Bayramımız Hak ve halk bayramıdır

İslam, kişiyi Hakka yönelten ve Halk insanı kılacak görevler yükleyen Din'dir. Bu sebeple müslümanı Hak ve Halk insanı olarak tanımlayabiliriz. Bayramlar Hak ve Halk insanı olmanın yoğun olarak yaşanması gereken günlerdir.

Kaynak Gazete
Giriş Tarihi:
Bayramımız Hak ve halk bayramıdır
İLK GÖREV NAMAZ
Bayramlarımızda ilk görevimiz Hak insanı olduğumuz bilinciyle bayram namazı kılmaktır. Gecenin karanlıklarından aydınlıkları çıkararak sabaha can veren ve Hak olan Allah'a yönelerek bayram namazı kılmak ilk görevimizdir. (Felek 1,Tekvîr 18) Peygamberimizin, Medine'ye hicretinin ikinci yılından itibaren sürekli olarak kıldığı bayram namazları, yalnız erkeklerin değil kadınların da yükümlü kılındığı bir görevdir. -Allah şanını artırsın- Sevgili Peygamberimiz, erkekler gibi yükümlü bağımsız bireyler olan kadınlara da Kur'ân âyetlerini tebliğ ettiği ve onları da eğittiği için kadınlar vakit namazları ve Cuma namazlarına katıldıkları gibi bayram namazlarına da katılıyorlardı. Onun topraklarımızda asırlar boyu terk edilen bu uygulamasını yeşertmek için aşağıdaki bilgileri sunuyoruz:

KADINLARIMIZ DA BAYRAM NAMAZLARINA KATILMALIDIR
Bayram namazlarını Mesci-di Nebi'nin dışında açık alanda kıldıran Peygamberimizin emirleriyle kadınlar bayram namazlarına katılırlardı. Peygamberimiz adetli olanları dahil istisnasız bütün kadınların bayram namazlarına katılmalarını emir buyururdu. Kadın sahâbilerden Ümm-ü Atıyye şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber, bütün ergin kadınların ve ergenliğe yaklaşan kız çocukların bayram namazına getirilmelerini emir buyurunca, 'Âdetlilerimiz de mi gelecek?' dedik. 'Evet onlar da gelecek' buyurdu ve emirlerinin gerekçesini şöylece açıkladı: (Gelsinler de)bayram sabahının kutsal heyecanını soluklasınlar ve yapılacak ibadet ve duaya tanık olsunlar. (Buharî Îdeyn 20-21) Peygamberimiz dıştan giyecek elbiseleri olmadığı için gelemeyeceklerini ileri süren fakir kadınlara da komşularının giysi vermeleri emrini vermiştir.(Buharî Îdeyn 21) Ümmü Atıyye, Mescid-i Nebî dışında açık alanda kılınan bayram namazında âdetli kadınların arka kısımda yer aldıklarını ve namaz kılmadıklarını ama cemaatle beraber tekbir getirdiklerini açıklıyor. Peygamberimiz mümin kadınları bayram namazlarına yönlendirdiği gibi Kendi eşleri ve kızlarını da yönlendirirdi. (İ.Mace Hn.1309) Açık ve kesin rivayetlerbu gerçeği doğrulamaktadır. Kaynaklarımız Allah'ın Resûlü'nün bir Ramazan bayramında kadınlara özel olarak öğüt verdiğini ve onlardan fakir Müslümanlar için yardım topladığını aktarır. (Buharî Îdeyn 19) Camilerde kendilerine yer ayrılmadığı için ülkemizde kadınlarımızın çok büyük çoğunluğu İslâm'a aykırı olarak bayram namazına katılamıyorlar. Bu sebeple onlar bayram namazını, evlerinde bayram namazı vaktinde tek başlarına kılmalıdır. Onlar, bayram namazı kılmaya niyet ederek sabah namazının farzı gibi iki rek'atlik bir namaz kılarlar. Ancak birinci rekâta "Sübhaneke" den sonra ve Fatiha'dan önce üç defa "Allah ü Ekber" diyerek tekbir getirirler. Bu tekbirleri, ikinci rek'atta rukûa gitmeden önce de tekrar ederler. Tekbirlerde, başlangıç tekbirinde olduğu gibi eller kaldırılır ve yanlara salınır. Çocuklar da bayram namazına getirilmelidir Çocuklarımızı erken yaşlarda ibadetlere alıştırmalıyız. Müslümanlığın çocukluk hatıraları ile beslenebilmeleri için yedi yaşına basmış çocuklarımızı da cuma ve bayram namazlarına getirmeliyiz.

İKİNCİ GÖREV FİTRE VE DİĞERLERİ
Fitre, bayram gününün başlamasıyla birlikte öğütlendiğimiz/emredildiğimiz görevimizdir. Ramazan günleri içinde verilmediyse fitremizi ertelemeden vermeliyiz. Burada önceden bir makalemizde verdiğimiz bilgilerimizi tazeleyelim: İslâm bilginlerinin büyük çoğunluğuna göre, zekâta ilişkin şartlar Fitre'de yoktur. Temel ihtiyaçları yanı sıra bayram günü ve gecesi gereksinimlerini de karşılayabilecek kişi, fitre vermekle yükümlüdür. O, alabileceği gibi fitre de verebilir. Bu yıl için 7 lira olarak belirlenen fitre en alt dilimi oluşturur. Hayat nimetine şükür olduğu için fitrenin üst sınırı yoktur. Kişi kendisinin fitresi yanı sıra yeni doğmuş olanları dahil küçük çocuklarının, velayeti altındaki akıl hastalarının ve bakmakla yükümlü olduğu fakir ana babası ve kardeşlerinin fitresini verir. Zekâtla zenginleri, fitre ile zenginler yanı sıra fakirleri de verici konumuna yükselten İslâm ne yüce bir dindir. Zekât ve fitre ile dayanışma ne büyük bir erdemimizdir. Hediyeleşme de görevimizdir Hediyeleşme özellikle bayram günlerinde önemsememiz gereken bir fazilettir/erdemdir. Peygamberimiz, "İman etmedikçe cennetegiremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız." buyurmakta, "Hediyeleşiniz ki birbirinizi sevebilesiniz." öğüdünü vermektedir. Peygamberimizin dilinde birbirimizi sevebilmenin bir yolu da hediyeleşme olduğuna göre,kandil gecelerini, düğün merasimlerini, doğumları ve mezuniyetleri, ticari ilişkileri, atanmaları, seçilmeleri ve ziyaretleşmeleri ve özellikle de bayram günlerini hediyeleşme ortamı olarak değerlendirmeliyiz. Gücümüz ölçüsünde ihtiyaç karşılayacak bir maddeden küçücük bir kitaba, tek bir çiçeğe, bir çift çoraptan bir kaleme ve bir anahtarlığa kadar her maddeyi hediyeleşme aracı kılabiliriz Hediyenin basiti yoktur. Yüce Peygamberimizin "Güler yüz gösterme ve bir çift tatlı söz söyleme de olsa gönül alıcı hiçbir şeyi küçümsemeyiniz" şeklindeki öğüdü her tür hediyenin değerli olduğunu, önemsenmesi gerektiğini açıklamaktadır. Hediyeleşmede çocuklar unutulmamalıdır.

ANA- BABA VE AKRABAYA SILA/ZİYARET
Her zaman yapılması gereken bu görevimiz, özellikle bayramlar da ihmal edilmemelidir. Telefonla olsun ilişki kurmalı ve dua almalıyız. Akrabamızın özellikle hasta ve tutuklu olanları da unutulmamalıdır.Burada akraba ilişkilerini sürdürmenin önemini açıklayan bir hadisle bu konuyu bağlayalım. İstanbul'umuzda aziz bir misafirimiz olan sahâbî Eba Eyüp El-Ensarî, Peygamberimizin bir soru üzerine Cennet'e götürücü işleri şöylece açıkladığını anlatıyor: - (Emir ve yasaklarına itâat ederek) Allah'a ibadet eder, ona hiçbir (şahıs, ilke, kurum ve rejimi) ortak koşmazsın. Namazı kılarsın, zekâtı verirsin ve bir de ziyaret ederek, iyilere çağırıp kötülerden sakındırarak ve gerektiğinde maddî yardımda bulunarak akrabana sıla yaparsın.

6 KÂBİR ZİYARETİ

Başta ana-baba olmak üzere yakınlarımızın kabirlerini ziyaret de akrabalık görevlerimizdendir. Peygamberimiz kabir ziyaretine teşvik ederek şöyle buyurmuştur: "Kabirleri ziyaret ediniz. Zirâ kabirleri ziyaret, dünya hayatını, taparcasına ihtirasla yaşamanızı engeller ve Âhiret Hayatı'nı hatırlatır." Bayramlarımız barışma günleridir Peygamberimiz Müslümanların üç günden fazla dargın durmalarını yasaklamıştır. Bu sebeple özellikle Bayramlarımızı, birbirimizi bağışlayarak dargınlıklarımızı gidereceğimiz günler olarak değerlendirmeliyiz. Çünkü bağışlamak, Cennet'i ve armağanlarını kazandıracak işlerdendir. Nefislerimize ağır geldiği için kendimizi Cennet kazandıracak erdemlerden yoksun bırakmak akıl işi değildir. Peygamberimiz bizleri şöylece müjdelemişlerdir: - Üç haslet/özellik vardır ki bunlara sahip olan kişiyi Allah kolay ve basit bir muhakeme ile hesaba çeker ve onu rahmeti ile Cennet'e koyar. Bunlar da seni yoksun bırakana vermen, seninle ilgiyi kesene alâka göstermen, sana haksızlık edeni affetmendir.

BAYRAMLARIMIZ VE EĞLENCE
Bayramlar sevinç günleridir.İnsan doğası, eğlenceye de muhtaçtır.Sevgili Peygamberimiz, bayramlarda da mûsikili eğlenceye onay vermiş, üstelik huzurlarında icrasını da tasvip buyurmuşlardır. Allah bağlılarını artırsın sevgili Peygamberimiz'in eşi Hz. Âişe annemiz şöyle anlatıyor: Bir bayram günüydü. Yanımda bulunan iki genç kız def çalıyor, ezgiler söylüyorlardı. Hz. Peygamber geldi, yatağa ilişti ve yüzünü çevirdi. Bir süre sonra babam Ebû Bekir geldi Peygamberin huzurunda -Şeytânî enstrümanlı müzik ha! diyerek beni azarladı. Sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, Ebû Bekir'e dönerek onu şöylece uyardı: - Ya Eba Bekir! Kızları kendi haline bırak. Her toplumun bir bayramı vardır. Bu da bizim bayramımızdır. (Buharî Îdeyn 2) Peygamberimiz bir bayram günü, namaz kıldıkları mescitlerinde kılıç-kalkan gösteri yapılmasını onaylamış ve genç eşi Âişe annemize de izlettirmiştir.

RAMAZAN'IN MÜKÂFATI VE DUAMIZ
Ramazan ayı boyunca kulluk bilinci içinde görevlerimizi yapmaya çalıştık. Oruçlarımızı tuttuk Fitrelerimizi verdik. Namaz kıldık. Yükümlü olanlarımız zekâtlarını ödedi. Öğrenmek, uygulamak ve sevaplar kazanabilmek için Kur'ân okuduk ve dinledik. İlişkilerimizi sabırla ve hoşgörü ile yürütmeye çalıştık. Artık mükâfat alma zamanı geldi. Önce bu gerçeği açıklayan hadisimizi sunalım. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdular: -Biliyorsunuz işçi işini bitirdiği zaman ücreti tam olarak verilir. İşte böyle. Mümin de Ramazan'da yaptığı ibadetlerin ve ibadet niteliğindeki güzel işlerinin mükâfatını Ramazanın son gecesinde alır.

DUAMIZ
Şanı Yüce olan Allah'ımız! Sen, Kur'ân'ında rızan için yapılan işlere tam ücret vereceğini, katından çok daha fazlasını da ödeyeceğini vaat ediyorsun. Peygamberimizin diliyle de oruç ibadetini, yüceliğine uygun düşecek şekilde mükâfatlandıracağını müjdeliyorsun. Ya Rab! Ücretimizi istiyoruz. Ücretimizi: Bizi bağışlayarak ver.Sağlımızı koruyarak, rızıklarımızı ve verme duygularımızı artırarak ver. Ahlakımızı; ince ruhluluğumuzu/zerafetimizi geliştirerek ver. Birliğimizi pekiştirerek yüreklerimizi barış, adalet ve sevgi ile donatarak ver. Güzel kulların arasına katarak ver. Âteş azabından koruyarak ver.Sınırsız ve sonsuz nimetlerinle ebedileştirdiğin Cennet'lerine ve güzelliklerine erdirerek ver. Âmîn, âmîn, âmîn…

TEBRÎK:
Göremediğim fakat varlıklarını ruhumun derinliklerinde hissettiğim sizlerin; bütün okuyucularımızın bayramlarınızı tebrik ediyorum. İnşaallah berberliğimizi sürdürürüz. Mevla görelim neyler . Neylerse güzel eyler.
Ali Rıza Demircan


* * *

Kur'an'ın tanımı ve mesajları

Teşekkür etmek

İslam karşıtlığına saygı gösteremeyiz

Özür beyan edip af dilemek

Hırka-i Şerif ziyarete açıldı

İşkenceciler lanetlilerdir

Oruç tutanlar için acıktırmayan kurabiye

İslam'ın evrensel çağrısı barıştır

Zina yapanın nikahı bozulur mu?

Her daim bilgiye muhtacız

Sıkıntılar günahlardan kaynaklanır


İbadetin anası, özü Namaz'dır


'Oruç Allah'ın emridir'