OECD'nin eksik verilerle hazırladığı "Gelir Adaletsizliği" raporunu baz alan TÜSİAD, Türkiye'yi en kötülerden biri ilan etti. Dinçer, "OECD'nin araştırmasına göre Türkiye; Şili ve Meksika'dan sonra en yüksek gelir eşitsizliğine sahip 3. ülke konumunda" dedi.
Derneğin 'skandal' raporunu paralel yapıya yakınlığıyla bilinen Memduh Boydak'ın başında bulunduğu Sosyal Politikalar Komisyonu'nun hazırlaması dikkat çekti. Boydak, konuşmasında "Gelir bölüşümü adaletsiz olursa, toplumsal huzursuzluk olur" dedi.
IMF VARKEN HERŞEY İYİYDİ!
Raporda 2002-2007 AK Parti'nin birinci, 2007-2011 ise ikinci dönemi olarak adlandırıldı. Gelir dağılımı eşitsizliğinin, 2002- 2007 arasında azalma eğilimi yaşarken, 2007-2011 döneminde sabit kaldığı öne sürüldü. 2007 yılında "IMF'siz Türkiye olmaz" diyerek stand-by'ın devam etmesi için hükümete baskı yapan Patronlar Kulübü, raporunda gelir adaletsizliği ile IMF'nin varlığı arasında bağ kurdu. Raporda, IMF'li dönemde gelir eşitsizliğinin düzeldiği, fonun Türkiye'den gittiği 2007'den itibaren ise bozulmanın başladığı yorumu yapıldı.
FAİZCİNİN İTİRAFI
Rapordaki faiz geliri kısmı da adeta bir itirafın belgesi oldu. Çünkü, Türkiye'de faizden en çok gelir elde eden kesim TÜSİAD üyeleri. BDDK'nın verilerine göre, Türkiye'de yurtiçi yerleşiklerin toplam mevduatı 913.2 milyar. Bunun yüzde 50'si 1 milyon TL'nin üzerinde hesabı bulunan 69 bin 234 kişinin elinde.
BİZ SİZE ÖĞRETELİM
TÜSİAD, Türkiye'yi gelir adaletsizliğinde üçüncü ilan ederken, 2002'den bu yana yaşanan gelişmeyi görmezden geldi. Gelir adaletsizliğini gösteren Gini katsayısı 2002'de 0.44 seviyesindeydi. Bu oran 2002-2013 arasında yaklaşık yüzde 9 geriledi. TÜİK'in verilerine göre günlük harcaması 2.15 doların altında bulunan fert oranı 2002'de yüzde 3 iken, 2009'da binde 2'ye, 4.3 doların altında bulunan fert oranı da 2002'de yüzde 30.3 iken 2009'da yüzde 4.4'e indi. En yoksul yüzde 20'lik kesim 2002 yılında toplam gelirin yüzde 5.3'ünü alırken, bu oran 2011'de yüzde 6.2'e çıktı. En zengin yüzde 20'lik kesim 2002 yılında gelirden yüzde 49.8 pay alırken, bu oran 2011'de yüzde 44.8'e geriledi.
KRİZLERDE ÇIBAN BAŞI GİBİYDİLER
Türkiye'de ne zaman siyasi kriz yaşansa, TÜSİAD ortaya çıkıyor. Son olarak paralel örgütün darbe girişiminde 'yabancı yatırımcıyı kışkırtmaya çalışan' TÜSİAD'ın, geçmişi de karanlık. 1979'da verdiği pahalı ilanlarla Bülent Ecevit hükümetini hedef aldı. Refah-Yol hükümeti zamanında tank yürüten cuntacılarla kolkola girdi. Gül'ün cumhurbaşkanı seçilmesi öncesi '367' garabetine destek verdi. 27 Nisan e-muhtırasına dönemin başkanı Arzuhan Yalçındağ'ın açıklamalarıyla destek verdi. 2008'de IMF ile anlaşmayan AK Parti'yi hedef aldı. Özal'ın reformlarına karşı çıktı. 1997 yılında Tansu Çiller'in raporuyla Türkiye'yi Nikaragua'ya benzetti. 28 Şubat darbesini yapanlarla kolkola girip 'hükümet çekilmeli' açıklaması yaptı. 2001 krizinde Başbakan Ecevit'i hastalığı üzerinden itibarsızlaştırmaya kalktı.
SIKIŞINCA KAÇIYOR
TÜSİAD, 1987 yılında Tansu Çiller'in hazırladığı araştırmada Türkiye'yi Nikaragua ile eşitlemişti. O dönemde Türkiye'nin her 100 dolarlık dış borcu, 98 dolara ikincil piyasaya giriyor, 96 dolardan alıcı buluyordu. TÜSİAD'ın kredibilitemizi eşitlediği Nikaragua ise iç savaş ülkesiydi. Özal'ın sert çıkışı ardından TÜSİAD; "Rapor, Çiller'in şahsi görüşleri bizi bağlamaz" diye geri adım atmıştı. Bakalım şimdi ne yapacaklar!
TÜSİAD'ın 'manidar' raporunu, yeni Başkan Haluk Dinçer ile raporu hazırlayan ekibin başındaki Memduh Boydak (küçük resim) birlikte açıkladı.
