İNSANLARIN diri diri yandığı bir otelde, cana değer verilmediğini mi tartışmalıyız, sokakta yürürken de bir otelde konaklarken de kefenimizi yanımızda taşımamız gerektiğini mi?
Ölüme yataklık eden bir otelin geceliğinin kaç para olduğunu mu tartışmalıyız, bir insanın anne karnında gelişmesinden doğumuna ve akıl çağına ulaşmasına kadar en az 20 yıl, onun yapısını anlayabilmek için 30 asır gerektiğini mi?
***
Hiçbir canlının böyle bir ölümü hak etmediğini mi tartışmalıyız, böyle ölümlere yataklık eden ve gözü paradan başka bir şey görmeyen sistemin varlığını mı?
Bu saatten sonra oteldeki yangın merdiveninin yokluğunu mu tartışmalıyız, kuruduktan sonra çiçeklere su vermenin anlamsız olduğunu mu?
***
Vicdanın; onurlu insanların kara kutusu olduğunu mu tartışmalıyız, zerre kadar haysiyeti olmayan ve haram yemeye doymayan soysuzların para kutusu olduğunu mu?
Tanımadığı çocukların dizindeki yaraları üfleyen mazideki güzel insanları mı tartışmalıyız, fırsatçılığın kan emici şehvetinde yangına benzin üfleyen şimdiki zamanın ejderhalarını mı?
***
Eski delikanlıların bu topraklarda azaldığını mı tartışmalıyız, yeni moda erkekliğin haksızlıktan hukuksuzluktan haz aldığını mı?
Bu ülkede bir şairin 30 yıl hapis yattığını mı tartışmalıyız, bankaları dolandıran etiketli kabadayının 30 saniye bile sorgulanmadığını mı?
***
Anılar müzesindeki adalet ve zarafet kokan resimlerin varlığını inkar edenleri mi tartışmalıyız, kötülüğün müzayedesine katılanlara paha biçilemediğini mi?
Çocukların annelerinden önce yaşlandıklarını mı tartışmalıyız, içindeki çocuğu bile erken yaşta öldüren büyüklerin zalimliğini mi?
***
Güzel yıllardı. Ne güzel dostlarımız vardı hepsinin gönlü cebinden zengin.
Hiçbirinin yüreklerimizde miadı dolmadı. Hiçbiri haksız kazancın peşine takılmadı, hiçbiri yangında bırakmadı diğerini. Ve hepsi de öldürülen terbiyenin, yaşatılan terbiyesizliğin sebebi olduğunu bilir.
Şimdi dilimizle kapattığımız mektuplardaki hijyenik yılları mı tartışmalıyız, klozet kapaklarının bile bazı insanların ağzından daha temiz olduğunu mu?
***
İlahi rüzgarlar sessiz eser ama duymak isteyenlere çok şeyler fısıldar.
Böyle söylendi böyle bilinir.
Vicdanın kapısı kapalıysa megafon bile nafile! Çünkü hafızalar en kolay bu ülkede silinir.
MUTLULUK TAKVİMİ
Yanan insanlar için empati yap.
Haysiyeti her şeyin üzerinde tut.
Katıksız adaleti savun.
Gittin
Bende gözlerin kaldı
İki yağmur damlası
İki suskun ayrılık
Gittin
Şimdi yangınlar kaldı
İki yaralı yürek
İki sevdalı çığlık
Geliver bir akşam
Kahve içimi
Bak nasılmış sevmek
Gör sevincimi
Saatler acıyı
Çeyrek geçiyor
Dayanmaz yüreğim
Dindir acımı
Hakkı YALÇIN
Vicdanlı insanın gözündeki ışık söner de ciğerindeki yangın asla!
Karaktersiz!
Karakter oyuncusu pozuyla Amerika'da gündem olan karaktersiz Trump'ın başkanlık törenine baktım da o sahte bakışıyla dünyayı değiştirecek sanki. Elon Musk denen insanlık düşmanı "maskarayla" el ele veren birinin insan canına zerre kadar değer vermediğini de biliyoruz ortaklıklarının hedefini de.
Daha önce görev yaptığında sübyancı milyarderi korumak için görevli savcıyı çalışma bakanı yapan, dünyada binlerce çocuğun ömrünü yakan birinden insanlık beklemeyin.
Hiçbir Amerikan Başkanı'nın bu dünyaya hayrı dokunmamıştır, o yüzden yeni filmlere hazırlıklı olun!