Erdoğan, bugün Azerbaycan'ın Karabağ'ı ve işgal altındaki topraklarını 44 günlük şanlı bir savaşın ardından kurtardığı zaferin birinci yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Uluslararası toplumun gözü önünde yaklaşık 30 yıl süren bu işgali bitiren zaferi için Cumhurbaşkanı kardeşim Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz." diye konuştu.
Karabağ'ın ve Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz, ahlaksız işgali karşısında 30 yıl boyunca susanların, bölgede dökülen kanların ve yaşanan trajedilerin baş sorumlusu olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bilindiği gibi Azerbaycan'ın zaferi ile sonuçlanan savaş 27 Eylül'de Ermenistan'ın saldırısı ile başlamıştı. İşgal yılları boyunca bilinçli olarak silahlandırılan ve cesaretlendiren Ermenistan, daha önce de ciddi ateşkes ihlalleri yapmıştı. Bu defa Türkiye olarak vatanlarını savunmak ve işgal altındaki topraklarını kurtarmak için mücadele eden Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok daha güçlü şekilde destekledik. Çatışmalar devam ederken çeşitli ülkelerin girişimleri ile ilan edilen tüm ateşkesleri bozan Ermenistan, Azerbaycanlı kardeşlerimizin cesareti ve kahramanlığı sayesinde ağır bir yenilgiye uğramışlardır. Dünyanın son dönemde gördüğü bu en büyük zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Allah'tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize hayırlı, sağlıklı ömürler diliyorum."
"HER PLATFORMDA AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDA YER ALMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Zaferin ardından Azerbaycan'ın işgalden kurtardığı topraklarındaki 30 yıllık acının ve ihmalin izlerini silmek için hızlı bir imar seferberliği başlattığını anlatan Erdoğan, "Son olarak Fuzuli'de inşa edilen uluslararası havalimanının açılışı vesilesiyle Azerbaycanlı kardeşlerimizin imar ve inşa faaliyetlerinde de yanlarında olduğumuzu gösterdik. Aynı şekilde mayınlı arazilerin temizlenerek yeniden tarıma ve ekonomiye kazandırılması çalışmalarında da Azerbaycanlı kardeşlerimize destek veriyoruz. Yine Zengezur koridoru başta olmak üzere yapılan anlaşmadan kaynaklanan haklarını almaları konusunda da her platformda Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almayı sürdüreceğiz." dedi.
Karabağ'ın ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtuluşunun Kafkasya'da yeni bir dönemin miladı olacak kadar önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Öyle ki bu yeni dönem Ermenistan'ı da yıllardır kendini içine hapsettiği cendereden çıkartabilecek fırsatlar sunmaktadır. Bizim ülkemize ve milletimize doğrudan husumet yöneltmediği sürece kimseyle çözülemeyecek bir sorunumuz yoktur. Dünyanın siyasi ve ekonomik bakımdan en mümbit bölgesi olan Kafkasya'nın sahip olduğu insani ve ekonomik zenginliklerin burada yaşayan herkesin huzuru ve refahı için kullanılmasını istiyoruz. Yeni küresel sistemde Kafkasya'nın stratejik önemi daha da artacaktır. Kadim tarihi ve kültürel ilişkilere sahip bulunduğumuz bu coğrafyanın aydınlık geleceği için Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Cuma günü İstanbul'da toplanacak Türk Konseyi'nde diğer kardeş ülkelerle birlikte ortak geleceğimizi enine boyuna konuşacağız. Konseyin kurumsal kapasitesinin misyonuna uygun şekilde güçlendirilmesi başta olmak üzere üye ve gözlemci ülkelerle hemen her konuda mutabık olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz."
"KÜLTÜR TASAVVURUMUZU DOĞRU BİR ÇERÇEVEYE OTURTMAK İÇİN PEK ÇOK ADIM ATTIK"
Erdoğan, Cumhuriyet'in kuruluşunun 98'inci yıl dönümünü Türkiye'ye ve Cumhuriyet'e yakışır eserler kazandırarak kutladıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önce 28 Ekim'de Ankara'daki eski Hipodrom alanında inşa ettiğimiz Başkent Millet Bahçesi'ni hizmete açtık. Gerçekten de başkentimize yakışır bir eser olan bu millet bahçesi şimdiden Ankaralıların en çok ziyaret ettikleri yerler arasına girmiştir. Cumhur İttifakı olarak Sayın Devlet Bahçeli Bey'le birlikte bu açılışı yaptık ve tüm Ankaralıların hizmetine sunduk. Cumhuriyet Bayramı günü olan 29 Ekim'de ise İstanbul'da yeni Atatürk Kültür Merkezimizin açılışını yine Devlet Bey'le ve çok geniş katılımlı bir şekilde unutulmayacak bir törenle gerçekleştirdik. Aynı gün şimdiden bir marka haline dönüşen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali'ni de başlattık. Bünyesinde pek çok kültür biriminin yer aldığı Ümraniye Hekimbaşı Millet Bahçesi de geçtiğimiz hafta hizmete açtığımız eserlerden biri. Görüldüğü gibi Türkiye'nin diğer hizmet başlıklarıyla birlikte çevre, kültür, sanat alanlarında da hak ettiği yere varması için samimi gayret gösteriyoruz. İktidara geldiğimiz günden beri gönlümüzün istediği seviyede mesafe kat edememiş olsak da kültür tasavvurumuzu doğru bir çerçeveye oturtmak için pek çok adım attık."
Kültürel faaliyetlere verilen destekleri artırdıklarını, ülkenin dört bir yanında sanat ve kültür merkezleri açtıklarını, hem merkezi yönetim hem de yerel yönetimler düzeyinde sanatçılara sahip çıktıklarını vurgulayan Erdoğan, "Türk müziği hakkında bilimsel çalışmalar yapılması ve dünya çapında sanatçı yetiştirilmesi için Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir müzik üniversitesini Ankara'mızda kurduk. İstanbul'da da ilk, orta, lise şeklinde yine bir müzik okulunun açılışını yaptık. Biz elbette kültür ve sanatın önünü açmak için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Fakat bu toprakların ve insanımızın muazzam birikimini yaşatacak ve yarınlara taşıyacak olanlar kültür ve sanat insanlarımızdır." ifadelerini kullandı.
"ANADOLU İRFANININ NEFESİNİ YENİDEN HİSSETTİRECEK KÜLTÜR VE SANAT İNSANLARIMIZA İHTİYACIMIZ VAR"
Erdoğan, bu anlayışla iktidarları boyunca çağdaşlık adına geleneğin yok sayılmasını da gelenek adına çağın gerçeklerine göz kapatılmasını da reddettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Geleneğimizin ortaya koyduğu büyük birikimi, çağın dili ile yeniden ve yeni biçimlerle ifade etmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Nitekim Türkçede 'gelenek' kelimesi 'gelen-ek' demektir. Bir başka ifade ile bize ulaşan yeni şeyler ekleyerek geleceğe taşıdığımızda gelenek tarih olmaktan çıkarak, yaşayan ve dinamik bir gövde haline gelir. Bu bakımdan şairlerimize, yazarlarımıza, müzisyenlerimize, ressamlarımıza, hattatlarımıza, oyuncularımıza, yönetmenlerimize, mimarlarımıza tarihi görevler düşüyor. Kültür sanat insanlarımızdan Avrupa, Amerika merkezciliğin empoze ettiği sahte hiyerarşileri bir kenara bırakarak daha adil, daha zengin, daha çoğulcu, daha kucaklayıcı bir kültür sanat iklimi oluşturmalarını bekliyoruz. Bunun için de Anadolu irfanının tertemiz nefesini ve sıcak ruhunu insanımıza ve dünyaya yeniden hissettirecek kültür ve sanat insanlarımıza ihtiyacımız var. Ayakları Anadolu topraklarına basan ve ufku tüm dünyayı kuşatan bir sanat ve kültür tasavvuru ile bize yeni ufuklar açan, yeni hedefler gösteren, yeni duygular yaşatan kültür ve sanat insanlarının arayışı içindeyiz."
Eskinin eski olduğu için kötülenmediği, yeninin de sadece yeni olduğu için kutsanmadığı bir anlayışla geçmişten bugüne ve yarına uzanan bir yürüyüşe öncülük eden kültür ve sanat insanları beklediklerini dile getiren Erdoğan, "Dilimizle, coğrafyamızla, şiirimizle, müziğimizle, mimarimizle, kısacası bizi biz yapan medeniyet değerlerimizde bu imkan ve kabiliyete sahibiz." görüşünü paylaştı.
"ECDAT GİBİ BİR IŞIK OLUR VE DÜNYAYI AYDINLATIRIZ"
Doğu'yla Batı'nın, gelenek ile modernliğin, güçlü ve şanlı bir tarihle dinamik bir bugünün kesişme noktasında yeni, üretken ve çok boyutlu eserlere imza atabilecek durumda olduklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne kendi sesimizden vazgeçeriz ne de başkalarının sesine kulağımızı kapatırız. Ne kendi ışığımızın sönmesine izin veririz, ne de başkalarının ışığına gözümüzü kapatırız. Ne kendi dilimizden vazgeçeriz ne de başkalarının konuşmasına engel oluruz. Bunu yaparken kendimiz olarak, kendimiz kalarak ve kendimizi sürekli yenileyerek tıpkı ecdat gibi bir ışık olur ve dünyayı aydınlatırız. Hoca Ahmed Yesevi, Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli gibi ruhlarımızı tezyin ederek insanın özündeki güzelliği ortaya çıkartmak için çalışırız. Mimar Sinan, Matrakçı Nasuh, Kazasker Mustafa İzzet, Itri, Dede Efendi, Tamburi Cemil Bey gibi büyük sanatkarlarımızın çağrısına kulak verir ve dünyayı güzelleştirmeye gayret ederiz. Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi gönül ustalarımızın kalpten kalbe kurduğu yolları birleştirir ve insan olmanın manasını idrak etmeye çalışırız. Mehmet Akif, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Yahya Kemal gibi şairlerin zengin dünyalarından aldığımız güç ve ilhamla yürüyüşümüze hız katarız. Bizler bu büyük hazinenin kapısında tembel tembel oturan insanlar değiliz, olmayız, olamayız. Yapmamız gereken önce bu hazinenin kıymetini bilmek, sonra da yeni eserlerle onu zenginleştirmektir. Geçtiğimiz 19 yılda kültür sanat alanında attığımız her adımı bu hissiyatla hayata geçirdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde verdikleri kültür sanat ödüllerini de aynı yaklaşımla belirlediklerini kaydederek, bu vesileyle Cumhurbaşkanlığı 2021 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'ni takdim edecekleri isimleri açıkladı.
KÜLTÜR VE SANAT ÖDÜLLERİ
Bilim Kültür alanında: Teoman Duralı
Müzik alanında: İdil Biret
Görse Sanatlar alanında: Alev Ebuziyya
Sinema alanında: Cüneyt Arkın
Edebiyat alanında: Gürbüz Azak
SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞTI
Başkan Erdoğan konuşmasına ilişkin sosyal medya hesabından da paylaşımda bulundu.
VATANDAŞLARIMIZI MAĞDUR ETMEYECEĞİZ
Erdoğan, "Hem enerji sektöründeki kurumların dengelerini bozmayacak hem vatandaşlarımızı mağdur etmeyecek bir yaklaşımla küresel enerji krizini yönetmeyi sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.