Avrupa’ya rest

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ülkelerinin Türk ve İslam düşmanı tavrına sert tepki gösterdi: 16 Nisan bir bitsin, oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez. Türkiye olarak gereken neyse yapacağız...

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 22 Mart 2017 Güncelleme 22 Mart 2017, 01:50
Avrupa’ya rest

İÇİNDEKİLER

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın Ankara'da düzenlediği "İnsan için orman, ekonomi için orman" programına katıldı. Erdoğan, Nevruz Bayramı'nı kutlayarak özetle şöyle dedi:

ŞU anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar hayır. Kandil ne diyor hayır, bölücü terör örgütü PKK ne diyor hayır. Peki şimdi bu ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?

EN son 15 Temmuz darbe girişimini hatırlayın. FETÖ terör örgütü işte şu anda da görüyoruz. Batıda bu terör örgütünün arkasında kimlerin olduğunu görüyoruz. Almanya'da nasıl paslaştıklarını görüyoruz. Hollanda'da, Belçika'da, İsviçre'de nasıl paslaştıklarını görüyoruz. Milletimize bu bedelleri ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. Türkiye artık zayıf hükümetlerin pençesinde kıvranmasın diye istikrar ve güven iklimini kaybetmesin diye yönetim sistemini değiştiriyoruz.

HADİ bizim muhalefetin telaşını, derdini anladık. Onlar uzun zamandır ekmeden biçtikleri bir sistemi kaybedecek olmanın paniği içindeler. Peki bu Avrupa ülkelerine ne oluyor? Avrupa ülkelerinin 16 Nisan konusundaki duruşları bizim muhalefetten daha sert, daha haşin, daha yaralayıcı.

BAKANLARIMIZI ülkelerine sokmamak için her türlü diplomatik teamülü çiğnemekten, 2 saate OHAL ilan edecek kadar her türlü yola başvuruyorlar. Kaldı ki Avrupa'da belediyeler OHAL ilan edebiliyor. Böyle yetki var. Bizim ilan ettiğimiz OHAL beyleri rahatsız ediyor. İşinize bakın, işinize.

TÜRKİYE'deki halk oylamasından hangi sonucun çıktığı sizi niye bu kadar ilgilendiriyor? Allah'ın izniyle 16 Nisan'dan bunlara gereken dersi vereceğinize inanıyorum. Şimdi bu ülkenin yeniden dirilişine şahit olmak elbette onlara acı geliyor.

TAYYİP Erdoğan'ın Rotterdam'da dev posterleri dükkanlara asılmış. Gelmiş Hollanda polisi onları söküp atıyor. Ama öbür tarafta AB'de PKK terör örgütü yasak olduğu halde, onun başındaki zatın posterleriyle Hollanda caddelerinde, polislerinin koruması altında gösteriler, yürüyüşler yapıyorlar. Sadece Hollanda'da mı? Almanya'da da aynı şeyi yapıyorlar. Ne yaparsanız yapın, topunuz gelin, bu millet 16 Nisan'da gereğini sizlere gösterecek.

YILLARCA bize AB kriterleri diyerek dayattıkları ne varsa şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. 16 Nisan bittikten sonra masaya oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez. Gereği neyse Türkiye olarak da biz bunu yaparız.

HOLLANDA'da yerlerde sürüklenen o benim Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız. Yerlerde sürüklenenler sadece benim insanım değil, aynı zamanda AB'nin müktesebatıdır, AB kriterleridir. Bunun hesabını da onların vermesi lazım.

AVRUPA, 2. Dünya Savaşı öncesinin ırkçı, faşist, zalim Avrupa'sıdır. Bu Avrupa Ortaçağ'ın Türk ve İslam düşmanı Avrupa'sıdır.

SİZLERE şimdi soruyorum. Öyle bir cevap verin ki ekranı başında izleyen milletim, yurtdışında izleyen soydaşlarımız, tüm Avrupa, tüm dünya bunu duysun. Tek millet için evet, tek bayrak için evet, tek vatan için evet, tek devlet için evet.

BİZDE YARGI BAĞIMSIZ
Terör örgütlerinin hepsine kucak açan Avrupa ülkelerinin Diyanet İşleri Başkanlığımızın imamlarına, Milli Eğitim Bakanlığımızın öğretmenlerine tahammül edememeleri hep aynı karın ağrısının eseridir. Yahu Diyanet İşleri Başkanlığımızın imamlarına ajan muamelesi yapıyor, öğretmenlerine ajan muamelesi yapıyor. Ondan sonra, 1 ay İstanbul'da Alman Konsolosluğu'ndaki ajan terörist saklanıyor. Şansölye Merkel burada ziyaretime geldiğinde onu bırakmamızı istiyor. Dedim ki biz de yargı bağımsızdır, bırakamayız. Kararı verecek olan yargıdır. Ben size 4 bin 500 terörist dosyası verdim. Nerede neticesi? Bu terörist PKK'lıların, FETÖ'cülerin dosyaları nerede? Hani cevap? Bak kaç yıl oldu vereli. Yargı dediler. Ha bizde de yargı, kusura bakmayın dedim...