
Emir Elidemir, Bi' Başka'da aşçılığa başlama serüveninden bahsetti. Oyunculuk yapmayı düşünmediğini söyleyen Elidemir, Amerika'da çalıştığı dönemde şefiyle yaşadığı bir anısını da anlattı.
MasterChef'ten elendikten sonra hayatında neler değişti? Gelen tepkiler nasıl?
Yarışmada 6 ay boyunca bir evde kaldık. Dışarı çıkamıyorduk. Şimdi koronavirüs dolayısıyla da yine evlerdeyiz. O yüzden elendiğimin çok farkına varamadım. Kısıtlamalar sona erdiğinde daha iyi anlayacağım farkı. Ama sosyal medyada bizlere karşı oluşan ilgiyi başta yadırgamıştım. Sonradan alıştım. Hayatımda çok büyük bir değişiklik yaşanmadı. Sadece yarışma stresiyle yemek yapmıyorum artık.
Yarışmadan sonra gelen ün ve tanınırlık psikolojik bir baskı yarattı mı üzerinde?
Her yaptığınız hareketi birileri görüyormuş gibi hissediyorsunuz. Bu da değişik bir his. İnsanı bazen biraz bunaltıyor. Yurt dışına gidebilmek istiyorsunuz bazı zamanlarda daha rahat olabilmek için. Ama aynı zamanda güzel de bir şey, insanlara karşı bir sorumluluğunuz oluyor. İyi bir şekilde çevrenize etki etmeye çalışıyorsunuz.
"KÜÇÜKKEN ANNEME WAFFLE YAPARDIM"
Yarışmada gördüğümüz kadarıyla yemek yapmaya gerçekten gönül veren birisin. Aşçılık hikâyen nasıl başladı?
Küçükken anneme waffle yapardım, makarna yapardım. Lisede Anadolu lisesine gittim. Daha farklı alanlarda mezun veren bir okuldu. Ben de arkadaşlarımın ve öğretmenlerimin etkisiyle hiç gastronomiyi düşünmemiştim. Ta ki annem araya girene kadar. Annem gastronomi okumamı çok istiyordu, beni hep destekledi. Bu sayede ben de gastronomiyi tercih ettim. Normalde ben ileride bir kurs almayı düşünüyordum, hobi olarak yapmayı planlıyordum. Sonra annemin desteğiyle adım attım, mesleğim haline getirdim. İyi ki de yapmışım. İnsanın sevdiği işi yapması çok önemli bir şey.
Birçok farklı ülkede çalıştın. Yarışmada uluslararası mutfakta ne kadar iyi olduğunu tabaklarınla gösterdin. Türk mutfağında biraz zayıf kaldın. Türk mutfağıyla ilgili bir eğitim almayı düşünüyor musun?
Türk mutfağında zayıf olduğum için de girmiştim aslında yarışmaya. Çünkü rekabet gerektiren bir platformun içine girdiğinizde aynı zamanda gelişiyorsunuz. Her insanın farklı farklı kuvvetli alanları oluyor ve herkes birbirinden bir şey öğreniyor. Türkiye'nin en iyi şeflerinden birkaçı size rehberlik ediyor. Onlar sizi eleştirdikçe gelişiyorsunuz. Ben bu 6 ayı aynı zamanda gelişme adına da kullandım. Ve Türk Mutfağına dair çok güzel şeyler öğrendiğimi düşünüyorum. Türkiye'nin çeşitli şehirlerini gezdim ve gördüm. Yemek kültürlerini daha iyi anlamış oldum. Çok büyük bir eksikliğim kalmadı. Sadece bilgilerimin üzerine koymam gerekiyor. Belki ufak ufak stajlar yapabilirim. Aşçılıkta hiçbir zaman yeterli seviyede olamazsın, her zaman üzerine koyman gerekir.
"SEN BENİM ŞAMPİYONUMSUN"
Geriye dönüp baktığında kendini hangi noktalarda eleştiriyorsun? Keşke yapmasaydım veya yapsaydım dediğin şeyler var mı?
Var. Programa ilk girdiğimde üzerimdeki stres oranı çok yüksekti. Aniden sosyal medyada bir patlama oldu. Üzerimde bir baskı oluştu. İnsanlar "Şampiyon, şampiyon" mesajları atıyordu. Ben kendime güveniyordum. Gerçekten güçlü bir yarışmacıydım ve şampiyon olmayı istiyordum. Ama yine de dışarıdan küçük çocuklardan gelen "Sen benim şampiyonumsun" mesajları ister istemez bir baskı altına soktu beni. Elenme konusunda ve başarısız olma ihtimaline karşı bir kaygı oluşuyor içinizde. Bu yüzden başlarda sinirli davrandım, tartışmalara girdim. Bunların olmasını istemezdim çünkü beni yansıtmıyor. Sonradan kendi stabil halime döndüm.
Son 3'e kaldığında Serhat ile olan düellonda baklava hamuru açtın. Bunu yapamazsam zaten finale çıkmamalıyım düşüncen vardı. Çok ilkeli bir davranıştı. Belki bildiğin bir tatlıyla günü bitirseydin şu an MasterChef'in şampiyonuyla konuşuyor olacaktım. Hiç bu ihtimali düşünüp üzüldün mü?
Serhat hak ederek kazandı. Varsayımlar üzerine bir şeyler demek doğru olmaz. Türk Mutfağını seçmek istedim çünkü kendimle de bir yarış halindeydim. Hem Türk Mutfağını öğrenmek hem de yaptığım mesleği insanlara gösterebilmek için girdim yarışmaya. Bu yüzden Türk Mutfağını seçmek benim için bir zorunluluktu. Aslında o günkü yemeğim güzel de gidiyordu, çok ufak bir hata yaptım. O gece fazla uyumamıştım. Çok kısa bir sürede o menüyü hazırlamamız gerekiyordu. Ben hep böyle yaparım, kendime hedefler koyarım ve odaklanırım. Hiç pişman değilim.