RAMAZAN yüreklerdeki sadakattir, sofralardaki bereket.
Başkalarının acısını da hissetmenin duygu yoğunluğu, ilahi bir emirdir.
Sefalete uzaktan bakmanın insanlık kitabında yeri yoktur, açlık insanın ruhunda açılan en derin yaradır çünkü.
***
İnanca saygıdır Ramazan.
Çocukluğumuzda meyhaneler ve kahvehaneler bile kapanırdı.
Herkes kendi ruhuna sığınırdı kötülüklerden uzak. "Nerelisin?" diye sorulmazdı kimseye, çünkü havasından suyundan bu toprakların soyundan gelirdi yardımlaşma. Tanrı misafiri gelirdi sofralara. Ezile büzüle otururdu da "içimizden biri gibi" kalkardı sofradan.
***
Paranın az insanlığın çok olduğu yıllarda temiz bir dünyamız vardı.
Çocuklar Ramazan topu atılana kadar sokaklarda oynardı da insan onuruyla ve ekmekle bu kadar oynanmazdı.
O yoksul mahallelere Ramazan'ın ilk günü birileri gelirdi. Ellerindeki erzak dolu torbalarını evlerin önüne bırakır ve usulca giderlerdi. Onların gönül zenginliği en anlamlı dilekle uğurlanırdı; "Allah razı olsun."
***
Ramazan nefsinden feragat etmenin kutsal günleridir. Bedenin nadasa çekilmesi ve her şeyden önemlisi fırsatçılıktan vazgeçilmesidir.
Ama bu kutsal ayda bile fiyat etiketleriyle oynayan kansız tüccarlık haram kazanca Ramazan'da mı ara verecek? O zalimler yoksul insanların Ramazan'da pide bile yiyemediğinin hesabını mı yapacak?
***
Ramazan'ın anlamını hissettiren en önemli gerçeklerden biridir; yoksulu canının çektiğinden mahrum etmemek. Ramazan'ın simgesidir pide. Çocukluğumdan biliyorum, Ramazan'da o pideyi yiyebilecek şartlar en yoksul insanda bile mevcuttu. O yüzden pide fiyatlarının asla özne olmaması gerekiyor.
Pide fiyatlarının da uygun olması gerekiyor.
Konserlerde erotik şarkıcılara milyonlar ödeyen belediyeler, pideleri halkın alabileceği fiyata çekebilmek için gereken şartları oluşturabilirdi. Aradaki fiyat farkını fırıncılara ödeyip, halkın pide yemesini sağlamak, bütün konserleri iptal etmeye bedeldir ama nerde o zarafet?
***
Yenikapı'da gecekonduda otururken, fırından iki sıcak pideyi alıp göğsüme bastırdığım Ramazan günlerimi hatırladım da yine "gariban edebiyatı" yaptım. Zengin edebiyatı yapanlar yatarken giymesi gereken şarkıcıların şehvetli pozlarını rozet yapsın göğsüne!
MUTLULUK TAKVİMİ
İhtiyaç sahibi insanları bul.
İftar için yoksul mahalle programı yap.
Geldiğin yeri unutma.
Hasrete kuruldu
Bütün saatler
Vuruldu içimde
Sevda kuşları
Ayaz gecelerde
Fayda etmiyor
Vefasız ellerin
Dokunuşları
Acının gömleği
Üstümden çıkmaz
Hayata borçluyum
Hesabım tutmaz
Adresim sevdaydı
Kapım çalınmaz
Vay benim gençliğim
Vay benim ömrüm
Hakkı YALÇIN
İnsanların gözlerine perde inince karanlıklar erken çöker.
Okka ve cukka!
Ramazan Tek kefeli futbol ekonomisinde terazilerde okka yoktur cukka vardır. Bu düzende kirli tencereye uymak için yuvarlanan kapaklar da çoktur. Tetikçileri besleyen sistemde, çamurlu cümleler kuran teknik adamlar ve yöneticiler, mesleğimizi lağveden troller, bahis baronları ve kara para kasası züppeler söz sahibidir artık. "Bütün değerleri ayaklar altına alanları el üstünde taşıyanlar utansın" diyeceğim ama yiğitlik okkayla hesaplanırdı eskiden cukkayla değil.