Cemal Kaşıkçı olayında tüm oklar Suudileri gösteriyor

Geçtiğimiz günlerde girdiği Suudi Arabistan İstanbul Konsolosluğu'ndan bir daha çıkamayan ve hakkında soruşturma başlatılan Cemal Kaşıkçı olayı için emniyet güçleri özel bir ekip kurarken, şüpheler olay günü Suudi Arabistan'dan konsolosluğa gelen 15 kişi üzerinde yoğunlaştı.

Giriş Tarihi 08 Ekim 2018, 00:00 Güncelleme 08 Ekim 2018, 16:06
Cemal Kaşıkçı olayında tüm oklar Suudileri gösteriyor

İÇİNDEKİLER

İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürüldüğü değerlendirilen gazeteci Cemal Kaşıkçı olayındaki sis perdesinin aralanması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı özel bir istihbarat birimi oluşturuldu. Bu birim Cemal Kaşıkçı olayını tüm yönleriyle inceleme altına aldı.

Olayı inceleyen istihbarat timi Cemal Kaşıkçı konsolosluktan içeri girdikten yaklaşık 2 saat sonra konsolosluktan ayrılan 6 aracın üzerine yoğunlaştı. Bu araçlardan en dikkat çekeni ise camları siyah film ile kaplı olan minibüs oldu. Kaşıkçı konsolosluğa girdikten 2 saat sonra ayrılan olay yerinden ayrılan araçların konsolosluğa ait olduğu ve çıkış sırasında üçünün sağ, üçünün ise sol yöne doğru hareket ettiği tespit edildi. Şüphelerin üzerine yoğunlaştığı camı siyah film kaplı minibüsün ise başka bir araçla birlikte 4 saat boyunca konsolosluk önünde beklediği ve daha sonra D-100 Karayolu'na doğru hareket ettiği görüldü. Bu iki aracın da "yeşil plaka" taşıdığı öğrenilirken, konsolosluk gibi bu araçlarda da arama yapılamadığı belirtildi. Polis araçların güzergahındaki kamera görüntülerini inceleme altına aldı.

15 KİŞİ İNCELEME ALTINDA
Cemal Kaşıkçı'nın konsolosluktan öldürülerek çıkarıldığı düşüncesini değerlendiren özel ekip, olay günü Suudi Arabistan'dan iki ayrı uçakla Türkiye'ye gelip ardından geri dönen 15 kişiyi incelemeye başladı.

Kriz masası oluşturan özel ekip Kaşıkçı'nın salı günü saat 13.00'te Başkonsolosluk binasına girerken izlenip izlenmediğini ve ortadan kaybolduğu saat 13.00-16.20 arası binadan çıkarılıp çıkarılmadığını tespit etmeye çalışıyor.

Emniyet ve istihbarat güçleri, Kaşıkçı'nın konsolosluğa ilk başvuru yaptığı 28 Eylül tarihinde "evrakların hazır değil" denilerek gönderildiğini ve bu sırada Suud istihbaratçılarla operasyon planlanarak 2 Ekim tarihine randevu verildiği ihtimalini değerlendiriyor. Cemal Kaşıkçı'nın yazdığı Washington Post gazetesi de olaya geniş yer ayırırken "planlanmış bir cinayet" yorumunu yaptı.

DÜNYA BASININDA GENİŞ YER BULDU
Diğer basın kuruluşları da olaya geniş yer verdi. BBC "Zaten gergin olan Türk-Suud ilişkileri daha da kötüye gidecek" yorumunu yaparken İngiliz Guardian gazetesinde "Türk yetkililerin, siyah bir arabaya odaklanan görüntüleri yayımlaması bekleniyor" denildi. Ayrıca Guardian, konuya ilişkin uluslararası bir soruşturma açılmasına yönelik çağrıların arttığını belirtti.

The Times da Cemal Kaşıkçı'nın diğer muhaliflerle birlikte bu hafta Washington'da bir konuşma yapma hazırlığında olduğunu söyledi.

Katar'da yayın yapan Al-Sharq, "Kaşıkçı'nın kaçırılması uluslararası hukuka göre terörizm suçudur" yorumuna yer verirken, "Konsolosluğu'nun senaryosu inandırıcı değil." dedi. Al-Sharq, Başkonsolos Muhammed al Otaibi'yi "olay yerinden kaçmaya çalışan bir suçluya" benzetti.

Olayın yankıları sürerken dün Levent'te bulunan Suudi Arabistan Konsolosluğu'na 5 istihbaratçı Suud polisi geldi. Polis heyeti 4 lüks araçla geldikleri binadan 2 saat sonra ayrıldı. Konsolosluktan çıkan polislerden birinin boynuna Suudi Arabistan bayrağını atkı gibi astığı görüldü.

Suudi konsolosluk yetkilileri ise Cemal Kaşıkçı'nın içerde olmadığını söyledi. Reuters muhabirine konsolosluğu gezdiren yetkililer dolapların içini bile gösterdi. Konsolosluktan bulunan kameraların ise o gün çalışmadığı iddia ediliyor.

ERDOĞAN: "TAKİPÇİSİYİM"
Başkan Erdoğan da partisinin Kızılcahamam'da yaptığı kamp sonrası Cemal Kaşıkçı olayıyla ilgili ilk kez konuştu. Erdoğan yaptığı açıklamada "Cemal Bey benim eskiden tanıdığım bir arkadaşım. Buradan çıkacak sonuç neyse bunu bildireceğiz. Büyükelçilik ve havalimanından giriş çıkışlar takipte." dedi. Erdoğan ayrıca "Benim beklentim hala iyi niyetli inşallah. Diyorum ki o arzu etmediğimiz durumla karşı karşıya kalmayız. Bu işin takibindeyim. Kovalıyorum." sözleriyle bu işin takipçisi olduğunu belirtti.


Kayıp gazetecinin Washington Post'a yazdığı son yazı da dikkat çekti. Kaşıkçı Washington Post'taki köşesinde "Suudi Arabistan'ın veliaht prensi, Yemen'in acımasız savaşını sona erdirerek ülkesine haysiyetini geri kazandırmalı." demişti. Yakınları bir süre önce Cemal Kaşıkçı'dan Londra'ya yerleşmesi ve sığınma talep etmesini istedi; Kaşıkçı ise bu talebi reddederek iltica etmesi halinde "muhalif" kategorisine gireceğini ve bu statüyü istemediğini söyledi. Cemal Kaşıkçı bunun yerine bir yıldır yaşadığı Washington'dan İstanbul'a yerleşmek istiyordu. Nişanlısı Hatice Cengiz ile hayatını birleştirdikten sonra bir süre önce İstanbul'dan satın aldığı evde yaşamayı planlıyordu.

Olayla ilgili Bloomberg'e röportaj veren Prens Muhammed bin Salman ise "Türkiye'nin İstanbul başkonsolosluğumuzu aramasına izin vermeye hazırız. Girmelerine ve aramalarına ve istediklerini yapmalarına izin vereceğiz. Saklayacak bir şeyimiz yok" dedi.

Cemal Kaşıkçı ile birlikte Washington Post'ta yazan editör Fred Hiatt'ta konu ile ilgili "Eğer Cemal'in öldürüldüğü haberi gerçek ise, bu canavarca ve akıl sır ermez bir eylemdir. Cemal, bizim için cesur bir gazeteci. Umuyorum gazeteciydi demek zorunda kalmam." sözlerini söyledi.

Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı ise kendilerine ulaşan bilgiye göre Cemal Kaşıkçı'nın "vahşi ve barbarca" bir biçimde öldürüldüğünü söyledi.

TÜRKİYE ARAMA TALEP ETTİ
Cemal Kaşıkçı soruşturması kapsamında Suudi Arabistan Büyükelçisi ikinci kez Dışişleri Bakanlığı'na çağrılırken, konsoloslukta da arama talep edildi. Ayrıca Suudi Arabistan Büyükelçisine soruşturmada "tam işbirliği" çağrısı yapıldı.

KÖRFEZ BASINI HEDEF ŞAŞIRTIYOR
Tüm dünyanın yakından takip ettiği olayla ilgili tüm emareler Suudileri işaret etse de Körfez basını hedef şaşırtmak için Türkiye ve Katar'ı olayın sorumlusu olarak öne sürmeye çalışıyor. Olayın aydınlatılmasına ilişkin çalışmalar sürerken Suudileri aklamaya çalışan Körfez basını Kaşıkçı'nın bizzat Türkiye tarafından öldürüldüğünü, olayın azmettiricisinin ise Katar olduğunu iddia ediyor. Kirli kaynaklardan aktarılan paralarla gerçekleştirilen yayınlarda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri işbirliği göze çarpıyor.

Kral Selman tarafından finanse edilen Okaz Gazetesi İstanbul'un güvenli bir yer olmadığı algısını pompalarken, "Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması ile ilgili cevap vermesi gereken Türk polisidir" haberleri servis edilerek gündem değiştirilmeye çalışılıyor.

İNGİLİZ DIŞİŞLERİ DE AÇIKLAMA YAPTI
İngiltere Dışişleri Bakanlığı da yaşanan olaylarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada "Son haberlerin farkındayız. Bunlar çok ciddi suçlamalar. Suudi Arabistan hükümetiyle gerçeklerin acilen ortaya çıkması için çalışıyoruz." sözlerine yer verildi.