Çinliler geliyor

DEİK Başkanı Nail Olpak, küresel ekonomiyi TAKVİM’e anlattı. DEİK Başkanı Nail Olpak, Kuşak Yol Projesi ile Türkiye’ye yeni fırsatlar doğacağını söyledi. Olpak, “Bu proje ile Türkiye, 3 milyar nüfusluk bir pazara girme şansı elde edecek” dedi

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 29 Ekim 2018 Güncelleme 29 Ekim 2018, 04:52
Çinliler geliyor

İÇİNDEKİLER

Türkiye, son yıllarda Batı dışında da ittifaklar kuruyor. Türkiye ile Çin son yıllarda yakınlaşıyor. Çin'den Türkiye'ye önemli miktarda yatırımcı ve turist gelmeye başladı. Çin'in finanse ettiği 1 trilyon dolarlık Kuşak Yol Projesi'nin en önemli ayağı Türkiye'den geçecek ve Türkiye, 3 milyarlık nüfusu pazar olarak kullanabilecek. Dünyadaki ekonomik gelişmeleri ve Türkiye'nin geleceğini DEİK Başkanı Nail Olpak ile konuştuk.

Türkiye son zamanlarda batı dışında ticari ilişkilere Çin ile girmesi ne anlama geliyor?
Türkiye olarak Çin'in 'Bir Kuşak, Bir Yol' ulaşım ağı projesinin orta koridorunda yer alıyoruz. Bu stratejik konum gereği Çin ile Türkiye'nin hem ekonomik hem de siyasi olarak çok daha fazla iş birliği içinde olacağız. Bu dev proje ile Doğu ile Batı eksenindeki ekonomik entegrasyon çok daha
güçlü bir hal alacak.



Geçmişten beri İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi rotaların tümü coğrafyamızdan geçtiği gibi, bugün de bu önemli ticaret trafiğinin tam ortasında yer alıyoruz. Dolayısıyla Kuşak Yol Projesi, Türkiye'nin ihracat hacminde görece düşük olduğu Asya-Pasifik ülkelerine açılımı açısından büyük önem taşıyor.

Bir trilyon dolarlık, 3 milyar insanı ve 65 ülkeyi etkileyecek dev demir ve deniz yolu ulaşım ağı sayesinde tüm ürünler Çin'den Asya, Avrupa ve Afrika'ya çok daha kısa sürede ulaşılabilecek. Türkiye ise orta koridorda bulunmasıyla projede önemli yer teşkil ediyor. Çin, Pekin ile Londra'yı Türkiye üzerinden bağlayacak.

Çinli yatırımcıları Türkiye'ye nasıl çekebiliriz?

Dünya'nın en büyük yatırımcıları arasında yer alan Çin'in, Türkiye'deki doğrudan yatırımları her geçen yıl artıyor. Çin'in Türkiye'deki yatırımları ağırlıklı olarak enerjide yoğunlaşıyor. Çin'in telekomünikasyon alanında yatırım yaptığı ülkeler arasında Türkiye, ilk 10 ülke içinde 4'üncü sırada yer alıyor. Ayrıca Modern İpek Yolu projesi, bir Kuşak Bir Yol kapsamında Çin'in en fazla yatırım yaptığı ülkelerden biri yine Türkiye.

Bugüne kadar Çinliler ne kadar yatırım yaptılar?
Son 5 yılda toplam ikili ticaret hacmimiz 100 milyar doların üzerinde gerçekleşirken, bu yılın ilk yedi ayında geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 13 oranında artarak 14 milyar dolara ulaştı. Çin şirketlerinin Türkiye'de yaptığı yatırım da yüzde 20 arttı. Bine yakın Çin şirketi Türkiye'de şube açtı. Bu yılın ilk 7 ayında Türkiye'ye gelen Çinli turist sayısı 200 bini aşarak, yüzde 91 oranında arttı. Yani Türkiye, Çin için yatırım anlamında büyük bir merkez.

Türkiye'nin yarattığı cazibe ve sunduğu imkanlarla Çinli şirketlerin doğrudan yatırımlarını artıracağı ilk 10 ülkeden biri olacağını düşünüyorum.

Amerika bugünkü gücünü küreselleşme ile sağladı şimdi neden vaz geçiyor?
Amerikan Başkanlarından Reagan, globalleşme kavramını ilk ortaya attığında, ben 15 yaşındaydım. Globalleşme sürecinde dünya; mal ve ürünlerin İtalya'da tasarlanıp Çin'de üretildiği, Amerika'da markalaşıp Japonya'ya satıldığı, büyük bir köye dönüştü.

Son dönemde hızla değişen küresel ekonomik dengeler neticesinde, özellikle dış ticaret açığı yüksek olan ülkelerin ithalata karşı korumacı bir ticaret anlayışına geçtiğini görüyoruz. Günümüzde ticaret savaşı, bir ülkenin diğer bir ülkeden satın aldığı ürünlere sınırlamalar ve ek vergi getirmesinin ardından ilgili diğer ülkelerin buna misilleme yapması şeklinde gelişiyor. Ancak bu durum diğer ülke ekonomilerine de etkilerken, ikili ve bölgesel gerginliklerin de artmasına yol açıyor.

Sorun nereden kaynaklanıyor?
ABD, Çin ve AB ülkelerinin başı çektiği yeni ticaret savaşının temel nedeni, ABD gibi dünya ekonomisinde söz sahibi güçlerin yerli sanayilerini atağa kaldırma stratejisinden kaynaklanıyor. ABD'nin dış ticaret açığı 2009'daki küresel krizin ardından 550 milyar USD'den, 860 milyar USD'ye yükseldi. Bu seviyedeki dış ticaret açığı ile ABD tek başına dünyadaki toplam dış ticaret açığının %40'ını veriyor. Yeni ticaret savaşı Trump yönetiminin 2018 yılının Mart ayında Çin ile AB ülkelerine karşı çelik ve alüminyum ithalatına ek vergi getirmesiyle başka bir boyut kazandı.

ABD Küresel liderliği kaybediyor mu?
Dünya ekonomisinde son 10 yıldır Pasifik'in iki yakasında kıyasıya bir rekabet yaşanıyor. Bir tarafta Çin'in giderek artan yükselişi sürerken, ABD de 2030 öngörüleri doğrultusunda yeni bir ekonomi stratejisi izliyor. Özellikle geçtiğimiz son 30 yıla baktığımızda dünyanın ekonomi merkezinin Batı'dan Doğu'ya kaymaya başladığını görüyoruz. Küresel ekonomi otoritelerine göre Çin'in 2030 yılında ABD'yi geçerek dünya ekonomisinin yeni lideri olacağı tahmin ediliyor.

Vergi duvarları ABD'yi kurtarabilecek mi?
Trump hükümetinin izlediği Çin'e karşı korumacı tutumun uzun vadeli sonuçları da elbette olacaktır. Şimdiden ABD'li küresel firmaların gelecek yatırımlarını Çin yerine ABD'de yapacakları konuşuluyor. Doğal olarak üretimlerini ABD'ye taşıyacak bu dev şirketlerin Çin'e de bir maliyeti olacak. Dolayısıyla bu iki ekonomiyi birbirinden bağımsız düşünmek mümkün değil.

Çin bu gelişmelerden nasıl etkilenecek?
2018'in son çeyreğinde Çin ekonomisinde yüzde 6.8 oranında bir büyüme gerçekleşti. Yılın tamamında yüzde 6.9 olarak gerçekleşen büyüme ise 6.5'lik hedefin oldukça üzerindeydi. Bir Kuşak Bir Yol projesi ile 21 trilyon dolarlık 65 ekonomiyi birbirine bağlamayı hedefleyen Çin, 4.4 milyar kişilik de bir pazarı ele geçirmek için çok önemli bir adım atmış durumda.

AB ülkeleri, Rusya ve Çin'in, ABD'nin kısıtlamaları, ek vergi düzenlemelerine karşı aksiyon geliştirmeleri de dinamikleri değiştirecektir. ABD'ye karşı bağımlılıklarını azaltan ülkelerin artmasıyla birlikte Çin ve ABD ekonomin liderliğini paylaşabilirler.

ABD ile AB arasında ayrışma mı yaşanıyor?

ABD'nin AB'den ithal edilen otomobil ve yedek parçalarına ek yüzde 25 vergi uygulama kararı alması neticesinde AB tarafından 294 milyar dolarlık bir ticari misilleme hamlesi gündeme geldi. Öte yandan ABD ile AB arasında otomobil haricindeki endüstriyel ürünlere yönelik tarifeleri ve sübvansiyonları sıfırlama konusunda anlaşma sağlanmıştı. Ayrıca kimyasal ve tarımsal ürünlerde yönelik ticaret bariyerlerinin azaltılması, AB'nin de ABD'den büyük miktarlarda sıvılaştırılmış doğalgaz satın alacağını açıklaması yeni bir dönemin ilk adımları olarak karşımıza çıkmıştı.

Önümüzdeki dönemde AB ülkeleri de Asya ülkelerine daha fazla yaklaşarak, ekonomide yeni bir yol izleyebilir.

YERLİ ÜRETİM

Türkiye üretim konusunda hangi adımları atmalı?
Başta Cumhurbaşkanımızın liderliğinde savunma sektöründe yerli ve milli üretimimizin artması sayesinde ülkemizin bu alandaki dışa bağımlılığının önemli derecede azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu yerli ve milli üretim atağımızı tüm stratejik sektörlere yaymamız gerekiyor. İthalata bağımlı olduğumuz tüm hammadde ve ürün kalemlerinde yerli üretimi en üst seviyeye çıkararak, katma değerli ürünlerle ihracatta yeni pazarlara açılmamız gerekiyor. Özellikle sanayicimizi doğrudan etkileyen süper teşvik paketleri ve vergi muafiyetleri gibi desteklerle birlikte dünya ile rekabet gücümüzü yükseltmemiz gerekiyor.

Türkiye döviz, faiz sarmalından nasıl kurtulabilir?
Türkiye yüksek büyüme oranlarını yakaladığında cari açık ve yüksek enflasyon sorununu yaşıyor. Bu iki temel sorunla başa çıkabilmemizin yegane yolu toplam faktör verimliliğini artıracak şekilde daha fazla üretmekten geçiyor.

Tarım ve sanayiyi güçlendirecek teşviklerin planlı ve doğru bir şekilde dağıtılması gerekiyor. Ancak hâlihazırda dışa bağımlı olduğumuz alanlarda yerli hammadde ile üretimimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Ayrıca, ülkemizdeki yatırım ortamının iyileştirilmesi, hem yerli yatırımcılarımızın hem de uluslararası yatırımcıları ülkemize çekebilmemiz açısından büyük önem arz ediyor.

Batı merkezli bir ekonomik krizden söz edilirken Türkiye bundan etkilenir mi?
Ticaret savaşları ve korumacı politika önümüzdeki süreçte birçok durumun yaşanmasına sebebiyet verebilir. Ancak biz küresel bazda bir krizin örneğini 2008 yılında yaşadık. Elbette bize yansımaları oldu ama bu durumdan ağır hasarlı çıkmadık. Ekonomi yönetimimizin ortaya koyduğu politikalar ve Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu bizi korunaklı bir alana taşıyacaktır.

Türkiye bu gerilimlerin içerisinde nasıl çıkabilir?
Türkiye öncelikli olarak stratejik alanlarda yabancı ülkelere olan bağımlılığını azaltacak düzenlemeleri hayata geçirmeli. Mali disiplinden taviz vermeden kısa, orta ve uzun vadeli planlarla reel hedefler doğrultusunda hazırlanan yeni ekonomi modelini harfiyen uygulamalıyız.

Yeni yatırımlar, teşvikler ve yerli üretimimizi artırmak koşuluyla cari açığımızı ivedilikle azaltarak dış kırılganlıklarımızı sonlandırmamız gerekiyor. Küresel arenada yaşanan gerilimlerden tıpkı diğer ülkeler gibi elbette bizim ekonomimiz de olumsuz yönde etkilenmektedir. Ancak yapısal reformlarımızı tamamladığımız ve kırılganlıklarımızı azalttığımız zaman, bu sarsıcı gelişmelerden minimum seviyede etkileneceğiz.

AB yıllardır Türkiye'ye karşı haksız Gümrük Birliği uyguluyor, güncellenmesi gerçekleşebilecek mi?
Artık kronikleşen bir sorun haline gelen Gümrük Birliği Anlaşması'nın da modernizasyonuna ihtiyaç duyuluyor. Ticaret savaşları gündemiyle birlikte, yeni nesil ticaret anlaşmalarının imzalandığı günümüz dünyasında ortak ticarette, vadesi dolmuş bir Gümrük Birliği modeliyle devam etmek, ticaret savaşı yanlışının adeta farklı bir tekrarıdır ve rasyonel olmaktan oldukça uzaktır. Türkiye olarak, kuralları yeniden şekillenen bu yeni dünyaya hazır olmalı, yazılan kurallarda payımız olması için çok çalışmalı, daha çok işbirliği ve dayanışma içinde olmalıyız. Oyun kurucular arasında yer almalıyız.

Mega Projeler yabancı yatırımcıyı çekecek mi?
Son yıllarda ulaşım, altyapı, enerji ve savunma alanlarında mega projelere hız verdik. Dünyanın gıptayla baktığı mega projeler hayata geçirmeye başladık. Bu projelerin tamamlanmasıyla, Türkiye, hem ekonomisini güçlendirecek hem de prestijini artıracak. Her proje, binlerce kişiye iş imkanı oluştururken ülkemizin uluslararası arenadaki gücü artacak ve ülkemiz, yabancı yatırımcı için de daha cazip hale gelecek.


NASIL OLUYOR? / ALİ DEĞERMENCİ