Gazeteci Okan Müderrisoğlu'nun, İzmir ve Van'daki depremlerde de AK Parti'nin çok oy almadığı yerler olmasına rağmen hemen çalışmalara başladığını hatırlatması üzerine Erdoğan, şunları ifade etti:
"Mesela Van'a daha ikinci gecesinde ben kendim bizzat gittim. Evet ilk gün bakan arkadaşlarımı gönderdim. Biz Van'ın tamamına çok ciddi bir yatırım yaptık. Van'ın o zamanki büyükşehir belediye başkanı malum örgütün mensubuydu. Adam suyunu getirmiyor, sular kesildi. Ve o zaman ben Veysel Bey'e dedim ki 'Hemen DSİ'yi devreye sok.' DSİ'yi devreye sokarak Van'ın su sorununu hallettik. Halbuki büyükşehirlerde su problemini çözmek büyükşehir belediyesine aittir. Fakat sağ olsun Veysel Bey'in üstün gayretleriyle DSİ oranın su sorununu çözdü."
Erdoğan, Edremit ve Erciş'e de çok yüksek yatırımlar yaptıklarını, kendilerine oradan yüksek oy çıkmadığını, kimsenin kendilerine "ayrımcılık" iddiasında bulunamayacağını vurguladı.
"BURASI CHP'YE OY VERİYOR DİYE HİÇ DÜŞÜNMEDİK"
İzmir'de de geçen dönemle aynı milletvekili çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"'Burası işte CHP'ye daha çok oy veriyor. Onun için biz buraya bu tür yatırımları yapmayalım. Nasıl olsa belediye CHP'nin belediyesi, varsın yapsın.' demedik. Bu gerçekleri her şeyden önce bir görmemiz lazım. Ama biz öyle de olsa böyle de olsa biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Bu mücadelemizi, bu hizmet aşkımızı, hizmet anlayışımızı aynen bu şekilde veriyoruz. Mesela ben şimdi 8 Şubat tarihindeki depremden sonra ne dedim? Bize bir yıl verin dedim, şu anda biz bir yılın içindeyiz. Allah'ın izniyle bir yılda biz bu yıkılan konutları inşallah 3-4 kat zemin artı, bu şekilde yapmanın gayreti içerisinde olacağız. Tabii bu arada biz geçici dönemde de 910 bini aşkın çadır ile 117 bin konteynerin kurulumunu tamamladık. 13 bine yakın iş yerimizi de faaliyete aldık. Bugüne kadar 175 bin bağımsız bölümün inşa sürecini başlattık. 319 bini ilk bir senede olmak üzere toplamda 650 bin afet konutunu inşa edeceğiz. Ekim, kasıma kadar da bu işleri bitirmeyi kendimize hedef olarak tayin ettik."
Müderrisoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun Anayasa'nın ilk 4 maddesinin tartışmaya açılıp açılmayacağına ilişkin soruya "hayır" demediğini, DEVA Partisi'nin de "Türk" vatandaşlığı tanımının tartışmaya açılabileceğini ve burada başka bir tanımlamaya gidilebileceğini söylediğini belirterek, "Esasen bu altılı masa şeklindeyken HDP'yle birlikte yapılan bir anayasa taslağı çalışması da vardı. Orada da Anadolu Cumhuriyeti, mesela Türkiye Cumhuriyeti yerine, Türk vatandaşlığı tanımı bütünüyle ayıklanıyordu. Sonra bu metne sahip çıkmadılar. Siz bu çerçevedeki tartışmaları özellikle muhalefet cephesinde en uçlara kadar gidip gelen bu yaklaşımı nasıl yorumluyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Şimdi Kılıçdaroğlu, yani aklınıza gelebilecek her konuda yalan söyleyecek karakterde biri. Bir defa burada da yine yalan söylüyor. Böyle bir düşünce ne geçmişimizde vardır ne de şimdi var. Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilebileceğini söyleyen kendisidir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi yanındakilerdir. Üstelik bunu PKK kanalında katıldığı bir programda ifade etmiştir. Burası da çok enteresan, belli ki CHP Genel Başkanı'nın kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlığın bir parçası da Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilmesidir. İşte az önce de dinledik. Yine terör örgütünün uzantısı partiden bir tanesi ne diyor? 'Biz yüzyılı ne yapacağız, değiştireceğiz.' diyor."
"CUMHUR İTTİFAKI, CUMHURUN VE CUMHURİYET'İN TEMİNATIDIR"
Erdoğan, aynı kişinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çok ağır sözleri olduğunu hatırlatarak, "Ben tabii burada bizim yargımıza da şaşıyorum. Yargımız burada daha neyi bekliyor? Bunların suç teşkil ettiği ortada değil mi? Apaçık ortada." diye konuştu.
Bu kişinin milletvekili olamadığını ve dokunulmazlığı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kaldı ki bize bakınca, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bu bizim ciğerlerimize işlemiştir. Biz bayrağımıza böyle bakarız. Başkentimiz noktasında zaten en ufak bir sıkıntımız söz konusu değil. Diğer iki maddeyle ilgili en ufak bir sıkıntımız benim partimin, arkadaşlarımın böyle bir sıkıntısı söz konusu değil. Yani bunlar kendilerine göre bu işi alıp farklı yere gidiyor. Bunlar tartışılabilir, konuşulabilir. Kimse endişe etmesin, Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı cumhurun ve Cumhuriyet'in teminatıdır. Buralarda herhangi bir spekülasyona nasıl 21 yıldır biz fırsat vermediysek, bundan sonra da kesinlikle böyle bir spekülasyona, böyle bir yaklaşıma asla fırsat vermeyiz."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Sadece vatandaşımızdan onay bekliyoruz. Bu onay pazar günü. Vatandaşımızın bize 'Yürü Erdoğan.' demesi halinde hemen süratle 323 de zaten parlamentoda, parlamentoyla el ele vereceğiz. Başkaları gibi 'Tefecilerden bize şu kadar borç gelecek, onun için size vaatte bulunuyorum.' dedik mi? Demedik. Ama bay bay Kemal diyor. Kendi yerli ve milli kaynaklarımızı yine ülkemizin hayrına kullanacağız. " dedi.
Başkan Erdoğan, ATV-A Haber'de yayınlanan "Gündem Özel" ortak canlı yayınında gazeteciler Banu El ve Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sabah Gazetesi muhabirlerinin sabah saatlerinde şafak baskını yapılarak, Almanya'da gözaltına alınmasına ilişkin soruyu cevaplayan Erdoğan, "Batı medyası tüm ilgi alakasını bize kanalize etmiş durumda. Kendi ülkelerindeki seçimlerden çok, Türkiye'deki seçime ilgi duyuyorlar. Ama sürekli yalan haberlere imza atıyorlar. Basın ahlakı hak getire. Böyle bir şey yok. Konu Türkiye aleyhine yayın olunca, basın etik ilkeleri ihlal edilebiliyormuş onu da bu vesileyle anladık. Tabii yapılanların farkındayız. Hangi odaklara hizmet ettiklerinin bilincindeyiz. Bunlar oralardaki FETÖ uzantılarıyla müşterek olarak attıkları adımlar. Bu ikircikli tavrı çok önceden beri biliyor ve bu tarz yayın yapanlara zaten itibar etmiyoruz." ifadelerini kullandı.
"GEREKEN HESABI BİZ SORARIZ"
Başkan Erdoğan, kendilerini üzen durumun Türkiye'de belli kesimlerin de bu yayınlara inanması olduğunu belirterek, "Alman güvenlik güçlerinin firari bir FETÖ'cünün şikayeti üzerine Türk gazetecileri gözaltına almasını ise kabul edilemez buluyoruz. Bu yapılanlar çok açık bir şekilde basın özgürlüğünün bir defa ihlalidir. Her fırsatta Türkiye'yi basın özgürlüğü konusunda eleştirenlerin düştükleri durum kendileri adına utanç verici bir durum. Bunlar bundan sonra bizi ziyarete geldiklerinde veya bizimle bir araya geldiklerinde herhangi bir yerde, nasıl kalkacaklar da bize basın özgürlüğüyle ilgili herhangi bir sorumluluk yüklemeye yanaşacaklar. Onlara gereken hesabı orada biz sorarız." şeklinde konuştu.
Erdoğan, soruya ilişkin yanıtına şöyle devam etti:
"Ülkemdeki hiçbir gazetecinin özgürlüğü, mesleklerini icra ettikleri için kısıtlanmamıştır. Ve onların hepsi de basın ahlak yasasının dışında affedersiniz her türlü yanlışı yaptıklarından dolayı ülkemizdeki yani yasama veyahut da yargı noktasında o yönden bunlar tutuklanmıştır veya içeri alınmıştır. Olay budur. Ama onlar her zaman, 'İşte şu an cezaevlerinde bu kadar basın mensubu var.' filan gibi yaklaşımlarla bize yanaşıyorlar. Halbuki birçoğu bunların ya bakıyorsun silah bulundurmaktan ya esrar, eroin vesaire bu tür şeyleri bulundurmaktan. Bunlardan dolayı içeride olanlar. Ama nedir? Elinde bir gazeteci kimliği vardır. Buna sığınarak bu adımları bunlar atmışlardır. Olay budur."
Başkan Erdoğan, "Yeni petrol müjdeleri var mı?" sorusunu "Yakın." diyerek cevapladı.
Muhalefetin "Her seçim öncesi oluyor." diye bir kampanyası olduğunun hatırlatılması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii 21 yıldır zaten Türkiye'de malum bunların iktidar diye bir şeyleri söz konusu olmadı. Daha bunlar çok bekleyecekler. Ama biz 21 yıldır yerli, yabancı bütün ülkelerle bu konuda sismik araştırmalar yaptık, sondajlar yaptık ve bulamayana da dedik ki 'Bulamadığına göre artık daha devamı da gerek yok' ve hepsiyle de yüzde 50 yüzde 50 anlaşmalar yapmıştık ve bunların içerisinde Shell'i vardı, BP'si vardı. Fakat netice alamadılar. Bu arada da işte özellikle Berat Bey'in döneminde biz bu sondaj gemilerinden alım yaptık. Ve bu sondaj gemileriyle beraber, bir defa artık kendi kendimize yeter hale geldik. Önce işte 2 sondaj gemimiz vardı, 1 sismik araştırma vardı. Daha sonra bunları 4'e, 5'e çıkardık. Sismik araştırmayı aynı şekilde artırdık. Ve bunları tabii elde edince, kendimizin malı da olunca o zaman tabii biz çok daha rahat hareket eder hale geldik."
Erdoğan, sondajlarla doğal gazı bulduklarını belirterek, "Tabii burada önemli olan bir şey şu, rezerv çok önemli. Şimdi şu anda Azerbaycan'la mukayese ederken Azerbaycan'ın konumu farklı. O da çok farklı kuyularda, çok farklı rezervler elde ediyor. Hazar'a varıncaya kadar onların böyle bir rezerv konusu var. Şimdi bizim tabii şu anda öncelikle Karadeniz, Sakarya. Şimdi bir de tabii Ordu ve Rize olayımız var. Ordu ve Rize'de birisinde petrol olayı var, birisinde doğal gaz konusu var. Şimdi inşallah burada da rezervi iyi yakalayabilirsek, rezervi iyi yakalamamız halinde gerek Ordu gerekse Rize'de çok daha farklı bir potansiyele ulaşmış olacağız. Tabii Sakarya, yani oradaki rezerv olayı inşallah, siz 711 dediniz, daha da artabilir. Böyle de bir durum söz konusu." şeklinde konuştu.
Keşfin ardından doğal gazı ilk ay 1 ay ücretsiz yaptıklarını anımsatan Erdoğan, "Ama yıl boyu da inşallah, 1 yıl boyu mutfakta biz yüzde 25 gibi bunlara özellikle yıl sonuna kadar bunu ücretsiz vereceğiz. Bunu da 'Cumhurbaşkanının hediyesidir.' diye de altına bir not düştü arkadaşlar. Böyle devam edecek." dedi.
"BUGÜN PETROL ARADIĞIMIZ BU DAĞLARDA ZAMANINDA TERÖRİSTLER KOL GEZİYORDU"
Başkan Erdoğan, bütün gayelerinin ülkenin zenginliğini milletle paylaşmak olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Vatandaşlarımızın gelirini, hayat kalitelerini daha da arttırmak. Şimdi Batı Karadeniz'deki aramalarımızı Orta ve Doğu Karadeniz'e de böylece kaydırmış olduk. Özellikle Ordu ve Kastamonu açıklarında yoğun sondajlarımız var. Ordu tamam. Petrol keşfi konusunda da Gabar'da Şehit Esma Çevik Sahamızın keşfiyle arama ve sondaj çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Ve bu sahaya yakın bir bölgede Türkiye tarihinin en büyük keşfini yaptık. Bu sahamıza da Şehit Öğretmen Aybüke Yalçın adını verdik. Burada yeni sondajlarla birlikte, 'bakın burası çok önemli' günlük 100 bin varil petrol üreteceğiz. Bu muhteşem bir zenginlik. Türkiye'nin şu an günlük yurt içi petrol üretimi 80 bin varil. Şimdi bunu düşünün, 100 bine. Ve bunun yaklaşık 1,5 katını sadece bir sahadan karşılayacağız. Bugün petrol aradığımız bu dağlarda zamanında teröristler kol geziyordu. Ve bunlar sebebiyle buralarda bu tür çalışmalar yapılamıyordu."
"KADINLARIN İŞ VE AİLE YAŞAMI DENGESİNİ TAHKİM EDECEK MEKANİZMALARI DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Petrol ve doğalgaz gelirleriyle Aile ve Gençlik Bankası kurulması müjdesinin ne zaman hayata geçeceğine ilişkin soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Aile ve Gençlik Bankamıza gelince, bankamızı kurduk. Bay bay Kemal'in böyle salladığı gibi değil bu işler. Önce kaynağı bulacaksın. Kaynağımızı bulduk. Yani Aile ve Gençlik Bankamızın da ne oldu şimdi; Kaynağı ortaya çıktı. Meclis çalışmaya başlayınca konuya dair yasal düzenlemeleri hızlıca yapacağız. Bu banka vasıtasıyla 'şimdi şurası çok önemli' ev hanımlarına emeklilik imkanı başta olmak üzere, ailelerimize farklı gelirler sağlayacağız. Ev hanımlarına emeklilik bu çok önemli. Yeni evlenen çiftlere iki yılı geri ödemesiz, 48 ay vadeli, 150 bin lira faizsiz evlilik kredisi sunacağız. Kadınların iş ve aile yaşamı dengesini tahkim edecek mekanizmaları da güçlendireceğiz. Toplumumuzun hiçbir kesimini çaresiz, sahipsiz hissettirmeyeceğiz."
Erdoğan, konuyu seçim beyannamelerine aldıkları zaman bunların hazırlıklarının da yapıldığını kaydederek, "Sadece vatandaşımızdan onay bekliyoruz. Bu onay pazar günü. Vatandaşımızın bize 'Yürü Erdoğan.' demesi halinde hemen süratle 323 de zaten parlamentoda, parlamentoyla el ele vereceğiz. Başkaları gibi 'Tefecilerden bize şu kadar borç gelecek, onun için size vaatte bulunuyorum.' dedik mi? Demedik. Ama bay bay Kemal diyor. Kendi yerli ve milli kaynaklarımızı yine ülkemizin hayrına kullanacağız. Yani bizim metodumuz bu. Kılıçdaroğlu'nun metodu ise ortada bir şey yok ama atıyor." dedi.
Gençlere evlenirken verilecek kredinin önemine dair değerlendirme üzerine Erdoğan, "Çok iş görecek." dedi.
"ÖNCELİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZI BU FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARINA KARŞI KORUMAK"
Başkan Erdoğan, dar ve sabit gelirlilere kira noktasında nasıl bir yaklaşımlarının olacağına dair soruyu, "Bir defa bizim önceliğimiz vatandaşlarımızı bu fahiş fiyat artışlarına karşı korumak. Biliyorsunuz, kira artışlarına biz yüzde 25 sınırlaması getirmiştik. Şimdi de başka alternatifler üzerinde çalışıyoruz. Vatandaşlarımızı bir defa ne demiştim, 'Enflasyona ezdirmeyeceğiz' ve bunu biz yaptık, ezdirmedik. Adalet Bakanlığının konuyla ilgili işlemleri içeren tedbirleri olacak. Ayrıca çeşitli destek paketleriyle konut arzını daha da arttıracağız. Toplu konut noktasında atılan adımlarla meseleye çözümler üretiyoruz. Deprem bölgesindeki konutları da hızlı bir şekilde tamamlıyoruz." diye cevapladı.
İstanbul'da belediye başkanlığı yaptığı dönemde KİPTAŞ'ı kurduğunu anlatan Erdoğan, "KİPTAŞ'la yüz binlerce konut inşa ettik. Şimdi Ekrem Efendi İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı. Ya bir sorun bakalım, 'Sen geldin geleli acaba ne kadar konut inşa ettin?' Doğru dürüst hiçbir şeyin yok, yalan bol. Ve biz öbür tarafta TOKİ'yle yoğun bir şekilde konut inşaatını devam ettiriyoruz. Şimdi ise 'Yarısı bizden' adımını yine bizler TOKİ olarak attık. Ve 'Yarısı bizden' sloganıyla inşallah bu konut inşalarını, bir artı iki, bir artı üç şeklinde başta İstanbul olmak üzere yoğun bir şekilde devam ettireceğiz. Ve bunları yerinde dönüşüm bir taraftan, bir diğer taraftan zemin etütleri yapılmak suretiyle daha farklı yerlerde de bu inşaatları, yani ciddi manada sayısal olarak yoğunlaştıracağız." ifadelerini kullandı.
"KANAL İSTANBUL'DA ADIMI ATTIK, TEMELİ ATTIM BEN"
Erdoğan, büyük bir mücadelelerinin var olduğuna ve olacağına işaret ederek, "O da Kanal İstanbul'un her iki tarafında yapılacak konutlar. Oralar bizim şu anda rezerv alanlarımız olarak bekliyor. Yani mesela Avcılar biliyorsunuz ciddi manada deprem sıkıntısının yaşandığı sorunlu zemin. Bunları bu taraflara taşımak suretiyle ve tabii Kanal İstanbul'un her iki tarafında da gerçekten çok çok kalite, lüks güzel binaların yapılması mümkün ve rezerv alanı oraları seçtik, yeni bir şey değil. Bunlar da ne yapıyorlar? 'Kanal İstanbul'u yaptırmayacağız.'. Şu anda pazar günü neticeyi alalım, biz zaten şu anda Kanal İstanbul'da adımı attık, temeli attım ben. Ve Kanal İstanbul'da, özellikle kanalın üzerinden çok ciddi bir köprünün yapım çalışmaları devam ediyor." diye konuştu.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik programın planlı şekilde işlediğini belirterek, "Burada tabii bir gerçeği ifade etmem lazım. Başbakanlığım döneminde biz faizi 4,6'ya, enflasyonu da 6,2'ye indirmiş bir hükümettik. Biz bunu yaptık. Bizim deneyimimiz, tecrübemiz buna yeter. Seçimin ardından da inşallah piyasalarda rahatlamayı, ekonomide büyümeyi, yatırımlarda artışı hep birlikte göreceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın." dedi.
Temmuz ayında yapılması planlanan maaş düzenlemelerinin hatırlatılması ve "Vatandaşlara nasıl bir mesaj verirsiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, en düşük emekli maaşını 7 bin 500 liraya çıkarttıklarını, bu rakamı daha da arttırmanın çalışmalarını da yaptıklarını söyledi.
Memurların en düşük maaşını da temmuzda 22 bin lira seviyesine yükseltme sözünü verdiklerini, bunu da gerçekleştireceklerini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in bunun açıklamasını yaptığını anımsatan Erdoğan, EYT'lilerin de tüm haklarını verdiklerini, vermeye devam ettiklerini ve onların ilk maaşlarını aldıklarını belirterek, "Güle güle harcasınlar." dedi.
Asgari ücrete ilişkin konuşan Erdoğan, "Şimdi temmuz ayında asgari ücrete ilişkin hesaplamalar sürüyor. Biliyorsunuz bu Asgari Ücret Komisyonunun toplanıp çalışmasıyla belirleniyor. Bugüne kadar olduğu gibi yine bütün emekçilerimizi enflasyona karşı koruyacak tedbirleri alacağız ve bu yönde bütün gerekli adımları da atacağız." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, enflasyona değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyon da şu an düşüş eğilimine girdi ve enflasyonu tek haneli rakamlara inşallah yine biz indireceğiz. Ekonomik programımız planlı şekilde işliyor. Burada tabii bir gerçeği ifade etmem lazım. Başbakanlığım döneminde biz faizi 4,6'ya, enflasyonu da 6,2'ye indirmiş bir hükümettik. Biz bunu yaptık. Bizim deneyimimiz, tecrübemiz buna yeter. Seçimin ardından da inşallah piyasalarda rahatlamayı, ekonomide büyümeyi, yatırımlarda artışı hep birlikte göreceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın. Çünkü biz bunu yaşadık, biz bunu yaptık ama bunlar herhangi bir şey yapmadılar. Şimdi bay bay Kemal, bilboardlara koymuş 'Enflasyonu in-di-re-ce-ğiz.' Ya bugüne kadar senin böyle bir ne tecrüben var, ne uygulaman var, hiçbir şeyin yok."
"TERÖRÜ SIFIRLAMA NOKTASINA GELDİK"
Bilbordlarda "Terör bi-te-cek." ifadesinin de yer aldığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Nasıl bitecek? Yanındaki teröristlerle beraber mi bitirecek? Şimdi HDP dediğin zaten bu işin bunlar kompetanı ve orada zaten terörle yatıp terörle kalkanlar var ve bunlar bütün hepsi belgesellere varıncaya kadar şu anda ortada. Kandil, oradan durmadan zaten sinyali veriyor. Bunlarla beraber mi sen bunu bitireceksin veya terör noktasında bu işi ortadan kaldıracaksın? Terörü biz Cudi'de bitirdik, Gabar'da bitirdik, Tendürek'te bitirdik, Bestler Deresi'nde bitirdik ve adeta şu anda sıfırlama noktasına geldik. Bunları bir taraftan da tabii sınır ötesi noktada o koalisyon güçleriyle bile gerektiğinde gereken dersi onlara veriyoruz, vereceğiz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Bir HDP milletvekili adayı 'Afrin'i geri alacağız.' demişti." hatırlatması üzerine, "Hayır, bizzat Pervin'in kendisi söyledi. 'Afrin'i geri alacağız.' diye onun açıklaması var. Bizim olduğumuz bir Türkiye'de, bizim bu işin başında olduğumuz bir Türkiye'de bunlar bu tür adımları atamaz, bunlar avucunu yalar." dedi.
"FİYATLARIN ARTTIRILMASI İÇİN CİDDİ BİR SEBEP GÖRMÜYORUZ"
Başkan Erdoğan, "Piyasalar merakla bazı mesajları bekliyor. Ekonomik Sosyal Konsey gibi önemli bir kurumsal yapı var. Acaba tarafları bir araya getirerek, ekonomik programla ilgili seçim beyannamenizde 'Şartlara göre belli güncellemeleri de yaparız.' şeklinde de bir mesajınız var. Bu yönüyle bir değerlendirme, bir çerçeve çizer misiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu konuyla ilgili tabii kendi hafıza kayıtlarımda belli bazı bu noktalarda isimler var. Bütün bu süreci hem bu isimlerle çok daha farklı bir şekilde güçlendirmek ve onlarla beraber de tabii atacağımız adımı ona göre atmak var. Biz ülkemizin kronik sorunlarının çözümü noktasında bugüne kadar büyük adımlar attık. Şu anda da enflasyon, hayat pahalılığı ve benzeri sorunları da yine biz çözeceğiz ve gıda fiyatlarına gelince bu noktada da marketlerdeki fiyatlar da yaz dönemiyle birlikte inşallah dengeye de kavuşacak ve zaten düşüş başladı. Bakın şimdi domates, patates vesaire fiyatlar 7 liraya kadar düşmüş vaziyette. Şimdi bundan sonraki süreçte bu çok daha farklı olacak ve emtia fiyatları zaten hiç tereddütsüz düşüyor. Girdi maliyetleri bu noktada azalıyor, arz artıyor ve bunun sonucunda da fiyatların arttırılması için de ciddi bir sebep biz görmüyoruz."
"GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇMAK, SORUNLARINI ÇÖZMEK HEP ÖNCELİĞİMİZ OLMUŞTUR"
EYT ve 3600 ek gösterge düzenlemelerinin ardından kamuda gençlere yeni kadrolar açılıp açılmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, yakın zamanda 45 bin öğretmen atamasını, 4 bini aşkın engelli öğretmen atamasını yaptıklarını anımsattı.
Erdoğan, bu süreç içerisinde de Kabine'nin oluşumuyla birlikte bu konuda yeni ne gibi atamalar yapacakları noktasında çalışacaklarını belirterek, "Mesela sağlıkta da 40 bini aşkın yine atama yaptık. Memur alımı yaptık. Bunların içinde sağlık memuru var, hemşire var, doktor var vesaire. Yani bu konularda bizim tıkanma diye bir şeyimiz söz konusu değil. Bir de yapamayacağımızı vadetmek gibi de bir alışkanlığımız yok. Gençlerin önünü açmak, sorunlarını çözmek, onları desteklemek bizim hep önceliğimiz olmuştur." diye konuştu.
Bu dönemde de gençlere güvendiklerini, inandıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunun için de parlamentoya özellikle bu gençlerimizi almak için şöyle bir yani ufuk hızıyla bir adım atalım istedik ve bunu da birileri gibi işte aynen lafta bırakmıyoruz. Siyasette de onun için gençlere en fazla yeri biz verdik. Seçilme yaşını önce 25'e, sonra da biz 18'e indirdik. Tabii buna o zaman nasıl karşı çıktıklarını hatırlayın; 'Parlamentoyu çoluk çocuklarla mı dolduracaksınız?' demişlerdi. Görüldü ki bunların çoluk çocuk dedikleri hepsi parlamentodaki birçoklarını şöyle geriye düşürecek şekilde kabiliyetli, kaliteli gençlerimiz. Bunların içerisinde öyleleri var ki bakıyorsunuz double yapmış, o şekilde mezun olmuş. Siyasette de bayağı deneyimleri, tecrübeleri var. Yani parlamentoya girdikleri anda değil, parlamentoya girmeden önce bunlar siyasetin mektebinde okuyarak geldiler, aday oldular ve bunlara biz de yolu açtık, parlamentoya da girdiler. Ben gençlere güveniyorum."
"(UEFA ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİ) MAÇA GİTMEYİ DÜŞÜNÜYORUM"
İstanbul'da 10 Haziran'da UEFA Şampiyonlar Ligi finalinin gerçekleşeceği, futbolu yakından takip eden biri olarak, Manchester City FC ile İnter takımlarından hangisinin kupaya daha yakın olduğu sorulan Erdoğan, "Ben Hakan'la (Çalhanoğlu) da konuştum. İlkay'la (Gündoğan) konuştum. Şimdi birisinden birisini söylersem, onların da kulağına giderse üzerim." dedi.
Başkan Erdoğan, "Yani iyi olan kazansın mı?" denilmesi üzerine, "Her zaman söylendiği gibi öyle. Özel olarak, televizyon şeyinden sonra ben senin kulağına fısıldarım ama fevkalade bir durum olmazsa inşallah maça gitmeyi düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Moldova'da 1 Haziran'da düzenlenecek Avrupa Siyaset Diyalog Toplantısı'na katılıp katılmayacağı sorulan Erdoğan, "Pazarı bir halledelim inşallah. Çünkü beklenti var. İnşallah pazardan zaferle çıkmamız halinde Moldova'daki bu toplantıya katılmayı düşünüyorum." yanıtını verdi.
Bu tip programlarda sunucuların kendisine "Sayın Cumhurbaşkanı" diye hitap ettikleri, gıyabında "Beyefendi" denildiği, "Reis", "Tayyip dede", "Tayyip baba" diye de seslenildiği dile getirilerek, kendisinin en çok hangisini beğendiği sorulan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"(Tayyip dede) O tabii ufaklıkların, bazıları pankartlara da yazıyorlar böyle. 'Tayyip dede, bizim eve çaya gelir misin?' Bugün mesela Esenler'de çok gördüm, 'Tayyip dede, ne olur bizim eve çaya gel.' emir sigasıyla. Tabii bunların hepsi hoş. Bu tabii yani halkınızla eğer iç içe oluyorsanız, zaman zaman da bunların evlerine gittiyseniz, oradan sizi tanıyorlar, biliyorlar. Ben de tabii bunlara çok uzak değilim."