Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'ndan çarpıcı yazı: Müslüman dava adamıdır

Sabah Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, "Müslüman dava adamıdır" başlıklı çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Her Müslüman'ın iki temel görevi olduğunu ifade eden Hatipoğlu, "Birincisi şudur: Her Müslüman dinini en doğru kaynaktan öğrenecek ve öğrendiği bu dini en temiz ve en duru şekilde hayata tatbik edecek. Yani inandığını yaşayacak. Zira inandığını yaşayamazsa, bir müddet sonra yaşadığına inanmaya başlayacak. Müslüman'ın ikinci görevi ise inandığını etrafa yaymaya, yani tebliğ etmeye gayret etmesidir." dedi. Hatipoğlu, "Dava adamı kimdir?" sorusunun yanıtını da verdi. Hatipoğlu, "Dava adamı kendini; riyasız, kibirsiz, önyargısız bir formda tatlı dille, teşvik eden ve çizgisini zikzaklarla bozmadan dinine adayan kişidir. Dava adamı güne göre pozisyon almaz. İlkelidir. İmanı ve davası her şeyin önündedir." ifadelerini kullandı.

Giriş Tarihi 29 Ocak 2021, 23:35 Güncelleme 29 Ocak 2021, 23:49
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’ndan çarpıcı yazı: Müslüman dava adamıdır

İÇİNDEKİLER

Sabah Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, "Müslüman dava adamıdır" başlıklı çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

İşte Hatipoğlu'nun o yazısı:

Her Müslüman'ın iki temel görevi vardır. Birincisi şudur: Her Müslüman dinini en doğru kaynaktan öğrenecek ve öğrendiği bu dini en temiz ve en duruşekilde hayata tatbik edecek. Yani inandığını yaşayacak. Zira inandığını yaşayamazsa, bir müddet sonra yaşadığına inanmaya başlayacak.
Müslüman'ın ikinci görevi ise inandığını etrafa yaymaya, yani tebliğ etmeye gayret etmesidir. Sadece kendi nefsiyle yetinen, dinini elinden geldiği kadarınca yaşamaya çabalayan Müslüman, görevini yerine getirmiş olmaz. Dini tebliğ ise sadece belli bir meslek erbabının işi değildir. Bu din sadece din adamlarının, hoca veya ilahiyatçıların dini değildir. İnanan her müminin dinidir. O halde her müminin; dini anlatması, yayması, tebliğ etmesi, teşvik etmesi asli görevidir. Bu dini bir sorumluluktur aynı zamanda.
Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sorumluluğu şöyle formüle ediyor: "İçinizden biriniz kabul edilemez bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle bu çirkinliği reddetsin ki bu son duruş, imanı en zayıf olanın duruşudur." (Müslim, iman, 78)
Bu hadis, şu ayete işarettir: "Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun." (Âli İmran, 104)
Bu ayet ve hadis, dini tebliğ ve anlatmak için kalemi, sözel anlatımı, vaaz, irşad, tebliğ, teşvik gibi her türlü meşru yöntemi dini tebliğ ve irşad etmek için kullanmamız gerektiğini bize emrediyor.
Dini sevdirerek, dine yönlendirerek, teşvik ederek insanları bilgilendirmek ve aydınlatmak zorundayız.

Dava adamı kimdir?
Dava adamı kendini; riyasız, kibirsiz, önyargısız bir formda tatlı dille, teşvik eden ve çizgisini zikzaklarla bozmadan dinine adayan kişidir. Dava adamı güne göre pozisyon almaz. İlkelidir. İmanı ve davası her şeyin önündedir. Kendini kitabına ve peygamberine adar. Beklentisi teşekkür veya cennet değil, Allah'ın rızasıdır. Tehditten korkmaz. Teşvik de beklemez. Yaptığını illaki anlatmaz. Hesabını Allah'a bırakır. Davasına zarar vermez. Zarar görse bile. Kindar değildir. Affedicidir. Affederken de şahsi bir yatırım için değil, dini için affeder.
Dava adamı dürüsttür. Haramdan kaçınır. Helali bile ihtiyaç kadarınca, nefsani sefaya dalmadan işler. Dini kendine yontmaz. Dinin sahibine göre kendini programlar. Kalp kırmaz. Hasetle iş yapmaz. Kendini her şeye layık, diğerlerini itibarsız görmez. Gün adamı değildir, her günün adamıdır. Zor günde de, müreffeh günde de olması gereken yerdedir.
Dava adamı kendisi gibi iman edenle boğuşmaz. Kavga etmez. Zira kendisi gibi iman edenle boğuşuyorsa bu mutlaka şahsi bir hırs, haset veya beklentiden dolayıdır. Bu şu demek değildir; kendisi gibi iman edenin her hatasını görmezden gelir. Hayır! Asla. Bilakis uygun bir dille, düzeltmek için, hatadaki kardeşini kurtarmak için ona fısıldar. Bunu yaparken de kardeşini rencide etmez, yaralamaz.

Dava adamı, düşmanına karşı hunharca davranmaz. Ona tövbe imkânı tanır. İman etmesini, küfründe veya delaletinde devamına yeğler. Şu ayeti unutmaz: "Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek 'Sen mümin değilsin' demeyin." (Nisa, 94)
Dava adamı namazını, orucunu, sadakasını, sadakatini, zekâtını, merhametini esirgemeyendir. Kumardan, içkiden, yalandan dolandan, merhametsizlikten kaçınan adamdır. Dava adamı Allah'a, kitabına ve peygamberine, onların emirlerine, 'Acaba, ama, fakat' gibi kaçamak cümlelerle bakmaz. Rabbül Âlemin ne buyurmuşsa, onu baş-göz üzerine kabul eden adamdır. Üstadın deyimiyle zor günde, zor zamanda "Kim vardır?" diye sorulduğunda sağa-sola bakmadan ben varım diyen insandır. Nimet olduğunda ise -Hz. Ebu Bekir'in yaptığı gibigörünmeyen, köşeye çekilen adamdır.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ