Zafer inananlarındır

Sezonun Galatasaray için birçok kırılma anı oldu... Fakat 2-0 geriden gelip 4-2 kazanılan Ordu maçı ve Schalke zaferinin yeri bambaşkaydı... Belki iki maçın hikayeleri çok farklıydı. Fakat ortak nokta; inananların kazandığıydı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 09 Mayıs 2013 Güncelleme 09 Mayıs 2013, 01:26
Zafer inananlarındır

İÇİNDEKİLER

İkinci yarıya Kasımpaşa yenilgisi ile başlayan Galatasaray'ın önünde çok kritik bir dönemeç vardı... Beşiktaş'a karşı alınacak bir yenilgi sadece zirveyi kaybetmek anlamına gelmeyecek, belki de bir krizin başlangıcı olacaktı. Fakat G.Saray sezon içinde birçok kez olduğu gibi yine hayati bir eşiği kayıpsız aştı.

FUTBOLSUZ LİDERLİK
Bir önceki yazımda Fatih hocanın bacanağının vefat haberinin ardından Başkan Aysal ile aralarındaki buzların hızla eridiğine dikkat çekmiştim. Tam da bu sıralarda müthiş bir transfer haberi gündeme bomba gibi düştü. Galatasaray, Sneijder'in ardından bu kez de Drogba'yı kadrosuna katmıştı. Üstelik bu transfer, Fatih hocanın da yoğun istekleri sonrası gerçekleşmişti. Fatih hoca ile Başkan arasındaki ilişkiler artık normale dönmeye başlamıştı. Fakat Galatasaray'ın ligdeki inişli-çıkışlı grafiği sürüyordu. Belki Sarı-Kırmızılılar zirveyi kaptırmıyordu ama bir türlü beklenen futbol sergilenmiyordu.

SELAM BEN DROGBA!
15 Şubat'taki Akhisar maçı, Türk futbolunun Drogba ile tanışmasına sahne oldu. Ama ne tanışma! Afrika Kupası'nın ardından ilk olarak Akhisar deplasmanında sahne alan Fildişili yıldız, çok değil 5 dakika içinde Galatasaray'a neler katacağını gösterdi. Belki biraz abartılı gelebilir ama yeni bir dönem başlamıştı Sarı- Kırmızılılar için. Çünkü artık Drogba vardı... Tarihler 20 Şubat'ı gösterdiğinde Arena'da tarihi bir sınav bekliyordu Galatasaray'ı... Rakip Schalke kağıt üzerinde formsuz ve bitik bir takımdı. Fakat sahada her şey çok farklı gelişti. Fatih hocanın "Sneijder mi, sistem mi?" ikilemi, Arena'nın bataklık zemini ve Schalke'nin bir Alman takımı olduğunun unutulması çeyrek final şansını zora soktu. Belki 1-1 kötü bir skor değildi ama sergilenen futbol umut vermiyordu. Ligin 25. haftasında Arena'da alınan 1-0'lık G.Birliği yenilgisiyle zirvede fark 4'e inmişti. Fakat tüm Galatasaraylılar'ın aklı 4 gün sonra Gelsenkirchen'de oynanacak tarihi rövanştaydı. Maç öncesi tüm ibreler Schalke'yi gösteriyordu.

YİNE TERİM İMZASI!
Fatih hoca, Sneijder'in gelişinden sonra arıza göstermeye başlayan sistemden ödün vermemekte ısrar ediyor, yaptığı onca denemeye rağmen bir türlü çarklar yerine oturmuyordu. Fakat Fatih hocanın "Biz bitti demeden bitmez" sözü Veltins Arena'nın çimlerinde ruh bulacaktı. Alınan 3-2'lik tarihi galibiyet bir yana, Fatih hocanın yeni 'diamond (elmas)' sistemi tabiri yerindeyse 'cuk' oturmuştu. Belki de Galatasaray uzun bir aradan sonra futboluyla da herkese lezzet vermişti. Sonuçta kazanan birkez daha Fatih Terim oldu... Galatasaray yeniden Avrupa'nın devlerinden birisi olduğunu gösterdi. Şimdi hedef yarı finaldi...

ELMAS DEĞERİNDE GALİBİYET
Schalke zaferinin takıma getirisi çok fazla oldu... Kattığı moral motivasyon bir yana, Fatih hoca ilk kez bu maçta uyguladığı 'elmas' sisteminden bir daha hiç vazgeçmedi. Bu diziliş başta Sneijder olmak üzere tüm futbolcuların performansını artırdı.

RAKİPLERE MESAJ: BEN BU İŞİ BIRAKMAM
Sezonun birçok kırılma anı oldu... Ama 25 Şubat'taki Ordu maçı, bu anların en önemlilerinden birisiydi. Takım ilk yarıda 2-0 geri düşmüş; Fatih Terim, Hasan Şaş ve Ümit Davala tribüne gönderilmişti. Fakat tüm bu kötü senaryolar, müthiş bir sinerji olarak sahaya geri döndü. Müthiş goller ve 4- 2'lik galibiyet Galatasaray'ın takipçilerine bir mesajıydı aslında, "Ben bu işi bırakmam"...


YARIN: R.MADRID... BiR SON DEĞiL BAŞLANGIÇ