MİT ordunun içinde

İstihbaratçılar ülkenin geldiği durumun hiç de içaçıcı olmadığını düşünüyorlardı. Bu gerekçeyle ordunun içindeki gerilimi bile yakın takibe aldılar. Daha önce hükümete hiçbir bilgi ulaştırmayan MİT takip ve deşifre ettikleri olaylarla 'Sol bir darbeyi' önlüyordu

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 06 Ağustos 2010 Güncelleme 06 Ağustos 2010, 10:29
MİT ordunun içinde

İÇİNDEKİLER

Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye'nin 1971 Mart muhtırasına sürüklendiği günlerde çok önemli iki görev yaptı. Tıpkı 27 Mayıs öncesi ve sonrasında olduğu gibi yeniden cuntalar türemeye başlamıştı. Bunların en güçlüsü Cemal Madanoğlu Cuntası'ydı. MİT, 1966'dan itibaren örgütlenmeye başlayan bu cuntayı elemanı Mahir Kaynak'la yakın takibe aldı. Kaynak, Adalet Partisi iktidarının daha ikinci yılında faaliyete geçen bu cuntaya sızmayı başardı ve dört yıl boyunca faaliyetlerini rapor etti. 9 Mart günü yönetimi ele geçirmek isteyen ancak bunu başaramayan 9 Mart'çılar, komuta kademesinden Faruk Gürler ve Muhsin Batur ile de ilişki içindeydiler. O sebeple, 12 Mart Muhtırası'ndan sonra iktidarı ele geçirdikleri duygusuna kapıldılar. Ancak Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve ekibi bu girişimlere karşıydı. Tağmaç'a göre, Süleyman Demirel hükümetinin istifa etmiş olmasıyla muhtıra amacına ulaşmıştı. Böylece rüzgar ters esmeye başladı. 9 Mart'çılar, muhtıradan üç ay sonra tutuklanmaya başladılar ve İstanbul'da Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde yargılandılar.

MİT İÇİNDE HUZURSUZLUK
Eski istihbaratçı Mehmet Eymür'ün, Analiz kitabında "1972 Muhtırası" olarak isimlendirdiği bu hareket yeni MİT Müsteşarı Nurettin Ersin'e dönüktü. 17 Ekim 1972'de Hiram Abas ve Mehmet Eymür'ün öncülüğünde İstanbul'daki 30 MİT görevlisinin imzaladığı mektup, İstanbul Bölge Başkanı'na verildi. Mektupta, teşkilattaki aksaklıklar ve randımanı düşürücü hususlar sıralanarak yapılması gereken reformlar belirtiliyordu. Mali yetersizlikler, yeterli tecrübesi olmayan bazı isimlerin tepeden MİT'te üst görevlere getirilmesi, dış görevlere yapılan tayinlerde keyfilikler, teşkilat yapısını saran hantallık ve kırtasiyecilik, askeri ve siyasi istihbaratın yanı sıra biyografik ve coğrafi istihbarata yeterince önem verilmemesi, MİT'in teknik donanımda çağdaş istihbarat örgütleri karşısında oldukça cılız kalması eleştiri konusu yapılarak şöyle devam edildi: "Netice olarak, serviste acilen köklü bir reforma ihtiyaç olduğunu, böyle bir reforma gidileceği zaman en idealini düşünerek veya başka yerlerden adapte ederek değil, en alt kademeye kadar inerek bizzat çalışmaları ve gerekli ihtiyaçları müşahede etmek suretiyle kararlara varılmasını, fikir teatisinde bulunulmasını, bu hususta tecrübeli, güvenilir kimselerden faydalanılmasını elzem buluyoruz. İspat edemeyeceğimiz fakat emarelerini şifahi olarak karinelerle belirtebileceğimiz bir husus, servis içinde idari mekanizmaya etkisi olan, yabancı devletler lehine çalışan şahıs veya şahısların bulunduğudur. Geçmiş senelerde birçok emsal servislerde bu gibi olayların meydana çıkarılması sebebiyle bu hususa önemle eğinilmesini ve gerekli çalışmaların güvenilir şahıslar tarafından gizlilikle yapılmasını istemekteyiz... En az diğer devletler gibi Türkiye de iyi işleyen bir istihbarat servisine muhtaçtır kanaatindeyiz. Servisimizin gelişme ve kalitelenmesi çalışmalarına karşı çıkanların dolaylı şekilde Türkiye aleyhine davranışa girdikleri düşüncesini taşımaktayız. Türkiye ve servisi çok seven, uzun senelerden beri sadece servisin malı olan bizlerin yukarıda sunduğumuz hususları kaleme almaktaki gayemizin yapıcı ve iyiniyetli olduğuna inanılmasını ve yazımızın Müsteşarımıza intikal ettirilmesini saygılarımızla arz ederiz." İstanbul ekibi Ankara'ya bu muhtırayı gönderirken, birkaç ay sonra Ankara ekibi açıktan Müsteşar Nurettin Ersin ve etrafına karşı harekete geçmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde adaylık kulislerine başlayan Faruk Gürler, kendisinin göreve getirttigi MİT Müsteşarı Nurettin Ersin'in de desteğini sağlamıştı. 1973'ün Haziran ayında MİT'in Ankara Yenimahalle'deki merkezinde elden ele dolaşan imzasız bir mektup işte bu olayla yakından ilintiliydi.