Aklımız tuvalette gelir

Hani derler ya "Türk'ün aklı tuvalette gelir" diye. Neden acaba ilginç fikirlere tuvalette imza atılıyor.
Orada oyalanacak, hipnoz etkisi olacak herhangi bir şey olmadığından, zorunluluktan düşünür insan... Boynuna televizyon, bilgisayar asılmış gibi yaşayan ve "Asla düşünme, biz senin yerine düşünürüz, alman gereken şeyleri söyleriz, asıl (!) işin tüketme işini sakın aksatma" diyen bir sistemde ya tuvalet arası ya da uykuya beş kala yastık arası özüne döner insan. Tuvalet tam bir arınma yeri olarak işine yaramayan şeylerden kurtulma imkanı sağlayan bir mekan oluyor ününe yaraşır bir şekilde... Bu eylem işyerinde gerçekleştiriliyorsa son derece normaldir. Zira çoğu çalışan için tuvalet kabini gün içinde tek başına olunabilen yegane yerdir. Eğer kurumsal bir yerde çalışıyorsanız, açık ofisteyseniz ve devamlı insanların gözü üzerinizde ise sadece tek başınıza kalmak için bile tuvalete kaçabilirsiniz. Ya da Türk insanının tuvalet dışında hiçbir eylemi yalnız yapamadığından kaynaklıyor olsa gerek. Anne karışır, baba karışır, dayı hala karışır, arkadaşlar karışır, müdür karışır, karı-koca karışır, tek başına televizyon seyrederken bile ekrandan milletvekili karışır, bakan karışır. Adama hiçbir durumda bir rahat verilip düzgün düşünmesine izin verilmediğinden aklının tek başına tuvaletteyken düzgün çalışmaya başlaması normaldir.
İnsanlar tuvalete girerken yanlarına okumak için bir şeyler almamışlarsa şayet canları sıkılacak ve önce etraftaki deterjan kutularının üstlerini okumaya başlayacaklardır. (Türkiye'deki su kaynaklarının kireç oranı haritası), daha sonra etraftaki farklı şeylere odaklanabilirler (çamaşır makinesindeki "Makineninizi bu kapağın altından tutarak kaldırmayınız" etiketi vb.) Lakin tuvalet ortamı ne kadar dinamik olabilir bilinmez, o açıdan bir zaman birimi sonunda yapacak bir şey kalmadığından düşünmeye başlanır... Kimi beste yapar, kimi dünya barışını düşünür, kimi de artık ne bileyim başka bir şeyi...
İki durumda da vücut adrenalin salgıladığı için sadece Türkler'e özgü olmadığını düşündüğüm olay. Japonlar'ın ispatladığı, Japonya'nın kalkınmasının sebebi olan durum. Tek sorunumuz yazmamak. Orada aklımıza gelenleri yazıp yapsak Türk mucizesini göstereceğiz dünyaya.
* * *
BİR FIKRA
Batan gemiden kurtulan adam, ıssız bir adaya çıkmıştı. Bu adada tek başına altı yıl geçirmişti. Bir gün denizde bir karaltı gördü.
Yaklaşan karaltı, bir fıçıya sarılmış genç bir kızdı.
Kız karaya çıkar çıkmaz:
- Kaç yıldır buradasınız?
- Altı...
Kız cilveyle: Öyleyse altı yıldır, hasretini çektiğin şeye kavuştun.
Adam: Desenize fıçı, ağzına kadar şarap dolu.


LÜTFİ ALBAYRAK

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.