Aslında bu sorunun cevabı çok basittir.
Çünkü kadın burada "Beni sevdiğini söyle ya da gösterecek bir şey yap" demek istiyor. Ee sen de seviyorum de gitsin. Bazı adamlar inat bir şekilde konuyu uzatıyor. Değil mi sevgili kadınlar?
Değil çünkü erkeğin duygusal olarak algıladığı ve "seviyorum yaa" dediği, kadının ise fiziksel olarak anlatmaya çalıştığı ve dolayısı ile yanıtsız kalan bir istektir. Kadın fiziksel olarak sevilmek, sevildiğini görmek istiyordur. Küçük sürprizler yapın efenim.
Eeee ilişkinin en başlarında çıtayı yüksek tuttuysanız, son zamanlarda çıtanın o yüksek olduğu anlar özlenir. Velhasıl kendiniz kaşınmışsınızdır.
Yanındaki öküzü dürtüyordur. Zira o öküz mayışmış, elde etmenin rehavetinde gevşemiş ve eski özeni bırakmıştır.
Kadınlar nüanslara dikkat eder ve artık eskisi gibi özen göstermiyorsa, "Demek eskisi gibi sevmiyor beni" diye düşünür.
Bu yüzden de bir kılçık atar ortaya, "Ey öküzler öküzü sen artk beni eskisi gibi sevmiyorsun."
-Aşkım sen beni artık sevmiyorsun.
-Saçmalama kız seviyorum tabiki.
-Seviyorsun da eskisi gibi sevmiyorsun.
-Daha nasıl seveyim aşkım, amuda kalkıp tersten mi söyleyeyim?
-Ne var yapsan?
-Şaka?
-Bak sen böyle şeyler demezdin, sen beni artık sevmiyorsun.
-La havlevela...
-Sevmiyorsun işte, sevmiyorsuuun.
-Gel bakayım yanıma. Gel bi sarılayım sana. Canııım benim. Kız şımarık hareketlerle sırnaşır. Bebek gibi konuşmaya başlar. -Şen eşkiden bana ciciley alıyoydun.
-Ciciley?
-Evet ciciley.
-Ciciley neyin markası kız?
-Cici yani hediyeler alıyordun öküz.
Ya yok ya sen beni eskisi gibi sevmiyorsun. Ben gidiyorum ya. Bu tür konularda erkekseniz en işe yarar kelime aşağıdaki örnekte mevcut.
Ateşe karşılık verin. -Sen beni artık sevmiyorsun Mahmut.
-Eğer seni sevmiyor olsam bu cümleyi edemezdin bana canım. Sen beni sevmiyorsun.
-Nasıılll?
-Sen beni artık sevmiyorsun Sevim.
-Anlamadım. (Eror verir.)
Timsah
Temel köyünden ayrılıp, zengin olmak için düşmüş yollara. Aradan yıllar geçmiş ve çok zengin olarak dönmüş köyüne. En samimi arkadaşı olan Dursun bu serveti nasıl yaptığını sormuş. Temel hiç kimseye söylememek şartı ile sırrını açıklamış:
- Haçan pen Afrika diye pir yere cittim. Orada Nil nehri dedikleri bir yerden timsah avladım ve zengin oldum.
Deyince Dursun daha çok şaşırmış.
-Ula uşağım ne ettun o timsah denen hayvanları?
Temel: - Uşağum haçan en değerli çantalar timsahlardan çıkayi.
Deyince Dursun tarlayı takayı satıp düşmüş yollara.
Aradan yıllar geçmiş ama geri dönmemiş. Merak eden Temel atlamış özel uçağına ve Nil nehri kıyılarına gelmiş. Oradaki yerlilere arkadaşı Dursun'u tarif edip nerede olduğunu sormuş. Yerini öğrenip yanına gittiğinde Dursun'un elinde bir olta ve yanında dağ gibi yığılı ölü timsahları görmüş. Dursun timsahı yakalayıp ağzını açıp içine bakıyor "Tüh be bundan da çanta çıkmadı" deyip yan tarafa atıyormuş.
Tablo
Doktor, ünlü bir ressam olan arkadaşını ziyarete gitti. Ünlü ressam, son olarak yaptığı hasta bir adam tablosunu doktor arkadaşına gösterip: ''Eee, söyle bakalım fikrin ne?'' diye sordu.
Doktor tabloya tekrar bakıp cevap verir: "Merak edilecek bir şey yok. Sadece üşütmüş, o kadar..."
Alkışlı Yorum
Hadi ben kameraların olduğunu unutup ofiste kasıklarımı kaşıdım. Hatta daha da ileri gidip elimi pantolonuma soktum. Ama güvenlikçi abi, sana ne oluyor da telefon açıp birinci çinkoyu yapıp yapmadığımı soruyorsun?