Tahrir ve Kadıköy

Hepimizin naklen izlediği Mısır'daki rejim değişikliğinin simgesi olan Tahrir Meydanı'ndaki Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın bulunduğu sarayın ve Kadıköy Kız Lisesi binasının sahibesinin aynı hanımefendi olduğu, bilmem ilginizi çeker mi?

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 14 Ekim 2012 Güncelleme 14 Ekim 2012, 00:00
Tahrir ve Kadıköy

İÇİNDEKİLER

Bugün Sakıp Sabancı Müzesi olan, nam-ı diğer Atlı Köşk'e ismini veren at heykeli Mahmut Muhtar Paşa'nın Mermer Köşk'ünden, daha sık söylenen ismiyle Mermer Konak'tan gelmedir. Heykeltıraş Louis Daumas tarafından 1864'te Paris'te yapılan bronzdan at heykeli, oğlu Sakıp'ın bademcik ameliyatı için İstanbul'a gelen Hacı Ömer Sabancı tarafından 1950'de satın alınıp "Prenses" İffet Hanım ve ağabeyi "Prens" Mehmet Ali Hasan'ın mirasçılarından 1950'de satın alınıp Emirgân'daki Atlı Köşk'e getirilmiştir. Köşk, Mahmut Muhtar Paşa'nın ismiyle anılsa da aslında sahibesi eşi Prenses Nimetullah Hanım'dı. Hidiv (Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dan sonra Mısır valilerine verilen unvan) İsmail Paşa'nın kızı olan Nimetullah Hanım, eşi Mahmut Muhtar Paşa ile Mahmut Muhtar Paşa'nın babası Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın Mısır Fevkalâde Komiseri olduğu dönemde Mısır'da nişanlanmış, babasının sahibi olduğu Emirgân Yalısı'nda evlenmişti. Hidiv Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlıda modernleşmeyi başlatan kişidir. İstanbul'a modern hayatı taşıyan da Mısır'dan gelenlerdi zaten. Kavalalı'nın ordusu, Osmanlıya karşı isyan sırasında, Kütahya önlerine kadar gelmişti. Sabancı'nın köşkü satın aldığı İffet Hanım ve Mehmet Ali Hasan'ın dedesi Hidiv İsmail Paşa olup, onun da dedesi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dır. Nimetullah Hanım, Kral Fuad'ın kız kardeşi ve yerine geçen Kral Faruk'un da halasıdır.

KÜÇÜK GEZİNTİ VAPURU
Nimetullah Hanım, sadece her tarafı beyaz mermer kaplı olmasından gelen ismiyle tanınan köşkü yani Mermer Konak'ı değil etrafındaki bütün emlâkı da satın almıştı. Müfid Ekdal'ın verdiği bilgiye göre, 16 dönümlük araziye kurulu olan köşkün bahçesinde, sera, selamlık, personel binaları, ahırlar, arabalıklar, depolar ve benzerlerinden farklı olarak binaya elektrik sağlayan bir jeneratör ve kapalı manej vardır. Mahmut Muhtar Paşa, makamına konağın iskelesinden muşa (muş: küçük gezinti vapuru) binerek giderdi. Mahmut Muhtar Paşa, Galatasaray Lisesi'ni bitirip Harbiye'ye girdi, Harbiye'de okurken Almanya'ya gönderildi ve orada Metz Harp Okulu'nu teğmen olarak bitirdi. Prusya Hassa Alayı'nda görev yaptıktan sonra kurmay subay olur. 1900 yılında Fransa'da yapılan manevralarda Osmanlı Ordusu'nu temsil etmişti. Almanca, Fransızca, İngilizce ve Arapça biliyordu, mürebbiyelerle büyümüştü zaten. 1908'de 31 Mart Vakası olarak bilinen, İstanbul'da isyan eden askerlere karşı, Hareket Ordusu Selanik'ten gelmeden önce Hassa Ordusu Birinci Fırka Komutanı olarak karşı geldiği pek bilinmez. Ancak 31 Mart Vakası esnasında az kalsın ölüyordu; isyancı askerler köşküne doğru gelince Süleyman Şefik Paşa'nın uyarmasıyla bahçe duvarından atlamış ve bir İngiliz komşusuna sığınmıştı. Buna rağmen orduda yapılan düzenleme sonucu rütbesi düşürülerek miralay yani albay yapıldı ve Aydın'a vali olarak gönderildi.

O BİNADAKİ İŞKENCEDE ÖLDÜ
Müfid Ekdal üstattan öğrendiğimize göre Mahmut Muhtar Paşa asabi yapıda birisiydi ama evde asıl sözü geçen, baskın olan kişi eşi Prenses Hanımefendi'ydi. Paşa, babasının Feneryolu'ndaki köşkünde büyümüş, evlenince de eşinin konağına taşınmıştı. Mermer Konak'ın, 20. yüzyılın başında Selma ile Yegâne isimli iki genç hizmetçisi vardır. Bir gün bu köşkten bazı mücevherler kaybolur ve her zaman olduğu gibi bu kayıptan önce köşkün emekçileri sorumlu tutulur. Selma ile Yegâne çok ağır işkencelerden geçirilir; çığlıkları sabaha kadar Moda'yı inletir, ama kimse bu çığlıklara karşı bir şey yapamaz. Yapamaz çünkü konağın dokunulmazlığı vardır. Yüreklerin sağır olduğu zaman pek çok kişi "duymadık" der. Selma ile Yegâne, acı bir ironi gibi 1957'de Kadıköy Kız Lisesi olan Mermer Konak'ta, yıllar sonra yaşıtlarının liseye gittiği o binada, o gece işkencede ölürler.

'BU ÜLKEDE ADALET YOK'
İnsanlık suçunun yanında önemsiz bir ayrıntı ama mücevherleri de onlar çalmamıştır. İşkence ve ölümler, kızların suçluluk duyduğu için intihar ettiği yalanıyla örtbas edilmişti. Ama kimilerine göre hukuk, kimilerine göre de ilahi adalet Paşa'yı emekli olup konağında sessiz sakin yaşarken bulacaktı ve bu kez Paşa "bu ülkede adalet yok" diye haykıracaktı. Paşa son olarak Berlin Büyükelçisi olmuş (Balkan Harbi'nde bacağından yaralandığı için yürürken aksıyordu, hem tedavi hem de istirahat amacıyla Mahmut Şevket Paşa tarafından tayin edilmişti) bir yıl görev yapıp istifa etmiş, 1919'da yani ülke tam ateş altındayken İstanbul Hükümeti'nin Bahriye Nazırlığı teklifini reddetmişti. Cumhuriyet'in ilanı sonrası köşesine çekilmişti.

MISIR'DAN GÖNDERİLDİ
Paşa, babasının Sadrazam olduğu hükümette iki kez Bahriye Nazırı oldu, pek de kısa sürdü nazırlığı. Ama bu nazırlık ona çok pahalıya patlayacak, doğup büyüdüğü topraklardan uzaklaşmasına ve bir gemide ölmesine neden olacaktı. İki dal gibi genç kızın ölümünün sorumlusu dendiğine göre eşi Nimetullah Hanım'dı belki de ama sonuç değişmiyordu ve tarih faturayı Paşa'ya çıkarıyordu. Mahmut Muhtar Paşa yani aile lakabı olarak aldığı soyadıyla Mahmut Muhtar Katırcıoğlu ile Nimetullah Hanım'ın biri kız, dördü erkek beş çocuğu oldu. Çocukların en büyüğü ve sonradan da kitaplara geçen kızları Emine Dürriye Hanım oldu. Emine Hanım aynı zamanda ailenin tarihini de yazacak ve Oxford Üniversitesi de basacaktı. Emine Hanım'ın eşi de adına biyografi kitabı yazılacak kadar önemli ve tanınmış bir şahsiyetti. Emine Hanım'ın Kral Faruk'la olan akrabalığı eşinin darbeciler tarafından bir gecede Mısır'dan sınır dışı edilmesine yol açacaktı...

YARIN:
* Mahmut Muhtar Paşa'nın adalet arayışı ve kızının ilginç hayat hikayesi...
* Gemide son bulan hayat.
* ABD'ye hareket edecek uçağa köpeğini almak için Eisenhower ve Churchill'i arayan kim?


TAYFUN ER