Türk asrı

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 16 Temmuz 2014 Güncelleme 16 Temmuz 2014, 00:54
Türk asrı

İÇİNDEKİLER

Aslında "SIR" herkesin bildiği fakat fark etmediğidir! Özellikle devletlerin hayatında önemli yer tutan virajlar bazen bir kravatla, bazen bir duruşla, bazen bir kalemle, bazen de bir selamlama ile deşifre olur! Tabii bunu görmek için dikkat şart!
Değişen ve dönüşen Türkiye için de bunlar geçerli! Aslında sadece Cumhuriyet için değil OSMANLI için de durum böyleydi!
Sadece dikkat ve biraz ilgi yeter de artardı bile!
Mesela Fatih Sultan Mehmet'in çocukluk günlerine ait KARALAMA defterleri bulundu! Merhum Süheyl Ünver, Topkapı Sarayı'nın arşivlerinde geçirdiği yıllardan sonra elindeki çizimlerin Fatih Sultan Mehmet'e ait olduğunu kanıtladı! 20 yıllık bu serüvenden sonra 1961'de "Fatih'in Çocukluk Defteri" adıyla bu çalışmasını yayınladı!
Defter çok ama çok ilginçti! Çeşitli alfabelerin harfleri, kelimeleri çok sık kullanılmıştı Fatih tarafından!
Çocukken başka dillere hakimdi! Ayrıca çok başarılı insan, hayvan ve çiçek çizimleri vardı!
Asıl ilginç olan, Fatih'in daha küçük bir çocukken üzerinde çalıştığı TUĞRA'ydı!
Kafasında hem SULTAN olmayı hem de TUĞRA'yı bitirmişti! Küçük Fatih kalemiyle yaptığı TUĞRA'sında "Mehmed bin Murad Han muzaffer daima" ifadeleri yer alıyordu!
Babasından farklıydı! Çünkü Sultan II.
Murad'ın TUĞRA'sında "Murad bin Mehmed Han muzaffer" yazıyordu! İki tuğra arasındaki küçük ama çok büyük bir fark vardı! Fatih, babasının tuğrasına ek olarak "daima" kelimesini eklemişti!
Osmanlı'da bütün SULTANLAR tuğralarda DUA ve TEMENNİDE bulunurlar! Ama kararlılık ve kesinlik sadece Fatih'e ait bir ifadedir! "DAİMA" diyerek hem geleceğe hem kendine hem de devletine olan inancını göstermiştir!
Tarihte buna benzeyen çok önemli işaretler vardı!
Mesajlar sembollerle verilirdi! Mesela Tayyip Erdoğan'ın yakasında TÜRK BAYRAĞI'nın olmadığı bir elbisesi hemen hemen hiç yoktu! 1999 depreminde ABD yardımına karşı çıkan MHP, bir şapka mesajıyla alt edilmişti! ABD Donanması'nın yardımını istemeyen dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, gemileri durdursa da ABD Dışişleri Bakanı'nı durduramamış ve Madeleine Albright DENİZCİ askerlerin taktığı şapkayla Yalova'ya gelmişti!
TUĞRA kadar olmasa da rahmetli Ecevit'in kasketi, Süleyman Bey'in fötr şapkası hep semboldü! Bir "DİL"di! Cumhuriyet'i kuran Mustafa Kemal'in de giyim tarzıyla işaret ettiği yer, gösterdiği istikamet önemli mesajdı! Ya da Sultan Mahmud'un sarık ve kavuğu yasaklayıp, sakallarını kısa kestirmesi, Topkapı Sarayı'nı terk ederek, BATI TARZINDA yapılmış olan BEYLERBEYİ SARAYI'nı kullanmaya başlaması önemli mesajlardı! "Büyüklük iddiasından vazgeçildiğinin" dışavurumuydu bunlar! "Avrupa uzağımızda değil, yanımızdaydı" demekti olanlar!
Ya da yakın dönemde çok şahit olduğumuz gibi kudretli paşaların telefonlara çıkmaması, MİT müsteşarlarının telefonunun meşgul çalması bir BELANIN habercisiydi!
İstanbul sermayesine karşı durmak sonunu hazırlamaktı! Merkez medyaya boyun eğmemek silinip gitmekti!
Ya da KÜRT kelimesinin geçtiği her yerde "Eyvah bölünüyoruz!" çığlığının atılması! Bunlar yakın dönemde bizi kuşatan LİSANDI!
Hep Fatih gibi "DAİMA" deme şansımız olmuyordu!
Ama artık dönem değişiyor!
Türkler'in yanına Kürt kardeşlerini alarak "DAİMA!" diyeceği yeni bir sayfa açılıyordu! Bunun işaretleri çok uzun zamandır vardı! Yavaş yavaş daha da görünür oluyordu!
Geçtiğimiz hafta yazdım!
Ankara'nı 5 yıldır kimselere duyurmadan yürüttüğü PASAPORT operasyonu vardı!
Öncelikle Irak'ta yaşayan 2 milyon 350 bin TÜRKMEN'e TÜRK pasaportu verilecekti! Sadece Türkmenler'e değildi bu ayrıcalık!
Suriye'de yaşayan soydaşlarımız da bundan nasiplerini alacaktı! Ayrıca Bağdat'ın hedefinde olan Kürtler de! Yani 6 milyon Kürt TÜRK PASAPORTU alacaktı!
Bütün bunlar Ankara'nın bölgede "DAİMA" olmak üzere attığı adımlardı!
Avrupa'daki bazı medya günlerdir Ankara'dan ERBİL'e para aktığını yazıyor! Kuzey Irak'a 3 ayda 1.5 milyar dolar gittiği iddialar arasında! Kuzey Irak Bağdat'tan alamadığı ödeneği Ankara'dan alıyordu demek ki! Maaşlar buradan ödeniyordu!
Petrol oradan geliyor, Türkiye satışına yardımcı oluyor ve para da Kürtler'e dönüyordu! İnkar etme şansımız artık yoktu!
Ankara "daima" orada olmak kaydıyla bölgeye iniyordu! Parasıyla, aklıyla, askeriyle, istihbaratıyla oradaydı!
Türkler ilerledikçe tedirgin olanlar çoğalıyordu! Mesela BARZANİ ile benim bildiğim 4 kez çok özel görüşme yapan İNGİLTERE DIŞİŞLERİ BAKANI William Hague sürpriz bir şekilde görevden alındı!
Barzani'yi "Bağımsızlık istersen ve bunun peşinden koşarsan bedelini ödersin!" diye tehdit eden BAKAN bir anda uçuvermişti!
Demek ki tehdidi bir işe yaramamıştı!
Türk aklı onu yenmişti!
YÜZ YIL önce kurdukları ÇATI artık çöküyordu! Çok önceleri bitmesi gereken FİLM şimdi sona yaklaşıyordu!
Biz İngilizler'in bastırmasıyla MİLLETLERİ hep Irk temelinde arayıp bulduk! Sonra da "TÜRK'ün TÜRK'ten başka dostu yoktur!" dedik!
Bunlar hep ayrışma ve güçlerin birleşmemesi için ortaya atılan sloganlardı! Maalesef çoğunluk buna uydu! Bu tuzağa devlet de düştü!
Oysa MİLLETLERİ bir araya getiren şey din, tarih, gelenek, görenek yani aslında kurdukları MEDENİYETTİ!
Kitaptı, şiirdi, mimariydi, camiydi, ezandı, mühendislikti, yağlı güreşlerdi, futboldu, şarkıydı, türküydü, feryattı, ağıttı...
Kafa tipine göre millet olunmazdı! Ülkü birliği, devletin ikbali, sancağın tekliği, bayrağın rengi hepimiz için en büyük ortak paydaydı!
Daha düne kadar bazı subaylar annesi, kardeşi, eşi, kızı, nişanlısı BAŞÖRTÜLÜ olan askeri fişler ve önünü keserlerdi!
Orduyu böylece koruma altına aldıklarını zannederlerdi! Oysa şekil değiştirerek gelenler o elekten kolayca geçerdi!
Geçtiler de zaten!
AKIL, özgürlükle birleşince zaten medeniyet kurulurdu! Tehlike ortadan kalkardı!
Biz, bizdeki gücü göremedik! "BİR" olmanın nasıl bir etki yaratacağını ıskaladık!
DAİMA küçük düşündük! DAİMA korkularımıza yenildik! DAİMA kendimizden uzaklaştık!
İşte şimdi tarih bize "DAİMA MUZAFFER" diyerek yeni bir sayfa daha açıyor!
Bunu görmek ve anlamak için ALİM olmaya gerek yok!
Sadece kendimizi keşfetmemiz yeter de artar bile!
Bakın birkaç yıl önce "Kürtler bize geliyor!" dediğimizde neler söyleniyordu!
En yakınlarımız bile karşı çıkıyor, anlamıyordu!
Ama hayat kendi ritminde akıp gider!
Yeter ki onun aksine bir şey yapma!
Türkler'in YÜZ YIL BOYUNCA şahlanacağı bir dönem kapıda!
Bunu herkesin bir çırpıda anlamasını beklemiyorum!
Ama maalesef böyle!
Kimse üzülmesin! Akıllarını, güçlerini katıp bu şölene ortak olsunlar!
Bu ülke herkese yeter!
DAİMA da yetecektir!