15 Temmuz gecesi milletimizle kader birliği içinde yürek yüreğe, darbecileri hüsrana uğratırken en büyük katkıyı, desteği emniyet güçlerimizle birlikte yargı teşkilatımızdan gördük.
17-25 Aralık'ta kendisi bir darbe teşebbüsünün aracı olan yargı, bu defa darbe karşısında en hızlı ve en etkin tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Çünkü bu süreçte yapılan düzenlemeler sayesinde yargı, FETÖ terör örgütünün güdümünden çıkıp milletin yargısı haline dönüşmüştür.
Bu çok önemliydi. Bugün de aynı terör örgütünün ordudan yargıya kadar tüm kurumlarımızdaki mensuplarını, hukuk devletinden taviz vermeden devletten uzaklaştırıyoruz. Attığımız her adım anayasamıza uygundur.
Bize hukuk dersi verenler, önce Doğu ve Batı Almanya'nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse işin inceliğini de kavramış olurlar.
Olağanüstü hal ilanı, Fransa'ya baksınlar. Fransa, basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı? Biz basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Bu, ülkemizin refahı, özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesinin ta kendisidir ve bu adımı atarız. gireriz dedik, girdik
Emirleri hukuktan değil, FETÖ elebaşının talimatlarına göre şekillendiren kişiler adaleti tesis edemez,
Teröristlerden, darbecilerden, işgalcilerden Türk milleti adına hesap sormakla mükellef olan hakimlerimizin savcılarımızın en az 15 Temmuz gecesi karşılarına dikilen insanlarımız kadar cesur olmasını bekliyoruz, istiyoruz.
Suriye'ye olan sınırımız 911 kilometre. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye'ye girmesi hak, bize gelince, 'Sizi katil Esed çağırmadı ki nasıl oraya gidersiniz?' diyorlar.
Kusura bakmayın gideriz. Çünkü terör tehdidi altındaysak, eğer bizi o ülke havan toplarıyla, roketlerle tehdit ediyorsa gideriz. Bunun hukukta zaten tabirlerini siz daha iyi bilirsiniz. Nefsi müdafaa mı dersiniz ne derseniz deyin. Ve girdik.
Koalisyon güçlerine başta ABD'ye söylüyoruz. Bakın siz Münbiç'te bana bir söz verdiniz. Sayın başkanla telefonda görüştüm. Kesinlikle oraya PYD, YPG girmeyecek dediler. PYD-YPG bir terör örgütüdür. Türkiye'deki PKK'nın uzantısıdır. Verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95'i buranın Arap'tır. Sözlerinde durmadılar. Buraya PYD ile YPG'yi soktular. Bizde tabi onlar sözünde durmayınca gereğini yaptık ve yapıyoruz.
NATO'da stratejik iki ortağız. Sen bizimle hareket etmeyeceksin. Terör örgütüyle hareket edeceksin.
Bunun akılla mantıkla izahı var mı? Bunun hukukta yeri var mı? Böyle bir şey olabilir mi? Hukuk çiğneniyor.
İşte şimdi Musul'a operasyonlar başladı. Kendilerine söyledik. Şu anda Genelkurmay Başkanım Amerika'da. Muhatabıyla görüşmelerini yaptı. Bir saat kadar önce tekrar kendisiyle Amerika'dan görüştük ve ne gibi adımlar atıyoruz, bunları konuştuk. Ve kendilerine aynısını söyledik.
BURADA BİR TARİH YATIYOR
Bakın, Türkiye'nin olmadığı bir operasyondan kusura bakmayın doğabilecek neticelerden biz sorumlu değiliz. Biz operasyonunda da olacağız, biz masada da olacağız. Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor.
Musul'da Araplar, Türkmenler, Kürtler var. Yani kardeşlerimiz. Bizim burada kesinlikle duyarsız olmamız mümkün değil. 'Başika'dan çıkın'... Kimse Başika'dan çıkmamızı beklemesin. Biz Başika'dayız ve oradaki DEAŞ terör örgütüne karşı operasyonları bugüne kadar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
