Hüseyin Çelik'ten kritik açıklama

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, basın açıklaması yapıyor. Çelik, Ergenekon davası ile ilgili değerlendirmelerde bulundu

Giriş Tarihi 07 Ağustos 2013, 00:00 Güncelleme 07 Ağustos 2013, 15:17
Hüseyin Çelik’ten kritik açıklama

İÇİNDEKİLER

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Ergenekon davasındaki sanık avukatlarını, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz, diye bağıran avukatlar… Sevsinler sizin gibi askerleri. Mustafa Kemal hayatta olsa size asker olarak patates soydurmazdı." diyerek eleştirdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ergenekon Davası'na ilişkin açıklamalarda yapan Çelik, hukuk devletinde mahkemelerin millet adına yargılama yaptıklarını belirterek, "Ben bu mahkemeyi tanımıyorum. Bu mahkemeden çıkan kararları tanımıyorum şeklindeki bir tavır hukuk devletinde geçerli olabilecek olan, ciddiye alınabilecek bir iddia değildir. Türkiye'nin ana muhalefet lideri maalesef böyle talihsiz bir tavır takınmışlardır. Mahkemeyi ve mahkeme sonuçlarını tanımamak gibi bir tutum içine girmişlerdir. 'Mahkeme lehinize karar verirse mahkemeyi tanıyorum ama aleyhte bir karar çıkarsa ben bu kararları tanımıyorum şeklinde bir tavır içine girerseniz' gülünç olursunuz." diye konuştu.
Çelik, bayram arifesinde tüm sanıklara ve sanık yakınlarına geçmiş olsun dileklerini iletti.

"KURTA MERHAMET ETMEK, KUZUYA ZULMETMEKTİR."
Türkiye'nin yıllardır darbecilerin tehdidi altında olduğunu söyleyen Çelik, "Şefkat ve merhamet insan olmanın ön şartlarındandır. Ancak merhamet duygusu adaletin tahakkukuna engel teşkil ederse o merhametten maraz doğar. Atalarımız, gayet güzel ifade etmişler. Atasözümüz der ki kurda merhamet etmek kuzuya zulmetmektir." ifadesini kullandı. Darbecilerden ve illegal yapılardan dolayı binlerce ana kuzusunun acı çektiğini aktaran Çelik, "Bunları yok sayamazsınız. Bunları olmamış farz edemezsiniz." dedi.

"SON NOKTA KONMUŞ DEĞİL."
Adil yargılamanın herkesin hakkı olduğunu dile getiren Çelik, "Ancak bu dava ile ilgili olarak ben sonuçlar üzerinde bir tartışma yapacak değilim. Çünkü o sonuçları herkes kendi cephesinden değerlendirebilir. Nihayet ona karar verecek olan bağımsız mahkemelerdir. Bu henüz bitmiş bir süreç de değildir. Temyiz aşaması vardır, Yargıtay'a gidecektir. Yargıtay meseleyi değerlendirecektir. Dosyaları enine boyuna inceleyecek, delillere bakacaktır. Yargıtay'dan çıkacak sonuca, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunarak, itirazda bulunulabilir. Bu da olmadı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilebilir. Yani daha hukuki süreç bitmiş değil, son söz söylenmiş değil, son nokta konmuş değil, son hüküm tesis edilmiş değil. Bu böyle iken ortalığı velveleye vermenin ve tehditler savurmanın bu tehditleri savuranları küçültmekten öteye bir faydası yoktur." şeklinde konuştu.
Çelik, mahkemenin çabuk sonuçlanmasını engelleyen unsurların başında CHP ve İstanbul Barosu'nun mahkemeyi işgal etmesi, mahkeme heyetine hakaretler yağdırması ve salonun terörize edilmesi olduğunu aktardı.

"MUSTAFA KEMAL, ASKER OLARAK SİZE PATATES SOYDURMAZDI."
"Bilek zoru ile hukuk mu tesis edeceksiniz?" diye soran Çelik, "Günler öncesinden 'Silivri'yi basacağız duvarları yıkacağız' sloganları kime aitti? Ergenekon bakiyesi sözüm ona sivil toplum örgütleri… Avukatlar mahkeme salonunda 'her yer Silivri her yerde taarruz' diyecek. Kim kime neyin taarruzunda bulunuyor? Mustafa Kemal'in askerleriyiz, diye bağıran avukatlar… Sevsinler sizin gibi askerleri. Mustafa Kemal hayatta olsa size asker olarak patates soydurmazdı. Orada yargılanan Mustafa Kemal mi ki, siz 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye bağırıyorsunuz. Mustafa Kemal'in hayalindeki cumhuriyet Ergenekon yapılanması ile vesayet altına alınmış olan bir cumhuriyet midir? Niçin Atatürk'ü emelleriniz için kullanıyorsunuz, istismar ediyorsunuz?" diye sordu.

"HÜKÜM TESİS EDECEK OLAN MAHKEME'NİN KENDİSİDİR."
Çelik şöyle devam etti: "Mahkeme bağımsız mahkeme ise herkesin dilek ve temennisi olabilir. Genelkurmay Başkanlığı mesai arkadaşlarının bugün tutuklu olmasından, ceza almasından dolayı son derece insani olarak duygularını ifade eden bildiriler yayınlayabilir. Sayın Başbakan, Sayın Başbuğ'un tutuksuz yargılanması gerektiğini ifade edebilir. Ama şunu unutmayın ki mahkeme bağımsız mahkeme ise dosya üzerinden, delil üzerinden karar verir ve ona göre işlem tesis eder. Sayın Başbakan'ın tavrı da, Genelkurmay'ın mesai arkadaşlarına bu manada bir yakınlık duyması ve onlar adına üzüntülerini ifade etmesi son derece insanidir ama hüküm tesis edecek bir şey değildir. Hüküm tesis edecek olan mahkemenin kendisidir."

"HERHALDE ÇAKAL CARLOS'U FALAN DİNLEYECEK DEĞİLLERDİ."
Gizli tanıklarla ilgili muhalefetten gelen eleştirileri hatırlatan Çelik, "Tuncay Güney'in ifadeleri ile hiçbir hükümlü hakkında herhangi bir karar tesis edilmemiştir." dedi. Şemdin Sakık'ın; Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük ilişkisi ile bazı subayların katledilmesine dair tanıklıkta bulunduğunu kaydeden Çelik, "Yani PKK, Ergenekon dirsek temasına işaret eden bir tanıklık yaptı ise bunu kimin yapması gerekiyordu? Bunun içinde olan birisinin yapması gerekiyordu . Ergenekonculardan birisinin yapması gerekiyordu, ya da PKK'lılardan birisinin yapması gerekiyordu. Herhalde Çakal Carlos'u falan kimse dinleyecek değildi bu davada." diye konuştu.

"ERGENEKONCULAR TUTUKLANDIĞINDAN BERİ SİYASİ CİNAYET YOK."
'Mahkeme salonunda canı yanan bazı sanıkların esip gürlemelerinin belki bir anlık duygusallıkla' ifade edilebileceğini aktaran Çelik, "Biz sokakları terörize ederiz, ifadeleri aslında Ergenekon terör örgütü ile hesaplaşılmasının ne kadar doğru bir zemine oturduğunun delillerinden birisidir. Ergenekoncular tutuklandığından beri Türkiye'de faili meçhul, siyasi cinayet yok. Devlet adına infaz yok, gözaltında kaybolmalar da yok. Bu bir şey anlatmıyor mu? Siz halkın aklı ile alay mı ediyorsunuz?" dedi.

"BİZ, OH OLSUN, DİYENLERDEN DEĞİLİZ."
Çelik, "Biz oh olsun diyenlerden değiliz. Bunu küçüklük atfederiz. Ama netice itibari ile şunu temenni ederiz. Keşke böyle bir şey hiç olmasa idi. Keşke Ergenekon davasının açılmasına yol açan tüm bu gelişmeler bu ülkede yaşanmasa idi." şeklinde konuştu.

"TRİBÜNLERE SELAM OLSUN DİYE MANİFESTO YAYINLIYORSUNUZ."
CHP'nin yayınladığı 17 maddelik özgürlük ve demokrasi bildirgesi ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Çelik, "Bir kısmı yapılan, bir kısmı ile ilgili hükümetin tasarı hazırladığı, bir kısmı ile ilgili çalışma yapılan konuları tribünlere selam olsun diye, CHP ne kadar demokrasiden, özgürlüklerden yanadır demek ve dedirtmek için büyük bir gazeteye bildiri şeklinde manifesto yayınlıyorsunuz." sözleri ile eleştirdi.

Çelik konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir soru üzerine Çelik, demokratikleşme sürecinin çözüm sürecine katkıda bulunacağını kaydederek, "Biz çalışmamızı tamamladık. Bu çalışma Başbakan'ın başkanlığında yeniden müzakere edilecek… Başbakanımız bütün konu maddelerinin üzerinden geçtikten sonra ve bunu kendi partimiz açısından şekillendirdikten sonra bunu sizler aracılığı ile kamuoyu ile paylaşacağız. Bugüne kadar olmaması Sayın Başbakan'ın yoğun gündeminden kaynaklanıyordu… Şimdi de araya bayram girdi. Bayramdan sonra Ağustos ayı içerisinde Sayın Başbakan'ın programının el verdiği çerçevede bu meselenin nihai şekli alacağını ve burada yasal düzenlemeler söz konusu ise, ki bazı yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bunların bir kısmı yasal düzenlemelerle gündeme gelebilecek şeylerdir. Bir kısmı anayasa konusudur. Bir kısmı yönetmelik ile halolabilecek konulardır. Bir kısmı idari tasarruflarla, belki bir genelge ile olabilecek konulardır." dedi.

TBMM'nin 1 Ekim'de toplanacağını hatırlatan Çelik, "Ama Meclis'in Eylül ortasında açılması söz konusu mu? Olabilir. Diğer siyasi partilerin de bu yönde bir talepleri olması halinde TBMM Başkanı böyle bir tasarrufta bulunabilir ama bulunacak demiyorum. Ama normalde görülen 1 Ekim'de TBMM açılacak. Meclis açıldıktan sonra yasamanın konusuna giren konular hızla ele alınacak." diye konuştu.