MERAL Akşener'den sonra Ali Babacan da altılı masaya 'herkes ayağını denk alsın' demiş.
Haydi Akşener CHP olmasa da öyle böyle seçim barajını geçebilir.
Ancak henüz seçim anketlerinde müstakil bir kategori olarak gösterilmeyen partinin genel başkanı olan Ali Babacan'ın bu cesareti nereden geliyor. Bir sonraki cümlesi cesaretinin kaynağını gösteriyor; ortak aday olmazsa muhalefetin kazanamayacağını söylüyor. 2018'deki seçimi de hatırlatmayı ihmal etmiyor.
Aynı senaryo tekrarlanır yani birleşmezsek kaybederiz, kazanmak için başka alternatif yok, diyor.
Babacan daha önce de buna benzer bir açıklama yapmıştı. O zaman tonu daha yumuşaktı. Ortak adayın önemini vurgulamak için 2018'i hatırlatıyordu. Ama şimdi herkes ayağını denk alsın demeye getirmiş. Kendince siyasi manevra sahasının genişlediğini düşünüyor olabilir.
Aklıma müteveffa Ecevit'in başbakan olduğu 1999-2002 arasındaki DSP-MHP-Anavatan hükümeti geldi. Hemen her gün bir kriz çıkar ve hükümet dağılma noktasına gelirdi. Ecevit de kameraların karşısında geçer, hükümetimizin alternatifi yok, derdi.
Eğer siyasetin olduğu bir yerde alternatifsizlikten bahsediliyorsa orada siyaset olağan mecrasında işlemiyor, perde arkasında bir dolap dönüyor, özgür irade değil baskı hâkim oluyor demektir. Ecevit de tam olarak bunu söylemek istiyordu aslında; hükümet yıkılırsa Refah ve Doğru Yol'un tekrar iktidar olma ihtimali doğar ve bu askerleri kızdırır. Yani iki günde bir yıkılma aşamasına gelen koalisyonu askerler baskı ile ayakta tutuyordu.
Bugün Türkiye'de askeri vesayet yok. 6'lı masayı bir arada tutan, ortak aday çıkartmaya mecbur bırakan şey askerin tehdidi değil.
Ancak ortada bir baskı, zorlama, mecburiyet olduğu alternatifsizlik sözlerinden belli. Ya da tersinden düşünelim; seçime neredeyse 8 ay var. Bir sürü parti seçime girecek.
Şimdiden başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere adaylar çıkmış. Hepsi kendini favori olarak görüyor ve seçimi kazanacağını düşünüyor. Seçmen vakti saati gelince adaylardan birine oy verecek ve milli irade tecelli edecek.
Hayırdır, bu neyin alternatifsizliği? Ali Babacan başka bir evrende mi yaşıyor?
Birbirine benzemez altı partiyi o kadar hır güre rağmen bir arada tutan, alternatif yok diyerek ortak adaya mecbur eden mekanizma nedir? Alternatifin olmadığı bir zeminde siyaset yapmak için mi AK Parti'den istifa edip parti kurdu? Bu nasıl bir mecburiyet, nasıl bir baskı ki başka alternatif düşünülemiyor?
Neyse ki Türkiye'nin alternatifi var. Türkiye'nin alternatifi seçimlerdir.
Vakti saati geldiğinde sandıkta ortaya çıkan milli iradenin anayasal kurallar içerisinde işlemesidir.
Seçmenin beğendiği politikacıya mührü verip, beğenmediğine sen azıcık kenarda dur demesidir. Tıpkı alternatifsizlik hikayeleri anlatanlara yıllardır dediği gibi!
