceği bütün tarafların kabul edeceği bir siyasi çözümün ortaya çıkmasıyla olur. Yoksa sadece muhalefetten bazen söylüyorlar işte 'rejimle diyalog kuracağız.' Tamam rejimle diyalog kurdun, rejim de diyor ki işte 'Ben bunları yapmaya devam edeceğim.' Buna meşru bir devletin, meşru bir yapının, Türkiye Cumhuriyeti gibi köklü bir devletin göz yumması mümkün müdür? Bütün bir süreci baştan alırsak, bugüne nasıl gelindiği ortadadır. Bu katliam görüntüleri ortadadır. Dolayısıyla, Türkiye burada meşruiyetin tarafındadır. Tabii ki siyasi çözüm orada olsun istiyoruz ama bu tarafların rıza göstereceği bir çözüm olmalıdır. Siyasi ilişkilerimizi kesmemize yol açan şartlar ortadan kalktıktan sonra zaten o siyasi diyalog olacaktır. Ama bu şartlar, bu siyasi ilişkiyi kesmeye yol açan şartlar ortadan kalkmadan herhangi bir siyasi diyalogdan bahsetmek tabii ki söz konusu olamaz."