Bekir Emre: Paris'e giderken...
Giriş Tarihi:
Yılın en önemli toprak kort turnuvası Roland Garros (Fransa Açık) haftaya başlıyor. Paris'e giden yolda Madrid turnuvasını etraflıca, Roma'yı ise parçalı izleyebilme fırsatı bulduk. Sırp raket Djokovic Nadal'ı her iki finalde de (üstelik en favori zeminlerinde ve biri de kendi ülkesinde olmak üzere) iki kez yenerek erkek tenis dünyasında tahtın artık kimsenin hegemonyasında olmadığını kanıtladı.
'SİHİRLİ KUTU'DA MAÇ!
Madrid turnuvasının sahibi eski Rumen tenisçi Ion Triac. Şimdilerde Romanya'nın en varsıl iş adamı. Bu turnuva dünyanın en önemli etkinliklerinden biri olmakta emin adımlar atıyor. Sihirli Kutu denilen merkez kortları 5 dakika içerisinde kapanabiliyor. İçerisinde ise izleyicilerin tüm günlerini sıkılmadan geçirebilecekleri her türlü olanak düşünülmüş... Maç olmasa bile.
MURRAY KENDİNİ GÖSTERECEK
Fransa bu yıl ilginç sonuçlara şahit olacaktır. 39 maçtır yenilmeyerek adeta inanılmazı gerçekleştiren Djokovic bu üstünlüğünü sürdürmek isteyecektir. Onu devirmek de tüm raketlerin başlıca amacı olacaktır. Hele bu tanınmamış bir tenisci olursa yapacağı prim inanılmaz olacaktır. Nadal topraktaki tartışmasız üstünlüğünü geri almaya uğraşacak, ona Madrid'te ucundan kaybeden Federer hala ölmediğini, Murray de büyük turnuva oyuncusu olabileceğini göstermeye çalışacaktır. İsimleri buraya sığamayacak kadar çok raket ise umulmadık bir sürprizle isimlerini duyurmayı hedefleyeceklerdir. İspanya'da büyük başarı elde eden Bellucci bunların başında gelebilir. Kadınlarda ise eski Demirperde ülkelerinden gelen raketlerin baskısı inanılmaz. Bu salt büyüklerde değil gençler klasmanında 16 yaştan başlıyor. Madrid'te kadınlarda son 8'in 5'i eski demir perde ülkelerinden. Finali bir Çek ile Belaruslu oynadı.
"BEN DAHA BURADAYIM"
Wozniacki, Stosur, Schiavonne, Safina, Jankovic, Ivanovic, Kuznetsova gibi ağır toplar yarıfinale bile kalamadı. Sharapova sonradan Roma'yı alarak "Ben daha hala buradayım" dedi. Umarız artık izleyicilerini yitirmek üzere olan kadın tenisinde bir kıpırdanma olur. 38 yıldan beri ilk kez kadın tenisinin ilk 10'unda bir ABD'li yok. Bu arada kadınlarda Türkiye FED-CUP takımı bulunduğu en dip gruptan çıkamadı. Gürcistan ve Bosna'ya 3-0'lık skorlarla boyun eğen takımımız Ermenistan'ı yenerek diğer grubun üçüncüsü Fas ile play-out oynadı. Onu 2-0 geçebildiklerinden oldukları grupta kalabildiler.
KAYBETSEK NE OLACAKTI!
Erkeklerde ise biliyorsunuz Davis Kupası var. Burada Norveç ve Arnavutluk'u yenip grup 1.'si olduk. Playoff maçında ise diğer grubun lideri Makedonya'ya 2-0 galip gelip bir üst gruba çıktılar. Kutlarız... Ancak Tenis Federasyonu tarafından gönderilen basın bülteninde henüz nihai karşılaşma için sahaya bile çıkılmadan sonucun "büyük başarı" olarak servis edilmesini anlayamadık. Ya Makedonlar'a kaybetseydik ne olacaktı ? Lütfen biraz ciddiyet...
'SİHİRLİ KUTU'DA MAÇ!
Madrid turnuvasının sahibi eski Rumen tenisçi Ion Triac. Şimdilerde Romanya'nın en varsıl iş adamı. Bu turnuva dünyanın en önemli etkinliklerinden biri olmakta emin adımlar atıyor. Sihirli Kutu denilen merkez kortları 5 dakika içerisinde kapanabiliyor. İçerisinde ise izleyicilerin tüm günlerini sıkılmadan geçirebilecekleri her türlü olanak düşünülmüş... Maç olmasa bile.
MURRAY KENDİNİ GÖSTERECEK
Fransa bu yıl ilginç sonuçlara şahit olacaktır. 39 maçtır yenilmeyerek adeta inanılmazı gerçekleştiren Djokovic bu üstünlüğünü sürdürmek isteyecektir. Onu devirmek de tüm raketlerin başlıca amacı olacaktır. Hele bu tanınmamış bir tenisci olursa yapacağı prim inanılmaz olacaktır. Nadal topraktaki tartışmasız üstünlüğünü geri almaya uğraşacak, ona Madrid'te ucundan kaybeden Federer hala ölmediğini, Murray de büyük turnuva oyuncusu olabileceğini göstermeye çalışacaktır. İsimleri buraya sığamayacak kadar çok raket ise umulmadık bir sürprizle isimlerini duyurmayı hedefleyeceklerdir. İspanya'da büyük başarı elde eden Bellucci bunların başında gelebilir. Kadınlarda ise eski Demirperde ülkelerinden gelen raketlerin baskısı inanılmaz. Bu salt büyüklerde değil gençler klasmanında 16 yaştan başlıyor. Madrid'te kadınlarda son 8'in 5'i eski demir perde ülkelerinden. Finali bir Çek ile Belaruslu oynadı.
"BEN DAHA BURADAYIM"
Wozniacki, Stosur, Schiavonne, Safina, Jankovic, Ivanovic, Kuznetsova gibi ağır toplar yarıfinale bile kalamadı. Sharapova sonradan Roma'yı alarak "Ben daha hala buradayım" dedi. Umarız artık izleyicilerini yitirmek üzere olan kadın tenisinde bir kıpırdanma olur. 38 yıldan beri ilk kez kadın tenisinin ilk 10'unda bir ABD'li yok. Bu arada kadınlarda Türkiye FED-CUP takımı bulunduğu en dip gruptan çıkamadı. Gürcistan ve Bosna'ya 3-0'lık skorlarla boyun eğen takımımız Ermenistan'ı yenerek diğer grubun üçüncüsü Fas ile play-out oynadı. Onu 2-0 geçebildiklerinden oldukları grupta kalabildiler.
KAYBETSEK NE OLACAKTI!
Erkeklerde ise biliyorsunuz Davis Kupası var. Burada Norveç ve Arnavutluk'u yenip grup 1.'si olduk. Playoff maçında ise diğer grubun lideri Makedonya'ya 2-0 galip gelip bir üst gruba çıktılar. Kutlarız... Ancak Tenis Federasyonu tarafından gönderilen basın bülteninde henüz nihai karşılaşma için sahaya bile çıkılmadan sonucun "büyük başarı" olarak servis edilmesini anlayamadık. Ya Makedonlar'a kaybetseydik ne olacaktı ? Lütfen biraz ciddiyet...