KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı seçim öncesi açıkladı: GKRY ile görüşmeleri Netanyahu sabote etti
KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, pazar günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi A Haber'e özel açıklamalarda bulundu. Gazze'ye ölüm yağdıran İsrail'in Başbakanı Netanyahu'nun GKRY ile yapılan görüşmeleri sabote ettiğini belirten Arıklı, "İsrailliler Güney Kıbrıs'ı tamamen kendilerine bağımlı bir devlet haline getirecek" dedi.
KKTC pazar günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyor. Seçimlere kısa süre kala KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, A Haber'e özel açıklamalarda bulundu.
KKTC Ulaştırma Bakanı A Haber'de
İşte o açıklamalardan satır başları;
"TATAR'IN İŞ BAŞINDA OLMASINI İSTEMİYORLAR"
Güney Kıbrıs, Tel Aviv ve Atina, Sayın Tatar'ın yeni dönemde iş başında olmasını istemiyor. Onlar federasyoncu sol bir adayın iş başında olmasını daha çok arzu ediyorlar. Sebebi her seferinde masaya oturulduğunda bizden bir şeyler koparıyorlar.
Yani düşünün ki Sayın kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Denktaş döneminden bugüne kadar o kadar çok tavizler verdik ki en sonunda 2017'de Sayın Akıncı Grand Montana'da hiç verilmeyecek tavizleri dahi verdi ve dedi ki sıfır asker sıfır garanti.
Topraklarımızın yüzde 25'ini içeren bir harita da verdi. Hiç yapılmayacak iki önemli tavizdi. Bunu vermesine rağmen yine Güney Kıbrıs masadan kalktı ve gitti. Çünkü biliyorlar ki her seferinde daha fazlasını alacaklar.
KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, A Haber'e özel açıklamalarda bulundu. (Ekran görüntüsü)
"ASIL TORPİLLEYEN NETANYAHU"
Ama biz 2020 yılından itibaren bu politikaya son verdik ve federasyon görüşmeyeceğimizi söyledik. Öte taraftan Grand Montana'yı asıl torpilleyen de Netanyahu. Netanyahu son gece Anastasiadis'e, Rum yönetiminin lideri Anastasiadis'e telefon açıyor. Bunu Sayın Talat söyledi. İkinci Cumhurbaşkanı Sayın Talat söyledi. Ben dedi Rum kaynaklarından çok emin kaynaklardan duydum.
Netanyahu tam anlaşma olabilecekken telefon açıyor Anastasiadis'e ve diyor ki, "Ya siz deli misiniz? Niçin Türkleri ortak alıyorsunuz devletinize? Yani egemenliğinizi niye paylaşmayı düşünüyorsunuz?" diyor. "Sakın bunu yapmayın" diyor ve ondan sonra Anastasiadis derhal Grand Montana'yı terk ediyor.
"GÜNEY KIBRIS İSRAİL'İN ÜSSÜ HALİNE GELDİ"
Şimdi Güney Kıbrıs'la İsrail'in ilişkileri çok iyi. Rum AKEL Partisi ki Komünist Partisi, ana muhalefet partisidir bu. Rum AKEL Partisi'nin genel sekreteri bir açıklama yaptı. Dedi ki, Güney Kıbrıs İsrail'in adeta peyki haline geldi. Üssü haline geldi.
Gerçekten de baktığımızda Suriye'den önce İran-İsrail savaşında adeta bir üs olarak kullandı Güney Kıbrıs'ı İsrail. Sivil uçaklarını bile Larnaka'da konuşlandırdı. On binlerce Yahudi Güney Kıbrıs'a geldi. Şu anda da yine AKEL sözcüsünün ve genel sekreterinin söylediği gibi çok ciddi şekilde mülk, gayrimenkul elde ediyor İsrailliler.
"TÜRKİYE İLE BİRLİKTE HAREKET EDEN BİR CUMHURBAŞKANI İSTEMİYORLAR"
İsrailliler Güney Kıbrıs'ı uzun vadede hatta orta vadede de diyebilirim, tamamen kendilerine bağımlı bir devlet haline getirecek. Bunun için bizim özellikle başımızda böyle iki devletliliği savunan, Türkiye'yle çok yakın ilişkiler kuran ve Türkiye'yle birlikte hareket eden bir Cumhurbaşkanı istemiyorlar. Bunun için Sayın Tatar'ı istememeleri son derece normal.
-Peki, özellikle İsrail'in ve Rum kesiminin, Yunanistan'ın hatta muhalefetin istediği bir tablo yani federal bir sistem, Türkiye'nin garantör olmadığı, Türkiye'nin olmadığı bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti modeli ortaya çıkarsa kısa ve orta vadede biz adada ne görürüz?
KKTC ve Türkiye bayrağı (AA)
"BUNU KABULLENMEMİZ İNTİHAR OLUR"
Yani Türkiye'nin Doğu Akdeniz'den dışlanması demektir bu. Bizim bunu kabullenmemiz intihar olur. Bunu da anlatmaya çalışıyoruz vatandaşlarımıza. Türkiye Cumhuriyeti'nin olmadığı, Türk askerinin olmadığı, Türkiye'nin garantörlüğünün olmadığı bir Kıbrıs, bir müddet sonra aynı Girit gibi Yunanistan'a Enosis'e bağlanır ve bir Yunan adası haline gelir. Yani Annan planı kabul edilmiş olsaydı şu anda zaten büyük oranda ada Enosis'e bağlanmış olacaktı. Enosis'le Güney Kıbrıs Yunanistan'a bağlanmış olacaktı. Enosis'in amacı işte Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak. Megalo İdea. Dolayısıyla bizim bunu kabullenmemiz mümkün değil. Biz kabullensek bile Türkiye'nin bunu kabullenmesi mümkün değil. Doğu Akdeniz'deki yüzer gemi dediğimiz Kıbrıs Adası'nın bu şekilde İsrail'e, Avrupa Birliği'ne ve Yunanistan'a hibe edilmesi Türkiye Cumhuriyeti'nin stratejik açıdan kabul etmesi mümkün olmayan bir durumdur. Onun için böyle bir şeyi düşünmek bile yanlış diye düşünüyorum.
-Pazar günü nasıl bir sonuç bekliyorsunuz seçimlerde?
Pazar günü Allah'ın izniyle kazanacağız. İyi çalışıyoruz. Başlangıçta oldukça gerideydik. Vatandaşların büyük bir kısmı meseleyi Kıbrıs meselesi açısından değerlendirmiyor. İktidara karşı bir tepki var. Hükümete karşı. Buna rağmen vatandaşa meseleyi anlatıp, Bu mesele Türkiye'nin meselesi, milli meseledir. Bakın işte Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmada, 'Federasyon bizim için tükenmiştir, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyın' dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 18 Temmuz 2024 yılında almış olduğu Meclis kararında federasyonun bittiğini söyledi. En son 10 gün önce Milli Güvenlik Kurulu, Türkiye'nin dış politikasını belirleyen en önemli karar organı Milli Güvenlik Kurulu, federasyonun bittiğini ve iki devletli politikanın artık Türkiye'nin milli meselesi olduğunu, milli tezinin olduğunu söyledi. Şimdi hal böyleyken Anavatan Türkiye Cumhuriyeti tavrını bu kadar açık ve net ortaya koymuşken Kıbrıs'ta seçimlerde federasyoncu bir adayın seçilmesi bizi çok ciddi bir açmaza sürükler. Vatandaşa bunu anlatmaya çalışıyoruz. Yani birkaç ay sonra genel seçimler var. Tepkinizi o seçimlerde ortaya koyun ama bu milli meselede Türkiye'yle birlikte hareket etmemiz gerekiyor diyoruz. Seçimi alacağız İnşallah.
Ersin Tatar (AA)
-KKTC'yi tanıyan başka ülkelerin de olmasını bekliyor musunuz, ya da bu yönde görüşmeler de yürüyor mu?
Bakın ben 2008 yılında Kırgızistan'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin temsilcisiydim. O zaman Kırgızistan Parlamentosu'nda çok güçlü bir lobimiz vardı ve şu andaki Cumhurbaşkanı Caparov o Dostluk Grubu'nun başındaydı. Ve 2008 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımak için Kırgızistan Parlamentosu'nda bir çalışma başlatıldı. 70 kişilik parlamentonun 37 kişiliği bize oy verecekti. Caparov, Dostluk Grubu Başkanımız Caparov, beni aldı ve Dışişleri Bakanı'na götürdü. Dışişleri Bakanı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Orada Dışişleri Bakanı Caparov'a yanında bana bir soru sordu. Dedi ki, "Erhan Bey" dedi, "Siz bir taraftan tanınma istiyorsunuz ama diğer taraftan da Rumlarla görüşmeye devam ediyorsunuz. Federasyon görüşüyorsunuz değil mi?" Dedim, "Evet." "Bu federasyon kurulduğunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ortadan kalkmayacak mı?" "Evet kalkacak" dedim. "O zaman" dedi, "her an yıkılması muhtemel bir devlet için devleti tanımamız için niçin baskı yapıyorsunuz? Biz Amerika'nın, Avrupa Birliği'nin ve Rusya'nın baskılarını göğüsleyeceğiz, sizi tanıyacağız ama siz yarın federasyon kurup o devleti ortadan kaldıracaksınız." İşte şu anki uyguladığımız politika o federasyon tezini tamamen toprağa gömmek ve bunun yerine iki devletli, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınırlığının arttığı bir ortamı oluşturmak.
KKTC'de seçim (AA)
"İKİ TEZ BİRBİRİNE AYKIRIDIR"
Aksi takdirde bir taraftan federasyon görüşeceksiniz, öbür taraftan da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasını bekleyeceksiniz. Böyle saçmalık olmaz. Bunu ben geçen gün mecliste yaptığım konuşmada da söyledim. Yani iki tez birbirine aykırıdır. Siz önce bağımsızlığınıza sahip çıkacaksınız, Rumlarla ancak iki devletli bir politikayı, konfederal bir yapıyı görüşürüz diyeceksiniz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne sahip çıkacaksınız. Ondan sonra tanınma bekleyeceksiniz. Şimdi herkesin dilinde, "Efendim dört tane Türk Cumhuriyeti Güney Kıbrıs'ta temsilcilik açtı, tanıdı." E açsın ne olacak? Yarın biz karar verelim, bizde de temsilcilik açarlar ve bizi de tanırlar. Şunu anlatmaya çalışıyorum. Bizim öncelikle federasyon tezini toplum olarak reddettiğimizi dünyaya göstermemiz lazım ve iki devletli politikaya sahip çıkmamız lazım. Bunu yaptıktan sonra dünyadan samimi bir tanınma isteyebiliriz ve saygı isteyebiliriz. Yoksa federasyon görüşmelerinin devam ettiği müddetçe bizi kimsenin tanımasını beklememiz ham hayaldir.
"BM'NİN MUTLAKA ARADAN ÇIKMASI LAZIM"
Bakın şu anda Güney Kıbrıs'ta da Amerika'daki bazı yayın organlarında da Birleşmiş Milletler'in devreden çıkartılarak Kıbrıs meselesine bir çözüm arandığı şeklinde yazılar yayınlanıyor. Bu olabilir. Çünkü Birleşmiş Milletler'in kararları bizim önümüzdeki barışı ya da çözümü tıkayan önemli etkenlerden bir tanesi. Birleşmiş Milletler'in mutlaka aradan çıkması lazım. Bakın Gazze anlaşmasında geçen gün Birleşmiş Milletler yoktu. Birleşmiş Milletler çünkü statükocudur. Birleşmiş Milletler'le bir yere varabilmek mümkün değil. Zaten etkisi de giderek kayboluyor. Dolayısıyla burada Birleşmiş Milletler'in 551 sayılı kararları, şu bu, bunlar hep safsata. Bunları bir kenara itip biz devletimize sahip çıkmalıyız.