İslam’a adanan bir asırlık hayat

Tam 8 padişah gördü, 90 yıl yaşadı. “Benim türbemi ziyaret eden, denizde boğulmasın ve ömründe fakirlik görmesin” şeklindeki duası, gönüllere kazındı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 22 Mayıs 2018 Güncelleme 22 Mayıs 2018, 03:42
İslam’a adanan bir asırlık hayat

İÇİNDEKİLER

Bütün sözleri, işleri ve ahlâkı, İslam dîninin bildirdiği gibi olan, Allah'ın ve Peygamber'in kendilerini sevdiğine inanılan kimseler evliyâ olarak anılır. O'nlar, Allah dostları olarak bilinir... Celvetiye tarikatının pirlerinden olan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri de, O'nlardan biridir. Ankara Şereflikoçhisar'da 1541 yılında doğmuş, 1628'te vefat etmiştir. Çocukluğu ise Sivrihisar' da geçmiştir. Büyük İslam alimlerinden olan Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri'nin soyundan olup, Bağdadi Hazretleri gibi Peygamberimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) efendimizin soyundan gelmiştir. Yani Seyyid'dir. Asıl adı Mahmud'dur."Aziz" lakabı ve Hüdayi adı, ilerleyen zamanlarda verilmiştir.

ÇOK ZEKİ BİR ÖĞRENCİ
İlk tahsilini Şereflikoçhisar'da alan Mahmud, ilmini ilerletmek için İstanbul'a gider. Küçük Ayasofya Medresesi'nde eğitimine devam eder. Çok zeki bir öğrenci olan Mahmud, bir okuduğunu ikinci kez okumadan hafızasına adeta nakşeder. Hocalarından Nazırzade Ramazan Efendi ona ayrı bir değer verir.Bu büyük alim, genç yaşta tefsir, fıkıh, hadis ve fen ilimlerinde kendini çok iyi yetiştirir. Hocası Nazırzade Ramazan Efendi onu kendisine yardımcı olarak alır. Aziz Mahmud Hüdayi bir taraftan hocasına yardım eder, bir taraftan da tasavvufta ilerler. Hocası Nazırzade'nin Edirne'de bulunan Sultan Selim Medresesi'ne tayini çıkar. O da hocası ile birlikte Edirne'ye gider. Daha sonra hocası ile beraber Şam ve Mısır'da da bulunduktan sonra Bursa'ya gelir. Hocası vefat edince, Bursa Kadılığı'na getirilir.

NEFSİNİ YENMEK İÇİN CİĞER SATAR
Bursa Kadılığı yaparken ilginç bir dava ile karşılaşır. Bir kadın, eşinden boşanmak istiyordur. Çok fakir olan kocası, hacıya gitmek ister ve "Eğer gidemezsem üç talakla seni boşayacağım" der... Ancak kadın hemen boşanmak istiyordur. Bu durum adama sorulduğunda; "Ben hacıya Muhammed Üftade Hazretleri'nin himmetiyle gittim, hatta orada bulunan Bursa'lı hacılara getirmeleri için emanetler bile bıraktım" der. Dava Bursa'lı Hacılar'ın geleceği güne ertelenir. Bursa'lı Hacılar adamın dediklerinin doğru olduğunu söyleyince Aziz Mahmud Hüdayi, davayı rededer. Bu davadan sonra Üftade'ye öğrenci olmak ister. Üftade'nin yanına gittiğinde Üftade ona şöyle der: "Sen mal mülk sahibisin, burası ise yokluk kapısıdır. Atın bile gelmek istemediğinden dolayı kayalara saplanmadı mı?"... Mahmud'un gözleri yaşarır ve kendisini öğrenciliğe kabul ederse dediği her şeyi yapacağını söyler. Üftade ona kadılığı bırakıp sırma kaftanıyla Bursa sokaklarında ciğer satmasını söyler. Yıllarca Bursa Sokakları'nda ciğer satan Aziz Mahmud Hüdayi, aynı zamanda hocasına da hizmet etmektedir. Sabahları hocasının abdest alacağı suyu ısıtan Mahmud, bir sabah geç uyanır ve suyu ısıtmak için artık geçtir. Hocasının ayak seslerini duyan Mahmud, ibriği göğsüne sıkı sıkıya yaslar. Hocası gelir ve "Oğlum döksene suyu" der. Çekine çekine suyu döken Mahmud'a hocası, "Oğlum bu su odun ateşi ile değil gönül ateşiyle ısınmış, elimi yaktı. Artık senin hizmetin doldu" der. Sivrihisar'a gelen Aziz Mahmud Hüdayi, burada talebeler yetiştirir. Ama hocası Üftade'yi çok özler ve hocasının yanına geri gelir. Hocasına hizmet eden Aziz Mahmud Hüdayi'ye hocası dua eder: "Ardın sıra padişahlar yürüsün" Bir süre sonra da hocası vefat eder.


90 YILDA
8 PADİŞAH
İstanbul'a gelen Hüdayi Küçük Ayasofya Medresesi'nde hocalık yapmaya başlar. Bir çok öğrenci yetiştirir. Bir süre sonra da Üsküdar'da kendisi dergah yaptırır ve burada hocalığa devam eder. Yüzlerce öğrenci yetiştiren Hüdayi'ye hem vatandaşlardan hem de saray erkanından bir çok kişi nasihat almak için gelir. Bir asra yakın yaşayan Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri, Kanunî Sultan Süleyman'dan başlayarak II. Selim, III. Murad, III. Mehmet, I. Ahmet, I. Mustafa, II. Osman ve IV. Murad dönemlerine tanıklık etmiştir... Bu dönemde devlet erkanından azledilen ve ya nefl edilen kişilerin ve anarşiden kaçanların da durak mekanı olmuştur Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri'nin dergahı. Nitekim Halil Paşa, Dilâver Paşa ve Ali Paşa gibi devleti yönetenler, dara düştüklerinde Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'nin dergahına sığınmışlardır. Devlet erkanının uğrak yeri olduğundan, dergah bu gün dokunulmazlık dediğimiz, kimsenin elinin uzanıp tahribata uğratamayacağı bir alan olmuştur. Dinimizde, İslam dinine büyük hizmetleri geçmiş alimleri ziyaret edip, onların ruhlarına dualar etmek sevaptır. Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'nin gerçek olduğuna inanılan "Boğulma" duası gönülleri aydınlatmaktadır...


DUA
"Yâ Rabbî! Kıyâmete kadar bizim yolumuzda bulunanlar, bizi sevenler ve ömründe bir kere türbemize gelip rûhumuza Fâtiha okuyanlar bizimdir.
Bize mensub olanlar, denizde boğulmasınlar; âhir ömürlerinde fakirlik görmesinler; imanlarını kurtarmadıkça ölmesinler; öleceklerini bilsinler ve haber versinler ve de ölümleri denizde boğularak olmasın!.."

Üsküdar'daki Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi ve cami, sürekli ziyarete açıktır. Bu türbe, 1589- 1598 yılları arasında yapılmıştır. Toplu taşıma ile ziyarete gelmek isteyenler, Üsküdar askerlik şubesi durağında inmeleri gerekiyor. Vapurla gelenler, iskeleden direkt yukarıya doğru yürüdüklerinde bu kutsal mekana ulaşabilirler. Adres: Aziz Mahmud Hüdayi Mah. Aziz Mahmud Efendi Sk. No:1-Tel: 0216 341 05 97


MEVLÜT YÜKSEL