İngilizler'in Osmanlı'yı bitirme planları

Tek amaç Osmanlı'yı yıkmaktı. İngilizler, bu konuda atağa kalktı ve 'Sizi Rusya'dan koruyacağız' diyerek, Kıbrıs'ın yönetimini ele geçirdi... 2. Abdülhamid'in 'İslam Birliği siyasetine karşı, İngilizler'in ikinci kozu Arap milliyetçiliğini körüklemek oldu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 12 Ağustos 2010 Güncelleme 12 Ağustos 2010, 00:00
İngilizler’in Osmanlı’yı bitirme planları

İÇİNDEKİLER

BAŞLARKEN
Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya göre dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparatoru 2. Abdülhamid Han'dır. Abdülhamit, 1876 ila 1909 arasında 33 yıl padişahlık yaptı. Tahttan indirildi, 3 yıl Selanik'te ev hapsinde tutulduktan sonra 1912'de Beylerbeyi Sarayı'na getirildi ve 1918'de vefat etti. Divanyolu'nda Sultan 2. Mahmut türbesinde yatmaktadır. Abdülhamid'in, Avrupa, İngiliz-Ermeni gizli kuruluşları, Yahudi devleti kurmak isteyenlerle nasıl mücadele ettiğini, bu pencereden seyredeceksiniz. İngiltere için Basra Körfezi çok mühimdi. Bu sayede stratejik noktalar denetim altına alınacaktı. Almanya, pazar ve hammadde ihtiyacını karşılayamıyordu. Almanya da gözünü Türkiye'ye çevirmişti. Bağdat demiryolu inşaatının Almanya'ya verilmesi, inşaat güzergâhında ticari haklarına da sahip oluyordu. Sultan 2. Abdülhamid özellikle 1800'ün son çeyreğinde stratejik önemi nedeniyle petrol için büyük çaba harcadı. Amerika ile ortak petrol arama yollarını araştırması bu gayretlerdendir. Kerkük'te güçlü petrol rezervleri bulundu. Bunu tespit eden Abdülhamid'in saltanat ömrü petrol çıkartmaya yetmedi. Filistin, Abdülhamit'i neden unutmuyor? Yahudiler o dönemde gelip 2. Abdülhamid'ten Filistin'de toprak istedi. O ise, 'Orayı ancak cesedime bastıktan sonra alabilirsiniz' demişti. Onun için Filistinliler, Abdülhamid'e haklı olarak söz söyletmez. Bütün Ortadoğu'da Abdülhamit'in bir mührü var. Mekke'de, Medine'de, Şam'da Yemen'de, Halep'te, Humus'ta onun mührü var.

24 Nisan 1877'de Rusya, Balkanlar'a asker sokarak savaşı başlattı. Kafkaslar ve Balkanlar'da süren savaş, Osmanlı'nın yenilgisiyle sonuçlandı. Ruslar, Ayastefanos' a (Yeşilköy) kadar ilerledi. Osmanlı hükümeti, 3 Mart 1878'de Rusya'yla ağır şartlar taşıyan Yeşilköy Anlaşması'nı imzaladı. Sonra, İngiltere, Osmanlı devletinin yıkılması ve bu topraklar üzerinde kendine bağlı devletçikler kurma veya Hindistan yolunun güvenliği açısından önemli görülen stratejik noktaları denetimi altına alma yoluna sapacaktı. İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni parçalama politikasının ilk göstergesi, Kıbrıs adasının işgal ve yönetimini ele geçirmesidir. "Sizi Rusya'dan koruyacağız''diyerek, Kıbrıs'ın idaresini İngiltere'ye bırakan anlaşmayı 4 Haziran 1878'de imzalamak zorunda bırakıldık. İngiltere "Batı Asya'nın anahtarı" olarak gördüğü Kıbrıs'a yerleşirken, Ruslar'ın Hindistan'a gidecek koridora inmesini engellemek için çalışmaya başlamıştı.

HİSSELERİ SATIN ALDI
2. Abdülhamit'e göre, İngiltere özellikle Ortadoğu'ya nifak sokarak Osmanlı Devleti'nin birlik ve bütünlüğünü bozmaya çalışmakta idi. İngilizler, Arapların yaşadığı bölgelere yönelerek Abdülhamit'in Müslüman unsurları bir arada tutabilme çabalarını önlemeye çalışıyordu. İngilizler, Arap ülkelerinde milliyetçilik propagandası faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Bu amaçla gözünü Mısır'a çevirdi. Mısır Arap dünyasına nüfuz etmek için iyi bir üs olabilirdi. Ayrıca Mısır, sömürge yolları içinde stratejik öneme haiz bir yerdi. Osmanlılar, Mısır'a muhtariyet vermişti. Zamanın valisi İsmail Paşa'nın ise Mısır hakkında büyük ihtirasları vardı. Mısır'da mali kontrol daha çok Fransızlar'ın elinde idi. Fakat İngiltere kendisi için stratejik öneme haiz olan Mısır'ı Fransa'yla paylaşmak istemiyordu. Bu sebeple Mısır valisinin aşırı borçlanmaktan dolayı Süveyş kanalı hisselerini satma isteğini duyan İngiltere Başbakanı Disraeli, 4 milyon sterline bu hisseleri satın alarak Mısır'da İngiliz varlığını güçlendirmeye başladı. 12 Temmuz 1882 de Mısır'a asker çıkaran İngiltere artık idareyi ele almıştı. Mısır bundan sonra 2. Abdülhamit'in İslam Birliği Siyaseti'ne karşı İngilizler'in Arap milliyetçiliğini körüklediği bir merkez olmuştur. Mısır'da milliyetçilik fikirlerinin de yayılması belli bir süre içinde Mısır'ın kendiliğinden Osmanlı Devleti'nden ayrılmasını sağlayacaktı. 1815 Viyana Konferansı'nda Batılıların ortaya attığı Şark Meselesi'nin kökü çok eskilere dayanmaktadır.Avrupa'yı oldukça uğraştıran Şark meselesini iki safhada incelemek mümkündür.Şark Meselesinin birinci safhası 1071-1683 yılları arasındaki devredir. Bu safhada Avrupalılar savunmada, Türkler ise taarruz halindedir. Hedef, 'Türkler'i Anadolu'ya sokmamak. Türkler'i Anadolu'da durdurmak.Türkler'in Rumeli'ye geçişini engellemek.Türkler'in Balkanlar üzerinden Avrupa'ya ilerleyişine engel olmak'tı... Şark Meselesi'nin bu hedeflerine rağmen Türkler Anadolu'ya girmiş, yerleşmiş, Rumeli'ye geçmiş, Balkanları tamamen zaptetmiş ve 1683'te Türkler'in Viyana önlerinde yenilmesiyle Şark Meselesi'nin birinci safhası kapanmıştı. Şark Meselesi'nin ikinci safhasında ise Türkler savunmada, Avrupalılar ise taarruzdadır. 1920 yılına Kadar süren Şark Meselesi'nin bu safhada gelişmesi şu seyri izlemiştir: "Balkanlar'daki Hıristiyan milletleri Osmanlı'dan kurtarmak, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahale etmek, Türkler'i Balkanlar'dan atmak, İstanbul'u almak. Osmanlı Devleti'nin Asya'daki topraklarında yaşayan Hıristiyan azınlıkların bağımsızlığına kavuşmalarını sağlamak. (Ermeniler). Anadolu'yu paylaşarak, Türkler'i Anadolu'dan çıkartıp, Orta Asya'daki yurtlarına sürmek'' Şark Meselesi'nin 1920'ye kadar süren safhasında Batılılar başarılı oldu.

ERMENİLER AYAKLANDI
Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar bağımsızlıklarını kazanmada başarılı olmuşlar, Ermeniler ayaklanma çıkartarak, Osmanlı Devleti'ni içten çökertmişlerdir. Dünya Savaşı sırasında yapılan gizli antlaşmalarla Türk toprakları büyük devletler arasında paylaşılmıştır. Şark Meselesi projesini son anda iflasa sürükleyen gelişme, Anadolu'da Atatürk'ün önderliğinde Milli Mücadele harekatının başlatılması ve başarıya ulaştırılmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve Lozan Antlaşması ile Şark meselesi iflas ettirildi. 4 Haziran 1878'de imzalanan "Kıbrıs Anlaşması'na İngilizler, ayrıca Hıristiyanlar (özellikle Ermeniler) için ıslahat yapılmasına dair bir madde de koydurdu. Türkiye'yi sıkıntıya sokan siyasi mesele buradan başlamaktadır. Ermeni meselesi ilk defa uluslararası bir antlaşmada yer almış, Ermeni Meselesi Ermenilerin değil Osmanlı'yı parçalamak isteyenlerin meselesi olarak ortaya çıkmıştır.