Krize meydan okuduk

Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini 21 Şubat 2001'de yaşadı Türkiye. Bir gecede ülke ekonomik uçuruma sürüklendi. Ancak, 2002'de tek parti iktidarıyla düzlüğe çıkmayı başardı...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 21 Şubat 2011 Güncelleme 21 Şubat 2011, 08:35
Krize meydan okuduk

İÇİNDEKİLER

Ekonomi tarihimize 'Kara Çarşamba' olarak geçen 21 Şubat 2001 krizinin üzerinden tam 10 yıl geçti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan Bülent Ecevit'e Anayasa kitapçığını fırlatmasıyla ateşlenen ekonomik krizin faturası da bir hayli ağır oldu.

Gecelik faizler yüzde 7 bin 500'e fırladı, borsa yüzde 18'lik düşüşle dibe vurdu, bankalara el konuldu, piyasalar kontrolden çıktı. DSP-MHP-ANAP hükümeti, 'dalgalı kur'a geçti. Dolar 690 bin liradan 900 bine çıkınca yatırımcı, sermaye kaçmaya başladı, binlerce işyeri kapandı, milyonlarca kişi işsiz kaldı. Krizin felaket günlerinde Amerika'dan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş kurtarıcı olarak getirildi. IMF ile yeni bir anlaşmadan başka çözüm kalmamıştı. 14 Mart 2001'de 'Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı' açıklandı.

REKOR DEĞİŞİM
Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi Türkiye için bir dönüm noktası oldu. AK Parti'nin 2002'de tek başına iktidar olması ile yeni bir süreç başladı. Tek parti iktidarıyla sağlanan istikrar, krizden çıkışı hızlandırdı. Kriz sonrası uygulanan reformlar sayesinde enflasyon tek haneyi gördü, ihracatta, istihdamda rekor artış yaşandı. Türkiye dünyayı kavuran 2008 krizinden büyüyerek çıktı. Gelişen piyasalar içinde bir yıldız oldu. Krizden ders alarak bugünlere gelen Türkiye, son 10 yılda 4 kat büyürken, kişi başına gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı.



DÖNEMİN EKONOMİ AKTÖRLERİ NE DİYOR?
Maliye Bakanı Sümer Oral: Eğer o gün olanlar (Anayasa kitapçığının fırlatılması) Köşk'ün duvarlarının dışına çıkmasaydı deprem olmazdı. Bugün elimde sihirli bir değnek olsaydı, Sezer ve Ecevit arasındaki olayın dışarı sızmaması için Köşk'e duvar örerdim.

Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova: Krizden 11 gün önce yapılan Bakanlar Kurulu'nda, 'Hava bulutlu yağmura çevirebilir, fırtına olabilir' dedim ama ciddiye alınmadım.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker: O dönem Bankacılık Kanunu çıktı, IMF ile anlaşma sonucu faiz düşmeye başladı. Enflasyonist baskı ile ithalatta ciddi artış oldu. IMF, Türkiye'yi sıkıştırmaya başladı. Kamu kağıtlarına bir gece yarısı sabaha karşı vergi getirildi. Bu da belli bankaların elinde patladı. IMF herkesi yanılttı.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Süreyya Serdengeçti: Kriz sırasında gördük ki, bazı bankaların aldıkları büyük ölçüde riskli pozisyonlar krizi bankacılık krizi haline soktu.

Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Tunca Toskay: Bankacılık sisteminin yükleri ağırlaşmıştı. Sistem arızası oluştu. 2001 krizinden sonra da temizlendi. Sağlam bir finans sektörü oluşturuldu. Ortada birikmiş sorun vardı. Siyasi faturasını parti olarak ödedik.

SPK Başkanı Doğan Cansızlar: Bu bir finans kriziydi. Tedbirler alınmamış olsaydı, küresel kriz 2008-2009'da Türkiye'yi yerle bir ederdi.

Dış Ticaret Müsteşarı Kürşad Tüzmen: Gelişi belliydi. Yüksek enflasyon ve faiz arasında çıkış arıyorduk. İhracat hamlesiyle sanayinin çarkları yağlandı. Dünya krizlerini rahat aşmamızı buna borçluyuz.